Son günlerdeki “en medyatik şarkıcımız” Gülben Ergen’in, yakında bir yandan “Eyvah 40 Yaşındayım” adlı bir sit-com’da oynayacağı, bir yandan da Okan Bayülgen’in yapımcılığında ekranda gece yarısı şovu yapacağına ilişkin haber sıkça yer alıyor medyada...
Gülben Ergen gibi tuvalete giderken bile adımını dikkatli atan ve kendine göre bir strateji belirleyen birinin, böylesine yanlış taktik güdeceğine ihtimal vermediğim için doğrusunu öğrenmek istedim.
Gülben Ergen’in, Okan Bayülgen’in yapımcılığında bir TV şovu yapmak istediği, bu amaçla ha bire toplantı yaptıkları doğru...
Gülben Ergen’in Deniz Akel’in çekmek istediği “Eyvah 40 Yaşındayım” adlı salon komedisinde oynayacağı şeklindeki haberler ise doğru değil.
Çünkü şu ana kadar Akel, Ergen’e böyle bir teklifte dahi bulunmamış.
Akel, basın mensuplarına yeni projesini anlatmış, onlar da “Başrolde kim oynayacak?” diye sormuş.
Akel de, bu role en uygun aday olarak Gülben Ergen’i söylemiş ama “Anlaştık,
Esra Erol’un dedesi yaşındaki adamın tacizine maruz kaldığı görüntüleri Star TV’deki “Esra Erol’la İzdivaç”ın canlı yayınında izlememiştim. “Bizden Kaçmaz” ekibi o görüntüyü alıp, eğlenceli bir haber bandı hazırladı. Gerçekten de enteresan enstantanelerdi.
Ömrünün son demini geçireceği hayat arkadaşını bulmak için Star TV’deki “Esra Erol’la İzdivaç”a katılan Recep Dede, “Sen benim evladımsın” dediği sunucuya öyle bir tacizde bulundu ki, izleyince şaşırıp kalırsınız.
Esra Erol, kısmet aradığı koltukta oturan adama sol yanından sokulup bir torun sıcaklığıyla sarılıp sağ elini onun boynuna doladı.
Recep Dede de, ona aynı sıcaklıkta karşılık vermek için harekete geçti.
Adamın sağ eli, dede şefkatini Erol’a göstermek için kalktı ama genç sunucunun yanağına değil, başka bir yerine park etti...
Recep Dede, sağ eliyle Esra Erol’un sol göğsünü kavramasın mı?
Durumu fark eden Erol da, “Dede”yi mahçup etmeden, tereyağından kıl
Baba Ahmet Yurdakul’un portföyünde senaryosunu yazdığı birçok dizi TV dizisi ve TV filmi var... “Vurguna İnmek” dizisiyle başlayan senaristlik serüvenini “Sıcak Saatler”, “Aşkın Dağlarda Gezer”, “Zeybek Ateşi”, “Karaoğlan”, “Zor Hedef”, “Esir Şehrin İnsanları”, “Gurbet Kadını”, “Kurtlar Vadisi” (ilk 6 bölüm), “Çaylak”, “Ölümüne Sevdalar”, “Ezo Gelin” ve şimdi de “Arka Sokaklar”ı yazarak sürdüren Yurdakul’un ödüllü kitaplar da yazdı.
“Korsanın Seyir Defteri”, “Bir Masal Akşamı”, “Yorgun Çanlar”, “Körfez Üstü Yıldız Gezer”, “Despina’nın Gözyaşları”, “Kahramanlar Ölmeli” adlı kitapların dışında “Kayıp Âşıklar” ile “Ankara Ekspresi” adlı TV filmlerini yazan Yurdakul, oğlu Ozan Yurdakul’un senaryosunu yazdığı “Köprü” dizisinin de senaryo danışmanı.
İstanbul Üniversitesi
Türk Polis Teşkilatı’nın 163. Kuruluş Yıldönümü nedeniyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü, bir dizi etkinliğe imza attı. Bunlardan biri de ünlülerle yapılan bilboard kampanyası.
Hakan Şükür’den Uğur Dündar’a, Ekrem Dumanlı’dan Tarkan’a Roberto Carlos’tan Hıncal Uluç’a, Lincoln’den Metin Akpınar’a birçok ünlü var kampanyanın yıldızları arasında...
İstanbul’daki bilboardlarda Uğur Dündar’ın gülen pozunun yanında şunlar yazılı:
“Gazeteci olmasaydım... Temiz toplum için polis olurdum.”
Pardon da, Uğur Dündar’ın “Arena” ile gazeteci olarak yıllardır yaptıkları “Kirli toplum için” miydi?
Ya Ebru Gündeş’in sloganına ne demeli:
“Sanatçı olmasaydım... Uyuşturucu ile mücadele için polis olmak isterdim.”
“Klipte; telefon görüşmesi sırasında birbirlerini hayal eden bay ve bayan iki gencin cinsel arzu ve istek içinde, önce odada, sonra açık alandaki çim üzerinde ve denizde sevişme görüntülerine yer verilmiştir.
Söz konusu klibin devamında; açık alanda birbirlerinin elbiselerini çıkararak yalnızca tanga ile kalan bayanın ve pantolon ile kalan erkeğin birbirlerine sarılarak; öpme, okşama, vücutlarını yalama ve şehvet içinde sevişme görüntüleri (7 kez) tekrarlanarak toplam 4 dakika süre ile yakın çekim planda ekrana getirildiği tespit edilmiştir.
Müstehcenlik kavramı, halkın ar ve haya duygularını inciten veya cinsi arzuları tahrik ve istismar eder nitelikte genel ahlaka aykırılık hali olarak tanımlanmaktadır.
Her ne kadar müstehcenlik anlayışının toplumdan topluma ve zamandan zamana değişebileceği gerçeği dikkate alınsa da, her toplumda toplumun genel değerleri açısından asgari müşterek bir müstehcenlik anlayışının varlığını kabulü zorunludur. Bu durumda; gelişmiş ve sanatsal zevkler istisnai nitelikte olup; toplumda
Hayatında hiç başarısız olmamış, yakışıklı, zengin ve aynı zamanda mutlu bir evliliği olan “Cem”in (Murat Aygen) doğum gününde eşiyle yaşadığı tartışma büyür.
Eşi “Deniz” (Deniz Uğur) onu terk eder. “Cem”, ertesi sabah eşinin en yakın arkadaşı “Orhan”la (Emre Karayel) ilişkisi olduğunu düşünür ve yıkılır. Herkesten ve her şeyden uzaklaşmak isteyen “Cem”, onu nelerin beklediğini bilmeden, Fransa’daki teknesinde bir hayat sürmeye başlar.
Amerika’da devlet bursuyla müzik eğitimi alan “Nil”in (Müjde Uzman), sevgilisi “John” ile ilişkisi kabusa dönmek üzeredir. Karanlık işleri yüzünden Amerika’dan kaçmak zorunda kalan “John”, “Nil”i de yanına alır ve Fransa’ya gider.
Kanal 1’in yeni dizisi “Paramparça Aşklar”ın öyküsü kısaca böyle.
Kaderlerinden kaçan iki kişinin Fransa’da karşılaşmasıyla birlikte başlayan hayatları ve aşkları için verdikleri mücadelenin anlatıldığı dizinin ilk bölümü
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu “Haydi Çocuklar Oyuna” adıyla bir kampanya ya da hizmet başlattı.
RTÜK Başkanı Dr. A. Zahid Akman, kameraların karşısına geçip, kampanyayı bakın nasıl tanıttı:
“Merhaba sevgili çocuklar;
Radyo Televizyon Üst Kurulu olarak sizler için sokakta, bahçede oynanan geleneksel çocuk oyunlarımızın filmlerini hazırladık. Sizler, eğitim çağındaki çocuklarımız gününüzün önemli bir vaktini televizyon karşısında ya da bilgisayar karşısında geçiriyorsunuz. Çocukluğunuzun tadını çıkaracak oyunlardan uzak, bu aletlerin karşısında gününüzün önemli bir kısmını harcıyorsunuz. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu olarak Türkiye’nin dört bir tarafını dolaşıp geleneksel çocuk oyunlarını sizler için tespit ettik, bunları görüntüledik, şimdi de bu CD aracılığıyla sizin hizmetinize sunuyoruz.
Hedefimiz şu: Siz çocuklarımız yalnızca televizyon seyrederek, yalnızca bilgisayar karşısında vakit geçirerek hayatınızın en güzel dönemini onlara adeta
Bu cuma akşamı Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, ilginç akşamlarından birini daha yaşayacak.
80’li yıllardan günümüze pop müziğe damgasını vurmuş birçok şarkıya söz yazarı olarak imza atmış Aysel Gürel, ilk kez günışığına çıkan, ünlülerin bestelediği eserleriyle anılacak.
Aysel Gürel’in son dönemde yazdığı ama henüz şarkıya dönüşmemiş 700 şarkı sözü arasından ünlülerin seçip, yorumladıkları eserler “Aysel Gürel Çınar/Volum 1” adlı bir albümde toplandı.
Cuma akşamı Lütfi Kırdar’da işte bu albümün tanıtımı yapılacak.
Prodüksiyonunu merhumenin manevi oğlu İlker Özdemir’in üstlendiği albüm için Gürel’in şarkı sözlerini besteleyip okuyanlar, o gece birer birer sahneye çıkıp bunları kamuoyuna tanıtacaklar.
“Aysel Gürel Çınar / Volum 1” adlı albüm aslında son yıllarda her sanatçıya nasip olmayan bir çalışma.
Müjdat Gezen’in okuduğu “Çınar” adlı şiirle başlayan