Bir çözüm bul Şenol Hoca!

14 Aralık 2016

Hep beraber - yeniden - gördük ki Tahsin Yücel hocamızın yıllar önce yayınladığı Söylemlerin İçinden kitabındaki spor yazarları yorumu çok isabetlidir... Kötü sonuçları tarihin dipsiz kuyularına gömme huyumuz devam etmektedir.
Dinamo Kiev - Beşiktaş maçından söz ediyorum... Tarihe geçecek hezimet, hiç şaşılmayacak biçimde unutuldu. Hayatımızı alt -üst eden, canlarımızı alıp götüren terör belasının saldırılarıyla yüreğimiz yanarken, dönüp tartışacak zaman bulamadık. Yine de teröre, akıp giden gündeme teslim olmadan Beşiktaş’ın büyük hezimetlerini ve hayal kırıklıklarını tartışmalıyız.
Beşiktaş - Steagul Braşov (2-0/0-3), Malmö - Beşiktaş (3-2/2-2), Valerenga - Beşiktaş (1-0/ 3-3) maçları, tur atlama sevinçlerini beklenmedik gollerle hüsrana dönüştüren maçlardır. Beşiktaşlıların gönlünde kabuk bağlamış yaralardır.
Arada bir de 6 Kasım 2007’de yaşanan 8-0’lık Liverpool yenilgisi var... O günkü maçtan hemen sonra belleğimizin derinliklerine yerleşen maç da 6-0’lık Dinamo Kiev hezimeti oldu, maalesef...
Tam da bu noktada, zamanında Tahsin Hoca’nın işaret ettiği “unutma” huyumuzdan vazgeçip tartışmak gerekiyor: Bu şok yenilgilerin, beklenmedik hezimet ve hayal

Yazının Devamı

Neredesin Robin?

13 Aralık 2016

Antalyaspor, Fenerbahçe için önemli bir rakip. Geçen yıl deplasmanda (4-2) kaybettikleri maç, hatırlanacağı üzere üç puandan daha fazlasına belki de şampiyonluğa mal olmuştu. O nedenle Fenerbahçe’nin tatil yöresinde “fazla mesai” yapması gerekiyor, diye düşündük... Ama hakça söyleyelim, Fenerbahçe ortalamanın üzerinde bir oyun oynamadı. Evet, baskılı oynadılar, topa sahip oldular ama, gollük pozisyonlarda etkili olamadılar. Öte yandan Antalyaspor’un dünyada en çok tanınan futbolcusu Samuel Eto’o da bu maçta yalnız adamdı. Ustaca takibi ve top tekniğiyle hücumda topla her buluşması heyecan yarattı. Ancak topu atan arkadaşları, Eto’o’yu topla ve kaderiyle baş başa, yalnız bıraktılar. Eto’o salt bu nedenle maçın başındaki heyecanını kaybetti. Sonra yapılması gerekeni göstererek hem arkadaşlarına örnek oldu, hem de Yekta’nın golündeki asisti imzaladı.
Fenerbahçe Teknik Direktörü Dick Advocaat’ın bu maça Robin van Persie’yi İstanbul’da bırakarak gelmesi, bir hata olmasa da kesin bir eksiklikti. Hollandalı futbolcunun Antalya’ya neden gidemediğini bilemiyoruz. Sakat mıydı, yorgun muydu? Hangi gerekçe olursa olsun, Persie’nin yokluğu Fenerbahçe’yi aksatıyordu. Lens ve Volkan’la

Yazının Devamı

Yıldırım baskın

11 Aralık 2016

Öncelikle şunu söyleyelim: Beşiktaş’ın dünkü maçı oynaması ve kazanması, mucize değilse de büyük başarıdır. Adaletsiz penaltıyla yarım düzinelik “travmatik” yenilgiye uğrayarak hem Şampiyonlar Ligi’nden dışlanmak, hem de kendi tarihine karşı “mahcup” olmak, elbette takımı bozar; bırakın sahada pas iletişimini, kendi aralarındaki arkadaşlığı bile arızaya uğratabilirdi.

Üstüne üstlük bir de Bursaspor... İlaveten kendi seyrcisinin öfkesi, maça eleştiriler ve tepkilerle farklı bir hava katması da olasıydı.

Evet, beklenen sıkıntıların çoğu yaşandı. Özellikle takımın alışılmış oyun kurgusunda tutukluklar, kopukluklar gözledik. Beşiktaş, arızalı bir sonuç çıkmaması için oyunda topa sahip olmaya, çok pas yapmaya ve hücumda sürekli gol aramaya gayret ediyordu. Aslında doğru bir oyundu bu. Öncelikle Bursaspor’a top kullanma fırsatı vermemek, savunmada olası sıkıntılarla geriye düşmemek gerekiyordu.

Yüzde 78’e yüzde 22... İlk yarıdaki topa sahip olma oranı Beşiktaş üstünlüğünün sayısal ifadesiydi. Ne var ki en az 5 kez gol pozisyonuna giren siyah-beyazlılar, umdukları gole bir türlü ulaşamadılar. Şenol Güneş, Cenk Tosun’u sol kanatta görevlendirerek çok hücumcuyla çok golü amaçlıyor. Doğru bir

Yazının Devamı

Böyle mi olmalıydı!

7 Aralık 2016

İskoç hakem Craig Thomson, 20. dakikada Oğuzhan’a tartışmalı bir sarı kart gösteriyor... Hareket faul değil. Öyle olsa bile kartlık değil. Bizim futbolcuların yüzlerinde ve bakışlarında Thomson’a “İnsafa gel” ifadesi var...

Ama Thomson yanlış anlıyor. “İnsaf”a değil, “infaz”a geliyor.

29. dakikada Gonzalez topla ceza alanımıza girerken, kendisini izleyen Beck’e omuz atıp düşürüyor. Önce yarım adım, sonra da 1 adım atıyor, kendini yere bırakıyor. Artistik bir hareket... Thomson, 5 numaralı yardımcı hakemin uyarısıyla penaltı veriyor. Yanlış, haksız, gaddar bir karar bu. İnfaz demem ondan. Daha da gaddarca olanı, yüzde yüz gol pozisyonunda verilen penaltı kararından sonra gösterilmesi gereken kartın rengi “sarı “olmalı... FIFA International Board’ın bu sezon uygulamaya konan kararı böyle. Ama Thomson kuralı da, kararı da, kartı da şaşırıyor.

Beşiktaş için maçın bittiği an... Adalet olmayınca oyun da olmuyor. En azından Beşiktaş artık bu oyunda yok! Maçtan önce hep birlikte favori gösterdiğimiz, alkışladığımız, takdir ettiğimiz ve Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkacağına inandığımız takım, artık hayal kırıklığı yaşatıyor.

Maça çıkan onbiri, onbirdeki oyuncuların, sonradan girenlerin

Yazının Devamı

Uyu medyam, uyu!

7 Aralık 2016

İstanbul Etiler’de bulunan bir spor kulübünde, yaşları 18’den küçük 11 erkek sporcusuna, kulüp binasında farklı tarihlerde tecavüz etmek, onları birbirleriyle ilişkiye zorlamak ve bu anları kameraya çekip şantaj amacıyla kullanmakla suçlanan antrenör G.K. yargılama sonunda suçlu bulundu.

Hayır, yeni bir adliye haberi değil bu. Maalesef 15 Mayıs 2015 tarihli HABERLER.COM sitesinde yayınlandı. Bugüne kadar konuyla doğrudan ilgili kişilerin dışında hemen hiç kimsenin haberi olmadı, kimse de doğru dürüst ilgilenmedi.

Çağlayan’da İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi karar duruşmasında tutuklu sanık G.K. hazır bulundu, tutuksuz yargılanan kadın sanık A.Ç.Ç. ise duruşmaya gelmedi. Son karar oturumunda 11 mağdur çocuğu avukatları temsil etti. Sanık avukatları ise eylemin zorla gerçekleştirilmediğini, kamera görüntülerinin ise hukuka aykırı yoldan ele geçirildiğini iddia ederek müvekkilllerinin beraatini talep etti.

Daha sonra söz verilen sanık, 65 yaşında futbola emek veren bir antrenör olduğunu, çok büyük fedakârlıklar yaptığını, bu yargılama sürecinde annesinin öldüğünü, maddi-manevi zarar gördüğünü, çocukların da ifadelerini geri aldığını bildirdi. Beraat istedi.

Gerçek değil polemik

İstanbul

Yazının Devamı

Fırsat kaçmadı

5 Aralık 2016

Galatasaray zorlandı, kötü oynadı ama yine de kazanmasını bildi. Fırsatı kaçırmadı. Zirve mücadelesinde Fenerbahçe’nin önüne geçti. Başakşehir, Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin ikişer puan kaybettiği haftada 3 puan kazanıyorsanız, herkes tabelaya bakar. Maç içinde yaşadığınız macera kimsenin umurunda değildir.

Yine de biz o maceradan aklımızda kalanları anlatalım: Golü çok erken buldular. Sneijder’in asisti ve usta Podolski’den güzel bir vuruş... Kronometre 6. dakikayı gösterdiğinde gol sağanağı bekleyenler vardı. Ne var ki Galatasaray o golün üzerine adeta yattı. Örneğin Yasin, buluştuğu her topu arkadaşlarıyla bir kaç pas alış verişinden sonra Muslera’ya doğru atıyor, oyunun oradan, kendi savunma bölgesinden başlamasını tercih ediyordu.

Sorumluluktan kaçan bu ürkek anlayış, oyunun akışını bozdu. İştahlanan takım, ev sahibi Kasımpaşa oldu. Orada da gariplik, santrfor Adem Büyük’ün içinde yer almadığı, ortak olmadığı hücum oyununda görüldü. Başroldeki oyuncu Tunay Torun’du. Baskılı oynayan arkadaşlarının yanında oyunu kuran, pozisyonu oluşturan sakin güç olarak dikkati çekti. Andre Castro, Sadiku, Edouk, Galatasaray için maçı zorlaştıran adamlardı.

Galatasaray’ın içinde de öyle bir adam

Yazının Devamı

Yalan gala

4 Aralık 2016

Özür dilerim, size kaçırmayın diyen bendim. Ama maalesef bu gala “yalan” çıktı.

Bizim beklentilerimizle takımların beklentisi ve teknik direktörlerin hesabı uyuşmuyor... Bu çok doğal bir durum. Biz iki takımın da hücum zenginlikleri sunmasını, biraz da sanatsal goller atmasını bekledik. Onlar, öncelikle “kontrol” futboluna yöneldiler. Erken bir golle geride kalmaktan çekindiler ve olağanüstü gayretle “savunmayı” tercih ettiler. İki takımın da zaman zaman hücuma yönelik pas zenginliğiyle oynadığını söyleyebiliriz. Ne var ki bu hücum arayışları, iki kaleciyi de ne korkuttu, ne de telaşlandırdı. Sadece ikinci yarıda Beşiktaş kalecisi Fabri, Volkan’a göre daha çok yoruldu.

Beşiktaş’ın rakip sahada son haftaların formda rakibine karşı savunma ağırlıklı oynamasını anlayabiliriz. Şenol Güneş, iki takım arasındaki statükonun (4 puanlık farkın) aynen devam etmesini istiyordu... Liderlik mücadelesinde Başakşehir’in en yakın takipçisi olmak onlara yeterdi. Beşiktaş kontrol futbolunu bir yere kadar başardı. Fenerbahçe’ye fazla hücum fırsatı vermedi. Fenerbahçe sadece duran toplarda rakibine oranla daha fazla fırsat yakaladı, bunları kullanamadı.

Güneş’in seçtiği onbirde nihayet oyuna başlama

Yazının Devamı

Tacizci antrenör firarda!

30 Kasım 2016

Nefret yaratan, çirkin ve ahlaksız bir durum söz konusu. Maalesef yazının başlığı da doğru, olay da doğru.

“Esenlik ve Çocuk Koruma Programı”, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’in TFF’na önerdiği kabul edilip uygulanan 25 projeden birincisi. Uygulama Terim gelir gelmez başladı. Federasyonun düzenlediği UEFA A, UEFA B antrenör kurslarında zorunlu ders olarak okutuluyor.

Futbol eğitimi 6 yaşından itibaren başlıyor. TFF’nin çeşitli yaş gruplarında önemli çalışmaları var. Eğitilen çocuklar yıldız futbolcu olmayabilir. Hatta profesyonel futbolcu bile olmayabilir. Ama iyi insan, iyi vatandaş olarak yetiştirilmeleri önemli. Çocuk eğitimine öncelikle çocukların korunmasından başlanıyor.

Bu kamplarda, eğitim merkezlerinde ve kulüplerde çocukların şiddete, aşağılamaya, yok sayılmaya, ayrım görmesine karşı çok sıkı önlemler alınıyor. Ve doğal olarak çocuklara yönelik cinsel tacizlerin ve tecavüzlerin önlenmesi için de ciddi çalışmalar yapılıyor.

Bugün bu konuyu yazmamın nedenleri var. Birincisi BBC gibi ciddi bir yayın kuruluşunda futboldaki taciz ve tecavüzlerin ne kadar yaygın olduğu, çağın sosyal sorunlarından biri olarak ortaya çıkıyor.

Ama bu sadece İngilizlere ait bir sorun değil. Sorun

Yazının Devamı