Zafere uçan kanatlar

11 Mayıs 2016

Futbolun hiç de beklenmeyen sürprizlerini, akıl almaz rastlantılarını ya da mucizeleri bir yana koyarsanız...

Süper Lig’in şampiyonu Beşiktaş’tır artık!

Önlenemeyen bir yükseliş, engellenemeyen coşkulu bir koşuyla...

Emekle, sabırla, acıyla, kuşkuyla, kaygıyla ve saygıyla!

Beşiktaş’ın şampiyonluğu paraları bastırıp en parlak transferleri yapmanın, yüz milyonlarca mangırı endüstriyel futbolun hizmetine sunup esip savurarak, kamuoyunu, teşkilatı, hakemleri, futbolla ilgili her kurumu sarsıp silkeleyerek elde edilmiş bir iktidar zaferi değildir.

Dayanışmadır öncelikle... Egolarından sıyrılıp akıllarına, sorumluluklarına ve sevgilerine sığınmış adamların büyük projelerin altına elini ve omuzunu, üstüne imzasını koyduğu bir yönetim örnekliğidir.

O akıl, üç yıla yakın gurbette kanat çırpan Kartal’a ülkenin en modern stadını kazandırmıştır. Devletin, sponsorların ve bankaların desteğiyle bir hayalden muhteşem bir gerçeğe ulaşmasını bilmiştir. Başkan Orman, Ahmet Nur Çebi ve tüm yönetici arkadaşları kavgasız/barışçı tutumlarıyla şampiyonluk hamuruna huzur katmışlardır.

Sabırdır her şeyden önce... Kısa ve ömürsüz hamlelerle sprint yapmanın popüler şehvetinden uzak durup uzuuun bir maratonu yüz ak

Yazının Devamı

Güneş çarpması!

9 Mayıs 2016

Elimizi vicdanımıza koyalım. Günlerdir bir “yatma” masalı fısıldanıyordu kulaktan kulağa... Galatasaray’ın ezeli rakibi Fenerbahçe’ye avantaj tanımamak adına maçı Beşiktaş’a bırakacağı dillendiriliyordu.

Gördük ki tutulduğumuz toplumsal paranoya futbol aklımızı yok etmiş.

Dün dürüst bir maça tanık olduk. Ev sahibi Galatasaray’ın daha baskılı oynadığı, daha çok gol pozisyonuna girdiği, yüzde yüzlük fırsatları değerlendiremediği bir maçtı bu. Evet Beşiktaş da oraya şampiyon adayı, lider olarak gelmişti. Şampiyonluk mücadelesini yaparken fire vermek istemiyordu. Belki de sırf bu nedenle, daha disiplinli oynadılar. Ama psikolojik baskı altında zaman zaman bireysel katkıdan uzaklaştılar. Quaresma’nın, Olcay’ın hatta Gomez’in bu anlamda tutukluk yapması dikkati çekti. Ama günün en talihsiz adamı belki de Sosa idi. Özellikle ikinci yarıda öylesine üç fırsatı kaçırdı ki ne kendi inanabildi yaptıklarına, ne de biz!

Galatasaray’da bütün toplara el koyan bir Muslera vardı öncelikle. Gomez’in, Sosa’nın, Oğuzhan’ın, Olcay ve Quaresma’nın şutlarında o vardı. Sneijder ve Podolski, Galatasaray’ın oyununa dinamizm ve ruh katan adamlardı. Onların arasına Sabri’yi de koymalıyız elbette. Tolga’nın maç

Yazının Devamı

Sporda "devlet" duruşu

5 Mayıs 2016

Önce bir algıyı düzeltmek gerekiyor: Sporda Şiddetin Önlenmesi ve Tahkim Çalıştayı, Trabzonspor-Fenerbahçe maçında yaşanan olaylara ya da Ankaragücü - Amedspor maçı sırasında tanık olduğumuz protokol tribünü rezaletine... 1461 Trabzon - Elazığspor maçında hakeme fiziki müdahale ile müdahil seyirciye futbolcunun uçan tekmeli müdahalesine dayanarak düzenlenmemiş.

Peş peşe yaşadığımız rezaletlerden dört ay önce üç bakanlık, bu çalıştayı düzenlemeye karar vermiş... Ortadaki sorunları, yaşanacakları öngörmüşler.

Gençlik ve Spor, İçişleri ve Adalet Bakanlıkları’nın - memleketin içinde bulunduğu durum ortadayken - sporda şiddete zaman ayırmaları, uzmanlarını ve bürokratlarını Sapanca’ya göndermeleri, medyanın ve üniversitelerin temsilcileriyle buluşmaları çok önemli... Devlet’in gösterdiği bir duruş söz konusu: Spor alanlarını suçun özgürlük alanı olmaktan çıkarmak. İhmal ya da abartılı hoşgörüye son vermek... Gerçekleri tüm açıklığıyla ortaya koyup tartışmak...

Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’la İçişleri Bakanı Efkan Ala, Ankara’nın yoğun ve hareketli trafiğinden çıkıp Sapanca’ya geliyorlar. Yaptıkları konuşmalar siyasi propaganda değil, kararlılık göstergesi. Panoda üç bakanlığın resmi

Yazının Devamı

Desibel Saray

1 Mayıs 2016

Vodafone Arena’nın Beşiktaşlılar için ne kadar kıymetli olduğu bir kez daha anlaşıldı. Hibrit zeminde her türlü riskten uzak gönlünce top oynamaya çıkan takım dün adeta gol show yaptı. Unutmayalım: Maç başlarken Kayserispor ev sahibinden daha az gol yiyen bir ekipti (32/29)... Maç bittiğinde durum 33-32 Beşiktaş lehine döndü.

Şampiyonluk mücadelesi mi? Dünkü takım istim üzerindeydi. Büyük koşusunu içten gelen bir enerjiyle ve keyifle sürdürdüler... Tempoyu bir an bile düşür(e)mediler... Tribündeki taraftar grubu öylesine coşkulu ve ateşliydi ki kimse topa basma, topu tutma, üç golün üstüne yatıp oyunu soğutma kolaycılığını ve uyanıklığını düşünmedi. Bundan böyle de kolay kolay yavaşlayacağını düşünmüyorum... Dahası, Beşiktaş’ın desibel rekorlarını zorlayan taraftarın itici gücüyle hep yüksek tempo ve koşu kültürünün içinde kalacağını, o nedenle artık fiziki güce de çok ihtiyaç duyacağını düşünüyorum.

Kayserispor iyi niyetle, enerjiyle doğru oyunu oynamaya çalışıyor. Bunu takdir etmek gerekir. Hakan Kutlu’nun takımı, öncelikle tempoya karşılık veremedi. Orta alanda Atiba - Oğuzhan mekiğiyle hücumcuları (Quaresma,Sosa, Olcay ve Gomez) kontrol etmekte zorlandılar. Beşiktaş hem teknik,

Yazının Devamı

Mağdurluk kampanyasının sonu

27 Nisan 2016

Kim ne derse desin, 3 Temmuz sürecinin mağdurlarından biri de Trabzonspor’dur.

Hemen açıklamalıyım: Fenerbahçe ve Başkanı Aziz Yıldırım en büyük mağdurlar olarak spor tarihimizde yerini almıştır. Yargıtay kararlarıyla o tarihin son notu düşülecektir.

Ama aradan geçen beş yıla baktığımızda Trabzonspor’un da mağduriyeti söz konusu.

2010-11’de, Fenerbahçe ile birlikte 82 puanla bitirdiler ligi... İkili averajla Fenerbahçe şampiyon oldu. Trabzonspor da ikinci. Önceden konulmuş kural ve yönetmeliklerle adil bir sonuç sağlandı. Ama araya 3 Temmuz süreci girince her türlü başarı tartışmalı hale geldi. Tapeler ve takiplerle savcının önüne giden dosyalar kamunun bir kesiminde Fenerbahçe’yi “şike suçlusu” durumuna düşürdü. Hele UEFA Şampiyonlar Ligi’nde Fenerbahçe’nin dışarıda bırakılıp Trabzonspor’un dev organizasyona davet edilmesi, özellikle Karadeniz’de farklı biçimde algılandı... Hemen herkes - en başta da Trabzonspor yöneticileri - TFF’yi baskı altına alıp “Kupamızı isteriz!” politikasıyla inanılmaz kampanyalar sürdürdü. Trabzon halkı, mağdur olduklarını düşündü... Haklarının gasp edildiğine, şampiyonluklarının çalındığına inanmaya başladılar. Oysa hem adli, hem de sportif yargılama

Yazının Devamı

Gördüğüm, kör düğüm!

24 Nisan 2016

Oyunun akışı, gollerin atılışı bakımından elbette bu maçı unutmamız mümkün değil... Skor tabelası da unutulmuş bir gerçeği hatırlatıyor yeniden: Son maçın son dakikası bitmeden bu lig bitmez! Şampiyonun adını da kimse söyleyemez!

Akhisar, bu ligin gerçekten futbol oynayan rahat takımlarından biri. Futbolcular bir bütün halinde oynuyorlar. Bireysel beceri bakımından da gayet profesyonelce gösteriyorlar kendilerini... Dün Rodallega hat trick (üçleme) yaparak gösterdi kendini.

Cenk Tosun’u da yazalım bir kenara... Evet, sonu yaklaştıkça zorlaşıyor Süper Lig’imiz... Heyecandan soluk soluğa maçlar izliyoruz... Bir an için taraftarlığı bir yana bırakıp futbolsever kimliğinize dönün... Ve samimi olarak itiraf edin: Son yılların en heyecanlı sezonunu yaşıyorsunuz... Zevkten dört köşe olmak da var bu yarışta, sıkıntıdan dokuz doğurmak da! O halde bırakın kendinizi... Bırakın lig akıp gitsin... Bizi nereye götürürse artık... Yeter ki her şey “masum” olsun!

Vodafone Arena’nın kusursuz “hibrit” zemininden çıkıp Manisa’ya giden Beşiktaş, engebeli sahada sanki “off road” yarışına katılan bir Formula pilotu gibiydi... Takımın pas kalitesi, son vuruşların yapılacağı noktada topla ayak teması hep

Yazının Devamı

Yıldırım'ın saygı borcu

20 Nisan 2016

Her şeyi bilen, herkese işini öğreten, herkesi eleştiren, herkesi suçlayan, herkesi yok sayan, herkesten saygı bekleyen...

Ama hiç kimseye, hiçbir kuruma ve kişiye saygı göstermeyen Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, dün kendince ayar verdiği, kendine göre kestiği, biçtiği, doğradığı kişiler arasına beni de katmış:

“(Volkan) gençtir, hata yapmıştır... Kan davası gütmenin alemi yok. Ordan burdan yazı yazdırıyorlar.. Atilla Gökçe(k)’e yazı yazdırıyorlar. Özür dilesin filan... Yahu bırakın bu işleri... Herkes dürüst olsun!”

Reklam düşkünü, popüler kültür baygını, tv saygını (!) dostlar için Aziz Bey’in sözleri ekmeklerine sürülmüş tereyağı olabilir.

Ama ben bu pisliğe elimi sürmem... Attila Gökçe’nin 52 yıllık gazetecilik kariyerine saygı gösteririm. Göstermeyenleri de adamdan saymam, ciddiye almam!

Attila Gökçe “ısmarlama” yazı yazmaz. Bunu en iyi bilenlerden biri de Aziz Yıldırım’dır. Ama beyefendi rüzgara göre yön değiştirdiği için, dün öyle - bugün böyle görüş ve değerlendirme slalomları yaptığı için Kaleci Volkan Demirel’le ilgili yazdıklarıma çamur atıyor. Kulunuzu siparişle yazı yazan “yancı”lardan biri yerine koyuyor.

Ayıp ediyor, haddini aşıyor!

Aziz Bey çok bilir (!) de ben y

Yazının Devamı

Tam yol ileri!

17 Nisan 2016

Süper Lig’de “drama haftaları” başladı... İşte dünkü Sivasspor - Beşiktaş maçı... Lider’in kimsenin gözyaşına bakacak hali yok... Sivasspor’un da Lider’e teslim olmaya hiç niyeti yok!

Et ve can derdinde bir müsabaka izledik... Böyle maçlarda her şey zorlaşır. En basit doğruları bile yapamazsınız... O nedenle ilk yarıda Beşiktaş bastırdıkça Sivasspor dayandı, direndi, ayakta durmaya çalıştı. İlk yarım saatte sahada olanlardan çok olmayanlar geldi aklıma... Örneğin Quaresma... Geçen hafta Bursaspor maçında hakem bitiş düdüğünü çalarken rakibinin üzerine öyle bir hışımla yürüdü ki rakibi Hosogai ile birikte kırmızı kart gördü... Sivas’ta sahada olsaydı, ilk yarıda golü atabilirdi Beşiktaş. Kerim Frei’nin delici oyunu elbette kıymetliydi. Ne var ki kanat etkinliği için Q17 daha etkindi. Beşiktaş hem sağ kanatta istediği etkinliği kuramıyor, hem de solda İsmail - Olcay’la sistematik biçimde hücum ettiği halde ceza alanına öldürücü net bir top indiremiyordu.

İlk yarının iki önemli olayı var. Birincisi 38. dakikada Cicinho’nun darbe yemeden yere yığılması. Acı içinde oyunu terketti... Öğrendik ki çapraz bağları kopmuş, sezonu kapatmış... Üzücü bir durum, geçmiş olsun!

İkinci hadise de şu:

Yazının Devamı