En kahraman Muslera

14 Nisan 2016

Bu maçın kahramanı Muslera... En az 3 Fenerbahçe golünü savunmacı arkadaşlarının gafil avlanıp ceza alanını rakibe bıraktıkları anlarda, tecrübesi, sağlam yer tutuşuyla engelledi. Bir de kalesini ve ceza alanını terk edip adeta jonklörlük yaparak önlediği gol var ki herkese parmak ısırttı.

90+4’ün sonunda ortaya çıkan gerçeği görmeliyiz: Fernando Muslera geçen yıl Galatasaray’ın 3 kupalı şampiyonluğunda 1 numaralı kahramandı... Derby’nin sonucu bu yılın şampiyonluk yarışını da etkileyecekse, unutmayın kahraman yine Muslera olacaktır.

Bir de Mete Kalkavan var tabii. Genç ve sempatik hakemimiz, kariyerinin ilk büyük derbisinde oyunu kartsız yönetmek için çok çaba sarfetti. Göstermediği kartlar var. Önemli değil...

Ama Podolski’nin ağları bulan şutunda ofsayt filan hikaye! Galatasaray’ın bir golünü vermedi. Hiç istemediği halde maçın skorunu etkileyen adam oldu. (Gerçi pieroya göre 15 cm ofsaytmış ama herkesin de bir gözü var)

Teknik adamlara dönersek...

Vitor Pereira’nın haftalardır Alper’i soğuttuğunu biliyoruz... Sonra soğuk hava deposuna Caner’i almış. Doğru - yanlış bilmiyorum... Caner de ilk onbirde oynamayacağını öğrenince yedek soyunmayacağını söylemiş ve 18 dışında kalmış...

Yazının Devamı

O her yerde Kocaman

13 Nisan 2016

Ne diyordu? Futbolda ideal koşu mesafesinin her takım için maç başına 125 kilometre olduğunu söylüyordu. Onun bu sözleri üzerinden yaklaşık üç yıl geçti, Süper Lig’de hemen her takımın koşu mesafesi yükseldi.

Bugün, Süper Lig için ortalama mesafenin 115 kilometre olduğunu söylüyor. Standartları sürekli yükseltiyor.

Aykut Kocaman, Lig Radyo’da Mehmet Ayan’la konuşurken savunmanın önemine dikkat çekiyor: “Pinpon oynarken, bilek güreşi yaparken bile savunma yapmak zorundasınız.” Ancak yine de “savunmacı teknik adam” tanımlamasına itiraz ediyor. Hakkında olumsuz algı yaratıldığını düşünüyor. Kocaman geçen yıl, 3-0 kaybettikleri Kayseri Erciyes maçından sonra oynayan değil, bozan futbola dönmek zorunda kaldıklarını belirtiyor.

Kocaman’ın Konyaspor’u bu yıl kuruluşundan beri belki de en asude dönemini yaşıyor. Kümede kalma-düşme-geri dönme telaşının dışında hedefi olan “stratejik” bir ekibe döndürmüş Konyaspor’u... Savunmada top kazanıp orada hücum inşa etmek üzerine denemeler yapıyor, futbolcularını bu felsefeyle motive ediyor, hazırlıyor. Transferden söz ederken, “Skubiç’i bu anlayışa uygun olduğu için aldık. Onun takıma katılmasıyla Ömer Ali de ideal yerine döndü. Şimdi sağbekten

Yazının Devamı

Kavgalı düğün

12 Nisan 2016

Satılan bilet 42 bin... Maçı izleyen seyirci sayısı 32 bin 460... Bu tutarsızlığın bir çok açıklaması olabilir. Trafik düzenlemesi örneğin... Stat çevresini trafiğe kaparsanız, oraya gitmeye niyet eden insanların bir bölümünü elimine edersiniz. Yürüyen var, yürüyemeyen var. Yine de “şikayeten” yazmıyorum. Böyle aksaklıklar her eve taşınmada yaşanabilir.

Her şey bir yana, çevresi pırlanta ile ışıldayan tek taş zümrüt bir yüzük gibiydi Vodafone Arena... 19.00’da başlayan geri sayımda saatler 19.03’ü gösterdiğinde ilk statta (İnönü’de) 69 yıl önce ilk golü atan Süleyman Seba geliyor ekranlara.. Alkıştan ve coşkudan yıkılıyor stat. Ortak ses, tek nefes: “Hepimiz Seba’nın askerleriyiz!.” Ve saygı duruşu... Çıt çıkmıyor! Özlenen, muhteşem bir sükut ve saygı hali. Pascal Nouma üçlü çektiriyor Alen’den önce. Haber geliyor: dışarıdaki kalabalığı dağıtmak için biber gazı sıkılmış. O izdiham halinde olur böyle şeyler. Olmamalı ama, oluyor beyler! İnternet hattı sağlıksız, tam oturmamış... Elektrik gidip geliyor, voltaj gidip geliyor. Basın tribününde tv monitörleri filan da yok henüz. Ama boş verin, herkes mutlu... Herkes coşkulu!.

Hayal ötesi bir Beşiktaş bayramı bu... Öylesine ışıldıyor ki

Yazının Devamı

Beşiktaş ve Güneş’in zor seçimi

6 Nisan 2016

Eğri oturup doğru konuşalım... Süper Lig’de her takım, her takımı yenebilir... Futbolun en temel doğrusudur bu.
Futbol o nedenle dünyanın en yaygın, en sevilen, en popüler sporudur.
Kuralları değişmediği için bir...
Basketboldaki boy uzunluğu gibi özel vücut yapısına gerek duyulmadığı için iki...
Her takımın her takımı yenebileceği bir oyun olduğu için, üç!
Şimdi bu üçüncü özelliğe karşı çıkanlar, istatistiklerle itiraz edenler, Real, Barcelona, Bayern ya da Paris St.Germain örnekleriyle bin dereden, bir sürü maçtan su taşıyıp bazı takımların mutlak egemenliğinden söz edenler çıkabilir. Onları iddialarıyla baş başa bırakıp yine de inandığımı tekrarlamak isterim. Evet, her takım her takımı yenebilir.
Üstelik en olmayacak, en beklenmedik zamanlarda.

Yazının Devamı

Savunma yok, panik var!

5 Nisan 2016

Anlaşıldı, bu lig daha çook su kaldıracak... Taraflar birbirlerine “pasta” ikram edecekler. Pastalar midelere oturacak. Stres, sinir bozukluğu, uykusuzluklar tavan yapacak. Peş peşe komplo öyküleri de okuyacak, dinleyeceksiniz...
Ama sakin olun... Futbolun gerçeği böyle!
Şampiyonluk mücadelesi denizdeki med-cezir gibidir. Birbirini izleyen git-gel’lerle sürüp gider.
Kimse bilemez, nasıl biter?

Oyuna dönersek... Beşiktaş çok istedi, çok mücadele etti. Pas kalitesini zirveye, topa sahip olma oranını yüzde 69’a çıkardığı bir maç sergiledi. Elbette hatalar, top kayıpları olacak. Bunlara akıl almaz savunma boşluklarını da eklemeliyiz.
Ama ortada daha büyük bir gerçek var.
Kasımpaşa da en az Beşiktaş kadar istedi.

Yazının Devamı

Büyük Volkan!..

30 Mart 2016

İki Volkan…İkisi de kaleci…İkisi de milli…Biri 1981, diğeri 1987 doğumlu. Biri, büyük bir ekolün varisi, Cihat Arman’ın, Datcu’nun, İvançeviç’in, Schumacher’in, Rüştü’nün koruduğu kalede, Fenerbahçe’de…Diğeri, aynı kalede başlayan kariyerinde, uzaklaşmış, İstanbulspor, Kayserispor, Manisaspor’un ardından şimdi Medipol Başakşehir’de..

İkisi de milli; A Milli!..Biri müthiş yeteneği, unutulmaz kurtarışları kadar, eylem ve söylemleriyle de göz önüne gelirken diğeri, kalesini tezgahına çeviren bir zanaatkar misali, el ve ayak becerisi dışında hiç gündeme gelmemiş!. Bir de ahlakıyla…Kozasını hem birey olarak, hem mesleğine saygısını sergilediği iş ahlakıyla örmüş…

Biri, ilk kez Türkiye’nin kalesine geçtiğinde, (26 Nisan 2004 Belçika-Türkiye) diğeri 17 yaşını doldurmamıştı. Fenerbahçe altyapısında çalışıyor, her fırsatta A takım idmanında ağabeyini de izliyordu. Bir yıl sonra, küçük olan 17 yaş altı Avrupa Şampiyonu oluyordu. Finalde, Hollanda’yı deviren takımın kaledeki güvencesiydi.

İki Volkan, iki kaleci, iki kariyer... Aynı takımda, ayrı takımlarda birbirini izlerken, malum Kazakistan maçına geldik. Büyük olan birinci, diğeri yedek kaleciydi. Kendi takımında, kendi taraftarının,

Yazının Devamı

Alkışlar hepinize

25 Mart 2016

Yılın bu zamanında... Memleketin içinde bulunduğu ahval ve şerait altında...
Milli Takım’ın bize yeniden yaşama sevinci aşıladığını gördük... Ertelenen derbiyi de hesaba katarsak, kaçan futbol keyfimizin Antalya’daki çocuklar tarafından yeniden inşa edildiğini görmekten de ayrıca memnunuz!
Tribünler dolu... Tek bayrak, tek ses... Sadece futbola değil, memleketin tümüne güç ve huzur verecek bir beraberlik, birliktelik! Muhteşem bir “biz” olma duygusu.
Hepsi için teşekkürler Fatih Hocam, teşekkürler çocuklar!

İsveç, her ne kadar Zlatan İbrahimoviç’siz gelse de temel futbol anlayışı ile saygıyı hak eden bir ülke. Fizik olarak oyundan asla düşmüyorlar. Çabuk oynuyorlar. Hücumda ikili- üçlü varyasyonlarla, aldatıcı koşularla sık sık pozisyona giriyorlar.
Milli Takım Euro 2016 hazırlık sürecini başlatırken, böylesine ciddi bir takımı hakkıyla ağırladı. Kendisine yakışan oyunu oynayarak, bir ev sahibinden beklenen ağırlığını göstererek ve elbette kazanarak!
Teşekkürler Hocam, teşekkürler çocuklar.

Oyuna bakarsak... Fatih Terim çok farklı oyun formatları denedi. Önce 4-3-3’le başladı. Volkan, Cenk Tosun ve Arda ile hücumcu bir kimlik sergiledi Milli Takım... İkinci yarıya başlarken, 4-

Yazının Devamı

Bir umut: Süper Lig A.Ş.

23 Mart 2016

Türk futbolu bir bakıma devrim gibi “yeniden yapılanma” sürecine giriyor. TFF bünyesinde yer alan bir çok hak ve etkinlik, Kulüpler Birliği’nin oluşturacağı “Süper Lig A.Ş.”ye devredilecek. Yayın hakları dahil, futbolun önemli gelir kalemlerini oluşturan bir çok kaynak - yenileriyle birlikte - bu şirketin kontroluna geçecek.

Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Göksel Gümüşdağ’ın çabalarıyla bir araya gelerek nihayet görüş birliğine varan kulüplerimiz, öncelikle TFF Başkanı Yıldırım Demirören’in iyi niyetiyle desteklediği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “yol verdiği” yeni bir dayanışma ortamı oluşturuyorlar.

Umarım bu iyi niyetli yol haritası, kulüpleri ve yöneticileri sıkıntıdan kurtaracak disiplinli bir yolculuğa vesile olur. Kulüplerin üzerinde anlaştığı bir çok madde, şimdiden eski yıllarda edinilmiş bir çok alışkanlığın artık geçerliliğini kaybedeceği umudu veriyor. Örneğin spor kulüpleriyle ilgili yasada, yöneticilerin mali sorumlulukları belirlendiği takdirde, Süper Lig A.Ş.’nin de buna ayak uydurabileceği açıklanıyor:

“-Süper Lig kulüplerinin UEFA ve TFF Ulusal Lisans Talimatları’nda tanımlanan futbol gelirleri ile giderleri arasındaki negatif farklar için, belirli bir geçiş

Yazının Devamı