Uç Salih’im, uç!

18 Mart 2013

Antalyaspor, Fenerbahçe’yi Saracoğlu’nda yenmiş bir ekip... Özdilek ve futbolcuları, hem oyun hem de skor olarak haklı bir gurura sahip olmuşlardı.
Akdeniz Üniversitesi’nin sahasında oynanan rövanşta gördük ki, köprülerin altından çok sular geçmiş. Çok şey değişmiş.
Değişmeyen tek şey, ev sahibinin değil, konuk takımın ağırlığı... İstanbul’da Antalyaspor’un, Antalya’da Fenerbahçe’nin borusu öttü.
Ligin ikinci yarısında ilk yarıdaki hızını ve havasını kaybeden Antalyaspor’a karşılık Fenerbahçe şampiyonluk yarışında kazandığı ivmenin keyfini yaşıyordu. Aykut Kocaman, üç hedefe de sağlam fulelerle koşarken, kadrosundaki sorunlara rağmen nihayet oturttuğu sistemin ödülünü aldı yine de. Evet, Webo’nun sakatlığı. Önde üç santrforlu düzeni bozmuş, Kuyt ve özellikle Sow’un yıpratıcı, sürekli basan, özverili oyun anlayışı yine de rakibi sindirmeye yetmişti. Orada aksayan en önemli adam, Caner Erkin oldu. Ne klasik sol kanat oyuncusu gibi oynadı Caner, ne de Webo’nun vekaletini üstlenip üç santrfordan biri olabildi.
Fenerbahçe’nin hücumdaki olası sıkıntısını önleyip arkadaşlarını rahatlatan adam, takımın en genç oyuncusu Salih Uçan oldu. Orta alanda buluştuğu topla öylesine ince,

Yazının Devamı

Allı forma

17 Mart 2013

Hani hepimizin dilinde, kulağında ve gönlünde yer eden bir ‘Allı turnam’ türküsü var ya, işte Beşiktaş’ın da ‘Uğurlu’ (!) bir kırmızı forma tutkusu var. Samet hoca ne yapıyor ediyor kırmızı formadan vazgeçmeden uğur kavramı üzerinden başarı istatistiği oluşturmaya çalışıyor.
Bu bir akıl tutulması değilse, nedir?
Fernandes’in 3 hafta oynayamayacağı ilk doktor teşhisi... Sonra bir bakıyorsunuz Fernandes sahada.
Bunun adı da ‘Bilimsel şaşkınlık’ mı acaba?
Samet hoca kervanı hep yolda düzüyor. Maç başladıktan sonra yaptığı ilk iş sol bek değişikliği. Emre Özkan’ı alıyor, Ersan Gülüm’ü oraya kaydırıyor, Toraman stopere, kulübeden gelen Necip Uysal da merkeze! Bu deneme-yanılma yönteminden seyirci de sıkılıyor, maymuna dönen futbolcu da. Ama Samet hoca bu işi sisteme dönüştürmüş durumda! Vazgeçmiyor.
Beşiktaş’ın iyi niyetli, sakin, gayretli ve kararlı tek adamı Niang... Uche’nin topluca uyuyan kaleci ve Beşiktaş savunmasına şaka yapar gibi attığı golden sonra Niang’ın Olcay Şahan’a milli takım için yaptığı kutlama asisti de çok güzel. Olcay’ın ayaklarına sağlık. Ama hiç kusura bakmasın Olcay da dahil Beşiktaş takımı tümüyle alık!
Kasımpaşa Uche ile, eski göz ağrısı Ernst

Yazının Devamı

Bir ‘olimpik’ dilekçe

13 Mart 2013

Tokyo’yu bitirdik, şimdi sıra Madrid’de. Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Değerlendirme Komisyonu (EC) 2020 Olimpiyat Oyunları’nın ev sahipliğine aday 3 kenti büyük sınavdan geçiriyor. 14 ana başlıkta Tokyo, Madrid ve İstanbul’un olimpiyat organizasyonunu başarma şansını sorguluyor. Niyetini okuyor, potansiyelini ve kapasitesini uzmanlar eliyle ölçmeye çalışıyor.
Değerlendirme Komisyonu’nun üyeleri, sıradan seçilmiş bürokratlar ya da diplomatlar değil. Her biri kendi alanında efsane olmuş, iz bırakmış, önderlik ve örneklik oluşturmuş yüksek derecede eğitimli, bilgili ve görgülü insanlar. Sporcu kariyeri olmayanlar ise spora hizmet anlamında gerçekten göz kamaştırıcı başarılara imza atmış uzmanlar.
Umarım, İspanya konsolosluğundan alacağım vize ile bu değerlendirme etkinliklerini ben de yerinde izleyeceğim.
Son sınavı İstanbul verecek. EC ziyaretlerinde sona kalmak iyi midir, kötü müdür, şans mıdır, talihsizlik midir? Bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var.
Türkiye bu ziyaretler sırasında EC raporunda da son sırayı alırsa büyük darbe yer.
Her şey, şu anda favori olarak kabul edilen İstanbul’un kendini iyi anlatmasına, EC üyelerini ikna etmesine bağlı.

Yazının Devamı

Niang’dan özür dilesinler

10 Mart 2013

Skor tabelası ne yazarsa yazsın, fark etmez! Yılın en kötü derbisini izledik! Tribündeki seyirciler ve ekran başındaki tüm futbolseverler bu kadar kötü bir maç için hangi suçu işlediler, bilmiyorum... Kırmızı ışıkta mı geçtiler, alkollü araç mı kullandılar, vergileri ödemeyip askerden mi kaçtılar topluca, gerçekten merak ediyorum... Bu “ceza gibi” kötü oyunun mutlaka bir nedeni olmalı, anlayamıyorum!
Yine de emek sahiplerine saygıda kusur etmeden, birkaç kişinin hakkını teslim edelim...
Öncelikle Niang, teşekkürü hak ediyor... Çünkü takımının en lagar, en dağınık gününde iyi niyetle, inat ve ısrarla oynamaya çalıştı. Topu ayağında tutarken yalnız kaldı, pas yapacağı, duvar oluşturacağı bir arkadaş aradı, bulamadı... Önce Olcay, sonra Oğuzhan, egolarını yenip Niang’ı görselerdi, Beşiktaş golü çok rahat bulmuş olurdu... Ama yapamadılar. Sonra da Fırat Aydınus, itilip kakılan ve şamar oğlanına dönen Niang’ın beklediği faul düdüklerini çalmadı. Bence üçü de bu adamdan özür dilemeli! Düşünün, hakemin ciddiye almadığı, arkadaşlarınızın sizinle oynamadığı, rakibinizin de (Bamba ve Mustafa) sürekli itip kaktığı bir ortamda küsmez de ne yaparsınız!
Holosko, dünkü maçta

Yazının Devamı

Tokyo’dan sevgilerle

7 Mart 2013

Tsunekazu Takeda, İstanbul-Tokyo yarışını beraberlikle başlatıyor: “Olimpiyat düzenleyen ülke olduğu için, Japonya’nın Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nde 2 üyeliği vardı. Kıdemli üyemiz, yaş haddini doldurarak görevini tamamladı. Şimdi IOC’de sadece ben varım. Türkiye’nin de 1 üyesi var”.
Buradan bakarsak, 2020 Olimpiyat Oyunları’nın ev sahipliği yarışında durum 1-1 görünüyor.
Ama bu beraberlik sizi yanıltmasın. 7 Eylül 2013’te Buenos Aires’te toplanacak Uluslararası Olimpiyat Komitesi genel kurulu, Türk, Japon ya da İspanyol temsilcilerin kulislerine bakarak karar vermeyecek. Onların kararını etkileyecek olan en önemli kriter, Evaluation Commission (Değerlendirme Komisyonu) raporu olacak. Temmuzda raporunu tamamlayarak genel kurul üyelerine sunacak komisyon, aday kentlerin (İstanbul, Tokyo ve Madrid) ka-pasitesini, hazırlık performansını ince eleyip sık dokuyarak tartacak. 14 ana başlıkta olumlu ve olumsuz notlarını tek tek sıralayıp, Arjantin’deki oylama öncesinde kanaat önderliği yapacak.
Değerlendirme Komisyonu, ilk olarak Tokyo’dan başladı. Tesisleri gezdiler, yapılacak olanların yerini gördüler, projelerini incelediler. Bizler de 18 Türk gazetecisi, adaylık

Yazının Devamı

Son derbide ilk zafer

4 Mart 2013

Maçın hocalarına da futbolcularına da haksızlık etmeyelim... Beşiktaş da Fenerbahçe de beraberlik için değil, kazanmak için oynadılar... Denk başlayan maçın skor tabelasını bozmak için elerinden geleni yaptılar. İki takım da öne geçip yakalanmanın sıkıntısını yaşadı. İki takım da geride kalıp denkliği sağlamanın peşine düştü ve başardı.
İnönü’deki (belki de) son derbi, konuk takımın meydan okumasıyla başladı. Aykut Kocaman’ın ekibi, etkinlik alanı olarak sağ kanadı seçmişti. O kanatta sergilenen gösterinin adı “Gökhan versus Gökhan” oldu. Fenerbahçe’nin hücumcu beki, Dirk Kuyt’la öylesine güzel bir işbirliği gerçekleştirdi ki, Beşiktaş’ın sol kanadındaki savunmacı Gökhan da, onun önündeki Olcay da hemen her ikili mücadelede yenik düştüler, rakiplerini seyrettiler.
Fenerbahçe, hem Emre ve Cristian’ın desteğiyle merkezden yükleniyor, hem sağdan çullanıyor, hem de Musa Sow ve Pierre Webo ile sık sık yer değiştirerek, iki stoper Sivok ve Ersan’ı tedirgin ederek oyun üstünlüğünü elinde tutmaya başladı. Musa Sow’la Emre’nin korneri sonrası kazandıkları gol, Beşiktaş’ın savunma organizasyonunda bitmeyen sıkıntısını gösteren çok önemli bir örnekti.
O gol, Beşiktaş için

Yazının Devamı

Bak şu konuşana!

27 Şubat 2013

Hakan Şükür, Burdur’da katıldığı bir panelde üniversite öğrencilerinin sorusu üzerine “Ben de Türk değilim, Arnavut’um” demiş.
Türk Futbolu’nun unutulmaz yıldızı, efsane golcüsü ve Milli Takım’ın başarılarında en büyük pay sahibi olarak alkışladığımız bir sporcunun, onca zaman sustuktan sonra böyle bir açıklama yapması, elbette şaşırtıcı oldu.
Hele onu milli forma altında alkışlayıp coşan, heyecanlanan, başarılarıyla gurur duyan ve göz yaşlarını tutamayan birçok insan, eminim bu açıklamayla kırılmıştır, sarsılmıştır.
Hakan Şükür’ün aidiyet hisleriyle, kökeniyle, kültürüyle ilgili hiçbir yorum yapmayacağım.
Ama Sayın Başbakan’ın “Türk ve Kürt milliyetçiliğini ayaklar altına alıyoruz” diyerek “barış sürecine destek” talep etmesinden hemen sonra o sözleri söylemesi, muhteşem bir timing (zamanlama) başarısıdır. İstanbul milletvekili seçilerek TBMM’ye girmiş, Türkiye’yi sarsan sportif gündeme hep susarak, “Büyüklerimiz bilir” diyerek teğet geçmiş bir sporcu böyle yapmamalıydı. Asıl yadırgadığım budur.
Hakan Şükür, uluslararası başarı kriterlerine göre kendimce yaptığım bir değerlendirmede bu ülkenin tüm zamanlarını kapsayan bir sıralamada kesinlikle 1 numaradır. Geçmiş

Yazının Devamı

Kocaman hamleler

25 Şubat 2013

Derbi maçın öncesinde olacak iş mi bu ? Oluyor işte! Netameli bir ligimiz var. Hangi takım nerede lastik patlatır, ne zaman arızaya geçer, bilemiyoruz. Futbolun sürprizleri güzeldir de, bunlar artık sürpriz olmaktan çıktı. Fenerbahçe’nin santradan hemen sonra gelişen bir pozisyonda iş kazasına uğradığını gördük. Mehmet Topal’ın koluyla topun teması, kuralların yeni yorumuna göre penaltı. Hakem Hüseyin Sabancı, futbolcuların ceza alanı içinde kollarını gereğinden fazla açmamaları konusunu bir kez daha anımsatıp kararını uyguluyor. Kasımpaşa, Uche ile öne geçiyor. Fenerbahçe unutmaya çalıştığı geriye düşüp öne çıkma mücadelesinin içinde buluyor kendini.
Aykut Kocman’ın rotasyon/dinlendirme amaçlı on birinde Hasan Ali, Stoch, Meireles yeniden takımda. Baroni ve Musa Sow kulübede... Emre oyunun lideri ve geriye düşmüş takımını çekip çıkarmak için olağanüstü çaba sarfediyor. Hayır, Kuyt’un gayretlerine, Stoch’un kendini gösterme hevesine rağmen yürümüyor sistem... Webo, Kuyt’la Stoch’un arasında yalnız kalıyor, beklenen etkinliği gösteremiyor. Kocaman, uzun süre sabır gösteriyor ama, olmuyor!
Kocaman’ın Topal-Cristian değişikliği (56), Fenerbahçe’nin ofansif karakterini daha

Yazının Devamı