Evdeki hesap ve çarşı

4 Şubat 2013

Evdeki hesap çarşıya uymadı. Fenerbahçe’nin Emre, Ziegler ve Webo ile yaptığı transfer gösterisine Sivasspor sadece iki adamı sahneye çıkararak karşılık verdi.
Erman Kılıç’ın kullandığı faul atışları ve sakat Eneramo’nun o atışları tamamlayan golleriyle.
Rıza Çalımbay ve ekibi, Emre’nin dönüşüyle takıma “ruh” enjeksiyonu yapan yönetimin estirdiği rüzgara pabuç bırakmadı. Ziegler’in Webo’ya yaptığı asiste, Webo’nun attığı gole teslim olmadı. Savunmasında kaleci Borjan, Navratil ve penaltı yapmasına rağmen Ahmet Ziya ile direndi. Orta alanda Kadir’le, kanatlarda Aattıf ve Grosicki ile, Erman ve Adem’le oyuna ortak oldu. Eneramo ile de vurdu.
Karabükspor’un sihrine kapılırken, Rıza Hoca’nın da hakkını yemeyelim. Beşiktaş’tan sonra Fenerbahçe’yi de vurdu.
Aykut Kocaman’a dönersek.
Trafik o kadar hızlı akıyor ki, Aykut Hoca bir türlü “ antrenör takımı”na dönüştüremiyor Fenerbahçe’yi...
Dünkü maçtan önce Mehmet Topal, Stoch, Hasan Ali Kaldırım ve Krasiç’i 18’e bile almayıp, evlerine gönderen Aykut Kocaman, Emre’ye kaptanlık pazubentini takmış, üstüne bir de liderlik rolünü bağışlamıştı. Oynadığı sürece kornerleri Emre kullandı. Duran toplara da o vurdu. Hayır, sonuç

Yazının Devamı

Karabük’ten puan almak!

2 Şubat 2013

Yaşadığımız hakikatlerle sanal gerçeklik arasında sıkışıp kaldı futbolumuz. Şike mi, değil mi? Tükürdü mü, tükürmedi mi?
Dün de Yunus Yıldırım’ın kararı geldi tartışma gündemine... Beşiktaş’ın 89’da frikikten ceza alanına indirdiği top, acaba çizgi dışından mı kaleye çevrildi? Top auta mı gitti, oyun sahasında mı kaldı? Olcay’ın vuruşunda meşin yuvarlak çizgiyi geçti mi, geçmedi mi? Alın size yeni tartışma konusu...
Hafta boyunca sürüp gider bu tartışma...
Pilot kamera, pilot altı, yan kamera, kale arkası vs... Açılar, ters açılar. Genişletilmiş görüntüler, uzman yorumları sürüp gidecek.
Hepsi bir yana, kuralların öngördüğü durumu söyleyeyim size... O topun dışarıdan çevrilip çevrilmediğine sadece o bölgedeki yardımcı hakem karar verebilir(di).
O da kararını verdi. Hep beraber saygı duyacağız. Onun tanıklığından başka hiçbir yerde gerçeği aramayacağız.
Şayet aramaya kalkarsak, bilin ki gerçeği asla bulamayacağız!

Yazının Devamı

Gidene bak, gelene bak!

30 Ocak 2013

Beklenen istifalardı. Şenol Güneş, adıyla özdeşleşen kulübünü, Trabzonspor’u bıraktı. Ertuğrul Sağlam, hem kendi kariyerinde hem de Bursaspor tarihinde zirve yapan bir hoca olarak veda etti.
Üzücü, ama gerçek.
İki teknik adam da asla kuşku duyulmayacak sağlam kişiliklerine, başarılarına ve örnek kariyerlerine rağmen mutsuzdu, huzursuzdu...
İstifa ettiklerine göre gerçeği kabul edelim; ikisi de umutsuzdu!
Çok çalıştılar, gayret gösterdiler. Özveriyle, adanmışlıkla katkıda bulunmaya çözüm üretmek için didindiler.
Ne var ki futbol takımını ve kendilerini aşan sorunlarla boğuldular. Enerjileri, vizyonları vardı ama, yetkilerinin de bir sınırı vardı. O sınırda tıkanıp kaldılar.
Şenol Güneş, bir yandan Trabzonspor’u özlediği şampiyonluğa ulaştırmak için çaba gösterirken, bir yandan da Burak Yılmaz, Selçuk İnan ve Onur Recep Kıvrak örneklerinde olduğu gibi elindeki sporcuların gelişimini üstlendi. Onlara sahip oldukları değerlerin ve yeteneklerin yanında yeni değerler kazandırdı, yeteneklerini geliştirdi. Sabırla, samimiyetle, yüzde yüz iyi niyetle takımı için planlar, projeler geliştirdi. Bu noktada belki bir iletişim sorunundan, sağırlıktan söz edilebilir. Kendisinin de

Yazının Devamı

Zengin ve yoksul

28 Ocak 2013

Tam anlamıyla dramatik bir derbi izledik. Bunun adını isterseniz “zengin ve yoksul” koyabilirsiniz. Galatasaray “varlıklarıyla” gövde gösterisi yapıp adeta övünürken, Beşiktaş “yokluklarıyla” dövündü...
Kolay gollerle heyecanı ve coşkusu çabucak uçan bir derbiydi bu... Galatasaray daha üçüncü dakika dolarken Emre Çolak’la beklemediği golü buldu... Samet Aybaba Almeida’nın yokluğunda Holosko’yu santrfor olarak oynatmak istemiş, onun sağ kanattaki yerini Hilbert’le, Hilbert’in sağbek görevini de Mehmet Akgün’le doldurmaya niyetlenmişti. Bu niyet hiç tutmadı. Üstelik, Mehmet Akgün’ün boş bıraktığı sol kulvardan Emre Çolak ilk faturayı da kesiverdi...
Beşiktaş’ın silahı tempoydu, koşuydu, coşkuydu... Ne var ki o değerleri ortaya koyacak halde değildi siyah - beyazlı takım. Erken gelen golle moral çöküntüye uğradılar. Oyunun inisiyatifini rakiplerine bırakıp daha edilgen bir role, gölgede kalan oyuna razı oldular. Veli ve Necip’le savunmasını desteklemeye çalışan Beşiktaş, henüz form kazanamayan Fernandes’le hücum oyununa dönmek istedi ama, orta alanda Galatasaray’ın kurduğu baskıya dayanamadı. Hilbert, Holosko ve Olcay, sabırsız ve telaşlı oyunlarıyla bırakın gol atmayı,

Yazının Devamı

Semih’le mutlaka!

27 Ocak 2013

Fenerbahçe, sürekli rötar yapan tren gibi... Ya da sürekli ve düzenli olarak geri kalan saat misali...
Hep gecikiyor, geç kalıyor... Ancak yenik duruma düştükten sonra uyanıyor, telaşlanıyor, can havliyle saldırıyor ve giden maçı kurtarmaya çalışıyor... Özellikle deplasmanlarda Fenerbahçe en kolay misafir konumunda... Dün de Gaziantepspor için kolay bir rakipti... Kolayca geriye düştü Fenerbahçe... İlk yarıyı yenik kapayınca, Aykut Kocaman daha fazla zaman harcamadan aslında en başta yapması gerekeni yaptı ve Musa Sow ile Semih’i eşleyerek hücum etkinliğini arttırmayı amaçladı. Bunu da başardığını ve maçı çevirdiğini söyleyebiliriz. Peki, Aykut Kocaman’dan beklenen bu mudur? Giden maçı geri getirecek hamleler midir Fenerbahçe Teknik Direktörü’nün yapması gereken? Hiç sanmıyorum. O hamleleri yapması normal ama, en başından doğru ve etkin bir oyun anlayışı ile, teknik ve taktik anlamda maçın efendisi olacak bir zenginlikle sahaya çıkmalıydı Fenerbahçe...
Gaziantepspor, sezona başlarken nasılsa öyle... Ara transferde güçlendiklerini söyleyemeyiz. Kimbilir, belki de güç kaybettiler. Ayrıca evsahibi takım yıllardır hedef kovalama özelliğini de kaybetmiş... Böyle bir durumda

Yazının Devamı

Çilek tamam, ya pasta?

23 Ocak 2013

Hayırlı, uğurlu olsun. Hollanda’nın yetiştirdiği büyük bir yıldız, Wesley Sneijder, bolca bilinmezlerin ve dedikoduların ardından nihayet Spor Toto Süper Lig’de oynayacak. Bu transferden dolayı Galatasaray’ı ve Başkan Ünal Aysal’ı kutlamak gerekiyor.
Sneijder, Başkan’ın aylar önce söylediği gibi bir “çilek” mi? Olabilir. Bence ondan daha kaliteli bir futbolcu, daha tatlı ve olgun çilek bu kadroda yok.
Asıl sorun, çilekte değil, pastada...
Pastanın hamuru kıvamlı mı? Un, şeker, vanilya, çikolata, yumurta, artık iyi bir pasta için gereken neyse, eksiksiz noksansız bir araya getirildi mi? Uygun bir şekil verildi mi? Fırından zamanında çıkarıldı mı? O pastanın üstü kremayla kaplanacak ve üzerine bir adet de çilek konacak. O çilek Sneijder. Kariyeriyle ilgili tartışmaya yer yok. Kalitesini, yeteneklerini kanıtlamış bir yıldız o.
Ama kadronun tamamına bakarsanız, Galatasaray’ın kadrosu kıvamını kaybetmiş durumda. Geçen yıl şampiyonluğu kazanan kadro, bu yıl yapılan transferlere rağmen iyi sinyaller vermiyor. Terim savunma dörtlüsünde hem bek, hem de stoper sıkıntısı yaşıyor. Bilinenleri tekrarlamak gereksiz. Oraya en az iki adam bulmak gerekiyor. Orta alanda Hamit, yılın

Yazının Devamı

Önce forma sonra ruh!

21 Ocak 2013

Önce uyuşukluk, aymazlık... Ciddiyetsizlik, sessizlik ve teslimiyet... Sonra isyan, sonra kavga ve söke söke gelen beraberlik...
Maçın özeti bu...
Yılmaz Vural’ın takımı, Saraçoğlu’na “puan almaya” gelmişti. İlk yarıda beklediğinden de fazlasını buldu. İki farkla öne geçti. İlk golü atan İngiliz Jake Jervis’in koşarken yaptığı kafa vuruşu, hiç de Volkan’ın beklediği bir hareket değildi. Erken çıkan Volkan’ın hatasını iyi gördü Jervis... Eh, ne de olsa İngiltere’de “Football Academy”nin yetiştirdiği gençlerden biriydi. 50 bin Pound’a (150 bin liraya) Elazığspor’a gelmiş, 3,5 yıllık sözleşme imzalamıştı. Sonrasında Köksal’ın volesi de Volkan’ın beklemediği bir şeydi, gol oldu.
İlk yarıdaki Fenerbahçe, Serdar-Egemen uyumsuzluğundan, orta alanda Salih ve Baroni’nin kopukluğundan ve dağınıklığından, Kuyt’un verimsiz telaşı, Krasiç’in takım dışında kendi kendine oynama ve top kaybetme arızasından devre arasındaki ciddi ve verimli çalışmasını inkar eder gibiydi. Oysa Kupa maçlarında Fenerbahçe’nin hırsına, coşkusuna tanık olmuştuk. Disiplinli ve istekli halini takdir etmiştik. Bu özellikleri Elazığspor’da gördük. Fenerbahçe bütünüyle yoktu diyeceğim, ama Sow’un gayretlerine

Yazının Devamı

Macera peşinde

20 Ocak 2013

Beşiktaş’ın başı Belediye ile dertte! İnönü Stadı’nın yenilenmesi ile ilgili sorunları aşmış görünüyorlar ama, Süper Lig’de Büyükşehir’den bir türlü ruhsat alamıyorlar.
İnönü Stadı’ndaki puan kayıplarına tatil dönüşü de devam etti Beşiktaş. Önce geriye düştü, sonra beraberliği sağladı. Öne geçti, yeniden yakalandı. Oysa dünkü maçı kazansalar, TT Arena’daki Galatasaray derbisine “lider” kimliğiyle gideceklerdi.
Peki niye böyle oldu?
Öncelikle “tatil dönüşü” rehavetinden kurtulamamıştı Beşiktaş... Ya da tatilde çok çalışmanın yorgunluğu ve hamlığı diyelim buna... Sonra görüldü ki savunma disiplini hâlâ “arızalı”ydı...
Bülent Korkmaz’ın kalabalık orta alanla oyunun iki yanını da kontrol altına alma düşüncesi İBB’de çok rahat hayata geçti... Cihan, Holmen, Visca, Tom, Zeki, Beşiktaş’ın pas trafiğini bozdu... Rakiplerine top kayıpları yaptırdılar... Topu kazandıklarında da çok rahat hücum organizasyonuna geçip Beşiktaş yarı alanındaki boşluklara daldılar.
Holmen’i, Webo’yu, Edin Visca ve sonradan oyuna giren Doka’yı yepyeni bir enerjiyle oynattı dün Bülent Korkmaz...
Samet Aybaba ise sakatlıktan dönen Manuel Fernandes’i oynatmak niyetinde değildi. Onu yedek kulübesinde

Yazının Devamı