Sivas’ta 2 kahraman

24 Şubat 2013

Sivas’ta Beşiktaşlı futbolsever sayısı azımsanmayacak biçimde ötekilerden fazla... İstanbul’da da en az 2,5 milyon Sivaslı olduğunu biliyoruz. O nedenle Beşiktaş - Sivasspor maçlarında iç saha- deplasman hiç fark etmiyor. Tablo yıllardır değişmeden devam ediyor. Sivasspor İstanbul’da çok rahat yeniyor Beşiktaş’ı... Beşiktaş da Sivas’ta kazanmayı biliyor. İstatistiklere bakın, şaşırmayacaksınız!.
Beşiktaş dünkü maçı hiç hesapta olmayan, beklenmeyen kahramanların sahneye çıkışıyla kazandı. Bugüne kadar çok eleştirdik. Şimdi ona hak ettiği itibarını iade edelim.
İlk kahramanın adı, Allan James McGregor.
Beşiktaş’ın İskoç kalecisi. Haftalardır “yenilecek her golü” yiyen, bu arada “yenmeyecek golleri” de olmadık hatalarla kabul eden McGregor, dün Eneramo, Raynoch ve Aatif Chahechoue’nun (58,59,66) yüzde yüz gollük vuruşlarını öylesine inanılmaz reflekslerle kurtardı ki, alkışlamayan ayıp eder!
McGregor’un kurtarışları, istatistiklere meydan okumaktı. Sportif onurunu, ve kariyerini hatırlatmaktı. Sessiz ve hayranlık uyandıran bir duruşla talihsiz Türkiye macerasında yeni bir perdeyi açmaktı. McGregor’u içtenlikle kutluyoruz...
Hatırlayalım, Samet Aybaba, doktorlar yeşil

Yazının Devamı

Beşiktaş: Feda’dan heba’ya!

20 Şubat 2013

Evet, onları merak ve heyecanla izliyoruz... Ligin en çok gol atan takımı Beşiktaş, sezona “feda” felsefesiyle girerken bize genç oyuncularla Fernandes, Almeida, Sivok ve Holosko gibi kaliteli yabancılarla inanılmaz bir coşku yaşattı haftalarca...
Şimdi merak ve heyecanın yanına kaygıları koydular...
Beşiktaş taraftarları kaygılanıyor, hemen her maçta savunmanın akıl almaz gollere geçit vermesini endişeyle izliyorlar. McGregor’un neden transfer edildiğini, Rüştü’ye niçin kapının gösterildiğini anlayamıyorlar.
Özveriyle yola çıkan Beşiktaşlı futbolcular şaşırmış durumda...
Fernandes de Oğuzhan da gerçek kapasitelerinin altına doğru seviye kaybetmeye başladı... Genç oyuncuların hemen hiç birinde gelişme yok.
Samet Aybaba’nın “menemen” sofralarında inşa etmeye çalıştığı arkadaşlık, takım kültürü ve dayanışma duygusu beklenen sinerjiyi yaratmıyor.
Sezona girerken Fikret Orman yönetiminin futbolda yeniden yapılanma hamlesini yönetmek üzere görev alan İbrahim Altınsay, hatırlarsınız, kısa sürede görevi bıraktı. Bazı yöneticilerle anlaşmazlığa düştü. Altınsay, izlediği, Beşiktaş adına anlaşmalar yaptığı bir çok gencin yöneticileri ikna edemediği için kadroya katılamadığını

Yazının Devamı

İşte Fener, işte hayat!

18 Şubat 2013

Her insanın hayatında “keşke hiç yaşamasaydım” diyeceği bir gün vardır. Fransa doğumlu Fildişi Sahili Milli Takımı’nın başarılı oyuncusu Souleymane (Sol) Bamba işte öyle bir gün yaşadı Trabzonspor - Fenerbahçe maçında. Elinden gelse, 17 Şubat tarihini hayat boyu takvimden silip atabilirdi. Ama hayat bu... Zaman zaman tatlı, bazen de acı sürprizler hep bizi bekler!
Dirk Kuyt, sağdan Trabzonspor kalesine yöneliyor... Açısı kapalı... Öylesine vuruyor. Onur Recep Kıvrak, köşeyi kapatmak üzere hamlesini yapıyor... O da ne? Sol Bamba bir saniye içinde topla kalecisinin arasına girip meşin yuvarlağı kendi ağlarına gönderiyor.
Sadece futbolda değil, tüm spor dallarında temel savunma teknikleri vardır. Onlardan unutulmaması gereken biri de kalecinin müdahale edeceği topa girmemek gerektiğidir. Aynı biçimde kalecilerin de savunmacı arkadaşlarının müdahalesi bitmeden rakip forvetlere karşı hamle yapmaması öğretilir. Sol Bamba bu temel kuralı unuttu... Ya da Onur Recep Kıvrak, “Bırak!” demek gereğini duymadı.
Sol’dan devam edelim... Cristian topa vururken. Bamba kalesine doğru koşuyor, yüzü kaleye dönük, yan gözle Brezilyalı rakibini kesiyor. Cristian’ın vuruşu bu defa da sağ omzuna

Yazının Devamı

İnönü çilesi

17 Şubat 2013

Beşiktaş’ın bu sezon yaşadığı maceranın formatı belli:
* Her hafta bir futbolcu sakatlanıyor.
* Her hafta sarı kart görerek rekora gidiyorlar.
* Her maçta gol atıyorlar.
* Her maçta gol yiyorlar!
Hafta içinde Oğuzhan ve Necip’in sakatlığı, Kaptan İbrahim Toraman’ın cezası nedeniyle Samet Hoca, İnönü’de Gaziantepspor’a karşı olabildiğince dengeli bir kadro oluşturmaya çalıştı... Almeida’nın da sakatlar listesinde olduğunu dikkate alırsak, bu onbire kimsenin itirazı yoktu. Takım da iyi oynuyor, savunmasında dikkatli, orta alanında baskılı ve yaratıcı bir kimlikle kendini gösteriyordu. Fernandes’in kullandığı kornerde yine bir Beşiktaş klasiği hükmünü icra etti ve stoper Ersan’ın kafa golüyle öne geçtiler. Ama hayır, golün devamını bekleyenler yanıldılar. Duran toptan kazandığı golle öne geçen Beşiktaş, topa sahip oldu, maçın egemen tarafı oldu. Ama bu durumu skor tabelasına yansıtamadı... Bu durumun en temel nedenleri de şunlardı:
n Niang güçsüz ve formsuz. İki yıl önce rakiplerini devirip harika goller atan Senegalli, belli ki Katar’da işi rölantiye almış... Dün girdiği pozisyonlarda çok top kaybetti. Cılız şut denemelerinde de Gaziantepspor kalecisine şaka yapar

Yazının Devamı

Aslan sürüsünde iktidar savaşı

13 Şubat 2013

Sneijder, tamam... Drogba tamam. Onun gelişiyle titreyip kendine dönerek çifte gol çakan Burak Yılmaz da tamam.
Aslan Sürüsü Galatasaray, artık büyük avlara hazır!
Ama her toplulukta olduğu gibi “Aslan Sürüsü”nde de müthiş bir iktidar savaşı var. Bu savaş, söylenenler, anlatılanlar doğruysa, büyük av peşinde koşan aslanları avcı olmaktan çıkarır, ava dönüştürür. Unutmayın, her avcının da bir avcısı vardır. Ve onlar hep pusuda beklerler, uygun zamanı kollarlar.
Haydi, doğadan kulübe ve takıma dönelim.
Anlatılanlara göre, Ünal Aysal ve bazı yöneticilerin stratejik transfer hamleleri, Fatih Terim karizmasına karşı ortaya konan büyük bir planın parçası.
Fatih Terim, elindeki zenginleştirilmiş ve güçlü kadroyla Super Lig şampiyonluğunu kazanırsa, kesmez! Hiç kimse bu başarıdan tam anlamıyla tatmin olmaz. Biliyorsunuz, Süper Lig tarihinin en az puanla bitecek sezonunu idrak ediyoruz hep birlikte.
Terim ve ekibi için asıl başarı endeksi Şampiyonlar Ligi’dir. Bu büyük arenada Galatasaray, Schalke’yi eler ve en azından yarı finale kadar yoluna devam ederse ne ala. Terim bunu başarırsa, Aysal ve ekibinin yorumu hazırdır:

Yazının Devamı

Güzel ikili

11 Şubat 2013

Fenerbahçe kaç kilometre koştu, bu satırları yazarken bilmiyorum. Ama kesin olan şu ki temposu düşük, yavaş bir maç izledik. Aykut Kocaman’ın geçen hafta Sivasspor’a yenilmesine rağmen oyunun önemli bölümünde takımını beğendiğini dün sahaya çıkardığı kadroya bakınca anladık.
Üç yeni (!) transfer, yine sahnedeydi.
Hemen söylemeliyim. Yenilerin tek yenisi Webo, Fenerbahçe’nin hücum karakterine inanılmaz bir derinlik ve etkinlik katıyor. Webo ve Sow, orta alandan biraz daha yaratıcı destek alsalar, skor tabelasına zenginlik, taraftara rahatlık kazandıracaklar. Fenerbahçe’nin iki golcüsü de dün ortalamanın üzerinde gol pozisyonuna girdi, şut çekti. Dahası hücum bölgesinde sık sık yer değiştirerek, rakip savunmanın hem dengesini bozdular, hem de sıkı markajdan kaçtılar. Yine de büyük takımların Anadolu’da yaşam savaşı veren gücü sınırlı ekipler karşısında işi zor. Zaman zaman etten duvarla kaleyi adeta örüyorlar, iki stoper, bekler, kaleci ve orta alandan yardıma gelenlerle sürekli alan daraltıyorlar.
Fenerbahçe, rakip savunmanın ve kaleci Bicik’in savunma ezberini bozmak için orta alandan sürpriz şutlar denedi. Bir fazla adamla golü aramak her zaman iyidir. Nitekim Emre’nin

Yazının Devamı

Hoca, Kaptan ve tayfalar

10 Şubat 2013

Bu maçın kaybedeni de kazananı da İbrahim Toraman. Kaptan, gemiyi önce kayalıklara vurdurdu. Sonra da o kayalıktan harika bir geri dönüşle çıkardığı gemisini ve tayfalarını yeniden zirve rotasına yerleştirdi.
Maç öncesi aklımızı kurcalayan kart problemi, daha beşinci dakikada yeni bir örnekle sergilendi. Kaptan İbrahim, Serdar Gürler’e müdahalede geç kalınca sert bir faul yapmış oldu. Sarı kartı da gördü doğal olarak... Faul atışını kullandılar, top yerden Beşiktaş cezaalanına girdi. Kale ağzında önce bir Elazığsporlu’ya çarptı, oradan Ahmet Görkem Görk’ün önüne sekti. O da vurdu, gol oldu. Bu gaflet anı için tüm defans eleştirilebilir. Kaleci Mcgregor’u eleştirmek ise haksızlık olur.
Beşiktaş’ın erken geriye düşmesi, belli ki takımın ayarını da bozmuştu... Siyah - beyazlılar adeta paralize oldular... Rakibe geniş alanlar bıraktılar, kazandıkları topu beşinci pasa gelmeden kaybettiler. Elazığspor hem sağdan, hem de soldan çabuk ve akıllı bindirmelerle Beşiktaş’ın üzerinde sinir bozan bir baskı oluşturdu. Öte yandan Holosko, Olcay ve Oğuzhan da genç Sinan’ın rolünü çalıp girdikleri gol pozisyonlarını da adeta harcadılar.
Burada Samet Aybaba’ya özel bir paragraf açmak

Yazının Devamı

Şenol Güneş göreve!

6 Şubat 2013

Türk futboluna koyu ve karanlık bir gölge düştü. 3 Temmuz süreci, vicdanları yaraladı. TFF kurullarında kulüpler ve spor adamları aklanırken, yargı farklı mahkumiyet kararları verdi. Şimdi hep birlikte Yargıtay’ın hukuk sürecini tamamlamasını bekliyoruz. Ama yine de huzursuz gelişmeler sürüyor. Europol’ün son açıklamasına göre Avrupa’daki 680 şikeli maçın 79’u Türkiye’de oynanmış.
Kaygı veren gelişmeler bu kadarla kalmıyor. Saha içindeki 22 oyuncu ve dörder hakemden oluşan oyun da umut vermiyor bize...
Yeni gençler yetiştiremiyoruz. Yetişenleri kulübelerde eskitiyoruz. Avrupa’nın, Latin Amerika’nın, Afrika’nın yıldızlarına milyonlarca Euro’yu su gibi harcıyor, havaalanlarında çılgın hoşgeldin partileri düzenliyoruz. Finansal anlamda dibe vurmuş, borç sarmalında beli bükülmüş kulüplerimiz, transferde neredeyse bir Katar örneği oluştururken bir yandan da Devlet Baba’nın önünde vergi affı, borçların yapılandırılması, arazi tahsisi gibi geleneksel ayrıcalıkların kuyruğuna giriyor.
Daha da acı ve dramatik olanı, Milli Takım kadrosuna davet edilen futbolcu kardeşimizin basın toplantısına tercümanla gelmesi. Çünkü o kardeş Türkçe bilmiyor, Alman toplumunda Alman kültürüyle

Yazının Devamı