YazarlarAzınlık hakları

Azınlık hakları

14.03.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Azınlık hakları

Azınlık hakları


Avrupa Birliği ülkelerinden birinin büyükelçisiyle sohbetimiz esnasında muhatabıma şu soruyu yönelttim:
"Ankara'yı ziyaret eden Avrupalı dışişleri bakanları, azınlık haklarıyla ilgili konuları ince ve diplomatik olmayan bir üslupla ele alıyor ve sorumsuz davranışlarda bulunuyorlar. Oysa, sizler kendi aranızda azınlığın tarifi ve azınlık haklarının niteliği üzerinde anlaşmış değilsiniz. Üstelik aranızda, azınlıklar konusundaki temel Avrupa sözleşmelerini, ulusal bütünlükleri açısından tehlikeli görerek imzalamayan Avrupa devletleri var. Bu bakımdan, Türkiye'nin aynı nitelikteki hassasiyetlerine saygılı olmanız gerekmez mi? Kendi aranızda uygulayamadığınız bu sözleşmelerin kıstaslarını Türkiye'ye dayatmak, hakkaniyet ve eşitlik ilkelerine ters düşmüyor mu? Azınlık hukuku alanında tüm AB için geçerli ve fiilen uygulanan kuralları saptayamamışken bizden bu hususta tam olarak ne isteyeceğinizi biliyor musunuz?"
AB konularında uzman olan büyükelçi, görüşlerime katıldığını ve tepkilerimi haklı gördüğünü söyledikten sonra şöyle devam etti:
Türkiye'ye karşı önyargılı tutumun, bir ölçüde ülkenizin demokrasi ve genel olarak insan hakları alanlarındaki yıllardan beri süregelen eksikliklerinden kaynaklandığını da kabul etmeniz gerekiyor. AB'nin Türkiye'den azınlık hukuku açısından ne beklediğine gelince, bu belki şu anda o kadar açık değil. Ancak, Türkiye'den öncelikle beklenen, iç barışı sağlaması ve Kürt sorununu gündemden düşürmesidir. Bu durumda tam üyelik müzakerelerinin önü açılır. Kanımca demokrasi ve eşit vatandaşlık çerçevesinde ve bireysel haklar temelinde atılacak ciddi adımlarla, bu sorun çözüm yoluna koyulabilir."
Değerli okurlarım. Kısa süre önce konuştuğum bir başka Avrupalı büyükelçi ile üst düzey bir AB yetkilisi de, yukarıdakine benzer ifadelerde bulundular. AB'nin öncelikleri hakkında bir fikir vermesi açısından bu görüşleri sizlerle paylaşmakta yarar gördüm.

Temel belgeler

Azınlıklar konusundaki Avrupa hukukunda, Avrupa Konseyi (AK) tarafından hazırlanmış iki temel belge mevcuttur. Bunlar, "Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi" ile "Bölgesel Diller veya Azınlık Dilleri Avrupa Şartı"dır.
1998'de yürürlüğe giren ulusal azınlıklar sözleşmesi, bugüne kadar 36 AK üyesi tarafından imzalanmış, bunlardan 27'si sözleşmeyi onaylamıştır. AB'ye aday ülkelerden Polonya, Litvanya ve Latvia sözleşmeyi onaylamadıkları halde bunlarla tam üyelik müzakerelerine başlanmıştır. Belçika ile Fransa ise sözleşmeyi imzalamamışlardır.
AK devletleri bir "ulusal azınlık" kavramı üzerinde anlaşamadıklarından, sözleşmede azınlık tanımı yer almamış ve devletlere bu alanda kendi kıstaslarını uygulama imkanı verilmiştir.
Daha önemlisi, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nin, "ulusal azınlıklara kolektif haklar verilmesi" yolundaki önerisi kabul edilmeyerek, sözleşmede, "bireysel haklar" ilkesi doğrultusunda azınlık haklarının sahibi olarak ulusal azınlık grubu yerine, bu azınlığa mensup bireyler gösterilmiştir.
21. maddede ise, "Bu sözleşmenin hükümlerinin... devletlerin toprak bütünlüğü ve siyasi bağımsızlığına aykırı bir eylem yapmak veya faaliyete girişmek hakkını içerdiği şeklinde yorumlanamaz" denilerek, azınlıkların korunmasının sınırları çizilmiştir.
Sözleşmede azınlık bireyleri lehine tanınan hakların kapsamı şu ifadelerle yer almaktadır: "Taraftar, ulusal azınlıklara mensup kişilerin kültürlerini sürdürmeleri, geliştirmeleri ve kimliklerinin temel unsurları olan dil, din, gelenek ve kültür miraslarını korumaları için gerekli şartları geliştirmeyi taahhüt ederler." (madde 5)
Bu çerçevede, sözleşmede, azınlık bireylerine, kendi dillerinde basın - yayın organları sahibi olma, eğitim ve öğretim kurumları kurma ve yönetme hakkı tanınmaktadır. Keza, bireyler, kendi dillerinde ad ve soyadı kullanabilir, kendi dillerinde levha, tabela, sokak ismi ve topografik göstergeler kullanabilirler.
Fransa'nın, sözleşmeyi anayasasına aykırı olduğu ve ülkesinde mevcut olmayan sorunlar (Bask ve Korsika sorunları) yaratma tehlikesi nedeniyle imzalamaması düşündürücüdür.
Fransa, aynı tutumu "Bölgesel Diller ve veya Azınlık Dilleri Avrupa Şartı"nın onaylanması konusunda da göstermiştir. Fransız hükümetinin şartı imzalamasına karşı çıkan Cumhurbaşkanı Chirac, Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştur.
Mahkeme, 14 Haziran 1999'da, şartın Fransız Cumhuriyeti'nin bölünmez bütünlüğü, vatandaşların yasalar önünde eşitliği ve Fransız halkının tekliği gibi temel ilkelere aykırı hükümler içerdiğini vurgulayarak olumsuz bir karar alması üzerine Başbakan Jospin, şartın onanması için anayasa değişikliği yapmak istemişse de, Chirac bu öneriyi de reddetmiştir.
Bu söylediklerimiz, dünyada özgürlüklerin şampiyonu olarak tanınan, ulus - devlet sürecini çoktan tamamlamış, homojen bir ülke imajı yansıtan ve Avrupa'nın temel taşı niteliğinde bir devlet olan Fransa için dahi sorun çıkarıcı nitelikteki azınlık kriterlerinin, diğer ülkelere dayatılmasındaki isabet derecesinin AB tarafından sorgulanması gerektiğini ortaya koyuyor.
Türkiye'nin durumuna dönersek, ülkemiz açısından temel kriterin, iç barışın sağlanması ve terörün bir daha hortlamayacak şekilde gömülmesi olduğunu bilelim.





Yazara E-Posta: selekdag@milliyet.com.tr

KEŞFETYENİ
Survivor Yusuf'tan olay sözler! 'Sırtımdan hançerledi'
Survivor Yusuf'tan olay sözler! 'Sırtımdan hançerledi'

Cadde | 17.05.2025 - 20:59

Survivor'da Volkan'la çıktığı düello finalini kaybetmiş, adaya veda etmişti. Yusuf Yıldız yarışma sonrası söyledikleriyle gündem oldu.