Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’de akreditas-yon yasakları ‘sınırlarını’ genişletti. Siyasetle giderek belirginleşen, kamu kurum ve kuruluşlarına uzanan bu haksız uygulama, meşruluk kazandıkça özel şirketlerin de ‘ilgi’ alanına girdi. Öyle ki; akreditasyon yasağının olmadığı alanlarda bile gazetecilerin görev yapması keyfi uygulamalarla engellenmekte.
Bunun son örneği Engelsiz Yaşama Derneği (Ey-Der) tarafından düzenlenen ve Cumhurbaşkanı eşi Emine Erdoğan’ın da katıldığı bir toplantıdan Cihan Haber Ajansı muhabiri Hüseyin Aydın’ın salondan çıkartılmasıdır.
İşin ilginç yanı muhabiri programı izlemesi için içeri alan Cumhurbaşkanı Özel Kalemi. Buna rağmen muhabiri dışarı çıkartan programa sponsor olan Avea yetkilileri. Daha da vahim olan şirketin keyfi uygulamasına orada bulunan gazetecilerin müdahale etmemesidir. Bu hiç de meslek etiğine yakışan bir davranış değildir.
İletişim çağında bilginin anında yayıldığı bir ortamda bu uygulamanın sonuçları ise hepimiz açısından düşündürücüdür: Sonuçta muhabire yapılan haksız uygulama son derece yararlı olduğuna inandığım söz konusu programın önüne geçmiş, programı gölgelemiştir.
Buna rağmen hâlâ ve ısrarla birtakım toplantı, tören ve cenazeden sonra sporda da akreditasyon uygulanmasına devam edilmesi üzüntü vericidir.
Bu tür uygulamalar kamuoyu gözünde sadece baskı altında olduğuna inandığı basına güveni kaybettirmiyor. Aynı zaman da açık, şeffaf, demokratik bir yönetime olan inancı da yok ediyor.
Gerçeği öğrenme hakkı
Bu tür uygulamalardan vazgeçilmesi için tekrar hatırlatmakta yarar var:
Gazeteci sadece kamunun bekçi köpeğidir.
TGC Yönetim Kurulu tam da bu nedenle; 51. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’na katılmak isteyen 13 medya kuruluşuna akreditasyon uygulanmasını bir hak ihlali olarak gördüğünü açıkladı.
Çünkü medya mensupları arasında ayrımcılık yapmak, halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkını engellemek demektir.
Dolayısıyla yapılması gereken belki de şu olmalı;
Görevini kötüye kullanan, meslek etiğine uygun davranmayan medya mensubu mu var? O halde böyle bir durumu çalıştığı kuruma bildirin, meslek örgütlerine şikâyet edin. Ama asla görevini yapmasına engel olmayın.

Haberin Devamı

ROMANLAR DA AĞLAYARAK DOĞUYOR

Haberin Devamı

Edirne’de Kutlu Doğum Haftası’nın kutlama etkinliklerine katılan ‘Roman Mehteran Takımı’ Vali Dursun Ali Şahin’den büyük ilgi gördü. Ancak Vali Şahin’in Romanların doğuştan müzik kabiliyetlerinin olduğunu “Herkes dünyaya ağlayarak gelir Romanlar ise zurna çalarak…” yorumunda bulunması bazı sivil toplum örgütlerinin tepkisine yol açtı.
Sıfır Ayrımcılık Derneği ötekileştirilmiş gruplara yönelik ayrımcılığın önlenmesi konusunda siyasilerin sorumluluğunun olduğunu hatırlatan bir açıklama gönderdi. Açıklamada siyasilerin ayrımcı ve nefret söylemlerinin, Romanlar gibi kırılgan grupların daha da dışlanmasına neden olduğu belirtilmekte: “Roman çocukları da tıpkı diğer çocuklar gibi ağlayarak dünyaya geliyor. Romanlar artık eğlence nesnesi olarak değil onurlu ve eşit yurttaşlar olarak görülmek ve yaşamak istiyor.”
Söz konusu haber, İHA kaynaklıdır, Milliyet internet ajansın haberine yer vermiştir. Gazete ise haberi kullanmamıştır. Ancak haberde Edirne Valisi Sayın Dursun Ali Şahin’e ait bu tür ifadeler Romanların müzik konusundaki başarısına, iyi niyetli yapılmış bir takdir olarak yorumlansa da üzeri örtülü ötekileştirmeye katkı sağlayan ifadelerdir.