Los Angeles’tan son havadisler

21 Eylül 2014

Sadece sinema ve eğlence sektörünün merkezi değil Los Angeles. Sağlıklı yaşam, yeme-içme ve eğlence hayatında da bütün dünyayı etkisi altına alan bir şehir. Buyrun Los Angeles’tan son havadislere...

Nasıl bir dönem kinoayla bozulduysa, şimdi de sağlıklı sebze kale’in dönemi. Cipsten salataya, smoothie’ye her şekilde karşınıza çıkıyor. Son zamanların en sağlıklı gıdası olarak bellenmiş durumda. Kale, beta karoten, K vitamini, C vitamini ve kalsiyum açısından son derece zengin. Brokoli ailesinden geldiği için kansere karşı da etkili olduğuna inanılıyor.

Otoparktan gece kulübüne giriş
Bizde olsa kesin iş yapmaz. Kimse görmeden, görünmeden eğlenceye gitmek istemez. Biz bırakın kendimiz görünmeyi, arabalarımızın bile görünmesinden yanayız. Bakınız İstinyePark açık alan.
Bir dönem Kanyon’da açılan Çin restoranı Hakkasan’ın bile İstanbul’da tutmamasının tek nedeni buydu. AVM’deydi, asansörle çıkılıyordu. Karanlıkta ve localarda göz gözü görmüyordu. Yoksa yemekleri çok başarılıydı ve dünyanın her yerinde
iş yapan bir restoranın İstanbul’da iş yapmaması mümkün müydü?

Yazının Devamı

BiLDiKLERiMiz YANLIŞMIŞ...

20 Eylül 2014

“Son 30 yıldır beslenme ve spor hakkında bildiğimiz her şey yanlış. Gıda endüstrisinin görmenizi istemediği film” diyorlar ‘Fed Up’ için.
Gerçekten de son zamanlarda izlediğim en tüyler ürpertici belgesel, Stephanie Soechtig ve Katie Couric imzalı ‘Fed Up’.
Malum, uzmanlar diyet ürünler ve daha çok hareket ederek zayıflayabileceğimizi iddia ediyor. Oysa “Beslenme düzeni, bunun için de gıda üretimi değişmeden bu mümkün değil” diyor ‘Fed Up’ belgeseli.
Bu hızla giderse, 20 yıl sonra ABD nüfusunun yüzde 95’i obez olacak. İşin kötüsü, obezitenin zayıflıkla ya da şişmanlıkla da ilgisi yok.
Çok zayıf insanların da iç organları yağlanınca; klinik olarak obez sayılıyorlar. Hatta bunun için bir kısaltma bile yapmışlar, TOFI (Thin Outside, Fat Inside/Dışarıdan Zayıf, İçeriden Şişman.
Giderek beslenme alışkanlıkları evrensel olduğu için bu sadece ABD’nin sorunu değil. Tehlike hepimizi bekliyor.

Yazının Devamı

GAGA’DAN DAHA ŞAŞIRTICI OLACAK

16 Eylül 2014

Bu akşamki Lady Gaga konserinden sonra sizi şaşırtacak bir konser tavsiye etmek zor. Lady Gaga’dır, ne yapsa yeridir. Artık hiçbir hareketine şaşırmayacak hale geldik.
Beni asıl şaşırtan ve heyecanlandıran ise; amatör bir müzik grubu, Ecza Dolabı.
Bakmayın kendilerine amatör demelerine, profesyonellere taş çıkartıyorlar.
2010 yılında kurulan grubun üyeleri Eczacıbaşı Topluluğu’nun farklı kuruluşlarında çalışan, CEO’sundan işe yeni başlayan uzman yardımcısına farklı alanlarda farklı kademelerde görev yapanlardan oluşuyor.
HEPSİ BİRER ROCK YILDIZI
Onları CEO Club’da ilk izlediğimde; holding yöneticilerinin, özellikle de Eczacıbaşı Topluluğu CEO’su Erdal Karamercan’ın, sahnede nasıl birer rock yıldızına dönüştüğünü gördüğümde hem şaşırmış, hem de hayran kalmıştım.
60’lardan günümüze yerli-yabancı rock şarkılarını seslendiriyorlar.

Yazının Devamı

LADY GAGA’NIN POP ART PROJESİ

15 Eylül 2014

“Bir şey yaratıp ona güçlü bir şekilde inanırsanız, daha sonrasında o şey sizin gerçeğiniz haline gelir...”
Lady Gaga’nın yaptığı tam da bu. Zaten kendisi de röportajlarında bunu kabul ediyor. Müziğinden çok yarattığı kimlikle öne çıkıyor. Farklı olabilmek için hiç çekinmeden her şeyi yapıyor.
Kendisinden daha yaratıcı gördüğü herkesi bir şekilde ekibine katmaya çalışıyor. Malum, günümüzde farklı bir kimlik yaratırken faydalanılacak en önemli şey, çağdaş sanat. İşte o yüzden Lady Gaga da çağdaş sanatın her alanından, her figüründen faydalanıyor.

2010’DA ETTEN ELBİSE GİYDİ
Lady Gaga şimdiye kadar tüm yaptıklarıyla ‘The ArtPop’ turnesine hazırlandı. Albüm beklenen ilgiyi görmedi ama turne için aynı şeyi söylemek mümkün değil tabii.
Lady Gaga’nın çağdaş sanatla ilişkisi modayla başladı. 1987’de performans sanatçısı Jana Sterbak tarafından uygulanan etten elbise fikrini alıp, 2010’da MTV Video Ödülleri’nde giydi.

Yazının Devamı

Giyilebilir teknolojiyle yeni bir hayat

14 Eylül 2014

Teknoloji özürlü biri teknoloji meraklılarının yıl boyu heyecanla beklediği, en son yeniliklerin açıklandığı bir foruma giderse neler öğrenir? Öncelikle, yakında hayatımızın bir parçası olacak giyilebilir teknolojiyle ilgili yeni gelişmeleri...

Apple’ın yeni iPhone’u ve saatini tanıttığı dakikalarda San Francisco’da bir başka heyecan daha yaşanıyor teknoloji bağımlıları arasında. Intel Developer Forum (IDF) dünyanın her yerinden teknoloji meraklılarının heyecanla beklediği bir etkinlik. Dell dünyanın en ince tablet bilgisayarını ilk burada tanıtıyor, dünyanın en büyük saat üreticisi Fossil, Intel ile işbirliğini ilk burada açıklıyor. Malum, Intel çip üreticisi. O yüzden konuşulanların bir kısmı Çince kadar uzak geliyor bana. Ama bir yandan da yapılanlar karşısında ağzım açık kalıyor.
Görme engelliler için 100 dolara yazıcı
12 yaşında bir çocuk çıkıyor sahneye. Görme engelliler için sıfırdan bir yazıcı yapmış. Normalde bu yazıcıların
fiyatları binlerce doları buluyor. Oysa bu çocuk Legolarıyla birlikte Intel’in en küçük çipi olan Edison’u kullanarak yüz dolara indirmiş maliyeti. Şimdi yüzlerce kişinin önünde dünyanın en basit işini yapmış gibi anlatıyor.
Benim, kadar

Yazının Devamı

SAN FRANCiSCO ÖNERİLERİ

13 Eylül 2014

Bir teknoloji forumuna katılmak üzere San Francisco’dayım. İşte size hızlandırılmış bir şehir turu ve önerileri...
* Golden Gate Köprüsü: San Francisco denilince hiç süphesiz akla ilk gelen; Golden Gate Köprüsü.
Köprüyü nasıl bir turistik çılgınlığa çevirdiklerini görünce üzülmemek elde değil. Köprünün girişine kurulan kafelerden hediyelik eşya mağazalarına, köprü amblemli kıyafetlerden köprü hatırası fotoğraf çekimine kadar her şeyi ticarete çevirmeyi başarmışlar. Ayrıca köprüde yürüyüş yapmak ve bisikletle gezmek de mümkün.
Biz Boğaz’a üçüncü köprüyü yapıyoruz ama daha birini bile böyle tanıtamıyoruz.
Hem de üstüne basarak söylemeyi sevdiğimiz “ama Asya’yı Avrupa’ya bağlıyor” gerçeğine rağmen. Neyse daha fazla üzülmeden hatırlatalım; vaktiniz varsa Golden Gate Parkı’na da uğrayın.
* Ferry Building: Hayır, feribotlar için değil, tamamen bir yeme-içme cenneti olduğu için gitmeli.
Burada haftanın belli günleri meyve-sebze pazarı da kuruluyor. Pazar kurulduğunda görüntü daha da etkileyici. Ama pazar yoksa bile Hog Island Oyster Company’de yemek yiyip, üstüne Humphry Slocombe’nin organik dondurmalarını deneyin. Finali Blue Bottle Coffee’den bir

Yazının Devamı

ÇAĞDAŞ SANAT ANTiKALAR ARASINDA...

10 Eylül 2014

Tam 2 yıl önce bugün, Karl Lagerfeld Paris’te Grand Palais’yi baştan yaratmıştı. Çünkü Lagerfeld, Paris Antika Bienali’nin kreatif direktörlüğünü üstlenmişti.
Söz konusu Lagerfeld ve antika bienali olunca; Monako Prensesi Charlotte Casiraghi’den Salma Hayek-François-Henri Pinault çiftine kadar birçok isim, Paris Antika Bienali’nin galasında buluşmuştu.
Cartier’den Bulgari’ye, Chanel’den Harry Winston’a mücevher devleri de özel koleksiyonlarını burada sergiliyordu.

KARL LAGERFELD’İ GEÇMEK ZOR
Bugün ise Paris Antika Bienali Jacques Grange’ın kreatif direktörlüğünde başlıyor.
New York’ta Palomo Picasso’nun mücevher mağazasını dekore etmesiyle ün kazanmış ve bugüne kadar Isabelle Adjani,

Yazının Devamı

REZiL DE EDER VEZiR DE...

9 Eylül 2014

Son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden biri değil. Gözünüzü bile kırpmadan olduğunuz yere mıhlanacağınız bir film, hiç değil! Ama yine de etkiliyor, özellikle de yemek sahneleriyle... Bir tost yapma sahnesi var ki, sırf onun için bile filmi izlemeye değer.
Jon Favreau’nun ‘Şef’ filminden bahsediyorum. ‘Demir Adam’ filmlerinin de yönetmenliğini yapan Jon Favreau; ‘Şef’in senaryosunu yazmış, başrolünde oynamış ve filmi yönetmiş.
Jon Favreau; filmdeki yemek sahneleri, özellikle de bıçağı hızlı ve doğru kullanabilmek için karavan şefi Roy Choi’dan günlerce eğitim almış.
Dün Murat Bozok’u okuduysanız, yeni yeme-içme trendlerinde ‘food-truck’ denilen, karavan tarzında yemek satan arabaların öne çıkacağından bahsediyor. “Özellikle, ‘Şef’ filminden sonra iş çığrından çıkacağa benziyor” diyor. Ardından da ekliyor: “Film ABD’de, ufak çaplı ‘Issız Adam’ etkisi yapmış.”
Filmin ABD’de ‘Issız Adam’ etkisi yapıp yapmadığı tartışılır ama iş ve aile hayatıyla ilgili umut verdiği için sevildiğini kabul etmek lazım.

SOSYAL MEDYA BAŞROLDE

Yazının Devamı