Öfke nasıl kontrol edilir?

1 Şubat 2009

Başbakan’ın fevri Davos patlaması, daha önce Cem Uzan’a tavsiye edilen “öfke kontrolü programı”nı akla getirdi

Ben öfkeli insanlardan korkarım. Öyle bir anda üst perdeden bağıra çağıra, tükürükler saçarak konuşmaya başlayan, konuştukça şakakları zonklayan, boyun damarları şişip çehresi kızaran ve al bir örtüye saldırırmışçasına boğalaşanların yanından hızla uzaklaşma eğilimindeyimdir.
Öfkesini dengelemeyi bilip zehrini sözün imkanlarını maharetle kullanarak akıtmayı ve muhatabını diliyle şaşırtmayı becerenlere saygı duyarım.
Kabadayılık, posta koyma, küfür bana göre değil.
Kimse yöneticilerinden “uysal koyun” olmalarını istemiyor (onlar bizden istiyor ya; o ayrı) ama bizi yönetenlerin “saldırgan kurt” olmamasını beklemek hakkımız.
En azından, haklıyken haksız çıkmamak için...

Yazının Devamı

Hem vicdan hem izan lazım

31 Ocak 2009

Sezar’ın hakkı Sezar’a: Erdoğan Davos’ta parmağını gözüne sokarcasına sallayarak konuşan Peres’ten sonra söz alıp tepki vermeseydi, Kaddafi karşısındaki Erbakan gibi fırça yedikten sonra hakaretleri sineye çekip dönseydi, bugün hepimiz “Yazıklar olsun” yazıları yazıyor olacaktık.
Erbakan’a öyle yapmadık mı?
Peres’in tavrının yanıtsız kalması sadece Erdoğan’ın değil, Türkiye’nin itibarını da iki paralık ederdi.
* * *
Kaldı ki, İsrail’in uyguladığı vahşete karşı dünyanın utanç verici suskunluğu vicdan sahibi herkesi çıldırtmıştı.
Filistin halkını abluka altında ezerek esir tutan, okulları bombalayarak göz göre göre çoluk çocuğu katleden bu ölçüsüz şiddet karşısında, “Gazze’ye sahip çıkarsak İsrail’le ilişkimiz bozulur”, “Aşırı tepki verirsek Amerika kızar” diyenlerin teslimiyetçi çizgisi, en serinkanlıları bile isyan ettirmişti.
“Arap dünyası bile umursamıyor; bize mi kaldı?” diyenler, “Tüm dünya susuyor” bahanesiyle bu katliamı görmezden gelmeyi önerenler, sabırları taşırmıştı.

Yazının Devamı

Medya da boykot etse...

29 Ocak 2009

Başbakan yalan yanlış yazan gazetelere yönelik “almama” kampanyası öneriyor ya...
Acaba medya da yalan yanlış konuşan politikacılara yönelik bir “vermeme” kampanyası açsa nasıl olurdu?
Düşünsenize Başbakan kürsüde konuşuyor. Bütün televizyonlar canlı yayında...
Diyor ki:
“Aksi ispat edilene kadar herkes masumdur. Biz Ergenekon davasına bu anlayışla bakıyoruz.” Bunları söyler söylemez bütün televizyonlarda birden yayın kesiliveriyor.
Ya da “Avrupa Birliği sürecini büyük kararlılıkla destekliyoruz” derken...
Ya da “Türk Silahlı Kuvvetleri ile tam bir görüş ve anlayış birliği içindeyiz” derken...

Yazının Devamı

Hangisi biziz?

27 Ocak 2009

Elveda Rumeli dizisinde geçen hafta Sütçü Ramiz’in köyünde Müslümanların Hıristiyan komşularına nasıl bağnazca saldırdıklarını izledik.
Girit’teki Müslümanlara yönelik tecavüzlere tepki veren bazı fanatik Türkler, Makedonya’da yıllardır birlikte yaşadıkları masum insanları ipe çekmek için sokağa döküldüler.
Aynı Allah’a inananların bir kısmı öteki dinin mensuplarını çocuklarının gözü önünde linç ederken, diğer kısmı onları evlerinde sakladı.
Bazı Hıristiyanlar ise, gözü dönmüş güruhun elinden kurtulmak için camiye sığındı.
Evet, camiye!
“Saldırgan İslam”la “Kollayan İslam”, ekranda bambaşka iki dinmiş gibi yan yanaydı.
Biri fanatiklerin diniydi sanki...

Yazının Devamı

Anadolu’da seks patlaması

26 Ocak 2009

Acıpayam’daki Mehmet dede cinayeti, Anadolu’nun mazbut battaniyesini üzerinden çekip alıverdi sanki...
Mehmet dede 88 yaşındaydı. 28 gün önce, kendisinden 46 yaş küçük Kader’le evlenmişti.
Bu, üçüncü evliliğiydi. İlk ikisinden 11 çocuğu vardı.
Komşular sabahın 4’ünde evden gürültüler duydular. Jandarma geldi. Mehmet dedeyi kan içinde buldular.
Göğsünden bıçaklanmış, başı keserle doğranmıştı.
42 yaşındaki Kader, “3 kişi evimizi bastı. Kocamı öldürüp kaçtı” diye ifade verdi.
Ama Mehmet dedeye yapılan otopsi, sadece katili değil, taşranın mahreminde olup bitenleri de eleverdi.

Yazının Devamı

Sinemanın asi kızı

25 Ocak 2009

Tomris Giritlioğlu son 20 yılda, yakın çağ Türkiye tarihinin her belalı yaprağından bir film çıkararak mayınlı bir tarlada cesaretle yürüdü

Tomris Giritlioğlu ile tanıştığım günü hatırlıyorum. 1985’ti.
Nokta dergisinde çalışıyordum.
Aycan Giritlioğlu derginin Ankara temsilcisiydi; ben büro şefiydim.
Aycan ağabey TRT’den 12 Eylül kabusunda dışlanan 101 “sakıncalı” arasındaydı; eşi Tomris ise TRT’de belgesel yapımcısıydı.
Muhtemelen o dönem, Ahmet Muhip Dranas üzerine çektiği belgeseli tamamlamış, “Tabletten Kasete” belgeseli üzerinde çalışıyordu.

Yazının Devamı

Avrasyacıların tasfiyesi?

24 Ocak 2009

Salı gecesi NTV’de Ergenekon’un küresel boyutunu tartıştık. Yanıtını aradığımız soru şuydu: “Bu dava, ‘Batıcılar’ın ‘Avrasyacılar’ı tasfiyesi mi?”
Tartışmadan sonra bu soruyu anlamlı kılan 3 gelişme oldu:
1) “Avrasya” televizyonu, Ergenekon soruşturmasında basıldı.
2) Doğu Perinçek savunmasında Türk yargısını “ABD’nin infaz memuru” olmakla suçladı.
3) Bir süre önce gözaltına alınan MGK Genel Sekreteri, emekli Org. Tuncer Kılınç, Star Haber’de NATO’yu, ABD’yi ve AB’yi eleştiren açıklamalar yaptı.
* * *
Ergenekon’u, “hamiler savaşı”nın bir manivelasından ibaret saymak, içerde olup biteni gözden kaçırmak olur. Ama davanın önemli bir boyutunun da bu olduğunu görmek lazım.

Yazının Devamı

Obama’nın Ipod’unda ne çalıyor?

22 Ocak 2009

Geçen haziranda Rolling Stone dergisi Obama’ya yanından ayırmadığı Ipod’unda nelerin yüklü olduğunu sormuştu. Obama, kendi kuşağının 3 dev ismini vermişti:
“Rolling Stones, Elton John, Earth, Wind & Fire...”
En çok hangi Stones parçasını sevdiği sorulunca da rock tarihinin kilometre taşlarından birini telaffuz etmişti:
“Gimme shelter!”
“Ama bir müzik kahramanım varsa Stevie Wonder’dır” deyip 5 albümünü peş peşe saymıştı Obama...
İpod’unda 30 Bob Dylan şarkısı olduğunu söylemişti.
Bruce Springsteen’le telefonlaşırlarmış ara sıra...

Yazının Devamı