Derin kazılar

10 Ocak 2009

Önceki gün bu köşede İbrahim Şahin’in ısmarladığı, İsrail’den gelen kayıp silahları yazmış ve “Tahkikat bu türden konulara girse çok faydalı olur” demiştim.
Dün, o silahlar için kazılar başlayınca nihayet soruşturmanın bazı abukluklardan sıyrılmasına, Ergenekon’un Susurluk’la buluşmasına sevindim.
Hatırlarsanız, Avrupa’da kontrgerilla soruşturması da, bir İtalyan savcının askeri istihbarat servisi Sismi’nin, ülkenin çeşitli yerlerindeki sığınak kayıtlarını bulmasıyla başlamıştı. Sığınaklara girilince, derin devlet suikastlarında kullanılmış silah ve cephaneye ulaşılmıştı. Sismi’nin eylemleri, solcuların üzerine yıkılmış, dosyalar kapatılmıştı.
Şimdi bütün Avrupa kontrgerillayı çözdükten sonra sıra, “Batı’da Gladio’nun en uzun süre yaşadığı Türkiye”ye geldi.
* * *
Bizzat Bülent Ecevit’ten dinlediğim bir anıyı hatırlatmanın zamanıdır:
Başbakan olduğu dönemde, “Türkiye’nin Sismi’si” sayılabilecek Özel Harp Dairesi’nden tesadüfen haberdar olduktan sonra hemen bir brifing istemişti Ecevit... Başbakanlık’taki brifingi Özel Harp Dairesi Başkanı general Kemal Yamak vermişti. Orada Ecevit’e şunlar söylenmişti:

Yazının Devamı

İsrail ve Ergenekon

8 Ocak 2009

İsrail saldırganlığını mı yazmalı bugün, Ergenekon operasyonunu mu?
Tel Aviv’deki devlet teröründen mi söz etmeli; Türkiye’deki terör-devlet ilişkisinden mi?
İyisi mi, bize ikisinden de bahsetme fırsatı bahşeden, eski bir dosyayı açalım:
* * *
İsrail’i ilk ziyaret eden Türk Başbakanı Tansu Çiller’di.
“Tarihi gezi”, 1994’ün 3 Kasım günü başlamıştı.
Resmi temasların ardından Mossad’a gittiler.

Yazının Devamı

Eski atta yeni süvari

6 Ocak 2009

“O bombaların altında ölen çocukların ahı yerde kalmayacaktır. (İsrail) o savunmasız kadınların, anaların gözyaşında boğulacaktır.”
Duygusal laflar bunlar... Ama bir Başbakan’dan çok bir şaire yakışıyor.
Oysa Başbakan’dan beklenen, işinin gereğini yapması...
Gereği ne peki?
* * *
Gereğini, 2002’nin AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan söylüyor.
Neyse ki internet var; “yapılması gereken”i Erdoğan unutsa da arşiv hatırlatıyor.

Yazının Devamı

‘Yılbaşını arkadaşlarımla geçirebilir miyim anne?’

5 Ocak 2009

Ankara’da 7 üniversitelinin zehirlenmesi, yılbaşını bize zehretti. Sadece genç hayatların böyle kolay sönüvermesi değil, yetkili ağızların konuştukça âlemi gaza getiren delik borulara dönüşmesi de hazindi. İçinde türlü çeşit imalar barındıran “bazısının belden üstü çıplaktı” yalanının, İslamcı basında bir ibret dersine çevrilmesi ise “cehennemlik günah”tı.
Cumhurbaşkanı Gül’ün soyağacı meselesinde olduğu gibi burada da “Velev ki çıplaktı, size ne! Sizin ihmalinizi, ölü tasnifçiliğinizi meşrulaştırır mı bu!” diyemedi kimse; yalanı savuşturmaya çalıştık elbirliğiyle...
* * *
Yılbaşı faciasının kalıcı bir etkisi daha var. Kadın günlerinden ebeveyn sohbetlerine kadar hızla yayılan bir kuşku bu:
“Acaba o yaşta çocukların ailelerinden uzak, bir başlarına yılbaşı kutlaması doğru mu?”
Bu sohbetler, etraftan duyulmuş kimi dehşet öyküleriyle soslandırılıp “İpleri sıkılaştıralım” kararıyla son buluyor genellikle...
Üst katta aynı yaşta bir çocuğun, yılbaşı gecesi ders çalışırken sızıntıyı fark edip ailesini kurtarması, ama kapılarını çaldığı halde “kendinden geçmiş yaşıtları”nı uyandıramaması da ders çıkarılması gereken bir örnek olarak anlatılıyor.

Yazının Devamı

Aktüel ve Tempo’ya veda ederken...

4 Ocak 2009

Türk basınının 20 yıllık iki dergisi Aktüel ve Tempo, artık haftalık değiller. Periyot, format ve kulvar değiştiriyorlar. Onlarla birlikte Türkiye haber dergiciliğinde de bir dönem kapanıyor


Ben gazeteciliğe haftalık haber dergilerinde başladım.
Onun için bende yerleri ayrıdır.
Bir dönem Türkiye’de gündem belirleyen, alışkanlık olmuş haber dergileri artık yok.
O geleneğin son iki örneği sayılan

Yazının Devamı

Sadaka

3 Ocak 2009

Hazreti Lokman oğluna demiş ki: “Oğlum! Bir hata işlediğinde hemen arkasından sadaka ver.”
Ne zaman fukara kapılarına dayanmış yardım kamyonları görsem bu öğüt geliyor aklıma:
“Kim bilir ne çok hata işlediler ki, bunca sadaka dağıtılıyor” diye düşünüyorum.
* * *
Başbakan’ın, Ankara Belediyesi’nin yardımlarından bahsederken, “Bizim kültürümüzde sadaka meşrudur” demesi, bir zihniyeti dışa vurdu.
Halkını, dilenci konumuna yerleştiren bir zihniyet bu...
Oysa İslam kültüründe sadaka için üç koşul gözetilir:

Yazının Devamı

Mutsuzlar için...

1 Ocak 2009

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Gazze katliamı nedeniyle Taksim Meydanı’ndaki yeni yıl kutlamalarını iptal etti.
2008’e girerken de kutlamalar, Güneydoğu’daki şehitler nedeniyle iptal edilmişti.
2005’e girerkenki iptal gerekçesi, Güney Asya’daki tsunami felaketiydi.
Dünyanın herhangi bir yerinde çıkan bir yangının, bizim evimizi yakmışçasına canımızı sıkması, bu topraklardaki insani duyarlılığın göstergesi...
Fakat öte yandan da dünyanın gidişatı, bundan böyle bize ağız tadıyla bir yeni yıl kutlamasını çok görecek gibi görünüyor.
* * *
Üstelik artık sorunları küresel ölçekte yaşıyoruz.

Yazının Devamı

Kriz ve savaş

30 Aralık 2008

Ekonomik buhran bir dünya savaşına dönüşebilir mi? Bu soru, daha iki hafta önce Yaman Törüner’in Milliyet’teki yazısının başlığıydı.
Törüner, Amerikalı ekonomist Niall Ferguson’un “Dünya Savaşı” kitabına atıf yaparak iki dünya savaşının gerçekleşmesinde iktisadi krizin rolüne dikkat çekmişti.
1929 krizi, ilk dünya savaşının etkileriyle patlamış ve ikincisini hazırlamıştı.
“Bugünkü krizin de böyle bir savaşa yol açacağını dillendirenler var” diyordu Törüner...
Yükselecek işsizlik, en iyi cephede eriyebilirdi. Almanya’da Hitler işbaşına geldiğinde 6 milyonu bulan işsiz sayısı, savaş patladığında sıfırlanmamış mıydı?
Törüner, günümüzde savaşmadan sıkıntıları aşmanın yolları olduğunu yazsa da, bu tehlikeli ihtimal tüylerimizi ürpertmişti.
Peşinden gelen İsrail’in vahşi Gazze saldırısı, belki de o yüzden gözümüze “bölgesel” değil, “küresel” göründü.

Yazının Devamı