Yasaklar, urganlar ve şampanyalar...

19 Eylül 2002


<#comment>Okula çocuk gönderenler bilir, ders yılının açılış telaşını...
Çocuklar yıkanır, önlükler ütülenir, kitaplar kaplanır, kalemler açılır.
Ancak pazar gecesi Cemal Can’ların bodrum katındaki evinde heyecan değil, sıkıntı vardı.
Can, 8 yaşındaki oğlunun kitaplarını alamamış, delinen ayakkabısıyla, küçülen önlüğünü yenileyememişti.
Geçen yıl ilkokula başlarken de çantasını, önlüğünü kapıcılık yaptığı apartmandakiler almıştı.
Pazar akşamı, 2. sınıf kitaplarının sipariş listesiyle çıktı evden...

Yazının Devamı

Sadakat - siz misiniz?

17 Eylül 2002

"Bir kadın daha ne ister?""Sadakatsiz" filmi bu soruyu kadınların kafasına kakıyor.Hem de öyle kurnazca yapıyor ki bunu, seyreden kadınlar başroldeki Connienin yerinde olmaya can atsın diye koca rolünü "dayanılmaz" Richard Geree oynatıyor.Ve Connie, bütün bunları riske edip eşini ("o güzelim adamı") bir serseriyle aldatıyor.***Adrian Lynein ihanet edenler ya da aklından geçirenler için çektiği bir korku filmi "Sadakatsiz"...Lyne, daha önce "Öldüren Cazibe"de aldatan erkeğin başına gelebilecekler konusunda gözümüzü korkutmuştu.Tehdit sırası kadınlarda...Rüzgârlı bir gün... sokakta "hayta"yla tesadüfi çarpışma... dizden yaralanma... tedavi için eve davet... "rüzgâra kapılma"... mantoyu çıkartırkenki ilk sıcak temasın baş döndüren ürpertisi...Evde ütü bulaşık, burada Fransız âşık; evde çocukla ödev, burada çıtırla peşrev...Connie, kalsa eşine ihanet edecektir; kalmasa kendine...Kalır."Serseri"nin kadın ayartmakta kullandığı rubailer kitabında Ömer Hayyam "Bu an, senin hayatın" demektedir."O an" için hayatını gözden çıkarır."Hata yaptım" endişesine "şeytan"ın müsekkini hazırdır:"Hata yoktur... yaptığın ve yapmadığın şeyler vardır".Dönüş treninde gözlerinde şehvetle nedamet birlikte

Yazının Devamı

Sadakat - siz misiniz?

17 Eylül 2002


<#comment>Harikulade bir ev... Piyanonun üstünde 11 yıllık ideal bir evliliğin saadet fotoğrafları... yakışıklı ve anlayışlı bir eş... 9 yaşında bir çocuk... köpek... tenis dersleri... türlü çeşit hobiler...
"Bir kadın daha ne ister?"
"Sadakatsiz" filmi bu soruyu kadınların kafasına kakıyor.
Hem de öyle kurnazca yapıyor ki bunu, seyreden kadınlar başroldeki Connie’nin yerinde olmaya can atsın diye koca rolünü "dayanılmaz" Richard Gere’e oynatıyor.
Ve Connie, bütün bunları riske edip eşini ("o güzelim adamı") bir serseriyle aldatıyor.
***

Yazının Devamı

Çocuklar ayağa kalkın!

15 Eylül 2002

Yarın açılıyor okulunuz...Kim bilir kaçıncı kez boy sırasına girecek, rap rap yürüyecek ve karatahta önüne geçeceksiniz. Büyüklerinizden miras kalan çarpık bir sistemin önünde eğileceksiniz.Bu yazı, çoğunuza okulda, evde, sokakta, televizyonda söylenmeyenleri küçük kulaklarınıza haykırmak istiyor.Umarım size ulaşır ve aklınızda kalır.***Sizler "yetişkinler krallığı"nın, önemser gibi yapıp aslında en zor koşullarda yaşamaya mahkum ettiği, aciz bir ordunun küçük askerlerisiniz.Savaşın ve kötülüğün pençesine düşmüş, kirli, haksız, yoksul bir dünyaya doğdunuz.Masallardaki kötü adamların yeryüzündeki temsilcileri gözünü size dikti: Savaş tacirleri elinize taşlar, silahlar verip cepheye sürüyor sizi... Pornocular çıplak fotoğraflarınızı satıyor. Satış uzmanları daha çok tüketmeniz için tuzak kuruyor. Oyuncakçılar, reklamcılar gözünüzü boyuyor. Çocuk çalıştıran imalathaneler, oyun zamanlarını çalan dershaneler derinizi soyuyor.18 yaşına kadar "çocuk" sayıldığınız halde köleler gibi çalıştırılıyor, atlar gibi yarıştırılıyor, vahşiler gibi savaştırılıyorsunuz.***Ne yazık ki, bunca saldırı karşısında bebek kadar korumasızsınız. Ne devlet, ne okul, ne aileniz koruyor sizi; hatta onlar

Yazının Devamı

Çocuklar ayağa kalkın!

15 Eylül 2002


<#comment>Hayır, bu sefer sınıfa öğretmen girdiği için değil, kendi haklarınız için kalkın ayağa!..
Yarın açılıyor okulunuz...
Kim bilir kaçıncı kez boy sırasına girecek, rap rap yürüyecek ve karatahta önüne geçeceksiniz. Büyüklerinizden miras kalan çarpık bir sistemin önünde eğileceksiniz.
Bu yazı, çoğunuza okulda, evde, sokakta, televizyonda söylenmeyenleri küçük kulaklarınıza haykırmak istiyor.
Umarım size ulaşır ve aklınızda kalır.
***

Yazının Devamı

Biz de küsüz... ...hem de epeydir...!

14 Eylül 2002

Haksız da sayılmazdık. Sokağın ucunda görününce annelerimizin bizi korkuyla içeri çektiği, "Aman bulaşma" diye tembihlediği bir belalıydı siyaset...Yine de sevdalandık, dertlerimize deva saydık, onunla yatıp onunla kalktık.Lakin sonunda öyle yasaklar koydu, öyle canımızı yaktı, öylesine itip kalktı ki bizim kuşağı, yara bere içinde kaldık."Yenildik!"O gün bugündür küsüz; liderlere, partilere ve giderek tekmil siyasete...Gel gör ki, imkânsız bir aşka kapılmış gibi, kopmak istedikçe bağlanırmış gibi, darbe yedikçe daha çok severmiş gibi, kazığını yiye yiye, her darbede sahip çıkıyoruz siyasete ve Meclise...Her seferinde "Belki bu sefer" deyip yeniden umutlanıyoruz.Öylesine karışık ki kafamız; ne onunla, ne onsuz yaşayamıyoruz. ***Yine öyle oldu:Hepimizin ihtiyatla uzak durduğu bir dönemde, bizim kuşağın iki gözde gazetecisi, başparmak uçlarını işaret parmaklarının ucuyla birleştirip "barış" yaptılar siyasetle..."Biz varız" dediler.Mesleklerinde biriktirdikleri ne varsa koltuk altına koyacak ve yıllardır seyircisi oldukları bir vodvilde sahne alacaklardı.Partinin adı da, lideri de "Yeni"ydi. Bu kez farklı olacağına inanıyorlardı.İkisini de iyi tanıyorsunuz:Ahmet Severi Avrupa Birliği

Yazının Devamı

Biz de küsüz... ...hem de epeydir...!

14 Eylül 2002


<#comment>Dudağımızı büzüp orta parmağımızı işaret parmağımızın üstüne dolayarak Meclis’e uzatalı çok zaman oldu.
Haksız da sayılmazdık.
Sokağın ucunda görününce annelerimizin bizi korkuyla içeri çektiği, "Aman bulaşma" diye tembihlediği bir belalıydı siyaset...
Yine de sevdalandık, dertlerimize deva saydık, onunla yatıp onunla kalktık.
Lakin sonunda öyle yasaklar koydu, öyle canımızı yaktı, öylesine itip kalktı ki bizim kuşağı, yara bere içinde kaldık.
"Yenildik!"

Yazının Devamı

"Eylül darbesinden, ABD ne ölçüde sorumludur?"

12 Eylül 2002

Konuşmacı, Yunanistanın sürgündeki solcu lideri Andreas Papandreuydu.1967 Nisanında, seçime bir hafta kala Albaylar Cuntasının darbesiyle hapse düşen Papandreu, afla salıverildikten sonra Stockholm Üniversitesinde ekonomi profesörü olarak çalışmaya başlamıştı.Kürsüde konuşmasını bitirince 19 yaşında bir Türk öğrenci söz aldı ve şu soruyu sordu:"- Nisan darbesinden Amerika ne ölçüde sorumludur?"Papandreu şu cevabı verdi:"- Amerikada bazı çevrelerin, özellikle de CIAnın körükleyici tutumu olmasa darbe gerçekleşmezdi".Soruyu soran öğrencinin adı; Kemal Dervişti...***Doğrusu Dervişin aynı soruyu "Eylül darbesi" için Ecevite sormuş olmasını diler ve cevabı merak ederdim.Bugün 22 yaşına giren 12 Eylül Harekâtının en büyük destekçisi ABD idi.Harekât, dışarıda, Amerikan baskısı ile Yunanistanın NATOnun askeri kanadına dönüşüne Türkiyenin vetosunu koşulsuz kaldırdığı gibi, içeride de siyasetin yerleşik kurumlarını çökerterek halen içinde debelendiğimiz kargaşa ortamını hazırladı.Gerçi askerlerin devirdiği bütün liderler, siyasi arenaya - hem de Cumhurbaşkanı, Başbakan düzeyinde - geri döndü ama tarumar edilen merkez sağ ve sol hâlâ toparlanamadı.CHP ve AP ırmağından ayrılan kollar, 22

Yazının Devamı