<#comment>#comment>İnternette bir site "Aşk şiiri yazmak için uğraşmayın" diyor. "Otomatik şiir makinesi" yapmışlar; bizim için şiir yazıyormuş.
Tıklıyorsunuz, ekranda bir form beliriyor:
Sevdiğinizin adı... onu kaç yıldır seviyorsunuz... en sevdiği kuş, çiçek, ağaç, meyve, deniz canlısı... saç, kirpik rengi... ona söylemek istediğiniz söz vs...
Dolduruyorsunuz.
Birkaç saniye sonra "siparişiniz" ekrana geliyor:
***
<#comment>#comment>Bizim evde gün, "Radyo ODTÜ"de "Modern Sabahlaröla başlar.
Çoğu kez sabahın ilk kahkahasını borçlu olduğumuz Ege, Oktay ve "Demircan abi"nin sesi yol boyunca da kulağımızdadır.
Bir haftadır saçıma taktılar:
"Hiç taramıyorömuşum da, berberime "isyankar" modeli kestirtiyormuşum da... neler neler...
Geçen sabah yine radyoda bu muhabbet varken kaza yapmayı göze alarak çaktırmadan dikiz aynasına baktım; hiç fena değillerdi.
Benden sonra sıra Haşmet Babaoğlu’nun sakalındaydı.
<#comment>#comment>Yıllar önce bir kitapta okuyup, yazmıştım; bu bahar başıma geldi. Oğluma bir kırmızı bisiklet aldık.
Binmeyi öğrenene kadar dengesini sağlasın diye arkaya iki küçük tekerlek taktırmaya gittik.
Çok görüp geçirdiği belli, bıçkın bir usta, lastiklere hava basarken "Yedek tekerleri boş verin" dedi, "...iki tekerle binmeyi denesin. Yardımcı olursanız 1 saatte öğrenir. Yoksa yedekleri atması aylar alır. Düşse de aldırmayın, düşe kalka öğrenir sürmeyi..."
Öğüdü tuttuk ve açık alanda ilk denemelere giriştik.
Önce pedal basmayı, fren sıkmayı anlattım, sonra selede dengede oturmayı...
Oturdu.
<#comment>#comment>31 Mayıs Cuma sabahı saat 5’te uyandı Metin Toker...
Mart sonu beline vuran ağrının, vücuduna sinsice yayılan illetin tamtamları olduğu anlaşılınca yatırıldığı Güven Hastanesi’nde 59 yıllık bir tiryakilikle yazısını düşünmeye koyuldu.
Emektar daktilosunu tuşlayacak gücü yoktu artık...
Makalesini, kolunda serumla, kızı Gülsün’e zar zor dikte ettirdi.
"Uzlaşma olmasaydı, birlikte yaşam olmazdı" başlığını attı, kimi satırların altını çizdi.
Sonra tıkandı nefesi...
<#comment>#comment>Türkiye - Brezilya maçını Pekin’de izledim. Barlar sokağında kalabalık bir birahanedeydik:
Radikal’den Erdal Güven, Basın Yayın’dan Mehmet Toprak ve mihmandarımız Filiz Sakarya...
Maç öncesi Çinli topçuların söylediği milli marşın sözleri şöyleydi:
"Kalkın! Köle olmak istemeyen insanlar!
Yeni seddimizi kanımızla, canımızla örelim!
Çin halkı en büyük tehlikenin eşiğinde...
<#comment>#comment>Dünyanın öbür ucunda bir uçağa bindim geçenlerde... Uçak daha önce hiç gitmediğim bir adresten, hiç tanımadığım bir güzergaha havalandı.
Gazete dağıttılar.
1. sayfada ürpertici bir haber vardı:
Bizi taşıyan firmaya ait 2 uçak, nisan ve mayısta yolcularıyla birlikte düşmüştü.
Hazirandaydık.
Az sonra hostesler kaza halinde neler yapacağımızı anlattı.
Şimdi siyasette kartlar yeniden dağıtılacak ve beklendiği gibi yeşil çuhanın üzerinde "Avrupa" olacak.Siyasetin geleceğini ABye tam üyelik tartışması belirleyecek.Dünkü hasımlıklar çözülürken, yepyeni ittifaklar ortaya çıkacak.***Artık biliyoruz. Bu tartışma bizim geleceğimizle ilgili...Yarın nasıl bir ülkede yaşayacağımıza dair kararın verilmek üzere olduğu günlerdeyiz. Ancak bu karara ortak olamıyoruz.Duyarsız olduğumuzdan değil, örgütsüz olduğumuzdan...Hepimiz kendi alanımızda bu "yeni hayat"a hazırlanıyoruz, ancak siyasetteki basiretsizlik karşısında çaresiziz."Ne yapabiliriz" sorusu her yerde karşımıza çıkıyor.***Daha önce de yazdım.Ben bir seferberlikten yanayım.Kabul. Siyaset çoğumuza yabancı ve sevimsiz geliyor. Ancak siz onunla ilgilenmeseniz de o sizinle ilgileniyor.Belirli bir süre için karar mekanizmasına ağırlık koymak dışında çare yok."Yarınım ne olacak, ben ne yapabilirim" diye düşünen ve Türkiyenin Batı yönündeki 200 yıllık yürüyüşünü destekleyen herkesin bir araya gelme zamanıdır.Buna ister parti deyin, ister birlik, ister platform...Yarın kul değil yurttaş olmayı bekleyenler, müreffeh bir hayat özleyenler, özgürlük talep edenler, sivil bir hukuk devletinde
<#comment>#comment>Dumanlı hava, kurtları harekete geçirdi. MHP nihayet AB konusunda dişlerini gösterdi ve safını netleştirdi.
Şimdi siyasette kartlar yeniden dağıtılacak ve beklendiği gibi yeşil çuhanın üzerinde "Avrupa" olacak.
Siyasetin geleceğini AB’ye tam üyelik tartışması belirleyecek.
Dünkü hasımlıklar çözülürken, yepyeni ittifaklar ortaya çıkacak.
***
Artık biliyoruz. Bu tartışma bizim geleceğimizle ilgili...