Görünen o ki, Beşiktaş maçının sinyalleri ciddiye alınmamış, daha önemlisi Denizlispor küçümsenmiş. İşte tehlikenin büyüğü bu!
Anlaşılan, Ersun Yanal son haftalarda müthiş bir düşüş içine giren Yattara’yı kulübeye çekip, uzun zamandır ertelediği dersi Denizlispor maçında vermeyi planlamıştı.
Ancak görüldü ki, deneyimli teknik adam, bu operasyon için yanlış zamanı seçmişti. Kim ne derse desin, farklı özelliklere sahip Umut ve Hüseyin’in yokluğunda taşlarla fazla oynamak, Trabzonspor gibi fazla alternatifi olmayan takımlar için ciddi bir risk idi.
“Sezon başından beri kulübenin gediklisi olan Isaac ve geldiği günden bu yana kumaşının kalitesi tartışılan Alanzinho’yu, Ceyhun ve Yattara’ya tercih etmenin faturası bu kadar ağır olabilir miydi?” diye sorarsanız, sadece skora değil, oyuna da bakın derim.
Kontrollü, haddini bilen, kalesini çok adamla savunan, buna karşın hızlı hücumu bu kadar verimli değerlendiren Denizlispor karşısında, bordo-mavili ekip sezonun en berbat futbolunu sergiledi. İlk golün geldiği 15. dakikadan itibaren sahada panik içinde, ne yaptığını bilmeyen bir Trabzonspor vardı. Liderlik kovalayan, şampiyonluk hedefleyen takım, ancak bu kadar sıradanlaşabilirdi.
Bu
Hadi hayırlısı olsun! Toplu zehirlenme, takım halinde hastalanma mevsimi açıldı!
Aslında alışığız bu tarz “toplumsal olaylara!”
Sezon sonu yaklaştıkça, kümede kalma mücadelesi alevlendikçe, daha sık okuyacağız bu tip haberleri;
“Maçtan bir gün önce falanca takımın 15 oyuncusu yediği yemekten zehirlendi!”
“Filanca takımda 22 futbolcu birden kızamık çıkardı!”
Açın bakın fikstürü; hep alt sıraları ilgilendiren çok önemli bir maç öncesi meydana gelir böylesi acayip olaylar!
Kimse doğru dürüst sorgulamaz, ne olup bittiğini araştırmaz.
Trabzonspor’un böyle atmosferde, böyle bir baskıdan puan çıkarması müthiş bir sonuç. Beşiktaş’ın oyunun tamamına yakın bölümünde rakip kaleye kabus gibi çöktüğünü ve inanılmaz pozisyonlar bulduğunu düşünürsek, Trabzonspor’un tek vuruşla beraberliği kurtarması, çok ama çok önemli bir sonuç olarak nitelendirilebilir.
Peki, Trabzonspor bu puanı hak etti mi? Takım olarak hayır. Bazı oyuncularının ortaya koyduğu müthiş mücadeleyi baz alırsak evet. Şunu göz ardı edemeyiz; bu kadar kapanmak zorunda kalan bir takım hata yapmaya zorlanır. Bir hata diğerlerini çorap söküğü gibi getirir. Trabzonspor savunması doksan dakika boyunca bir kez yaptı o hatayı. Mustafa Denizli’nin ikinci yarıya Nobre’nin yanına Bobo’yu alarak çift santraforla başlaması, Song-Egemen ikilisi için ekstra bir efor demekti. Nitekim Song-Bobo eşlemesindeki bir anlık dengesizlik skoru eşitledi. Bu pozisyonun dışında siyah-beyazlı ekip çok daha ciddi fırsatlar yakaladı. Özellikle ikinci yarıda “Bu da kaçar mı?” denecek öyle anlar vardı ki, sormayın. Bunların çoğunda başta kaleci Sylva, yılmadan savaşan Song ve Egemen puanı aslanın ağzından alan isimler oldu. Cale’nin de hakkını yemeyelim.
Trabzonspor’un oyunu yarı
Kulüpler “kafalarına göre” bir federasyon ve MHK aradıkları sürece kavganın biteceği yok!
Ne demek kafalarına göre?
1- Hakem hata yapmayacak, yapsa bile aleyhlerine olmayacak.
2- Federasyon herkese eşit, onlara biraz daha yakın duracak.
3- Taraftar küfür ederse dokunulmayacak, dokunulursa fazla can acıtmayacak.
İşler yolunda gitmediği vakit hakemleri, federasyonu ve kurullarını eyyam yapmakla suçlayanların, yaşadığı çelişkiye bakın.
Peki siz değil miydiniz altı ay önce tarihi çoğunlukla Mahmut Özgener federasyonu ve kurallarını destekleyen?
Geçenlerde medyada iki ilginç fotoğraf yer aldı. İlki, Pekin Olimpiyatı’nın 8 altın madalyalı efsane yüzücüsü Michael Phelps’in bir partide esrar içerken çekilen görüntüleri.
Diğeri, göz bebeğimiz Galatasaraylı Arda Turan’ın kız arkadaşıyla samimi pozları.
Olimpiyat tarihine geçmiş ve gençlere örnek olması gereken bir sporcunun uyuşturucu kullanırken yakalanması hoş bir tablo değildi.
Zaten Phelps de hata yaptığını açıklayarak hayranlarından özür diledi.
ABD’li yüzücüyü eleştirenler kadar destek verenler de çıktı. Örneğin, Uluslararası Yüzme Federasyonu “özürü” kabul ettiklerini, bazı sponsorlar ise hatanın tekrarlanmayacağına inandıkları için Phelps ile çalışmaya devam edeceklerini bildirdi.
Phelps huylu mudur, bu huyundan vazgeçer mi, zaman içinde göreceğiz.
Gelelim Arda Turan’a.
Son iki haftada takım olma yolunda önemli mesafe aldığını söylediğimiz Trabzonspor sanırım karşısında böyle dirençli bir takım bulmayı beklemiyordu
Öncelikle şunu belirtmeliyim; Ankaragücü gerçekten takdir edilecek bir mücadele ortaya koydu. Çok koştu, kapasitesinin üzerinde bir performans sergiledi. Zaten Trabzonspor’un oyununu bozan, son dakikaya kadar ecel terleri dökmesine neden olan da başkent ekibinin bu hırsı ve puan alabilme isteği idi. Neredeyse bunu başarıyordu. Ancak Umut’un golü öncesi yardımcı hakemin verdiği tartışmalı faul, savunmanın konsantrasyonunu bozdu. Bir anlık gaflet topu ağlarında görmelerine, dünyanın başlarına yıkılmasına yol açtı. Onlar hak etmedikleri bir yenilgi aldıklarını düşündüler. Doğrusu ya, ben de öyle!
Son iki haftada takım olma yolunda önemli mesafe aldığını söylediğimiz Trabzonspor sanırım karşısında böyle dirençli bir takım bulmayı beklemiyordu. Ankaragücü’nün ligdeki konumu ve veriler de, maçın favorisi olarak bordo-mavili ekibi gösteriyordu. Ancak bir kez daha görüldü ki, evdeki hesap her zaman çarşıya uymuyor.
Trabzonspor aniden patlayan bir fırtına gibi başladı maça. Henüz birinci dakikada Selçuk’un yakın mesafeden vuruşunda Hasan
Gökhan Ünal yetenekli bir golcü. Ayaklarıyla kafası arasındaki senkronu tutturduğu vakit, klas golcü oluyor. Trabzonspor’un ilk golünde müthiş bir öngörü ve son vuruş ustalığı vardı. Hemen arkasından, Yattara’nın ortasında topla buluşma zamanlaması mükemmeldi. Bu kez plasesinde yanıltamayacağı bir obje, üst direk çıktı karşısına.
O’nu Gökhan yapan da bu özelliği aslında. Böyle bir Gökhan sadece Trabzon’a değil Milli Takıma da lazım her zaman.
Trabzonspor’un son iki haftadaki performansı, ligin ilk yarısından çok farklı. Özellikle Fenerbahçe deplasmanında kaçan galibiyet, takım üzerinde olumlu bir moral motivasyonu yaratmış. Futbolcunun özgüveni artmış. Ekip olma yolunda önemli bir mesafe geride kalmış. Disiplinli, hırslı ve istekli.
Orta alanda Colman giderek liderliğe ısınıyor. Ancak oyunu kurarken biraz daha hızlı ve dikkatli olmalı. Risksiz oyun, Hüseyin’e yakışıyor. Selçuk ise sorumluluk paylaşıldığında etkili oluyor.
Dünkü maçın en sivrilen ismi, bana göre Umut idi. Alışılmışın dışında önce sol kanatta defansa dönük oynadı. Trabzonspor’un bu bölgedeki en büyük eksiği Cale’nin rakibe bıraktığı boşlukları doldurdu. Savunucusu Erhan ile birlikte ilk yarıda en az dört kere
Selçuk Dereli iki yıl önce yönettiği Fenerbahçe- Beşiktaş kupa maçı sonrası onlarca ölüm tehdidi almıştı.
FIFA hakemi savcılığa başvurdu, tehdit sahiplerini kullandıkları bilgisayardan ve telefon numaralarından tespit ettirdi.
Klavyenin başında canavarlaşan bu insan müsveddeleri, polisi görünce süt dökmüş kediye döndü.
Şimdilerde benzer bir linç kampanyası, Sivasspor - Galatasaray maçının yardımcı hakemi Erdinç Sezertam için sürdürülüyor.