Terim’in 25 milyonu ve siyaset!

16 Ocak 2021

Haberde yıllardır birlikte çalıştığım takım arkadaşım Nevzat Dindar’ın imzası vardı. Camianın en güvenilir gazetecilerinden biridir. Galatasaray kulübüne yakınlığı ve sağlıklı bilgiye ulaşma yöntemleri ile tanınır.
Sevgili Nevzat’ın manşetinde, Fatih Terim yakın çevresine gücüyle ilgili mesaj vermiş ve “Arkamda 25 milyon var” demiş. Bu kadar iddialı olduğuna göre, vardır bildiği hocanın.
Sarı-kırmızılı kulübün başkanı ile teknik direktörü arasında geçmişe dayanan, ancak son dönemde fitili ateşlenen yeni bir gerilim gündemde. Fatih Terim’in Malatyaspor maçı sonrası yaptığı açıklamalar büyük ses getirdi. İşin orada kalmayacağı belli idi.
Dedikodu kazanı fokurdamaya başladı. Kimileri isyanı transfer taleplerine bağladı, bazıları mayıs ayındaki vedaya işaret etti. Hatta hocanın başkan Mustafa Cengiz ile güç savaşına girdiği yorumları yapıldı.
Gerekçe ne olursa olsun, Fatih Terim’in mevcut durumdan huzursuz, mutsuz ve şikayetçi olduğu aşikâr. Yoksa patron mu ki, her konuda fikir beyan etsin?
Deneyimli teknik

Yazının Devamı

Hakeme değil, düzene isyan et!

9 Ocak 2021

Bir ülkede yargı reformuna niçin ihtiyaç duyulur?
Dönüşen, değişen dünyaya uyumlu hale gelmek için mi?
Yoksa toplumda oluşan güvensizlik ortamını perdelemek adına mı?
Bence en önemli faktör “adalet mekanizmasına” olan inancın azalması. Hakim karşısında herkesin eşit olmadığı yönünde gelişen kanaat.
“Hakim ile “hakem” arasında hep benzerlik kurmuşumdur. İkisinin de uyması gereken yazılı kurallar olmasına karşın, baskılar ve liyakat sorunu, terazinin ayarını bozuyor.
Hakem hataları, hakemin güçlünün yanında yer aldığı inanç Merkez Hakem Kurulları’nın meşruiyetini sorgulatıyor ve futbolu kaosa sürüklüyor.
Yargıda reform olur da hakemlikte olmaz mı? Olur elbette, lakin önce kafaların değişmesi şart. “Ahmet gitsin, Mehmet gelsin” şeklindeki kısır döngü, sıkıntıların temeline dinamit koyuyor.

Yazının Devamı

Avcı’ya itirazı olan var mı?

7 Ocak 2021

Pandemi sürecinde seyircisiz de olsa kendi stadında oynamak, psikolojik bir avantajdır. Maçtan çıkıp bir saat sonra akşam yemeğinde evinde, ailenle olacaksın. Kazanmak için başka motivasyona gerek yok. Hele ki haftayı bay geçiyor ve ekstra izni hak etmek istiyorsan, al sana fırsat. Bordo-mavili oyuncular son yirmi dakika epey zorlansa da bu şansı geri çevirmedi.

Trabzonspor’un geçen haftaki deplasman galibiyetinden sonra ihtiyacı olan tek şey Göztepe engelini kayıpsız geçmekti. Abdullah Avcı kazanan kadroya tek dokunuş yaptı. Abdülkadir Ömür’ün dönüşüne kayıtsız kalamazdı, Flavio’nun yerine onu tercih etti. Ancak şunu net biçimde gözlemledik; Ömür tedavi sürecinden yeni çıktı ve fiziksel olarak beklenen düzeyde değil. Daha çok oyunun içinde kalması için güçlenmesi gerekiyor. Formunu bulduğunda takımı adına büyük kazanç olacak. Bir de Avcı’nın son haftalarda ısrar ettiği Djaniny’den söz etmek gerek. Her hafta üzerine koyarak ilerliyor, etkili performansı ile

Yazının Devamı

Tek devrelik mutluluk!

4 Ocak 2021

Trabzonspor hücuma çıkma ve üçüncü bölgede çoğalma anlamında zaten sıkıntı yaşayan bir takım. Bu sezon en büyük eksiği skor üretememek. Gelin görün ki bunca yokluk arasında yakaladığınız fırsatları da değerlendiremiyorsanız maç kazanmanız bir o kadar zorlaşır.
İlk yarıdan başlayalım. Hadi Ekuban’ın buz gibi golünde Nwakaeme’nin ne işi vardı rakip kalecinin önünde diye sorgulayabilirsiniz. Ya Flavio’nun penaltıdan kolay bir yerde topu dışarı göndermesi nasıl açıklanabilir? Veya Ekuban’ın “alın kardeşim atın” diye kestiği ortayı altı pas üzerinde önce Djinany, arka direkte Nwakaeme’nin ıskalamasına ne denebilir? İlk yarı 45 dakikada, kaleye tek bir isabetli şut atılmaz mı? Hoca mı girip yapacak o son vuruşları? Gerçek şu; Trabzonspor’un üçüncü sınıf forvetlerle istediği sonuçları alması tesadüflere ve biraz da şansa kalmış.
Karagümrük karşısında çıkarın Ekuban’ı oyundan, topu öne kim taşıyacak, kim gol atacak, rakip savunmayı kim zorlayacaktı?
Nwakaeme,

Yazının Devamı

Öyle olmaz güzel kardeşim!

2 Ocak 2021

Dünya; çaresizliğin had safhada yaşandığı, felaketlerin peşi sıra geldiği, acıların katlanarak büyüdüğü berbat bir yılı geride bıraktı.
Tüm bu olumsuzlukları 365 güne sığdırabilmek, bazılarının savunduğu gibi yaradanın takdiri değil, yeryüzünü yaşanmaz hale getiren insanlığın suçudur.
Sonra kalk, gece yarısını 1 Ocak’a bağlayan dakikalardan mucize bekle.
Her şeyin mükemmel olmasını dile. Sağlık, para, huzur, mutluluk, refah, barış iste.
Umut; var olmakla hiçlik arasındaki en kuvvetli bağımız. Lakin sadece umut etmekle, süslü söylemler dinlemekle, hayal kurmakla ulaşılmıyor güzelliklere.
Hiç düşündünüz mü nasıl geldik bu noktaya? Neden mutsuzuz ve kimler çalıyor geleceğimizi?
Suçlu hepimiziz. İştirak etmesek de; göz yummak, duyarsız kalmak, iyilik için çaba göstermemek dünü tu-kaka yaptı. Ya yarınlarımız?..

Yazının Devamı

Lastik patladı!

27 Aralık 2020

Üç günde bir maç oynamak zor. Bizim ligimiz henüz bu tempoyu kaldıracak düzeyde değil. Üzerine sakatlıklar ve Covid illetini de ekleyin, teknik adamların işi gerçekten kolay değil. Dolayısıyla sürpriz diye nitelendirilen, aslında normal karşılamamız gereken skorlar çıkıyor ortaya. Tıpkı son 6 haftada ağları sadece iki kez havalanan Trabzonspor’un kendi sahasında Galatasaray’dan iki gol yemesi gibi. Ne kadar eksik olursanız olun, bazı maçları forma kazanır. Trabzonsporlu futbolcular bu gerçeğin farkında değil ne yazık ki.
Bordo-mavili ekip cephesinden bakarsak, bu seviyedeki bir maçta Ekuban ve Abdülkadir Ömür’ün yokluğu kesinlikle hissedildi. İkisi de özel yetenek ve üreten isimlerdi. Ama yoklukları yenilgiye asla mazeret olamaz. Galatasaray da aynı sıkıntıyı yaşıyordu.
Abdullah Avcı’nın göreve gelmesinden sonra dün akşama kadar savunma güvenliğini ön planda tutan ve bu anlamda ciddi yol alan bir Trabzonspor izliyorduk. O cephe de çöktü. Eleştiriler ise takımın üçüncü bölgede etkisiz

Yazının Devamı

Güçlünün borusu ötüyor!

26 Aralık 2020

Son söyleyeceğimi baştan yazayım; Türkiye Futbol Federasyonu yargı kurullarına zerre kadar inancım kalmadı. Nedenini açıklayacağım.
Hukukta süreç şöyle işler; ortada yasalara aykırı bir eylem varsa savcı iddianamesini hazırlar, mahkeme kararını verir, taraflar bir üst mahkemeye itiraz eder.
Futbolda ise prosedür bellidir. Hukuk Müşavirliği raporlara ve belgelere göre dosyayı düzenler, Profesyonel Disiplin Kurulu’na sevk eder, kurul cezayı keser, beğenmeyen varsa Tahkim Kurulu’na gider.
TFF talimatları herkese açık. Sıfır hukuk bilgisi olan biri okuduğunda, suçun karşılığı cezayı aşağı yukarı öğrenebilir. “Aşağı yukarı” dedim, her yasanın, her talimatın “gerektiğinde” kullanılsın (!) diye esnetilecek bir boşluğu vardır.
Fazla uzağa gitmeyeceğim. Öncesinde defalarca dile getirdim. Aynı zihniyet iş başında.
Bir; Kayserispor kulübü başkanı Berna Gözbaşı, Göztepe maçından sonra hakemlere yönelik “sportmenliğe aykırı hareketi” ve “hakareti” nedeniyle PFDK’ya sevk edildi.
Kurul, ilk eylemi nedeniyle 15, ikincisi

Yazının Devamı

Hugo; Bir stoperden fazlası!

23 Aralık 2020

Trabzonspor’un bu maçı kazanmasının adı mucizedir. Bir kez daha tescil edildi ki, futbolun adaleti filan yok. Kimin aklına gelirdi beraberliğe sevineceği mücadeleden üç puanı cebine koyup evine döneceği? Hele ikinci yarıdaki görüntüsüyle. Hatayspor deyim yerinde ise futbolu ve pozisyonları ile ezdi rakibini. Neler kaçırdı neler? Sonra “atamayana atarlar” gerçeği devreye girdi. Doğrusu yazık oldu.

Kazanmak için her şeyi yapan Hatayspor, yenilgiyi hak etmedi.Dönelim maça. Önce şunun altını çizeyim; kimse geçen sezonun uçan, koşan, atan Trabzonspor’unu beklemesin. Mevcut futbolcu kalitesi ile bu mümkün değil. Öncelikle Sörloth gibi bir gol ustası yok. Oyun onun üzerine kuruluyordu. Norveçli yakaladı mı atıyordu, attırıyordu. Sosa’nın kayıp olmadığını savunsam da, kritik anlarda sahneye çıkması yetiyordu. Ve Novak. Savunması yoktu ama ofansa katkısı müthişti.Peki onların yerine ikame edilenler? Abdullah hoca sezon başında Trabzonspor’un başında olsa, eminim yeni transferlerin yarısına onay

Yazının Devamı