Turuncu devrimden bugüne

10 Nisan 2022

Bugün toprakları işgal edilmekte olan Ukrayna’nın kaderi, 2004 yılındaki Turuncu Devrim’in ardından değişti. O tarihte cumhurbaşkanlığı için yarışan iki adaydan Rusya destekli Viktor Yanukoviç’in yüzde 2.8’lik oy farkıyla kazandığı açıklanınca, diğer aday Viktor Yuşçenko, taraftarlarını sokağa çağırmıştı. Yuşçenko’nun boynuna taktığı atkının rengiyle anılan "Turuncu Devrim" eylemlerinin sonunda seçim yenilenmiş ve Yuşçenko, 2005’te cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuştu.

O dönem turuncu devrimin bir diğer sembol ismi ise Yuliya Timoşenko’ydu. Bugün Ukrayna’da “Tüm Ukrayna Anavatan Birliği Partisi” Genel Başkanı olan Timoşenko’ya, Rusya ile yürüyen müzakereleri sordum. Eski başbakan, 18 yıl önce olduğu gibi hala NATO ve AB üyeliğinin hararetli bir savunucusu. Timoşenko, “NATO Ukrayna’ya koruma sağlayabilecek tek kaledir” diyerek, bu perspektiften vazgeçilmemesi gerektiğini söylüyor.

Timoşenko, başbakanlığı döneminde (2008’de) NATO üyeliğinin Fransa, Almanya gibi

Yazının Devamı

İstanbul müzakerelerinin ardından

3 Nisan 2022

Hafta başında İstanbul’daki müzakerelerde Ukrayna, NATO'ya üye olmayacağı taahhüdünü verme karşılığında istediği garantileri sıraladı ve bu teklif metnini Rusya'ya iletti. Taraflar İstanbul görüşmesinde “önemli ilerleme” kaydedildiğini söylüyor ama silahları susturacak nihai anlaşmaya hala çok uzaklar.
Müzakerelerin 6 temel maddede yürütüldüğü yönünde açıklamalar vardı... Peki taraflar o 6 maddede hangi noktada ve bir uzlaşma metni ortaya çıkacaksa, bu, takriben nasıl bir çerçevede olabilir? İstanbul’daki turun ardından Ukrayna müzakere heyeti üyesi Mihail Podolyak ile görüştüm ve Ukrayna tarafından edindiğim izlenimleri aktarmaya çalışacağım...

Garantörlük, tarafsızlık, ateşkes...

Anlaşılan o ki, ortaya çıkacak nihai metinde birbiriyle bağlantılı üç temel konu olacak: Garantörlük, tarafsızlık ve ateşkes. Mihail Podolyak garantörlük mekanizmasını şöyle özetliyor:

Sunulan teklifte garantör ülkeler olarak BM Güvenlik Konseyi daimi 5

Yazının Devamı

Neden yeniden SAMP-T?

27 Mart 2022

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Olağanüstü NATO Zirvesi dönüşünde “Türkiye-Fransa-İtalya olarak üçlü attığımız adımları yeniden hayata geçirmek için çalışmalarımızı sürdürme kararı aldık” dedi ve SAMP-T füzelerini üreten EUROSAM ile iş birliğine geri dönüleceğini açıkça ifade etti. Bu açıklama, Rusya’dan alınan S-400 sistemine bir alternatif değil, zira Türkiye geçmişte bu iş birliği ile yerli üretimini geliştireceğini düşünüyordu.

Kısa bir hatırlatma yapmak gerekirse, uzun menzilli hava savunma sistemi için 2010’da teklif duyuruları yapılmış, Çin, Rusya, ABD ve İtalya-Fransa’nın (EUROSAM) yarıştığı ihale sürecinde Çin’in FD-2000 sistemi öne çıkmış, sonra bundan vazgeçilip Rusya’dan S-400 alınması kararlaştırılmıştı. Anlaşma Nisan 2017’de yapılmıştı. (İlk parti S-400 sistemleri 2019 Temmuz’unda gelmişti.)

Nisan 2017’de yapılan S-400 anlaşmasına rağmen, bu tarihten üç ay sonra 14 Temmuz 2017’de Aselsan ve

Yazının Devamı

Kırım’a has formül

20 Mart 2022

Bu hafta gözümüz Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Rusya ve Ukrayna ziyaretlerindeydi. Merak edilen konulardan biri şuydu: 10 Mart’ta Antalya’daki görüşmede bir uzlaşmaya varılamamış olmasına rağmen, ne oldu da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu üçlü zirveden sadece üç gün sonra Rusya’ya, ardından da Ukrayna’ya gidip mevkidaşlarıyla görüşme ihtiyacı duydu?

Bu sorunun cevabı, Belarus görüşmelerinde sağlanan ilerlemedeydi. Türkiye, bu görüşmelerin geldiği noktayla ilgili bilgi sahibi olunca, "bunların tamamlayıcısı olmak ve Antalya’nın takibini yapmak" istedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bilgi verildi ve Erdoğan’dan da “Gidin görüşün, kolaylaştırın” talimatı alındıktan sonra, iki tarafın müzakerecileriyle temasa geçildi; Moskova, Lviv ziyaretleri planlandı. Özetle, Ankara’nın çabası, Belarus görüşmelerine bir alternatif yaratmak değil, o görüşmelere "tamamlayıcı" bir katkı sağlamak ve ivmeyi kaybetmemek.

Tarafsızlık garantisi

Cumhurbaşk

Yazının Devamı

Yeni normal: Öngörülemez dünya

13 Mart 2022

Bu hafta diplomasinin kalbi Antalya’da attı. Elbette Ukrayna Savaşı’nın gölgesinde yapılan forumun ağır toplarından biri de NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg oldu. Kendisiyle röportaj yapma imkânı bulduğum Stoltenberg, "Rusya’nın işgali tehlikeli ve öngörülemez bir dünyada olduğumuzun göstergesi" diyerek "yeni normalin" bu olduğunun altını çizdi. NATO Genel Sekreteri, “Yeni bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Rusya güvenliği açık şekilde ihlal etti. Askeri güç kullanmak istiyor. Bunun tabii ki NATO için de sonuçları olacak” diyerek, gelecek dönemde savunma yatırımlarının artırılması çağrısını yineledi.

Hiç kuşkusuz Almanya’nın savunma bütçesine 100 milyar euro eklemesi, son dönemlerin en önemli gelişmesiydi. Almanya, bu hamlesiyle dünyada savunmaya en fazla bütçe ayıran ilk 5 ülkeden biri haline geldi. Stoltenberg’e bu kararın bundan sonra hem NATO hem AB içindeki dengeleri nasıl etkileyeceğini sorduğumda ise cevabı şu oldu:

“NATO Avrupalı müttefiklere savunmaya daha

Yazının Devamı

Sürgündeki eski oligark

6 Mart 2022

Rus Lider Vladimir Putin’in Ukrayna’yı işgalinin ardından sadece Moskova yönetimi değil, Kremlin’e yakınlığıyla bilinen oligarklar da hedefte. ABD, işgalin hemen ardından 8 ismi yaptırım listesine aldı. Başkan Joe Biden’ın hafta içi "oligarklara" dönük tehditvari açıklamalarının ardından, listeye 8 oligark daha eklendi.

Tüm bu yaşananları bu hafta uzaktan izleyen bir isim vardı: 2000’li yılların başında Rusya’nın en zengin ismi, Putin ile güç mücadelesine girince hayatı değişen ve bugün sürgünde yaşayan eski oligark Mikhail Khodorkovski. Khodorkovski’nin 2003’te başına gelenler, Putin ile oligarklar arasındaki ilişkinin bir özetiydi. O dönem Rusya’nın en büyük enerji şirketlerinden Yukos’un sahibi Khodorkovski, bugün yaşananlarla ilgili "France 24" kanalına röportaj verdi ve Putin’in Ukrayna’yı işgalini yorumladı.

‘Siyasi intihar’

Putin’in attığı adımı "siyasi intihar" olarak niteleyen eski Rus oligark, "Kiev’i ya da Harkov’u alsa bile Ukrayna’da kazanamayacak. Bu savaş,

Yazının Devamı

ABD ve Montrö beklentileri

27 Şubat 2022

Rusya, Ukrayna’yı işgal harekâtına başladı. ABD ve Avrupa ülkelerinin bugüne kadar ilan ettiği yaptırımlarda, Rus lider Vladimir Putin’i “hedeflerinden vazgeçirecek” maddeler göremiyoruz. Son olarak Cuma günü NATO üyesi ülkelerin liderleri toplandı ama oradan da sadece beklendiği gibi NATO ittifakının doğu kanadını güçlendirmeye dönük mesajlar çıktı.

Özetle Batı, Ukrayna’yı Rusya’nın önüne attı, savunma hattını Polonya, Moldova, Romanya’da çizmekten öteye gidemedi. Bundan sonrası için Batı’nın temel endişesi Rusya’nın tehdidi genişletmesi. Eğer Rus yayılmacılığı buraya doğru yönelirse, o zaman NATO'dan ittifakın Karadeniz’deki varlığını güçlendirme yönünde talepler gündeme gelebilir. İşte bu ihtimal, günlerdir Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile tartışılıyor. NATO Genel Sekreteri, liderler zirvesinde bu konunun gündeme gelmediğini söylese de, “gerilim yükselirse Türkiye’nin bu yönde bazı taleplerle karşılaşabileceği” analizini

Yazının Devamı

ABD ve Batı’ya ‘tutuklu’ uyarısı

20 Şubat 2022

"Batılı ülkeler ve İran nükleer anlaşmaya hiç olmadığı kadar yakın"… Malum bir süredir 2015’te imzalanan ve 2018 yılında ABD eski başkanı Donald Trump’ın tek taraflı çekildiği anlaşma yeniden canlandırılmaya çalışılıyor.

İngiltere, Çin, Fransa, Almanya ve Rusya’nın doğrudan, ABD’nin ise dolaylı katıldığı görüşmelere dair Viyana’dan gelen bilgiler bu yönde. Elbette çözülmesi gereken bir dizi sorun da var. Mesela İran bir daha ABD yönetimlerinin anlaşmadan tek taraflı çekilmeyeceğine dair siyasi garanti (Kongre’den bir karar) istiyor.

Ayrıca ABD'nin uluslararası şirketlere İran'da ticaret yapmamaları için uyguladığı baskıyı sona erdirmesini ve bu yönde garantiler vermesini de talep ediyor. Bu garantilerin nasıl karşılık bulduğuna dair bir netlik yok ancak gizli yürüyen görüşmelerle ilgili basına sızan birkaç bilgi var. Buna göre ortada 20 sayfalık bir taslak metin var. Taslağa göre, İran uranyum zenginleştirmeyi yüzde 5 ile sınırlandırırsa ilk aşamada Güney Kore bankalarında ABD yaptırımlarıyla

Yazının Devamı