HAFTA sonu yağmur hiç kesilmedi. Hele cumartesi günü gök delindi sanki.
Atatürk Stadı’na giderken, “Şansızlık...” diye düşündüm içimden...
Hava daha güzel olsaydı en az 25 bin kişinin maça geleceğini düşün-müştüm.
Belki de daha fazla.
Yine de sağanak yağmura rağmen kapalı tribün doluydu. Taraftar heyecanlıydı, şeref tribünü coşkuluydu. Belli ki camia ayaktaydı, umutlar artmıştı.
Sahada da müthiş bir mücadele vardı.
Yürümekte bile zorlanılan sahada 90 dakika mücadele etmek hiç de kolay değildi.
İzmir’de bugün önemli bir buluşma gerçekleşecek.
Kentin uzun zamandır gündeminden düşmeyen ve yapımı yılan hikayesine dönen Dünya Ticaret Merkezi’yle ilgili nihai kararı vermek için İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Güçbirliği A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Zorlu ve EGS Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Akgün bir araya gelecekler.
Projeyle ilgili aslında tüm taraflar bugüne kadar iyi niyet ve gayret gösterdi.
Daha önce Milliyet’te benim kalemimden duyurmuştuk.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, eski başkan Yüksel Çakmur’la çok özel bir konuşma yapmış ve yatırımın önünü açabilmek için bazı ayrıntıları konuşmuşlardı.
* * *
Kocaoğlu, bu görüşmeyle ilgili şunları söylemişti:
HÜRRİYET Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, geçen haftaki yazılarından birinde şöyle demişti:
“Önümüzdeki arşivlerin sosyolojisi bize açıkça şunu söylüyor: Başörtüsü, 1980’li yıllardan sonra bir kesim tarafından bilinçli şekilde ‘siyasallaştırılmıştır’. Öyleyse başörtüsünü ‘depolitize’ etmek, esaretten kurtarmak gerekir. Bana göre bu süreç başladı...
(...)
Türbanlı olmak artık, ‘aynı mazlum kesime ortak mensubiyet’ anlamını yitiriyor. Bu gelişmelere, bu fotoğraflara baktıkça Deniz Baykal’a daha çok hak veriyorum. Bir de kendime şu soruyu soruyorum:
Hepimiz AKP’nin merkeze gelmesini beklerken, acaba CHP mi daha önce yeni merkeze geldi?
İşte bu sorudan hareketle, AKP’den de bir yeni açılım bekliyorum. Yeni merkezi tarif edeceksek, bu ne AKP’nin eski ‘cemaat’ mahallesi ne de CHP’nin kendini hapsettiği ‘sosyal demokrat getto’ olacaktır. Fotoğraflar bana bunu anlatıyor.
Bu gelişmelerden cesaret aldığım için, Türkiye’nin çeşitli dönemlerinden, çeşitli mahallelerinden bana gelen aile fotoğraflarını yayınlamaya devam edeceğim. Çünkü aradığımız huzur ve uzlaşmanın sırrı o fotoğraflarda saklı... ”
ESKİ Cumhurbaşkanımız, siyasetin duayeni Süleyman Demirel’in “Siyasette bir hafta bile uzundur” sözünü bugünlerde çok sık hatırlıyoruz.
Gerçekten de haftaların değil, günlerin sayıldığı bir döneme giriyoruz.
Sabahtan alınan haberlerle akşama doğru haberlerin akışında değişiklikler var. Televizyon tarihinin en önemli buluşmalarından biri geçen akşam Star TV’de oldu.
Rating rekorlarının kırıldığı Melih Gökçek - Kemal Kılıçdaroğlu karşılaşmasında kimin haklı, kimin haksız olduğu kararını elbette kamuoyu verecek.
Ancak Ankara’dan gelen haberler, Gökçek’in bu sefer AKP’nin adayı olmadığını gösteriyor.
Star TV’nin Ankara Temsilcisi Nuray Başaran, Referans’taki yazısında bunun ilk işaretlerini vermişti.
* * *
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, üç büyükşehirin adaylarını açıkladı.
Antalya, Kayseri, Konya’da sürpriz olmadı.
AKP mevcut başkanlarıyla yola devam etme kararı aldı.
Pazar günü de İstanbul ve Kocaeli belediye başkan adaylarının kim olacağını kamuoyuyla paylaşacak.
Peki ya İzmir?
Erdoğan’ın geçen yılın başında hedef koyduğu ve her fırsatta dile getirdiği İzmir için kim aday yapılacak?
Siyasette bazen bir hafta bile uzun süredir.
KALKINMA Ajansı ,gelişmiş bütün ekonomilerde önemli işlevler üstlenmiş bir kurum.
Türkiye’de ne yazık ki bu tür kurumları çok geç hayata geçirdik.
İki, üç yıl önce çalışmaya başlayabilecek Ajans, bu sefer de yasal engellere takıldı.
Çok zaman kaybedildi.
Dünyanın likidite bol, kaynakların sınırsız olduğu bir dönemde bu projeler başlayabilseydi çok daha memnun olurduk.
Her şeye rağmen işlerin yoluna girmesi de bir artıdır.
İzmir Kalkınma Ajansı’nda (İZKA) seçimler bugün yapılıyor.
‹ZMİR’İN eski bakanlarından Işın Çelebi’nin önerilerine çok sayıda mesaj geldi. Hem okurlardan, hem spor otoritelerinden...
Çelebi, Galatasaray’ın Seyrantepe projesinin mimarlarındandı.
İzmir’e de benzer bir modeli öneriyordu. Atatürk Stadı’nın yerine Seyrantepe’deki gibi hasılat ortaklığıyla, otofinansman yöntemiyle kulüplerimize uzun vadeli gelir yaratacak bir projenin yapılmasını öneriyordu.
Bu yazdıklarımın üzerine Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener’le Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim’in “Futbolun dünyadaki önemi ve ülke tanıtımındaki yeri” konulu panel de denk gelince çok sayıda kişiyle konuşma imkanımız oldu. Hemen herkes İzmir sporu için artık yeni şeyler söylemenin zamanı geldiğini ifade ediyordu.
* * *
Sevindiğim ve beni ümitlendiren ayrıntı ise genel görüşün sporun artık spor olmadığının algılanmış olmasıydı.
Fatih Terim, Porto’yu örnek gösterdi. Çok da iyi yaptı.
İZMİR Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu, İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Tamer Taşkın bir araya gelerek; yılbaşından sonra iç tüketimi canlandırmak için özel günler hazırlamaya karar verdiler.
Bence son derece yerinde bir karar...
Daha önce de yazmıştım.
Son 50 yılda dünyada 122 kriz yaşanmış.
Bazılarına dalgalanma da diyebilirsiniz.
Ama ABD’de mortgage krizi olarak çıkan ve bütün dünyaya yayılan son ekonomik çalkantı giderek derinleşiyor ve 1929’de buhranla karşılaştırılıyor.
Bazıları sonuncusunun 1929’dan da kötü olabileceğini iddia ediyor.