Geçen hafta İzmir sporuyla ilgili üst üste iki yazı yazdım. Gelen mesajlardan ve telefonlardan anlıyorum ki; İzmirliler artık başarı ve kulüplerini zirvede görmek istiyor. Son 10 yıla baktığımızda futbolda inişli çıkışlı grafikler var. Baskette de öyle...
Sadece voleybolda Arkas’ın dikkat çeken bir çıkışı gözüküyor.
İzmirliler uzun yıllardan sonra ilk defa Arkas sayesinde şampiyonluk heyecanını yaşadılar.
Gerçek olan şu var; Arkas’ın başarılı sonuçlarından sonra İzmir’de voleybola olan ilgi arttı.
Salonlar dolmaya başladı, yeni bir voleybol oynayan kitle yaratıldı.
* * *
BİRKAÇ hafta önce okuduğum bir habere takılıp kaldım. Gazetelerin sayfalarının arasına sıkışıp kalmış, resimaltı bir haberdi.
Amerikalı 42 yaşındaki Jill Price, 14 yaşından bu yana hayatının her anını hatırlayabiliyormuş.
Price, ne zaman kalktığını, kimlerle buluştuğunu, neler yaptığını hatta ne yediğini bile unutmuyormuş. Bir okulda yöneticilik yapan Price, bazen rahatsız edici anıların zihnine doluşması nedeniyle uyuyamadığını söylemiş.
Bu o kadar nadir rastlanan bir durummuş ki; bilim adamları Jill Price vakası için özel bir bilimsel isim bulmak zorunda kalmışlar.
Bunun adına da “Hipertimestik Sendromu” ismini vermişler.
Yunanca hatırlamak anlamına gelen “timesis” ile normalin epey üzerinde anlamındaki “hiper” kelimelerinden oluşturulan bu terim, Price sayesinde literatürdeki yerini almış.
* * *
Önümüzdeki Mart’ta sadece belediye başkanı seçmeyeceğiz. Türk siyasi hayatında 2002 seçimleri neyse bu sefer ki yerel seçimler de benzer bir misyon taşıyacak.
AKP’nin iktidara gelişi bir başlangıç değil, bir sonuçtur.
Merkez sağdaki partilerin yaptıkları yanlışlıkların, halkın beklentilerinden çok uzakta olan politikalarının ve seçmenle inatlaşan liderlerin geleceği görememesinin bir sonucudur.
* * *
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli İzmir’deydi.
Ve dedi ki...
“Yerel seçimler, sadece yerel yöneticilerin belirleneceği bir seçim olmayacak. Bu seçim de, bugünkü iktidara alternatif olabilecek yönetimlerin de işareti verilecek...”
‹ZMİR eski milletvekili, ekonomiden sorumlu eski bakan Işın Çelebi, bugün siyasetten uzakta...
Uluslararası finans kurumlarına danışmanlık yapan Çelebi, son dönemde Galatasaray Spor Kulübü’nde üstlendiği görevle de adından söz ettirdi.
Yönetim kurulunda aktif bir görev üstlenen ve Seyrantepe projesinin mimarı olan Çelebi, İzmir kulüpleriyle ilgili kampanya çağrımın çok anlamlı olduğunu söylüyor.
Ve diyor ki...
“İzmir’in kalkınması topyekün olur. Buna spor da dahildir. İzmir gibi bir kentin Süper Lig’te takımının olmaması bir eksikliktir. Başarılarıyla tarih boyunca sahnede olan bir kentin ruhuna aykırıdır...”
Bu görüşlere katılıyorum.
Her zaman söylüyorum; spor, özellikle futbol bugünün ekonomik hareketliliğinde önemli bir yere sahip...
SEZON başından bu yana Karşıyaka ve Altay’ın içerideki bütün maçlarını izledim.
Deplasmandaki bazı karşılaşmaları da televizyondan takip ettim.
Her iki takımın tribünlerindeki seyirci sayısında ciddi bir artış var.
Örneğin son Karşıyaka - Orduspor maçını 6 binin üzerinde futbolsever izledi.
Üç büyüklerle karşılaştırdığınızda 6 bin gözünüzde çok az olabilir ama geçtiğimiz yıllara göre bu rakamlar oldukça umut verici...
Maçların boş tribünlere oynandığını, hatta bilet geliri bir yana kulüplerin uzun bir süre stat kiralarını ceplerinden ödediğini biliyorum.
Demek ki; bu yıl Karşıyakalılar ve Altaylılar takımlarına inanmış ve destek veriyorlar.
Dün kaldığım yerden devam edeyim. İzmirli reklamcıların çıkardığı yeni dergi “Reklamca” da Dernek Başkanı Murat Türkay’ın güzel bir tespiti vardı.
“Reklam dünyasına insan kaynağı yetiştiren İzmir’in Türkiye reklam cirosu içindeki payı sadece yüzde 2. Bu oranlar bizim rekabet şansımızı azaltıyor...”
Kendisine yürekten katılıyorum.
İzmir bu olmamalı...
İzmir’in potansiyeli çok daha fazla olmalı.
Reklamcılarımız ses getiren büyük prodüksiyonlara imza atmalı.
Ajanslarımız cirolarıyla, mevcut kadrolarıyla, çıkardıkları güzel işlerle kendilerinden söz ettirmeli.
‘Reklamca’, İzmir Reklamcılar Derneği’nin çıkardığı bir dergi...
Dergiyi birkaç aydır keyifle izliyorum.
Hem sektörün geleceğine dönük açılımlar var, hem de Ege’ye farklı bir bakış...
Egeli olup dünyanın başka yerlerinde yaşayanlar da konuk, Ege’den kopamayanlar da...
İzmir Reklamcılar Derneği Başkanı Murat Türkay’ın bir yazısı var.
Türkay, ajanslar ve sektör temsilcileriyle yaptıkları iki arama toplantısından sonra vardıkları sonucu şöyle özetliyor.
“Fiyat ve yeni gelir paylaşım modelleri önemli bir konu. Böylelikle performansa dayalı değerlendirme ve sistemler gelişecek. Yaratıcılık ve tasarımın önemi çoğalacak, fikre verilen değer artacak. Hem marka yönetiminde hem de ajanslarda freelance ve outsourcing giderek önem kazanacak. Bölgeselleşme artacak, çok uluslu reklam veren bölgesel hizmet talep edecek. Burada lokal ajanslar için önemli bir fırsat var. Geçmişte hep globalden lokale bakarken, şimdi lokalden globale bir çıkış söz konusu olabilecek...”
22 Temmuz seçimleri sonrasında da benzer iddialar ortaya atılmış, ama itiraz süresinin sınırlı olmasından dolayı sonuç alınamamıştı.
Ama sonuçlarla ilgili şaibeler hep konuşuldu, anlatıldı.
Şimdi yine ama bu sefer farklı iddialar var.
MHP Büyükşehir Belediye Başkanı aday adayı Müsavat Dervişoğlu, İzmir’de yaklaşık 1 milyon seçmen hareketliliği olduğunu söylüyor.
Nitekim, İzmir’in değişik yerlerinden somut örnekler de gelmeye başladı. Sadece Karşıyaka’da son bir ay öncesine kadar başka illerden muhtarlıklara kayıt ettiren kişilerin sayısı 11 bini geçmiş durumda... Aynı rakamlar Konak için de söyleniyor.
Dervişoğlu’nun iddiaları net...
22 Temmuz 2002’de gerçekleştirilen genel seçimlerde İzmir’de 2 milyon 450 bin 642 seçmen vardı.