Kadında 35 yaş bir dönüm noktası

6 Nisan 2009

Kadınlar, 30’lu yaşlarda en çok, “Daha önce de aynı şeyleri yiyordum ve kilo almıyordum ama şimdi vücuduma bir şeyler oldu sanki... Kalınlaştım, yağlanmaya başladım” ifadelerini kullanır.
Çünkü 30 yaşından sonra vücut her 10 yılda bir metabolik hızını yavaşlatır. Okul, master ve ilk çalışma heyecanının ardından, genelde bu yaşlarda kişiler iş ve özel hayatlarını düzene sokarlar. Bu düzenle birlikte, hareketsiz yaşam riski doğar. Öğrenciliğin ardından satın alma gücünün artması, dışarıda yenen yemekler, davetler ve sosyal çevreye bağımlı yaşama, kişilerin sağlıklarına göstermeleri gereken özeni gölgeleyebilir. 

Kemiklerinize iyi bakın
Oysa 30’lu yaşlar hâlâ vücudunuza yatırım yapmanız için fırsatların kaçırılmadığı dönemdir. Özellikle kemikler açısından 25 - 35 yaş dönemi çok iyi değerlendirilmelidir. Osteoporoza karşı önlem almak için 35 yaşına kadar diyetle kalsiyum alımı çok önemlidir.
Anne olmak için de genelde çalışan kadınların tercihi

Yazının Devamı

Kendinize puan verin

3 Nisan 2009

Pek çok kişi pazartesi diyet yapmaya başlar, salı bırakır. Her seferinde de kendince haklı bir nedeni daha doğrusu bahanesi vardır. Siz de gruba giriyorsanız, aşağıdaki soruları yanıtlayarak diyette kendinizi sabote edip etmediğinizi ölçebilirsiniz


Diyet yapmaya karar verdiniz, ama sürekli bir şeyler engel oluyor, arkadaşlarınız yemeğe çağırıyor, kendinizi mutsuz hissediyorsunuz, etrafınızda sürekli yemek konuşuluyor, ikram edilen hiçbir şeyi reddedemiyorsunuz. Dışarıdan bakıldığında size böyle talihsiz görünen bir durum aslında sizin yarattığınız bir durum da olabilir.
Bazen yarattığımız bahaneler, kendimizi sabote etmemizden kaynaklanabilir. Düşünceleriniz, tavırlarınız ve bahaneleriniz sabotajcı olmanıza sebep olabilir. Bu konuda beğendiğim bir testi sizinle paylaşmak istedim. Aşağıdaki teste bir göz atın ve kendinizi sabote ediyor musunuz bir değerlendirin. 


Yazının Devamı

Yeşil yemek

1 Nisan 2009

Zaman zaman riskleri tartışılsa da vejetaryen beslenmenin çok sayıda yararı var. Vejetaryenlerde, kalp damar hastalıkları ve kansere yakalanma oranları daha düşüktür

Vejetaryen beslenme bazen iyi tarafları bazen de riskli taraflarıyla gündeme gelir. İyi taraflarına baktığımızda dikkat çekici olarak kalp hastalığı, koroner damar hastalığı görülme oranlarının daha düşük olması ve kansere yakalan-ma sıklığında daha düşük bir oran ilk akla gelenler.
LDL (kötü) kolesterol seviyeleri vejetaryenlerde daha düşük olma eğilimindedir, bu diyetlerindeki düşük seviyedeki doymuş yağ ve yüksek seviyedeki liflerden dolayı olur. Yemeklerinin çoğu bitkilerden geldiği için vejetaryen diyetlerindeki antioksidan  ve fitobesin oranları vejetaryen olmayanlarınkine göre çok daha fazladır.
Bitkisel besinlerin LDL kolesterolü düşüren  anti inflamatuar (iltihap giderici) etkileri var. Vejetaryenlerdeki hipertansiyon oranı et yiyenlere göre oldukça düşük, bunu da diyetteki yüksek fitobesin seviyesi yaratıyor.
Vejetaryenler

Yazının Devamı

Makarna sınıfı geçti

30 Mart 2009

Makarna tıpkı mahallenin yaramaz çocuğu gibi yemeğe son dakika katılır, acil misafir gelince yapılır, kilo aldırır diye suçlanır ve hatta ana yemekten sayılmaz. Oysa, makarna dengeli beslenmenin bir parçasıdır, şişmanlattığı ise bir şehir efsanesidir


Makarna dengeli beslenmenin bir parçasıdır, toplumda şişmanlattığı yönünde yanlış bir düşünce vardır. Günlük ihtiyacınızdan fazla yediğiniz her besin sizi şişmanlatır hiçbir besini bu şekilde cezalandırmak doğru değildir.
Vücudumuzun yeterli ve dengeli beslenebilmesi için her gün 50’ye yakın  besin öğesine ihtiyacı vardır. Karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineraller her gün bu 40 besin öğesinin alınması gereklidir.
Günlük kalori gereksiniminin büyük kısmı -yüzde 50 - 55’inin -karbonhidrattan gelmesi esastır. Çünkü karbonhidratlar temel enerji kaynağıdır. Vücudunuzda ne kadar CHO deposu var biliyor musunuz? Sadece 300 - 400 gram.
Peki beynimizin sadece şeker yani karbonhidrat kullandığını ve başka hiç bir şey kullanamayacağını biliyor musunuz?

Yazının Devamı

Bahar sizi yormasın

27 Mart 2009

Bir yağmur, bir güneş derken bahar geldi gelecek. Baharın gelmesiyle de birçok kişide görülebilen, genel bir bitkinlik, güçsüzlük, isteksizlik, uykusuzluk şikâyetleri başlayacak. 
Baharın ve güneşin getirdiği rehavete, iş, trafik, stres ve gerginlik duygusu da eklenince bazıları bu dönemi daha zor atlatıyor. Ben şimdiden kendinizi bahara hazırlamanızı tavsiye ederim.
Meyve, sebze ve ağırlıklı beslenmeye ağırlık verilmelisiniz 
Gevşeme egzersizlerinden yararlanılabilirsiniz.
Günlük içilen su miktarı 3 litre civarında tutulmalı, çünkü ısınan hava vücudumuzun su ihtiyacını artırır. Bu geçiş döneminde öğünlerimize biraz daha su eklemek, metabolik faaliyetler için gerekli olan su ihtiyacını karşılamaya iyi gelir. 
İyi ve kaliteli bir uyku düzenini sağlamak için stres azaltılmalıdır. Sigara, alkol ve kafeinden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. 
Yatarken bitki çaylarından yararlanılabilir. Her akşam aynı saatte uyuyup, sabahları da aynı saatte uyanmaya çalışmak; uyku düzenimizin aksamasına

Yazının Devamı

Diyet kelimesini unutun

25 Mart 2009

Sınırlama ve yoksunluk duygusunu çağrıştıran diyet kelimesi yerine beslenme modelinde değişiklik  yapmak uzun vadede sağlığınıza   çok büyük katkılar sağlayacaktır

Diyet kelimesi sınırlama ve yoksunluk duygusunu beraberinde getirir. Oysa beslenme modelinde değişiklik yapmak yeni alışkanlıklara uyum sağlamaya çalışmak daha doyurucu, yapılabilir ve kalıcı bir tutum haline dönebilir. Aşağıdaki ufak değişiklikleri başarmanız ve beslenme biçiminize kalıcı olarak yerleştirmeniz bile uzun vadede sağlığınıza çok büyük katkılar sağlayacak. Aşağıdakilerden en uygun olanlarını işaretleyin ve sırasıyla hedeflerinizi gerçekleştirmeye çalışın.
-Yaşam biçimi ve düşünce şeklinizi yeniden yapılandırın. Dengeli beslenme ve iyi yaşamı hayatınızın bir parçası haline getirin ve etrafınıza da bunu anlatın. Arkadaşınıza giderken pasta almak yerine, taze meyve sepeti veya zeytinyağı ürünlerinden bir sepet hazırlayabilirsiniz. 
- Porsiyon ölçülerinizi küçültün. Kendinize yasaklar koymak yerine her şeyden tüketip

Yazının Devamı

Armut tipi vücut elmaya dönüşür mü?

23 Mart 2009

Elma tipi şişmanlıkta yağ göbekte, armut tipinde ise kalçada toplanır. Yağ hücrelerinin yerini değiştirmek mümkün olmadığı için egzersizle iki tipin de ancak boyutları küçültülebilir


Armut tipi şişmanlık ve Elma tipi şişmanlık günlük kullanımda dilimize oldukça yer etmiş durumda, çünkü şişmanlığın tipi ve vücut şeklini anlatmak için kolay bir ifade şekli. Armut tip aslında Jinoid tip, Elma tip ise Android tip olarak isimlendirilir. 
Armut tipi şişmanlık genelde kadınlar için tanımlanır. İnce bir bel ve kalça bölgesinin geniş olması durumunu anlatmak için kullanılır. Estetik olarak hiç kimsenin memnun olmadığı bu durum aslında sağlık yönünden avantajdır. Çünkü yağ hücrelerinin kalça ve üst bacakta birikmesi göbekte birikmesinde daha iyidir.
Elma tip şişmanlıkta göbekte biriken yağlar daha tehlikelidir. Armut tipi şişmanların en büyük şikâyeti satın aldıkları kıyafeti genelde kalçalarına göre alıp bel kısmını daraltmak zorunda olmalarıdır.   

Yazının Devamı

Beslenmenizi sorgulayın

20 Mart 2009

Yaz yaklaştıkça çoğumuz fazla kilolarımız nedeniyle paniğe kapılırız. Eğer kendinizi diyete hazır hissediyorsanız, beslenme şeklinizi ve yaşam tarzınızı gözden geçirin


Eğer kendinizi diyet yapmaya hazır hissediyorsanız ve sağlığınızla ilgili de bir problem yoksa beslenme ve yaşam şeklinizi sorgulamanız gerek. Çünkü, sizin beslenme modelinizi şu etkenler belirler:
- Beslenmenizin hatalı ve iyi yanları,
-Düzeltilmesi gereken davranışlar,
-Yetersiz ve dengesiz gıda tüketimi,

Yazının Devamı