'Herkese ev', nerede o bolluk!

11 Mayıs 2006

Yakında "mortgage" kanunu da çıkınca ev sahibi olmayan kalmayacakmış.Gel de, bugünkü gerçekler karşısında bu sözlere inan.Bunlar olsa olsa iyi niyet ifadesi sayılabilir, o kadar.* * *BAKIN Bakan Abdullah Şener, "Türkiye'de yoksulluk sınırı altında yaşayan 18 milyon kişi olduğunu" söylüyor.Bu 18 milyon kişi toplam nüfusun yüzde 25'ini oluşturuyor. Marifet önce bunlara başlarını sokacak bir mekân sağlamak değil mi? Sonra memur, işçi ve emekliler geliyor. Bunlardan evi olmayanları ev sahibi yapmak sosyal devletin görevlerinin başında gelmiyor mu?* * *"HERKESE ev", nerede o bolluk! Oysa tanıtımlara bakıyoruz, ev furyası var ama bundan zengin olmayan vatandaşın yararlanması mümkün değil."Apartmanda villa zevki", "160 bin dolara deniz, havuz ve banyo keyfi", "Bilmem ne rezidans, fiyatlar 640 bin dolardan başlıyor", "Terasında tenis kortu, tuvaletinde balkon, kat aralarında bahçe, 31. katta kafeterya var", "275 bin dolara asansörlü villalar."Daha çok çok var. Ben ucuzlarını buraya aldım.Bunların çoğu şehir içinde bile değil. Şehir içindekiler daha pahalı. Hepsi varlıklı işi. Yani Abdüllatif Şener'in sözünü ettiği kesime hitap etmiyor. Oysa onlar gecekondu yapıyor veya satın alıyor. O da

Yazının Devamı

'Hukuk'ta kalite müjdesi

4 Mayıs 2006

Bir bakıma YÖK Başkanı Teziç müjde vermiş oldu.İki müjde:1) Hukuk mezunları yabancı dil bilecek.2) Bir süre, yeni hukuk fakültesi açılmayacak.* * *BAKIN Van savcısı meslekten çıkarıldı.Bu çıkarılışta savcının uygulamayı bilmemesinin rolü olmadı mı?Geçen gün de iki soyguncuyu öldüren banka görevlisi Engin Bozkurt için verilen beraatı Yargıtay onayladı. Oysa mahkeme savcısı, Bozkurt'un adam öldürme suçundan iki kez hapse mahkûm edilmesini istiyordu. "Kasten adam öldürme"den hapis isteği nerede, "beraat" nerede...Hırant Dink davasında da önceki gün benzer durum oldu.Yargıtay, mahkemenin verdiği "hapis cezasını erteleme kararı"nda "uygulama eksiklikleri" bularak bu kararı bozdu.Bir başka örneği de burada tekrar edebiliriz.Bu, bazı hâkimlerin kendi işlerini iyi bilmediklerini ortaya koyan bir olay değil miydi?Ağca'nın hapiste kalma süresinin hesabı. Yani, "müddetname"den söz ediyorum.Belki de bu nedenle MGK Genel Sekreteri Alpogan, "yargı mensuplarının eğitimi"ni istedi.* * *HATIRLADIĞIM kadarıyla, bir tarihte, Yargıtay'ın 1. Başkan Vekili Sayın Mater Kaban da "hukuk eğitimi"ne değinmişti. Kaban, öncelikle hukukçuların yabancı dil eksikliği üzerinde durmuştu.Adli yıl açılış

Yazının Devamı

Türkiye bu kulübe girecek

27 Nisan 2006

30 yıl geç de olsa, nükleer teknoloji bu ülkede de olacak.Birçok ülke bu 30 yılda nükleer bomba sahibi bile oldu.Yani birçoğu, "önce nükleer enerji, teknoloji sonra nükleer silah" dediler.Ve dediklerini yaptılar.* * *ABD Başkanı Bush'un Asya gezisi sırasında ilk işlerinden biri Hindistan'la "nükleer işbirliği anlaşması" imzalamak oldu.Hani, ABD nükleer araştırmaları terk etmişti?Hindistan nükleer bombaya da sahip bir ülke.Bunun için Hindistan "atom silahlarını önleme anlaşması"nı imzalamıyor. Ama bu devletle ABD nükleer işbirliği yapabiliyor.* * *BUGÜN dünyada 440 nükleer santral çalışıyor. İnşa halinde 26 nükleer reaktör var. Planlanın nükleer santral sayısı ise 32.ABD'de elektrik üretiminin % 20'si, Almanya'da % 28'i, Belçika'da % 56'sı, Bulgaristan'da % 38'i, Fransa'da % 78'i, Litvanya'da % 80'i, İsveç'te % 50'si, İsviçre'de % 40'ı, Macaristan'da % 33'ü, Slovakya'da % 57'si, Ukrayna'da % 46'sı, Slovenya'da % 46'sı nükleer santrallar yoluyla elde ediliyor.Ya bizde? Hiç...* * *NÜKLEER yakıt, içerdiği çok yüksek enerji yoğunluğu sebebiyle enerji üretiminde çok avantajlı bir madde olarak biliniyor. 1 kg odun 1 kwsaat, 1 kg kömür 3 kwsaat, 1 kg petrol 4 kwsaat, 1 kg uranyum 500.000

Yazının Devamı

Rüşveti veren kim, yiyen kim?

20 Nisan 2006

Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'den söz ediyorum."Zehirli variller konusuna açıklık getireceğim" derken olayı arapsaçına çevirdi.Önce bu zehirli varillerin kime, hangi firmaya ait olduğunu, sahibinin ismini bile bildiğini, açıklamıştı.Bakan Pepe, "Tuzla'daki varillerin ciddi bir fabrikaya ait olduğunu" belirterek, şöyle demişti: "100 bin dolar vermemek için 100 bin kişinin zehirlenmesini göze alacak kadar paragöz bir adam, açgözlü bir adam".Sonra aradan şu kadar gün geçti, biz ismi duymayı beklerken, o "İlanlar veririz, halkı zehirleyenleri açıklarız" diyor ama hâlâ isim veya isimleri açıklamıyordu.Ben de diyorum ki: Hadi açıkla sayın bakan. Demek ki biliyorsun, bildiğini açıkla. Kamuoyu bekliyor, halk bekliyor.1- Bu variller şahıs olarak kimin?2- Bu varillerin buraya gömülmesine göz yumanlar kimler?3- Bu varillerin sahibi şahıs veya firmalar rüşvet verdiler mi? Onların oraya gömülmesine göz yuman veya göz yumanlar varsa ne kadar rüşvet aldılar? Aldılar mı?Bu üç sorunun cevabını bakandan bekliyorum.Yoksa Sayın Pepe doğru başlattığı bir olayı, sona erdirmekte zaaf gösteren bir bakan olarak anılacaktır.* * *TÜRKİYE Kimya Sanayicileri Derneği (TKSD) Çevre Danışmanı Dr. Caner

Yazının Devamı

İstanbul neyin başkenti?

13 Nisan 2006

"Bu şehirdeki çarpık yapılaşmanın yüzde 90'ında mimarların, mühendislerin imzası var."Evet, mühendislerimizin, mimarlarımızın günahı var da, belediye başkanlarının ve tayfalarının günahı yok mu?Tabii ki var.Belediye ve bazı mühendisler bu şehri elbirliğiyle köye çevirdiler.* * *İNGİLİZLERİN önceki gün açıklanan 200 şehir arasında yaşanabilirlik sıralamasında İstanbul 108'inci.İstanbul'da yapıların yüzde 65'i kaçak.Bu kaçak binalar bir gecede gökten inmedi ki!İstanbul'un nüfusu yılda 500 bin kişi artıyor.Göç bu şehir için hayati bir sorun. Bunun hızını kesmek bu kadar zor mu?Gecekondu ve işportayı belediyeler teşvik etmediler mi?Dolayısıyla göçü de onlar hızlandırdılar.Bazıları bunu oy için yaptıysa, bazıları için de başka nedenler vardı.Sonuçta olan İstanbul'a oldu.* * *PRATİĞE ve bugüne gelelim.Belediye başkanlarımızın bir kısmı ve onların bazı çalışanları, bazı mühendisleri yine uyuyor, şehri dolaşmıyor, görmüyor.Adam variller dolusu zehirli atıkları kamyonlarla taşıyıp Tuzla'da bir arsaya gömüyor, "Ne yapıyorsun?" diyen yok.Şimdi bu atıkların imhası için bir milyon dolar lazım. Bu para halkın cebinden çıkacak. Peki bu atıkları imha parasını kimler aralarında paylaştı? Bunlara

Yazının Devamı

Yarın çok geç olacak

6 Nisan 2006

Türkiye iç savaşın eşiğine geldi. Kalkışma provası önem kazandı.Bunları, aklı başında olan herkesi, Kürt kökenli de olsa her kardeşimizi göreve davet için tekrar ediyoruz.Türkiye'nin bugün o, bu problemi yok. Tek problemi, tarihi problemi var, o da "bölünme".Türkiye'yi bölmek isteyenler cüretlerini artırdı, bu niyetlerini eskisi gibi gizlemiyorlar, açıkça söylüyorlar ve bunun için çarpışıyorlar...Ankara nerede?.. Yarın çok geç olacak.* * *Acele, bütün partiler bir araya gelmeli ve Türkiye'nin bölünmesini istemiyorlarsa, ortak tedbirler üzerinde anlaşmalılar.Bu tedbirler oy hesabıyla sulandırılamaz. Türkiye halkı hangi kökenden olursa olsun geleceğinden emin olmak istiyor. Bunun teminatı bütün siyasi partiler olabilir. Bu önemli konu, yani Türkiye'nin bölünüp bölünmemesi konusu yalnız AKP'ye, yani Tayyip Erdoğan'a bırakılamayacak kadar önemli bir konudur. AKP ve Erdoğan geçici, ama Türkiye kalıcıdır. * * *BU gidiş, Türk halkının birbirini boğazlamasına gidiştir. e-postalara bugünlerde bakanlar bunu görürler."Olmaz", demeyin 5-10 yıl önce bugün olanları hayal edebilir miydiniz?İsyan emirlerini duyuran Roj TV Ankara'dan, Paris, Londra gibi dış merkez, "Emed" adını verdiği Diyarbakır

Yazının Devamı

Bu komisyon mahkeme mi?

30 Mart 2006

13 kişilik komisyonun AKP'li bir üyesi "Hayati tehlike var" diye, üç üyesi de sebep göstermeksizin Şemdinli'ye gitmedi.Tabii her şeyden önce AKP'li üyenin mazeretini anlamak mümkün değil.Komisyona seçilmeye gelince varsın, ama Şemdinli'ye gitmeye gelince "Tehlike var" bahanesi... Olmaz böyle şey.Milletvekili, memleketin şurası tehlikeli, burası tehlikesiz, diye ayrım yapamaz.Bir bölgeye milletvekili gidemiyorsa halk ne yapsın?Milletvekilinin yapacağı, o bölgenin güvenli bir yer olması için çalışmak değil midir?***BASIN Konseyi'nin hafta sonunda "üyeler kurulu toplantısı" vardı.Toplantıya misafir konuşmacı olarak Onursal Başsavcı Sabih Kanadoğlu katıldı.Kanadoğlu'nun bir hukukçu olarak sözleri medyada önemine paralel bir yer almadı. Belki bu sözlere karşı olanlar da bulunur, bir tartışma yaratılırdı. Ve bu münakaşa dikkat çeker, ülke için yararlı olurdu.***SABİH Kanadoğlu'nun sözlerini buraya almak ve görüşlerimizi de buna eklemek bizim için adeta görev oldu.Meclis Şemdinli Araştırma Komisyonu her şeyden önce Anasaya'ya aykırıdır.Bu komisyonun yaptığı yargıya müdahaledir. Komisyon "araştırma"yı "soruşturma"ya dönüştürmektedir.Bu sözlerden çıkan sonuç, yani bizim anladığımız, bu

Yazının Devamı

Önce PKK, artık bölünme

23 Mart 2006

Bunu açıklıyorum.* * *BU konuyu boşuna açmadık.Nevruz ne gösterdi?Artık Güneydoğu sorunu yalnız başına PKK sorunu değil.Kısa sürede nereden nereye geldik?Kısa süre diyorum çünkü devlet hayatında 5-10 yıl çok kısa bir süre sayılır.Bazıları demokratikleşme ve kalkınma sorununu yani Güneydoğu sorununu, Güneydoğu'nun Türkiye'den ayrılması, ayrı bir devlet kurma sorunu haline getirdi.Oysa Kürt kökenli kardeşlerimizin çoğunluğunun, yani "makul kesim"in bu düşüncede, ayrılık düşüncesinde olmadığını biliyoruz.Onların Türkiye'nin asli sahibi olma şuuruna sahip, birinci sınıf vatandaş olduklarını, bildiklerini görüyoruz.Nereden biliyoruz, görüyoruz?Verdikleri oylardan biliyoruz ve görüyoruz.Ayrılıkçılar onlardan oy alamıyor.Öyleyse tehlike nerede?Tehlike, hükümetin ayrılıkçıları boş bırakmasında. Onların korku yayıp bölgede mesafe aldıklarının görülmesinde.TV'de geçen gün konuşan Hüsamettin Cindoruk'un "Güneydoğu ordusu" kurulmasını önermesi boşuna değil.* * *BAŞKA bir TV programına hafta içinde Kürt kökenli iki vatandaşımız katıldı.Bunlardan biri "etnik bir vakfın" da başkanı olan Mehmet Baykara idi.Programın sonrasında taktik icabı olduğunu zannettiğim yumuşamaya rağmen, Baykara'nın

Yazının Devamı