Beklenti o kadar çok ki...

16 Mart 2006

Ertuğrul Özkök bir süre önce herkesin aklındaki soruyu kâğıda döktü.Bu sorunun cevabı şöyle olmalı:"Köşeler okuyucunundur.""Halkın" demiyorum, "okuyucunun" diyorum.Yani yazar okuyucunun tercümanı olacak, onun memleket, iç, dış siyaset, ekonomi konusunda düşündüklerini ve düşünemediklerini aksettirecek. Okuyucu köşeleri okuyarak "Oh be!" diyecek. Köşeler, okuyucu ekseriyetinin adeta avukatı olacak. Köşeler bilgi verecek, yorum yapacak. Hatta, "Gazete kâğıttan bir beyindir" diyebiliyorsak köşelerin o beyni yaratanlar olduğunu söyleyebileceğiz.Ama köşeler, yazarın edebiyat yapma, kendini tatmin etme vasıtası olmayacak.* * *ÖYLEYSE, tekrar ederek okurların ekseriyetine tercüman olalım.Türkiye'de hukuk eğitiminin yeni baştan ele alınması gerekli mi?En son Van olayı gösterdi ki gerekli.Bunu hukuk otoriteleri de söylüyor.Ne zaman ki hukuk fakülteleri çoğaldı işte o zamandan beri hukuk eğitiminde kalite düştü. Çünkü yeni fakülteleri doyuracak hoca bulunamadı.* * *BU ülkenin ekonomisi üzerinde çeşitli görüşler var.İçinde olduğumuz durumu "istikrar" kelimesiyle mi anlatmak doğrudur, yoksa, "patlamadan önceki sessizlik" cümlesiyle mi?İşsizlik, Türk parasının aşırı kıymetlenmesi, cari açık

Yazının Devamı

'Arapsaçı' derler ya, öyle

9 Mart 2006

Van Rektörü Yücel Aşkın davasıyla adını duyuran Savcı Ferhat Sarıkaya diğer suçlamalarını, PKK'ya yardım ve yataklıktan yargılanan Mehmet Ali Altındağ'ın verdiği ifadelere dayandırıyor. Van Savcısı'na, tutanaklardaki Mehmet Ali Altındağ'ın ifadesini Şemdinli komisyonu başkanı Musa Sıvacıoğlu'nun verdiği anlaşılıyor. Bu da kanunlara aykırı bir durum.Savcı Sarıkaya, Şemdinli'de patlayan bombaların "bölgede güvenlik kaosu yaratarak siyasi otoriteyi baskı altına almak ve AB sürecini baltalamak" amacı taşıdığını ileri sürüyor.Bu suçlamalar, yeterince inceleme yapılmadığını göstermiyor mu? * * *Şemdinli'deki bombalamaları soruşturan Van Savcısı Sarıkaya, Büyükanıt'ın 7'nci Kolordu Komutanı olarak Diyarbakır'da görev yaptığı 1996-1997 arasında "örgüt kurduğunu, görevi kötüye kullandığını ve sahte belge düzenlediğini" de iddia ediyor. Savcı o dönemde Büyükanıt'a bağlı olan iki albay, bir binbaşı ve bir yüzbaşının da bu örgüt içinde yer aldığını öne sürüyor.Bunların sağlam delilleri nerede?.. İtham büyük ama ciddi kanıt yok.* * *Türk ordusu, içindeki çürükleri, kimsenin uyarısına meydan kalmadan ayıklayan bir müessese...Belki de bu nedenle Türk ordusu güvenilirlik anketlerinde en başlarda

Yazının Devamı

Türkiye büyük, hükümet küçük

2 Mart 2006

Yok.Ekonomi politikası nasıl IMF'ye teslim edilmişse dış politika da Allah'a emanet edildi.Siz bakmayın Irak Başbakanı'nın Ankara'ya gelişine ve Şii liderinin gelecek oluşuna...Bol bol kırmızı çizgi ilan eden bu hükümet değil mi?Hani Kuzey Irak'ta Kürt devleti kurulmasına Ankara karşıydı, bu en önemli kırmızı çizgilerimizden biriydi? Ne oldu? Kuzey Irak'ta adım adım devlet geldi, kırmızı çizgiyi ezdi geçti.Önceki gün, sonradan Ankara'nın yalanlamasına rağmen, bu devleti ve başbakanı olarak Barzani'yi Türkiye'nin kabul ettiği duyuruldu. Yakında, bu federe devlet tam bağımsız olabilir.Üstelik Irak Başbakanı'nın Ankara'yı ziyareti de krize sebep oldu.* * *Gelelim iç politikaya."Kürt sorunu" sözü de havada kaldı.Başbakan Erdoğan bu sorunun ne olduğunu, içeriğini daha açıklayamadı."Kürt sorunu" demekle PKK terörüne son verebileceğini düşündüyse de yanıldığını gördü.Bunların hep üzerinde durduk. Yazdık. Ama değişen pek bir şey olmadı.* * *Azerbaycanlı gazeteci TV'de konuşuyor. "Türkiye'yi biz büyük devlet olarak görüyoruz."Biz Türk vatandaşları da öyle görüyorduk ama bu hükümet büyük devlete yakışan şekilde hareket etmiyor.Bunu aylar önce belirtmiştik. Önceki gün de eski Cumhurbaşkanı

Yazının Devamı

Nükleerde geç ama mutlu son

23 Şubat 2006

Nasıl?Nükleer santrallar kurarak.İhale maratonu başlıyor bile.Başbakan Erdoğan, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından belirlenen yerler arasından birini seçecek ve seçilen bölge "nükleer ada" olarak tanımlanacak.TAEK'in, Erdoğan'a sunduğu 7 bölge şöyle sıralandı: Beyşehir-Seydişehir (Konya), Nallıhan-Beypazarı, Akçakoca, Ereğli, Sinop (Karadeniz kıyı çizgisi), Akkuyu (Mersin), İğneada (Kırklareli), Kırıkkale-Nevşehir (Kızılırmak hattı boyunca).* * *BAZI güçler engel oldular ve bugüne kadar Türkiye'de nükleer santrallar kurulamadı.Ama Çernobil'in zararını Türkiye de gördü. Yani bizde nükleer santral kurulmadı ama dışarıda kurulan santralın zararı bizim halkımız tarafından çekildi. Çünkü Çernobil nükleer santralı demodeydi, oysa yeniler birkaç kat daha güvenli.Öyle olmasa ABD Başkanı Bush, ABD'de yeni nükleer santrallar yapımı için emir verir miydi?* * *OLAYA ulusal ihtiyaçlar yönünden bakmayı, ideolojileri bir yana bırakmayı geç de olsa halkımız öğrendi. Bunu daha önce öğrenseydik 1970'ten beri nükleer enerjiden bizde dünyadaki birçok toplum gibi yararlanabilir, bütün enerjimizi adeta tek kaynağa, el âlemin doğalgazına bağlamazdık.* * *TÜRKİYE sorunlarını biriktiren bir

Yazının Devamı

Türk onuruna hayali tamir

16 Şubat 2006

Gerçek çuval bırakıldı, filmdeki çuvallar dillerde."Kurtlar Vadisi Irak" filmi insanımızın nasıl da başarıya susamış olduğunun bir göstergesi.Nasıl da kırılan onuruna tamir fırsatı aradığının ispatı.Filmin gösterdiği diğer önemli nokta, ABD karşıtlığının bu ülkede, yani 70 milyon Türk arasında arttığı.Tabii bunda Amerika'yı yönetenlerin beceriksizliğinin rolü inkâr edilemez...* * *ANKARA iki güç arasında şaşırmış durumda.Halkın büyük kısmı Ankara'yı, daha doğrusu hükümeti ABD'nin yanında görmek istemiyor.Kuzey Irak ve Kerkük sorunu ile Kıbrıs sorununun yakında alacağı nihai şekil AKP hükümetinin geleceğini tayin edecek gibi.Bu tayin ediciliği şimdiden sezmek de mümkün.Belki de ilk kez bu hükümetin başkanı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mersin'de bir grup tarafından yuhalandı ve yumurta yağmuruna tutuldu.* * * ABD'nin Ankara'ya baskısına gelince.Bunu en son, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in, ABD gezisi sırasında gördük.ABD, Ankara'nın isteklerini değil Baydemir'in isteklerini yerine getirdi.* * *ANKARA bu iki güç, ABD ve Türk halkı arasında sıkışmışken, çıkış noktasını AB üyesi olmakta arıyor.Oysa Avrupa'da ve Türkiye'de, Türklerin AB üyesi olmasını

Yazının Devamı

Hukukta kalite düştü mü?

9 Şubat 2006

Bunlar tümden haksız mı?Hayır.İşte son örnek Ağca'nın hapiste kalma süresinin hesabı. Yani, "müddetname..."Bazı hâkimlerin, en azından kendi işlerini iyi bilmedikleri ortaya çıkmadı mı?Bu konuda tedbir alması gereken Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in "Herkese soruşturma açarsak görev yapacak eleman bulamayız" lafı da yargıdan düzgün iş bekleyenleri tahrik edici bir söz oldu.Belki de bu nedenle MGK Genel Sekreteri Alpogan yargı mensuplarının eğitimini öne sürdü.Alpogan'ın sözlerinden alınan yüksek yargının başkanları ise, ziyaret ettikleri Başbakan'a onu şikâyet ettiler.Oysa başkanların "Doğru söze ne denir" deyişini bildiklerini sanırım.* * *HATIRLADIĞIM kadarıyla, bir tarihte, Yargıtay'ın 1. Başkan Vekili Sayın Mater Kaban da "hukuk eğitimine" değinmişti. Lisede ve hukukta arkadaş olduğumuz Kaban, öncelikle hukukçuların yabancı dil eksiği üzerinde durmuştu.Kaban, "Avrupa ile hukuki entegrasyon için lisan öğrenme olanağının yargı mensuplarına sağlanmasını istemişti."Adli yıl açış konuşmasında Kaban, "Yargı mensuplarının hukuki bilgi eksikliği giderilmeli. Meslek öncesi ve meslek içi eğitime önem verilmeli" demişti.* * *BİR zamanlar hukuk fakültelerine girmek kolay, çıkmak zordu. Zaten

Yazının Devamı

'Nükleer'de geç kalıyoruz

2 Şubat 2006

Doğalgaza bağlı olmanın, elektriği doğalgazla üretmenin bu ülke için, sanayi için, daha doğrusu 70 milyonun yaşamı için tehlike doğurduğu görüldü, yaşandı. Yani tek enerji kaynağına, doğalgaza bağımlı olmamalıyız.Sonra, nükleer konusunda yapılacak çalışma eninde sonunda bu ülkenin askeri üstünlüğünü de sağlayacaktır."Hazır ol cenge isterisen sulhu salah" sözü boşuna söylenmemiştir. Biz barış istiyoruz, ama çevremizdekiler ve dünya?..Soğuk savaşta sıcak savaşı önleyen neydi? "Dehşet dengesi" denen, Batı ile Doğu arasındaki nükleer güç dengesi değil mi?Öyleyse Türkiye'nin nükleer güce sahip olması, hem bölgede Türkiye'nin saygınlığını artıracak, hem de kalıcı barışa hizmet edecektir. Amaç saldırı değil, en azından rahat uyumaktır. Yoksa, Başbakan aksini de söylese "gelişmekte olan ülke" olarak kalmakta devam ederiz.Ve "2000 yılında İtalya'yı yakalamak" Türkiye için hayal olmaya devam eder.* * *BELKİ de bu yüzden "Türkiye atom yapabilir" yazımız yankı uyandırdı, lehte mektup yağdı. Tabii aleyhte olanlar da vardı. Şimdi bunlardan birkaçının özetine bakalım.Dr. Serkan Yılmaz ne diyor: "ABD'de nükleer mühendislik doktorasını bitirmiş ve de nükleer endüstride çalışan bir Türk'üm. Bush,

Yazının Devamı

Türkiye "atom" yapabilir

26 Ocak 2006

Bunlardan 1. ve 2. dünya savaşları çok kanlı, 3'üncüsü "Soğuk Savaş" ise kansız, ama çok etkili oldu.Bugün ise dünya bir karmaşa, adeta yeniden yapılanma süreci içine girdi.Bu süreç ne kadar sürecek ve süreç bittiğinde ülkeler ne şekil alacak?Bu soruya açık seçik cevap vermek bugünden mümkün değil ama o sürecin sonunda pişman olmamak, bugünden tedbir almak, yani "kuvvetli" olmakla mümkün...Buna mecburuz.Kuvvetli olmak içinse birinci şart, birlik ve bütünlükten taviz vermemek, nükleer araştırma ve geliştirmeye önem vermektir. Bunu tecavüz için kullanmak değil, kendi birlik ve bütünlüğümüzü, bölgedeki saygınlığımızı korumak için yapmaktır.* * *YARI şaka yarı ciddi, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio da Silva Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e ne diyor:"Ordunuz çok güçlü ve büyük. İyi ki komşu değiliz..."Bu ordunun elinde bir de nükleer imkân olsa Türkiye saygınlığın yanında bölgesinde tayin edici, belirleyici güç olmaz mı?Olur.Bakın, bugün dünyanın yeniden şekillenmesinde "nükleer" en önemli unsuru teşkil ediyor.Önce, "nükleer santrallar", "nükleer güç" ve bunun askeriyeye de intikali.Bir habere göre, Türkiye bugünlerde, önce İran'ınki olmak üzere bölgede artan füze tehdidine karşı

Yazının Devamı