Mustafa Kemal Ulusu - kulusu@hotmail.com
Dün Milliyet gazetesindeki köşemde, Sayın Mustafa Denizli hocamız ile ilgili “Büyük Mustafa” başlıklı yazımda, Türkiye Futbol Federasyonu başkanı olduğum dönemde Türkiye’de kurs bitirmemesine rağmen teknik direktörlük yapabilme hususunda yönetim kurulu kararı da alarak yetkimi kullandığımı yazmıştım.
Bazı internet siteleri, maalesef beni hiç arayıp sormadan hem Sayın Denizli, hem de benim hakkımda “sahtekarlık” ifadesini kullandılar. Eski bir Futbol Federasyonu Başkanı olarak bana, bugüne kadar ne spor ne de iş hayatımda hiç kimsenin yakıştırmadığı bu ifade, hem bana hem de Mustafa Denizli hocamıza yönelik çok çirkin bir iftiradır.
Mustafa Denizli, o yıl İngiltere’de çok muteber bir kursu bitirerek gelmişti. Ancak o yıllarda yurt dışı kurslarını Futbol Federasyonu nedense kabul etmiyordu. Zaten bu yanlış kısa bir zaman sonra düzeltildi ve yurt dışı kurslar Türkiye’de de kabul edildi.
Esasında federasyonun hukuk kurulu bana “İmzalayamazsınız” dememişti, “İmzalayabilirsiniz ama
Bülent AKARCALI - Sağlık ve Turizm eski Bakanı
ABD Başkanı Joe Biden, Amerikan yerlileriyle (Kızılderililer) ilgili yaptığı yazılı açıklamada yaşadıkları olayları “soykırım” olarak tanımladı.
“Her yıl bugün kitle kıyımları ve soykırımlarla öldürdüğümüz Amerikan Yerlilerini hatırlıyoruz ve böyle bir zulmün bir daha yaşanmaması için taahhüdümüzü yeniliyoruz.
1539-40 yıllarında, İspanyolların Florida ve Alabama’da başlatıp, ABD olarak kuruluş yılımız 4 Temmuz 1776’dan ‘Son Katliam-Last Massacre’ adlandırdığımız 1911 yılına kadar katliam, zulüm ve rezerv denilen toplama kamplarına tehcir ederek açlığa mahkum ettiğimiz, yaptığımız soykırımla yalnız 10 milyon tanesini öldürmekle kalmadığımız, uyguladığımız asimilasyon politikalarıyla dillerini-dinlerini-yaşam tarzlarını yok ederek kültürel soykırım da uyguladığımız 554 Kızıl Derili Kabilesinden geriye kalabilen az sayıda ki mensuplarının acılarını anmak ve paylaşmak isterim.
Bunları, ABD vatandaşlarını suçlamak için değil, asla tekrarlanmaması ve Vietnam, Irak gibi
Mete Veyisoğlu - mete.vey@yandex.com
Milliyet.com.tr üzerinden erişebileceğiniz ‘Normalin Aldatıcı Rahatlığı’ başlıklı yazımda, finansal varlıkların tabi olduğu risklerin günlük yaşantımızda görmeye alışık olduğumuz risklerden çok daha farklı ve tehlikeli olduğuna değinmiştim. Bu riskler sadece ekonomi ve finans profesyonellerini değil, birikimlerini korumak isteyen herkesi yakından ilgilendiriyor. Örneğin Nisan ayında Borsa İstanbul’da ve bazı kripto varlıklarda yaşanan fiyat dalgalanmaları, birçok bireysel yatırımcıyı zarara uğrattı. Bugün finansal varlıklardaki riske farklı bir açıdan yaklaşacağız. Bir oyunla başlayalım.
Bul turayı al parayı - I
Bize şöyle bir oyun önerildiğini hayal edelim: Oyuna katılım ücreti 100 Lira. Hilesiz bir para ile yazı-tura atılıyor. Para hilesiz olduğu için yazı veya tura gelme ihtimalleri eşittir ve yüzde 50’dir. Bu oyunda, tura gelirse 150 Lira alıyoruz, yani 50 Lira kâr ediyoruz. Yazı gelirse 40 Lira kaybediyoruz ve sadece 60 Lira geri alıyoruz. Oyunu istediğimiz kadar oynama hakkımız var. Bu oyunu oynamayı kabul eder miydiniz, ve
Mustafa Kemal Ulusu - kulusu@hotmail.com
Büyük Mustafa, Mustafa Denizli’nin Altay’da tanındığı ismiydi, ama onun Altay’dan sonra GS’da da öylesine başarılı bir futbol kariyeri oldu ki, o büyüklük sıfatını helalinden hep hak etti.
Onu ilk Altay’da oynarken tanıdım, o meşhur sol ayağı, çalımları, şutları ve hele kornerleri ve de kornerden attığı goller unutulmazdı, bunun yanında ayrıca çok efendi bir futbolcu profili de çizmiştir. 1984’te TFF Başkanı olduğum yıl GS’da futbolu bırakmış ve son jübilesini de İzmir’de Altay ile GS‘ın oynadığı maçta yapmıştı.
O dönem, benim önce Milli Takım’a baş danışman olarak getirdiğim ama benim vasıtamla GS’ın da aynı zamanda T. Direktörü olan J. Derwall, Mustafa Denizli’yi yanına antrenör olarak istemişti. Fakat Denizli, Türkiye’de T. Direktörlük kursuna gitmediği için belgesi yoktu ve bu sebeple de hocalık yapamazdı. GS Başkanı rahmetli Ali Uras, Derwall ile beni arayıp bu konu için yardımcı olmamı rica ettiler, hemen hukuk kurulumu topladım ve konuyu
Aybars Kuday - aybarskuday@yahoo.com
Eğer ülkenin kalbur üstü futbolcularının demeçlerinde bu veya benzeri mesajları sık sık duyuyor isek biz Türkiye’de adına “Süper Lig” dediğimiz organizasyonumuz ile ilgili doğru şeyler yapmayı başaramamışız demektir. Türkiye’de en üst düzey takımlarda oynayan futbolcuların “Benim hedeflerim var, ileride mutlaka Avrupa’ya gitmek istiyorum” şeklindeki demeçlerinden aslında bir çok çıkarım yapabiliriz. Bunlardan en barizi, futbolcularımızın Türkiye Süper Ligi’nde mutlu olmadıkları gerçeğidir.
Örnek vereyim; 4 büyükler dediğimiz ligimizin kalbur üstü takımlarında oynayan oyuncularımızın bir kaç başarılı maç performansı sonrası yurt dışında büyük küçük ayırt etmeden herhangi bir kulüpten gelen teklifi üstüne atlama suretiyle kabul ettiğini ve bizlerin “dev” olarak adlandırdığı takımları arkasına bile bakmadan bırakıp gittiğini sık sık görüyoruz.
Üstüne üstlük bu orta sınıf
TEKNOLOJİ OKUR-YAZARLIĞI VE ÖĞRETMEN YETİŞTİRME SORUNU -2
Prof. Dr. Hıfzı DOĞAN / (İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi)
Teknoloji eğitiminde öğrenciler sınıf ve laboratuvar ortamında, yaş ve gelişim durumlarına uygun proje ve problemlere çözüm üretirken teknolojiye özgü süreç ve stratejileri kullanırlar. Örneğin okul öncesi ve ilkokul seviyesinde sistem kavramı, bisiklet ve parçalarının işlevleri incelenerek kavramlaştırılırken, lise düzeyinde bu kavram, ulaştırma sistemi, alt sistemler ve bunların toplum ile çevreye etkilerini içerecek şekilde daha kapsamlı olarak ele alınır.
Öğrencilerin sınıf ve laboratuvar ortamında yaptıkları etkinlikler, inşaat alanında bir sitenin planlanmasını; fabrikasyon üretim sisteminde bir ürünün tasarlanmasını, denenmesini, üretilmesini, paketlenmesini ve pazarlanmasını içerebilir. Proje çalışmaları çeşitli alanlardaki birçok etkinliği kapsayacak şekilde sürdürülür. Örneğin, ulaştırma alanında araba, roket, uçak gibi araç modellerinin yapılmasını;
Prof. Dr. Hıfzı DOĞAN - (İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi)
Teknoloji okur-yazarlığı ve öğretmen yetiştirme sorunu -1
"Günümüz insanı ya teknoloji üreticisi ya da tüketicisi olarak, önceki dönemlerle mukayese edilemeyecek yoğunlukta teknolojinin ürettiği ürün ve sistemlerin meydana getirdiği bir ortamda teknoloji ile iç içe yaşamaktadır...”
“Geleceğimiz bakımından insanı ve toplumu bu derece etkileyen teknolojik gelişmelere duyarsız kalamayız. Genç, yetişkin, kadın ve erkek tüm vatandaşlarımızın, özellikle gençlerimizin teknoloji okur-yazarlığı yeterliliklerini geliştirmek zorundayız...”
Kovid 19 salgını döneminde birey ve toplum olarak kazandığımız deneyimler, insanın günlük yaşamı ile teknoloji arasında ne kadar güçlü bir ilişkinin bulunduğunu açık ve net olarak gösterdi. İnsan sağlığını korumada teknolojinin önemi, gerek aşı gibi yeni ürünlerin geliştirmesinde gerekse hastanelerde bulunan teknolojik cihazların etkin olarak kullanılmasında çok daha belirgin hale geldi. Teknolojinin
Mustafa Kemal Ulusu - kulusu@hotmail.com
Her türk vatandaşı gibi ülkemizdeki bilhassa eğitim, kültür, tarım, hayvancılık, tabiat varlıklarının korunamaması vb. birçok konudaki eksikliklerimizi görerek üzülüyoruz, ayrıca her geçen yıl bunların düzeleceğine, biraz daha geriye gittiğini görmek de bizi ayrıca çok üzüyor.
Kurtuluş Savaşı’ndan çıkan Türkiye’miz bu günlerden çok daha kötü durumdaydı, ama Ulu Önder’imiz Atatürk, büyük askeri dehasının yanında, Cumhurbaşkanı olduktan sonra sivil hayatta da, ne denli büyük bir bilgiye, kültüre ve de vizyona sahip olduğunu gösteren çok büyük reformist hamleler yaptı, hem de bizzat bu işlerin başında olmak üzere. Ülkenin her bir köşesinde; tarım, hayvancılık, madencilik, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim, iç ve dış ticaret, gençlik ve spor, turizm, uluslarası ilişkiler, din ve benzeri bir çok konuda Türkiye çağ atlattı. Bu reformları ve kalkınma projesini başlatırken Atatürk acaba nelerden