Beşiktaş’a Robinho şart!..

21 Ağustos 2010

Yabancı futbolcuya “futbol değeri ve becerisi için saygı duymanın yanı sıra”, geldiği takımı güçlendirdiği kadar geldiği kulübün ruhunu zayıflatan, bin bir emekle üretilip ihraç edilen binlerce konteynır fındık, fıstık, tekstile mal olan, forma gasp edip milli takıma yetişecek gençlerin önünü tıkayan birer “kredi kartı sarmalı” gibi bakan ben, “Beşiktaş’ın, Quaresma ve Guti’den sonra Robinho’yu da alması gerekir” dersem tuhaf kaçar belki...
6+2’ye ayak direrken, yabancı futbolculardan bir takım kuran Beşiktaş’ı, Robinho’ya itmek, acayip ötesi olsa gerek...
Ama şart...
Neden mi?..
Çünkü “geri dönülecek”, hatta “durulacak” noktayı çoktan geçti Beşiktaş!..
Denizaltı mağarasına dalan dalgıcın, tüpteki havanın yarısından fazlasını harcadıktan sonra yaşamsal çıkış noktasını geride değil ileride aramak zorunda olması gibi.
İspanya kıyılarına çıkan Tarık Bin Ziyad’ın gemileri yakması gibi.

Yazının Devamı

Şifo Mehmet Beşiktaşlılığını yaptı!...

17 Ağustos 2010

Hani, lig şekillenip şampiyonluk düğümünü çözecek maçlar kapıya dayandığında, farklı olmak /ilgi çekmek isteyen komplo teorisyenleri, her hocanın “kulüp aidiyeti” ile ilgili spekülasyonlara girerler ya...
Hani, Beşiktaşlı hoca Beşiktaş’ın karşısında takımına “yenilin” dermiş, Fenerbahçe maçında takımını “iki kat motive edermiş” gibi dedikodular üretip reyting arayan “kifayetsiz muhterisler” türer ya...
Aynı adamların Şifo Mehmet’li Antalyaspor’un yaptığına akılları mı yetmedi acaba?
Muhteşem bir komplo önlerinde duruyor, farkında değiller.
Nasıl mı?
“Şifo Mehmet, ligin ilk maçının ilk devresinde takımına 4 gol yedirerek, Aykut Kocaman’ın kucağına kocaman bir bomba bırakmış ve Fenerbahçe’yi içerden çökertmek yolunda en büyük adımı atıp Beşiktaşlılığını yapmıştır!..”
Klasik komplolardan daha “renkli” değil mi?

Yazının Devamı

Futbolu yeniden keşfedelim

14 Ağustos 2010

Futbolun "ne olduğunu" herkes bilir! Lakin, daha da önemlisi "ne olmadığını" keşfetmektir...
Keşfetmek, öğrenmek, anlamak ve dilini/ayağını ona göre uzatmak...
Çünkü futbol denilen değere tüm insanlık ortak.
* * *
Bir kere, yorumcular şöhrete kavuşsun para kazansın diye icat edilmemiştir futbol.
Yediği kaba tüküren ve kişisel şovuyla sahadaki aksiyonun önüne geçmeye uğraşan reyting bağımlılarının, canı çektikçe uğrayacağı ve eski/kirli çamaşırlarını bırakıp karşılığında servet alacağı günübirlik pansiyon olamaz...
Olmamalıdır.

Yazının Devamı

Yemekte Aykut Kocaman’ın boğazına dizilenler!

13 Ağustos 2010

Ben davete icabet edemediğim için Aykut Kocaman ve Şekip Mosturoğlu’nun saygın gazetecilerimizle birlikte yediği “bilgilendirme” yemeğindeki sohbetleri sevgili meslektaşlarımın kaleminden okudum tabi...
Masaya hangi sorun/soru yatırılmışsa Aykut Hoca’nın yanıtı ve meali gayet açıklıkla yer aldı sayfalarda. Burada anahtar kelime “Aykut Hoca’nın yanıtı”!..
Ne söylemişse o kadar.
Tamam. Aykut Kocaman’ın yalan söyleyecek hali yok.
Lakin, sancılı bir süreç ardından rötarlı olarak Fenerbahçe’nin dümenine geçmiş, henüz transferi bile tamamlayamamış, Süper Lig’in ilk maçına dahi çıkmamış bir hoca, adı Aykut Hoca da olsa bazı şeyleri kendine saklamak zorundadır.
Bilerek yanıltmaz, fakat bazı şeyleri es geçer. Es geçmelidir.
Hem aksaklığın düzelmesine zaman tanımak için hem de aksaklığın kaynağını kamuoyuna afişe edip dedikoducu durumuna düşmemek için.

Yazının Devamı

En büyük yatırımı yapan başkan

11 Ağustos 2010

Futbol pahalı iş... Bakın koskoca Fenerbahçe’nin borçlarını ödeyebilmek için halka açılması gerektiğini söylüyor uzmanlar.
Beşiktaş, halka değil, ama başkan Yıldırım Demirören’e öyle bir açılmış ki, o açığı yamayacak iğne iplik icat edilmedi.
Galatasaray “garaj satışı” modunda, değerini bulsa Rijkaard’ı bile satacak neredeyse.
Madem ki, konumuz futbol ve para... Şimdi “içinizi açacak”, sizi “duygulandıracak”, “göğsünüzü kabartacak” bir dram anlatayım bu konuda.
Evet bir dram... Gözyaşlarıyla güldüren, hüzünle sevindiren bir vaka.
* * *
Yer Bingöl...

Yazının Devamı

Alex gitsin mi, kalsın mı?

10 Ağustos 2010

Bırakın futbolcuları, en forslu kulüp başkanlarından en karizmatik teknik direktörlere kadar her futbol aktörüne “anket” açan medya, söz konusu Alex olunca ne hikmetse kulağının üzerine yatıyor.
İş başa düştü, mecburen biz soracağız yine:
“Alex gitsin mi, kalsın mı”?
* * *
Aslında, başkanlardan teknik direktörlere ve oradan Alex’e kadar futbolun tüm aktörleri hakkında “bu tip kışkırtıcı anketler yapmak” saçmadır hatta ayıptır, ama herkes derisinden canlı canlı ankete gerilirken, Alex’e tanınan ayrıcalık kanıma dokunuyor.
Üstelik, tüm futbol figürleri içinde en çok Alex anketi hak ediyor!
Neden mi?

Yazının Devamı

Kocaman, Alex ve biz

7 Ağustos 2010

Dehşetle düşünüyorum şimdi... Yoksa Aykut Kocaman’a en büyük kötülüğü biz mi yapıyoruz?.. Evet biz... Yani, onun kişiliğini duruşunu takdir edenler, başarılı olmasını yürekten dileyenler.
Bunu çekinmeden tekrar edenler.
Hoca’ya karşı sevgi ve iyi niyet dolu bizler... Biz mi ayak bağı oluyoruz Aykut Kocaman’a? Biz mi bazı adımları atmasını zorlaştırıyoruz? Hatta imkansız hale getiriyoruz.
* * *
“Aykut Kocaman takımı defans oynayamaz”.
“Aykut Kocaman yaşı geçmiş yıldızları almaz”.
“Aykut Kocaman taviz vermez, sırtından vurmaz”.

Yazının Devamı

Affet bizi futbol!

4 Ağustos 2010

Günahını almışız futbolcuların!.. Haksızlık etmişiz. Beterin beteri olduğunu unutmuşuz.
Bırakın yeşil sahayı, gencecik adamların akşamlarında, özellerinde bile en ufak yanlışı dağa çevirmişiz.
Hepsine orantısız güç kullanmış, kastı aşan ifadelerle yüklenmişiz.
Kusura bakmasınlar.
* * *
Vebali boynumuzda teknik direktörlerin!.. Meğer ne olgun insanlarmış. Ne kadar hazımlı ve kibarlarmış.
Bırakın rakibi suçlamayı, rakibin adını cümle içinde kullansa, hatta bir ima kokusu olsa... Hurraaa; yargısız infaz yapmışız.

Yazının Devamı