45 dakika uyuyan dev

8 Aralık 2008

Bir tek hata yaptı ev sahibi takım; ikinci yarıda savunmayı boşladı. Belki yorgunluktan geri dönüşleri yavaşladı. İşte o andan itibaren Skibbe’nin hayalleri gerçek olmaya başladı

Şu suni çimden bahsetmeyen bir yazı istiyordum ama ne mümkün...
Bu sefer de “Skibbe’nin tercihi” başrolü sahaya verdi!
Ofansif bir takımdı Skibbe’ninki... Üçlü savunma, kalabalık orta saha ve yeteneğine göre her futbolcunun forvet olacağı bir düzen.
Deplasmanda galibiyet özlemini bitirmeye niyetlenen bir kurgu.
Kimbilir, belki de, “kendisini saha dışında ezen” yönetimini sahada pişman etmek peşindeki bir teknik direktör refleksi... Ankaragücü’nün gücünü ve tribündeki kaosunu da hesaplayınca, teorik olarak gollü bir galibiyet beklemekteydi Galatasaray’ı. Bu planı zorlayan, önce saha...
Tamamı teknik futbolculardan kurulu Galatasaray, “bir fazla seken üç santim az giden toplar” yüzünden hiçbir organizasyonu başarıyla tamamlayamadı ilk yarıda.

Yazının Devamı

Lincoln ‘terbiyesizliğini’ Avrupa’ya taşıdı!

5 Aralık 2008

Lincoln’ün Hacettepe maçında topu sektirerek mesafe kat etmesi(dikkat edin; eğlencesine değil, bir yandan rakip kaleye yaklaşıyor sektirerek) bazılarını deli etti.
Neden?..
Hacettepe futbolcularıyla empati kurup “kendileriyle” dalga geçildiğini mi düşündüler acaba?..
Bu doğruysa, Türk Futbol yorumculuğu adına büyük bir adımdır ve her ne kadar sonuçları “linç girişimine” benzese de olaya “empati” gibi insani bir boyut katılmıştır.
Darısı o yorumların muhataplarının, o yorumları dinleyenlerin başına. Yorumcunun empati sırası bir gün onlara da gelir umalım.
* * *
İkinci şık... Teknik direktör Arıca’nın Lincoln’ü ayağının altına almak amaçlı hamlesini “verimli bir yol” olarak görmüş olabilirler.

Yazının Devamı

Hakan Şükür modeli Arda!

3 Aralık 2008

Galatasaray’ın “Koca Ağız”ı Arda mı olmalı?.. Hayır... Bin kere hayır...
Önce Arda’ya sonra Galatasaray’a, futbolumuza, size, bize yazıktır.
Gücünü formasından ve futbolundan alıp “her yere laf yetiştiren” yıldız futbolcu devri, Hakan Şükür ile başlamış ve onunla bitmiştir çoktan.
O bile zor dayanmıştır.
Hakan Şükür, cemaatiyle, futboluyla, belagat kabiliyetiyle “özel” bir hadisedir.
Eşi benzeri mümkün değildir... Fotokopilerinin futbolculuğu benzese, hayat görüşü benzemez; zekası benzeyenin hitabeti yetmez.
Arda’ya Hakan’ın kostümünü giydirmeye çalışanlar belki günü kurtarır, egolarını rahatlatır ama onları Allah affetse futbol kamuoyu etmez.

Yazının Devamı

Bu da ‘Lucescu’ derbisi!

2 Aralık 2008

Lucescu, Başkan Ahmedov ile oturup anlaşırsa ve Shaktar Donetsk’den bavulunu toplarsa, Galatasaray’ın başına geleceği kesin midir?
Hiç sanmıyorum!
Fenerbahçe’nin “vize” vermesi lazımdır!
Galatasaray eski hocasını isteyebilir. Lakin Lucescu’nun gönlü Fenerbahçe’dedir! Tabi bu kendi ifadesi değildir ama, mantık onu gerektirir.
Büyük olasılıkla devre arasına kadar topu saha dışında tutacak ve sorulara kaçamak yanıtlar verecektir. Ta ki, Aragones’in kalacağı veya gideceği belli olana kadar.
Peki Aragones gider mi?
Fenerbahçe’deki son gelişmeler ve Başkan Aziz Yıldırım’ın “bırakma” ihtimaline sert yanıtları, aslında Aziz Yıldırım’ın değil, ama Aragones’in suyunu iyice kaynattı. Aragones ve Emre “gelerek”, Aurelio “giderek” resmen başını yediler başkanın.

Yazının Devamı

Mesajların maçı!

1 Aralık 2008

Yeryüzündeki en büyük “dilek ve şikayet kutusu” nerededir sizce?..
İstanbul’da... Mecidiyeköy’de... Ali Sami Yen Stadı’nın ta kendisi...
Evet, stadın tamamı “kutu” gibi... Her türlü “dilek ve şikayet” mesajları bu kutuya atılmakta. Galatasaray’da futbol adına pek bir şey görülmediyse sebebi bu olmalı; mesaj bolluğundan hatlar kilitlendi belki.
Mesajlar gişede başladı... Seyirci gelmedi, “ayağınızı denk atın” dedi.
Gelen bir avuç insan, Metin Oktay’ı anarak mesaj verdi; “Bu formanın önemini kavrayın”!..
Yorumcu bile mesaj telaşındaydı... Her söz alan, seyirciye seslendi; “Galatasaray’ı yalnız bırakmayın”!
Futbol bu kadar mesajı kaldırır mıydı bilemiyorum ama mesaj bolluğu vardı dün Ali Sami Yen’de... Skibbe, “Ben olduğum sürece tek santrfora alışacaksınız” dedi mesela.

Yazının Devamı

Derbi öncesi Denizli’nin

29 Kasım 2008

Asla yanıtlanamayan bir sorumuz vardı ya; “Teknik direktörün maça etkisi” diye...
Hayali “oran”lar icat ederdik hani... % 10, % 20... Gününe göre; 40, 50...
Cevabı asla bulamayacak olsak da en çok yaklaşacağımız an, bu gün sanki!..
Fenerbahçe-Beşiktaş maçında.
Çünkü terazi ortada.
Aragones ve Denizli şu sıralarda muhtemelen orta saha için kafa patlatıyorlardır. Çünkü, niyeti olanın dünyanın en karmaşık işi haline getirilebileceği futbolda, “Orta sahayı elinde tutan maçı alır” şeklinde pratik de vardır aslında.
Hele böyle denk durumlarda.

Yazının Devamı

Demir leblebi

28 Kasım 2008

Avrupa’da kılık değiştiren Galatasaray için leblebi çekirdekti Metalist... Ama “demir leblebi”çıktı

Metalist’in “çerez” olması lazımdı Ali Sami Yen’deki Galatasaray’a...
UEFA’da grup birinciliğine bir ayağı ile basmış ve tarihinde UEFA destanları yazmış Galatasaray kim, Metalist kim!..
Rakip bizim Süper Lig’den bir takım olsa tehlikeli... Stadın üzerinde bir Anadolu kentinin adı yazsa yine sakat... Ama söz konusu maç Avrupa’yla ilintili bir olaysa hava civa. Yahu bunları Beşiktaş da yenmişti İstanbul’da!..
Evet... Avrupa’da kılık değiştiren Galatasaray için leblebi çekirdekti Metalist... Ama “demir leblebi”çıktı.
Koca bir maç boyunca Galatasaray’a da kan kusturdu.
Taktik basitti. İnanılmaz bir adam paylaşma, santrada feci bir baskı, yine de kanatlardan kaçan olursa ufak bir faul...

Yazının Devamı

Fenerbahçe’nin havuçları

27 Kasım 2008

Galatasaray ile derbi gününde “Fenerbahçe kötü oynamalı” başlıklı bir yazı yazmıştım; epey kulaklarım çınlamıştı.
Oysa bu “aykırı” dileğin gerekçesini açıklamıştım Fenerbahçelilere:
* * *
“......Derbide sarı - lacivert formayla ‘muhteşem futbol ve tarihi skor’ ortaya çıksa, hangi sorun tarihe karışacaktır, sorarım size!..
Sadece bir tül atılacak üzerine.
İlk sağanakta ıslanıp eriyecek ve altındakileri olanca haşmetiyle ortaya serecek bir tül.
Bu kış geçmez tülle.

Yazının Devamı