El Saka Norveçli olsaydı...Samet Aybaba Sivas maçında oynatmasaydı...
Gençlerbirliği taraftarı “Aybaba dışarı” diye tempo tutsaydı...
Ve Aybaba Gençlerbirliği taraftarına sitem etmek için “Beni bir Kuzey Avrupalıya tercih ettiler” deseydi...
Yine “ırkçı” mı olacaktı?
Veya “Arjantinli El Saka”... “Beni bir Latin’e tercih ettiler” deseydi Aybaba... “Irkçı” mıydı?
Bu hikaye aynen yaşandı. Ufak bir ayrıntı dışında...
El Saka Avrupalı veya Latin değil, Arap’tı.
Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören’in, Merkez Hakem Kurulu Başkanı’na “validesi ile ilgili” mesaj göndermesi ne anlama gelir?
Sabaha kadar tartışılabilir.
Herkes bir tarafından tutacaktır konuyu... Herkesin kişisel önceliklerine göre bir yorumu olacaktır.
Lakin burası Ters Köşe... Tersten dolanmak gerekir.
Dolayısıyla, bardağa dolu tarafından bakalım önce!..
Bir kulüp başkanının, Merkez Hakem Kurulu Başkanı’na “validesi ile ilgili” mesaj göndermesinde “dolu taraf” olabilir mi?
Hem de nasıl!
Beşiktaş’ın neyi eksikti biliyor musunuz? Türkçesi !.. Yabancı futbolcular için milyonlarca euroya kıyan bu kulüp, saati 100 liradan birkaç Türkçe dersi verdirse, Delgado atılmaz, Beşiktaş son 40 dakikayı 10 kişi oynamazdı.
Evet... Delgado hakem Çakır ile iletişim kurabilse, elleriyle “Tarzanca” anlatmaya çalıştığını söyleyebilecek ve “Hocam bu üçüncü faul, ben bir kere yaptım kart gördüm” diyebilecekti. Çünkü aynen böyle demek istedi.
Diyebilseydi, büyük bir ihtimalle duymazdan gelirdi Cüneyt Çakır. Hatta yanağını bile okşayabilirdi. Lakin işaret dilinde “Bana kart gösterdin” ile “Ona kart göster” aynı şekilde ifade edildiği için hayretler içinde dışarı çıktı Delgado.
Ali Sami Yen’de bir kişi eksik kalan hangi takımın kazanma ümidi olabilirdi?
* * *
Maçın 11’er kişi oynanan ilk devresinde Galatasaray 2-1 öndeydi ama üç golden sadece birinin anası-babası ve ebesi futboldu. O da Beşiktaş’ınki... Delgado imzalı olan.
Galatasaray’ın bir golü karambol ki, topu elinden kaçıran Rüştü’nün nüfusuna kayıtlı...
Şampiyonluk çok önemli... Hele Trabzonspor gibi tadını bilen ve fena halde özleyen bir camia için “her şeyden” önemli !..
Gerçekten öyle mi?
İşin aslına bakarsanız, bizi böyle cümleler mahvetti.
Dinleyenin anlama kabiliyetine, kültürüne, yaşam şekline kalmış veya sınırları bir ulemanın tefsirine ihtiyaç duyan vecizeler...
“Her şey”!..
lastik gibi laf... Çek uzat, istediğini içine kat.
“Her şey” ne?.. Huzur mu, ekmek mi, özgürlük mü, yaşam mı?
- Ercan abi, kim alır derbiyi?..
- Hangi amaçla sorduğuna bağlı!..
- Nasıl yani?
- Sevgili kardeşim, benim futbol bilgimi sınamak veya kimin daha şanslı olduğunu samimiyetle sormak istiyorsan Galatasaray... Ama İddaa oynayacaksan Beşiktaş’a galibiyet ver!
- Anlamadım.
- Desene “muteber bir futbol yorumcusu” olmak yolundayım...
* * *
Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi’nden elenmiş... UEFA’ya bile kalamamış... Üstelik “Ara Transfer” gelip kapıya dayanmış.
Nerede kaldı çığlıklar?.. Neden “Yabancı futbolcu sayısı” gündeme gelmedi?..
Bildiğiniz gibi, “Fenerbahçe’yi Avrupa’da engelleyen, onu haksız rekabete mahkum eden” yabancı futbolcudaki kısıtlamaydı!.. Ah bir serbest olacaktı ki, görecektiniz Fenerbahçe’yi!...
Sadece Fenerbahçe mi?.. Hepsi.
Avrupa’da çırak çıkınca veya büyük kulüplerin başkanlık seçimi sırasında bu masalı çok dinledik.
Peki neden bugünlerde gündeme gelmiyor? Ekonomik kriz yüzünden mi?
Hayır... Bu memleketin denizi ile dövizi tükenmez. Olmasa da yaratır muhteşem taraftar. Direkleri altından, yelkenleri atlastan gemilere doldurup getirir icabında. Ama problem başka.
Beşiktaş’ı her takım yenebilir!.. Oyun disiplininden kopmayan, forveti iki kişilik koşan, orta sahada amansız pres yapan, dönen topların çoğuna sahip olan ve Beşiktaş’a zayıf sol kanadından saldıran her takım...
Ama bunu Ankaragücü gibi ilk 25 dakika ve son beş dakika değil, maçın her saniyesinde yapması lazım.
Yoksa Denizli’nin planları giriyor devreye...
Yani kalabalık orta sahadan çok hızlı çıkan topların kanatlara uzanması, oradan rakip ceza alanına taşınarak “gel at” kıvamında gollük pozisyonlar yaratılması. Delgado’nun, Cisse’nin Holosko ve Nobre’ye katılması.
Bir de golleri atan olsa!..
Tercih rakipte... Bunu bozacak olan da rakip, katlanacak olan da.
İşte Beşiktaş’ın maçlarında kritik nokta burada. Doksan dakikalık sert ve nefesli bir takıma karşı “B” planı gözükmüyor Beşiktaş’ın. Hatta kazanma arzusu ve direnci gidip gelen bir takıma karşı bile...
Karınca kararınca benim de kavurmada tuzum olsun istedim ve Bayram boyunca eleştiri yapmamaya karar verdim.
Ters Köşe, çiçek, böcek, iltifat ve yağcılık zemini olmadığına göre...
En iyisi tatil yapmak galiba.
Bayramınızı kutlar, sağlık ve mutluluk dilerim. E.G.