Sarı Mustafa

14 Aralık 2001


<#comment>Derwall ve Mustafa Denizli ikilisinin Cim - Bom’u Şampiyonlar Ligi’nde Avrupa üçüncüsü yaptığı yıllardı... Florya’nın belediyeye ait yeni motellerindeki kiralık odalarımızda futbolumuzun bütün dev isimleriyle toplanır, o günlerin en derin, en sıcak futbol sohbetleriyle iç içe yaşardık... Rahmetliler Gündüz Kılıç, Metin Oktay, Candan Tarhan, Sevgili İslam Çupi ve Örsan Öymen gibi "dev adamlar" en devamlı misafirleriydi o unutulamaz Florya günleri ve gecelerinin.
Ali Uras ağabeyimiz, Metin Türel dostum, Bedri Koraman ustamız, Mustafa Denizli kardeşim ve daha nice isimler Derwall’e de birlikte toplanır ve doyumsuz futbol muhabbetinin en ince noktalarına kadar inerdik zaman elverdiğince... İşte o yıllarda Mustafa Denizli’yi çok yakından tanıma imkânım olmuştu... Mükemmel futbol kişiliğinin yanında insani vasıfları... Futbolda yarıştırma kavramının teknik detaylarıyla dolu kafasıyla daha o günlerde, yani Galatasaray’da futbolu yeni bıraktığı zamanlarda içten inanmıştım her yönüyle Mustafa Denizli’ye... Hanımı Jüliet kardeşimiz ve o yılların küçük Selin’i de zaman zaman bizim belediye fakirhanesini renklendirirler, hanımlı erkekli gruplarda bile konu başlığımız futbol

Yazının Devamı

Bir devrin sonu mu ?

9 Aralık 2001


<#comment>Fenerbahçe, mazideki oyunlarıyla birçok teknik hesapta karnesi kırık olarak kaldığı Trabzon önünde, dün de sınıfı geçecek bir not yoğunluğu yakalamaktan çok uzaklarda yaşamaktaydı.
Aslında Trabzon da maç öncesi pek inanmıyordu Fenerbahçe engelini böyle kolayca aşabileceğine... Ama Sarı - Lacivertli ekibin eksik kadrosunda, bir de Ceyhun ilk on birin dışında kalınca ve bir takım tertip hataları gündeme gelince, oyunun orta alan üstünlükleri Trabzonlu ayaklara geçiyor, zaman ilerledikçe de doğal hal oluyordu bu hazin durum... Hakan Bayraktar ile birlikte olduğu haftalarda beraberce büyüyüp, yücelen Ceyhun'lu tertibi, Lazetic veya Ali Güneş'e niçin kurban etmişti acaba Denizli ? Trabzon, yedek kalecisi Bülent'le oynamanın korkusu ile titriyordu aslında.. Öyleyse böyle bir korkunun üstüne Ceyhun'un sert vuruşlarıyla gitmek daha doğru olmaz mıydı ki Sarı - Lacivertliler adına ?..
Serhat ileride bir şeyler yapmak için çırpındıkça hücumda yalnız kalmanın acı gerçekleriyle yüzleşiyor, Andersson'un son derece vahim durgunluğu ise Trabzon savunmasına adeta moral dopingi olup, çıkıyordu oynadığı sürece... Ali Güneş'in ne oynadığını, hangi maksatla top kullandığını çok

Yazının Devamı

Yalan düdükler

7 Aralık 2001


<#comment>Futbolda Dünya Kupası barajını aşmamızla ortaya çıkan federasyon şımarıklığı, korkarım bu yıl liglerin seyir defterine tarihin en karanlık hakem yanlışlarını ve çirkinliklerini not düşmemize sebep olacaktır.
Öyle ya, sezon başında Mutlu Çelik'in düdük hokkabazlıklarını görmezden gelip, hemen ertesi günlerde de Çelik'in "mükemmel" (!) bir maç yönettiğini açıkça iddia eden bir Merkez Hakem Komitesi Başkanı'nız varsa eğer, sizin bu yılki maçlardan şüpheleriniz kendiliğinden yoğunlaşmaz mı kafalarınızda ?..
Fenerbahçe ve Beşiktaş'ı mükemmel bir futbol taktiği ve kalitesiyle yiyip bitiren İstanbulspor'un, Galatasaray'ın önünde hakem kılıklı Zafer İpek tarafından infaza alınmasına neler söyleyelim... Petkov ve Bushi'nin daha oyunun başlarında kırmızı kartlarla saha dışı edilmeleriyle işlenen "büyük cinayet", sanırım bu sezon gelecek başka futbol katliamlarının da ön haber olaylarıdır... Geçen hafta Kadıköy'deki müthiş derbide oyunu bir farkla önde götüren Fenerbahçe'ye, Orhan Erdemir ve yardımcısının kestiği ofsayt gol faturası, ligin zirve hesaplarını masa başından yönetenlerin "kirli hesapları" değilse eğer ya nedir ?
Aslında merak ettiğim şey

Yazının Devamı

Sihir sona erdi

3 Aralık 2001


<#comment>Yağmur tufanı şemsiyesi altındaki görkemli derbide Fenerbahçe ve Beşiktaş büyük bir dikkat ve disiplin içinde koruyorlardı oyun şemalarını... Her iki takım da, İlhan ve Serhat gibi birer nöbetçi santrforla hücum alanına adam çıkartıyorlar, onun dışındaki bütün özellikli isimler orta alandaki kalabalık çember içinde çarpışıyorlardı formaları ve üç puan adına...
Fenerbahçe'de ağır hava şartlarına göre ayarlanmış bir gençler dizisi forma giyiniyor, fizik ve pas gücü yüksek bütün genç isimler yarışıyordu Beşiktaş'la başa baş, dişe diş mücadele ile... Beşiktaş'ın savunmada kurduğu kalabalık düzen Fenerbahçe ataklarına nefes aldırmıyor, Ceyhun'un, Hakan'ın bütün ara pas çıkartma gayretleri hep Siyah - Beyazlı kramponlara takılıp, kalıyordu... Bu arada Tümer gibi Beşiktaş ve İlhan'ın gol pozisyonları için çok gerekli bir isim, futbolun bütün profesyonel maksatlarıyla birlikte Mirkovic'i de yerde yatarken tekmeliyor, bu futbolcu da sinirlerine mağlup olup, Tümer'i itip kakınca, Orhan Erdemir de pek yerinde kullandığı kırmızılarla dışarı yolluyordu iki oyuna yakışmayan adamı.
Beşiktaş'ta ise Ali Eren savunmanın göbeğinde cengaver bir edada Fener'in bütün hücum

Yazının Devamı

Büyük gaf

30 Kasım 2001

Büyük gaf
<#comment>Türkiye Kupası adı taşıyan ve kırk yıllık mazisi olan bu organizasyona "ANGARYA" adını layık gören sayın Mehmet Cansun'u şiddetle kınıyorum... Galatasaray gibi bir camiaya başkan olmuş kişinin her yıl yapılan ve kazanan takımlarımızın müzesine götürmekten onur duyduğu böyle bir saygın kupaya "PAF takımını götürün" görüşünde olmasını hayretle karşıladım.
Demek Romen Lucescu, sayın başkandan daha ileri görüşlü ve bu ülkenin adına daha saygılıymış ki, "PAF takımı ile çıkınız" görüşünü katılmıyor, elindeki en ekonomik kadroyla Erzurum'un karşısına çıkıyor ve şerefiyle yenilip, ayrılıyor sahadan... Futbol, rakibiniz kim olursa olsun, kaç karat değer taşırsa taşısın, daima üç sonuca da açık bir oyundur ve Dünya'da gördüğü ilginin her yıl artması da sürpriz sonuçlara dayananan oyun olmasından kaynaklanır... Öyleyse Türkiye Kupası'nı küçümser bir eda takılıp, Erzurumspor'u bileğinin hakkıyla kazandığı galibiyet sebebiyle incitmek neden ki ?.. Yoksa Galatasaray'ın büyüklüğünü vurgulamak adına mı yapıldı bu "BÜYÜK GAF" ?
Galatasaray'ın üç cephede vuruştuğunu, her dört beş günde bir birbirinden önemli rakiplerle oynayıp, Türkiye'ye çok büyük payeler

Yazının Devamı