Gül’ün Tahran’a verdiği mesaj

13 Mart 2009

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ekonomik İşbirliği Örgütü zirvesi için İran’ın başkenti Tahran’a yaptığı ziyareti tamamladı.
Gül’ün Tahran ziyaretiyle ilgili olarak iki konu öne çıktı:
1- Uçakta meslektaşlarımıza “Kürt sorunu konusunda güzel şeyler olacak” biçimindeki beyanı.
2- Tahran ile Washington arasında arabuluculuk anlamına gelecek bir işlev görüp görmeyeceği. Obama’dan Ahmedinecad’a mesaj götürüp götürmediği.
Önce birincisinden başlayalım...

Zihniyet değişikliği

Yazının Devamı

TÜBİTAK’ta Ortaçağ zihniyeti

12 Mart 2009

TÜBİTAK yönetiminin Darwin’i kapak yapan Bilim Teknik dergisine uyguladığı sansür inanılır gibi değil.
21. yüzyılda, “Darwin Yılı” ilan edilmiş olan 2009’da TÜBİTAK yönetimi Darwin’i kapaktan çıkarıyor. AB üyeliği için müzakere eden Türkiye’nin “bilim” kurumu Ortaçağ zihniyetiyle yönetiliyor.
Evrim teorisine inanmayabilirsiniz ama bilim adamlığı bütün dünyaca kabul edilmiş Darwin’i yok sayamazsınız. Hele ünlü eseri Türlerin Kökeni’nin 150. yıldönümünde, Darwin yılında, bir “bilim kurulu” olarak sansür uygularsanız, Türkiye’yi yerin dibine geçirmiş olursunuz. TÜBİTAK’a hâkim olduğu anlaşılan Ortaçağ zihniyetinin yaptığı budur.

Galileo benzetmesi
TÜBİTAK yönetiminin Bilim Teknik dergisine uyguladığı sansür sadece Türk bilim çevrelerinde değil bütün dünyada sert tepkilere neden oldu. TÜBİTAK’ın yaptığı, Galileo’ya yapılanla bir tutuldu. 21. yüzyılın Galileo olayı biçiminde değerlendirildi.
ABD’nin ünlü Stanford Üniversitesi’den Ordinaryüs Prof. Dr. Herman Winick, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Nüket Yetiş’e bir e-mail göndererek kararı protesto etti. Prof. Dr. Winick, Darwin’e uygulanan sansürün, Kopernik ve Galileo’ya Ortaçağ’da uygulanan baskılarla aynı olduğunu vurguladı.

Yazının Devamı

Kriz seçimi beklemedi

11 Mart 2009

ABD’de baş gösteren ekonomik krizin ilk işaretleri geldiğinde, Türkiye’ye etkilerinin fazla olmayacağı tahmini yapılıyordu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, küresel krizin Türkiye’yi teğet geçtiğini söyledi.
Ancak bugün, krizin Türk ekonomisini kalbinden vurduğu yorumları yapılıyor. Özellikle doların 1.8 TL sınırını aşması “kırmızı” alarm olarak nitelendirildi. Merkez Bankası, doların yükselişine müdahale etmek zorunda kaldı. Türkiye’den önemli miktarda döviz çıkmaya başladı.
Krizin en önemli etkilerinden biri de istihdam alanında kendini gösterdi. Krize karşı önlem olarak ilk akla gelen işçi çıkarmaları oldu. İşini kaybedenler hızla arttı. Ekonomistlerin yaptığı tahminlere göre krizin daha ortasındayız.

Reel sektör göstergeleri
Ekonomik krizin Türkiye’yi ciddi biçimde vurduğunun göstergesi sadece doların 1.82 TL olması değildi. Olumsuz sinyaller reel sektörden de geldi.
Ekonomi bir daralma sürecine girerken, sanayi üretimindeki düşüş dikkat çekici boyutlara yükseldi. Örneğin, sanayi üretimi Ocak 2009’da yüzde 21.3 oranında düştü. Bu oran sanayi üretiminde bir ayda görülen en büyük gerilemeydi. Motorlu taşıt üretiminde düşüş yüzde 60.3 düzeyinde gerçekleşti.

Yazının Devamı

Ankara Obama’dan neler bekliyor?

10 Mart 2009

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un temasları ve sonrasında yapılan açıklamalar, Washington ile Ankara’nın ortak bir çizgiye doğru yakınlaştıklarını gösterdi.
Ortaya çıkan bir diğer gerçek, Bush döneminde zaman zaman dibe vuran ilişkilere rağmen Türkiye’nin bölgedeki önemi ve işlevinin azalmadığı, hatta ABD’nin yeni yönetimi açısından daha da önemsendiğidir.
Obama’nın ziyareti
Bunun en önemli göstergelerinden biri, ABD’nin yeni Başkanı Barack Obama’nın nisan başında Türkiye’ye gerçekleştireceği ziyaret. ABD Başkanı’nın göreve gelmesinden kısa bir süre sonra Türkiye’ye gelecek olması, Ankara’ya verilen önemi gösteriyor.
Eski ABD başkanlarıyla kıyaslandığında, Obama’nın Türkiye’ye gösterdiği ilginin daha sıcak olduğu gözleniyor. Örneğin 1992’de Başkan olan Bill Clinton, Türkiye’ye görev süresinin sonuna doğru, 1999’da AGİT zirvesi için gelmişti. Başkan George W. Bush ise görev süresinin dördüncü yılında 2004 NATO zirvesi için Türkiye’deydi.
Başkan Obama ise görevde üçüncü ayı dolmadan Türkiye’ye gelecek. Ve bu ziyaret, bir uluslararası toplantı vesilesiyle değil, ikili ziyaret olarak yapılacak. ABD’nin yeni Başkanı’nın Kanada’dan sonra ziyaret ettiği ikinci ülke Türkiye

Yazının Devamı

Obama ile Bush farkı

8 Mart 2009

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın Ankara ziyareti, Obama yönetiminin Türkiye’ye bakışının, Bush yönetiminden çok farklı olduğunu ortaya koydu. Clinton’ın ziyaretinin, iki ülkenin beklentileri açısından çok olumlu geçtiğini ve yeni bir döneme işaret ettiğini söyleyebiliriz.
Yeni yönetimin Türkiye’ye bakışındaki farkları şöyle özetleyebiliriz:

“Laik ve demokratik Türkiye”
1- Hillary Clinton, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’la yaptığı basın toplantısında, “Laik ve demokratik Türkiye” vurgusu yaptı. Bush yönetimi döneminde ise Türkiye’nin laik niteliğine çok vurgu yapılmazdı. Aksine, Büyük Ortadoğu Projesi bakışıyla, Türkiye’ye “Ilımlı İslam Modeli” yakıştırılmıştı.

AB ülkesi

Yazının Devamı

Ankara, Obama-Clinton ikilisinden umutlu

7 Mart 2009

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın ziyareti özellikle Irak ve Afganistan yönüyle büyük önem taşıyor. Irak dosyası içinde, Kuzey Irak’taki durum ve PKK ile mücadelenin ağırlık taşıdığını söylemek gerekiyor.
Hillary Clinton, Türkiye’ye uzak biri değil. Eşi Bill Clinton’ın başkanlık döneminde Türkiye ile sıcak ilişkiler kurmuştu. Değişik vesilelerle yaptığı görüşmelerde her zaman Türkiye’nin önemi üzerinde durmuş ve olumlu konuşmalar yapmıştı. Clintonlar, büyük Marmara Depremi’nden sonraki Türkiye ziyaretlerinde sıcak ve samimi tavır ve mesajlarıyla Türk kamuoyunda iyi bir izlenim bırakmışlardı. George W. Bush’la karşılaştırıldığında, Türk kamuoyunun Barack Obama ve Hillary Clinton’a sempatiyle baktıkları söylenebilir.

Ankara umutlu
Siyasi ve askeri açıdan bakıldığında da Ankara’nın Obama-Clinton ikilisinden umutlu olduğunu söyleyebiliriz. Ankara özellikle Irak konusunda son dönemde olumlu yönde gelişen ilişkilerin bu dönemde daha da yakınlaşacağı beklentisi içinde.
Bush-Rice ikilisine göre, Obama-Clinton ikilisinin bölge sorunları konusunda Türkiye’yle daha yakın çalışmayı tercih edecekleri beklentisi var.
Ankara, ABD’nin Irak politikasında daha fazla devrede olmak

Yazının Devamı

Tunceli Valisi’nin düştüğü durum

6 Mart 2009

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Tunceli Valisi Mustafa Yaman hakkında İçişleri Bakanlığı’na bildirimde bulunma kararı aldı.
Kararın iki gerekçesi var:
1- İl Özel İdare Binası’nda AKP’ye ait pankartların bulunması,
2- YSK’nın aksi yöndeki kararına rağmen, beyaz eşya ve mobilya dağıtımına devam edilmesi.
YSK’nın bu iki gerekçeyle aldığı karardaki şu ifadeler bir vali için üzücü ve düşündürücü:
“Bu kararımız sonrasında da (dağıtımın durdurulması) Tunceli’de yardımlara devam edildiği, ayrıca, İl Özel İdaresi binasında cumhuriyet başsavcılığınca bir partiye ait pankartların bulunması üzerine de yeni bir soruşturmanın başlatıldığı anlaşılmıştır. Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’na göre, faaliyette bulunan vakfın başkanı olan Tunceli Valisi’nin YSK’nın seçim düzenine ve dürüstlüğüne ilişkin kararlarını uygulamakta gösterdiği duyarsızlığın idari ve disiplin yönünden gereğinin takdir ve ifası isteğiyle İçişleri Bakanlığı’na bildirilmesi kararlaştırılmıştır.”
YSK’nın kararı Tunceli Valisi için ağır ifadeler taşıyor. Valilik gibi yüksek ve istisnai bir meslek açısından yaralayıcı bir bildirim. Vali Mustafa Yaman’ın düştüğü durum, sadece kendisini değil tüm valileri

Yazının Devamı

Demirel: Karadayı doğru olanı yaptı

5 Mart 2009

Her yıl olduğu gibi bu yıl da yıldönümü nedeniyle 28 Şubat tartışıldı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, tartışmaların merkezindeki iki isim...
28 Şubat’ı “postmodern darbe” olarak nitelendirenlerin hedefinde Karadayı Paşa var. Cumhurbaşkanı Demirel’in de koalisyon ortağı Tansu Çiller yerine, ANAP lideri Mesut Yılmaz’ı başbakanlığa ataması da eleştiriliyor.
9. Cumhurbaşkanı Demirel ile, dün, söz konusu eleştirileri konuştuk.

‘Karadayı yakışanı yaptı’
Demirel, dönemin Genelkurmay Başkanı Karadayı’nın o günkü şartlar içinde bulunduğu makamın gerektirdiği devlet adamlığına yakışan bir tutum sergilediğini belirterek, şöyle konuştu:
“28 Şubat olayına postmodern darbe diyenler var. Bu yanlıştır. Türkiye, darbenin ne olduğunu biliyor. Birçok kez yaşadım. Darbe dediğiniz şey, hükümeti götürür, parlamentoyu kapatır hatta cumhurbaşkanını da götürür. 28 Şubat’ta bunlardan hiçbiri olmadı. 28 Şubat, Anayasa ve yasalara uygun, demokratik yöntemlerin uygulandığı bir olaydır.

Yazının Devamı