HAMAS karar vermeli: Silah mı, siyaset mi?

27 Ocak 2009

Brüksel’de Avrupa Birliği’nin (AB) Gazze toplantısına katılan Dışişleri Bakanı Ali Babacan’la, hem gidiş hem dönüş yolunda gündemdeki sorunları konuştuk. Temel konu İsrail’in Gazze saldırısı, sonuçları ve çözüm arayışıydı.
Babacan’ın yaklaşımı ve özenle seçtiği sözcükler, “HAMAS yanlısı, hatta sözcüsü” olmakla eleştirilen Ankara’nın, merkeze daha yakın bir duruşa geçtiğini gösteriyordu.
‘Silah mı, siyaset mi?’
Babacan, HAMAS konusunda Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan arasındaki yaklaşım farkına ilişkin sorumu yanıtlarken, “Başbakan’ın, başından beri Gazze’de yaşanan dram nedeniyle İsrail’in uyguladığı politikayı eleştirdiğini, bir baba olarak konuştuğunu” belirtti. “Biz Mahmut Abbas’ı Filistin Ulusal Yönetimi’nin başı olarak tanıyoruz” dedikten sonra, “Cumhurbaşkanı ile Başbakanımızın söylediklerini genel çerçeve içinde görmek lazım. Ayrı bir duruş söz konusu değil. Farklı yönleri öne çıkarıyorlar” vurgusu yaptı.
Ancak Babacan, söyleşimizde HAMAS’a yönelik eleştirel bir yaklaşım gösterdi ve uyarıcı nitelikte şu öneriyi dile getirdi:
“HAMAS’ın karar vermesi gerekiyor. Silahlı bir örgüt mü olmak istiyorlar, siyasi bir hareket mi? Bizim önerimiz siyasi yapının içinde

Yazının Devamı

Çiçek: Musevi vatandaşlarımız endişe etmesin

25 Ocak 2009

İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırılardan sonra İsrail ve Musevilere karşı gösterilen tepkilerin dozu, bir süredir tartışma konusu.
ABD’deki Yahudi örgütleri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a mektup yazarak, gelişmelerden duydukları kaygıları ilettiler. İstanbul’daki ilan-reklam panolarında Yahudi karşıtı sloganların yer aldığına, sahibi Yahudi olan mağazalara posterler asıldığına işaret ettiler. Türkiye’de yaşayan Yahudilerin kendilerini kuşaltılmış hissettiklerini, endişe içinde olduklarını, ülkede yükselen antisemitizm ortamını resmi makamların söyleminin de körüklediğinden şikâyet ettiler.
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’le dün bu konuları konuştum. Çiçek, “Musevi vatandaşlarımız endişe etmesinler. Bizim için Yahudi vatandaşlarımızla diğer vatandaşlarımız arasında hiçbir fark yoktur” dedikten sonra şu değerlendirmeyi yaptı:

“Fırsatçılara izin vermeyiz”
“Gazze’den yansıyan görüntülerin sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada tepki topladığı bir gerçek. Duygusal etkilenmeler oluyor. Ölen çocukların görüntüleri televizyona yansıyınca özellikle bazı fanatikler arasında sert tepkiler oluşturuyor. Sadece bir doktor üç çocuğunu kaybetti. Bu ve benzeri dramlar

Yazının Devamı

Kıvrıkoğlu: Yüzümüz Batı’ya dönüktür

24 Ocak 2009

Eski Genelkurmay Başkanı, emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu’yla konuştuğumuz bir konu da Türkiye’nin rotasıyla ilgiliydi.
Ergenekon tartışmaları içinde bazı eski komutanların, Türkiye’nin rotasını Batı’dan Doğu’ya çevirmeye çalıştıkları eleştirileri de vardı. Bu bağlamda, özellikle eski MGK Genel Sekreteri, emekli Orgeneral Tuncer Kılınç’ın 2002 yılında Harp Akademileri’nde yaptığı bir konuşmaya sık sık atıf yapıldı. Kılınç’ın, ABD’yi göz ardı etmeden Rusya ve İran’la yeni arayışlara girmek düşünülemez mi, biçiminde özetlenecek konuşmasını, Prof. Dr. İhsan Dağı, Avrasyacılığın başlangıcı olarak niteledi.
Emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, Dağı’yla birlikte katıldığımız NTV’deki “Neden?” programına atıf yaparak, bu nitelemeye karşı çıktı. Kıvrıkoğlu, bu konuyu değerlendirirken, “Yüzümüz Batı’ya dönüktür. Yüzümüz Batı’ya dönük olarak çevreyle iyi ilişkiler kurmaya çalıştık” dedi.
Kıvrıkoğlu, bu konuda şu açıklamayı yaptı:

‘Avrasyacılık ve Rusçuluk’
“Prof. Dr. İhsan Dağı’nın hiçbir görüşüne katılmam mümkün değil. Kendisi AB ve ABD ile işbirliğini ne pahasına olursa olsun şart olarak görmekte ve karşı çıkan herkesi Avrasyacı ve Rusçu olarak nitelemektedir. Şu husus iyice

Yazının Devamı

Kıvrıkoğlu: Veli Küçük adımı kullanmış

23 Ocak 2009

Eski Genelkurmay Başkanı, emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, görev yaptığı sürede Ergenekon adı verilen bir örgüt duymadığını belirtti.
Kıvrıkoğlu, önceki günkü görüşmemizde bu konuyla ilgili olarak yönelttiğim sorulara şu yanıtları verdi:

‘Küçük adımızı kullanmış’
Genelkurmay Başkanlığınız döneminde Ergenekon adı verilen örgütten haberiniz olmuş muydu? Veli Küçük’ü tanır mıydınız?
- Hayır. Haberim olmadı. Böyle bir örgüt duymadım. Ben de basına yansıyınca öğrendim. Veli Küçük’ü de tanımam. Yakın bir çalışmam olmadı. Benim dönemimde Çanakkale Eğitim Tugayı’nın komutanıydı. Sonra karargâh Bilecik’e taşındı. Ben 23 Mayıs 2001‘de memleketimi ziyarete gittiğimde Bilecik’e, karargâha gittim, ama o zaman Veli Küçük emekli olmuştu.
Ben Veli Küçük’ü tanımam, yakın çalışmam olmadı. Ben de Küçük’ü televizyona yansıyan sivil görüntülerinden tanıdım. Ama sonradan anlıyorum, bu benim adımı da kullanmış. Cumhuriyet gazetesinin hisseleriyle ilgili olarak bazı görüşmeler yapmış, ‘işte yukarısı da böyle istiyor’ falan demiş galiba. Herhalde yukarıdakiler derken beni kastetmiş, ben o zaman Genelkurmay Başkanı’ydım. Ama böyle bir olaydan haberim bile yok. Cumhuriyet gazetesinin hisselerini

Yazının Devamı

Baykal: Gül davet ederse giderim

22 Ocak 2009

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yasama, yürütme ve yargı organlarının başkanlarıyla dün öğle yemeğinde bir araya geldi. Çankaya’da bir “erkler zirvesi” gerçekleştirdi. Zirve sonrasında yapılan açıklamada Ergenekon adı geçmese de gündemin ağırlıklı olarak bu soruşturma ve davayla ilgili olduğu anlaşılıyordu.
Çankaya’dan yapılan açıklamada demokrasinin derinleşmesine ve hukukun üstünlüğüne vurgu yapılırken, soruşturmanın usul yasalarına uygun şekilde yapılmasına özen gösterilmesi biçiminde bir uyarı da vardı. Bu da Ergenekon soruşturmasıyla ilgili şikâyetlerin Çankaya tarafından not edildiği ve dikkate alındığını gösteriyordu.
Erkler zirvesiyle ilgili yorumlar arasında, bu toplantıda, ana muhalefet lideri olarak Deniz Baykal’ın da yer alması gerektiği yönündeydi.
CHP lideri Baykal zirvede neden yoktu? Olmalı mıydı? Gül davet etti mi etmedi mi? Etmiş olsaydı Baykal gider miydi?

‘Davet olmadı’
Baykal’a dünkü görüşmemizde bu soruları yönelttim. Baykal, Cumhurbaşkanı Gül’den bir davet almadığını belirttikten sonra şöyle dedi:

Yazının Devamı

Gül’ün attığı olumlu adım

21 Ocak 2009

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bugün Çankaya Köşkü’nde, yasama, yürütme ve yargı organlarının başkanlarıyla öğle yemeğinde bir araya gelecek. Buna bir bakıma “erkler zirvesi” de diyebiliriz.
TBMM Başkanı, Başbakan, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay başkanları yemeğe katılacaklar.
Çankaya kaynakları, Cumhurbaşkanı Gül’ün, bu zirveyi yeni yıl vesilesiyle gerçekleştirdiğini ve bunu geleneksel hale getirmek istediğini belirtiyorlar. Cumhurbaşkanı’nın her yıl bu zirveyi tekrarlamayı düşündüğünü açıkladılar.
Vesilesi ne olursa olsun, Cumhurbaşkanı’nın devletin başı olarak, anayasal organların başkanlarıyla bir araya gelmesi olumlu bir adımdır.
Anayasanın Cumhurbaşkanı’na verdiği ilk görev 104. maddenin ilk fıkrasında şöyle tanımlanıyor:
“Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletinin birliğini temsil eder; Anayasa’nın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.”

Yazının Devamı

Obama’ya göre takvim

20 Ocak 2009

ABD Başkanı seçilen Barack Obama bugün göreve başlayacak. ABD’nin ilk siyah başkanı, hiçbir şey yapmasa bile bu özelliği nedeniyle tarihe geçecek.
Obama, başkanlık görevini devralmak için beklemek zorunda olduğu süre içinde İsrail, Gazze’yi yerle bir etti. Enkaz altından çıkacakları saymazsak ölü sayısı 1300’ü, yaralı sayası da 6000’i aşmış durumda.

İsrail’in takvimi
İsrail’in Gazze’ye saldırdığı ve ateşkes ilan ettiği günlere bakınca, takvimi Obama’ya göre hazırladığı izlenimi çıkıyor.
İsrail, Bush gitmeden başladığı harekâtı Obama gelmeden tamamlamayı planlamış gibi görünüyor. Obama seçilmiş başkan olarak kenarda beklerken, topal ördek de olsa Bush’un başkanlığının son günlerinde Gazze’ye saldırdı. İşini de Obama göreve başlamadan önce bitirmek istedi. Böylece ABD’nin yeni başkanını sıkıntıya sokmayacak bir takvim uygulamış oldu.
İsrail’in gösterdiği bu özen o kadar net görülüyor ki, buna “tesadüf” demek çok zor.

Yazının Devamı

En çok parmak izimin alınmasına içerledim

18 Ocak 2009

Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Prof. Dr. Kemal Gürüz, gözaltı sürecinde kendisini en üzen şeyin parmak izinin alınması olduğunu belirterek, ‘O anda içimden ağlamak geldi. Bir terörist gibi, bir suçlu gibi parmak izimin alınması beni yaraladı.En çok buna içerledim’ diye konuştu

Ergenekon soruşturması çerçevesinde yapılan gözaltılarda en çok tartışılan görüntü, eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz’e aitti. Prof. Dr. Gürüz’ün gözaltına alınırken bir emniyet görevlisi tarafından başına bastırılarak arabaya sokulması, yadırgandı, tepkiyle karşılandı. Bu görüntü üzerine gözaltına alınma usulü tartışmaya açıldı.
Prof. Dr. Gürüz’le soruşturmanın içeriğini değil ama usulünü konuştuk. Bu konuda sorularıma şu yanıtları verdi:

‘ O memura bir şey demem’
Sayın Gürüz, son gözaltılarda en çok size ilişkin fotoğraf tartışıldı. Arabaya binerken bir emniyet görevlisinin başınızı bastırması çok yadırgandı, tepki topladı. O anda neler hissetiniz?

Yazının Devamı