İki genç madenci Zonguldak’ta yaşamlarını yitirdiler. Adem Altıparmak ve Murat Katırcı, Gelik’teki maden ocağında meydana gelen göçüğün altında kaldılar. Biri 30, diğeri 29 yaşındaydı.
Zonguldak’ta ölüm peşin, yaşam taksitledir. İnsanlar ölümü peşin kabul ederek madenci olurlar. Yaşam ise gün gündür. Her gün yaşamla ölüm arasında gider gelir madenci. Madenci ailesi hep diken üstünde hep tedirgindir. Kulağı hep maden ocağındadır.
İki sözcüğü duyduklarında dünyaları değişir: Göçük ve grizu. Duyar duymaz maden ocağının ağzına koşuşur, kimin ölüsü kimin dirisi çıktı diye, heyecanla beklerler.
Yarışmayla kazmacı yedeği
Adem ile Murat göçük altında kalan ilk madenciler değil. Muhtemelen de son olmayacaklar. Bu iki genç adamın ölümü öncekilerden daha farklı bir hüzün yarattı.
Ölüme koşmaları ölümleri kadar belki ondan daha fazla hüzünlendirdi Zonguldak insanını. Madene daha bir ay önce inmişlerdi. Henüz madenci bile değillerdi. Olacaklardı.
İsrail’de Gazze saldırılarından sonra yapılan seçimlerden şiddet yanlıları galip çıktı. Bir insanlık dramı olan Gazze saldırısı Kadima lideri Tzipi Livni’ye, Likud lideri Binyamin Netanyahu’dan 1 fazla milletvekili sağladı.
Seçim sonuçları gösteriyor ki, İsrail’in yeni başbakanı ister Livni ister Netanyahu olsun militarist politikalar önde olacak. Buna bir de aşırı sağcı hatta bazı İsrail yazarlarına göre bile ırkçı sayılan Avidgor Lieberman’ın lideri olduğu İsrail Evimiz Partisi’nin oylarını artırarak 3. parti konumuna geldiği eklenirse, sertlik yanlısı bir İsrail koalisyonu kurulacağı açık.
“Gazze’ye atom bombası atalım” diyecek kadar kendinden geçmiş Lieberman, koalisyon için anahtar rolünde olacak. Seçimler öncesinde Gazze’ye saldıran Olmert hükümetinin Dışişleri Bakanı ve Kadima lideri Livni’yi, “Hani Hamas yok edilecekti, ne oldu?” diyerek kampanya yapan Netanyahu şahinliğini kanıtlamak için fırsat kollayacak.
Şu açık ki İsrail’de seçim yarışı “düşmandan ve şiddetten” beslenen bir yarış oldu. Seçim “Hamas’ı yok etme yarışı” içinde geçti.
İsrail’de ortaya çıkan siyasi tablodan sonra beklenti “Hamas’ı yok etmek” olacak...
Hamas cephesi
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, gazetecilerle yaptığı sohbette, İsrail’den çok Hamas’ı sorumlu tutan bir yaklaşım sergilemişti. Hamas’ın füzelerinin işe yaramadığını, bunun bir direniş olmadığını vurgulamıştı. Hamas’ın ateşkesin uzatılmasını kabul etmeyerek hata yaptığını işaret etmişti.
Birkaç gün sonra dinlediğim İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gaby Levi’nin yaklaşımı da farklı değil. Levi’ye göre, Filistin’i kim yönetirse yönetsin, füze göndermekten, silahlı eylemden vazgeçmesi ve İsrail’i tanıması halinde barışa ulaşmamak için bir sebep yok.
İsrail Büyükelçisi Levi, çok daha iyimser. Kişisel görüşünü şöyle açıkladı:
‘İki komşu devlet’
“İyimser bir İsrailli olarak şunu söylüyorum: İnsanlar yok olmaz, milletler de yok olmaz. Bu coğrafyada İsrail devleti de Filistin devleti olacak. Gerçek bu. İki komşu devlet olarak barış içinde yaşacağız. Belki 5 yıl sonra belki 10 yıl sonra ama sonuçta bu olacak. Bu nedenle ne kadar erken olursa o kadar iyi olur. Ben bunun olacağına inanıyorum. Bu konuda iyimserim.”
CHP’nin Ankara Büyükşehir belediye başkan adayı Murat Karayalçın, Ankara büromuzu ziyaret etti.
Karayalçın, sohbete, “Melih Gökçek ‘adaylıktan çekileceğim’ söylentisini yaymaya çalışıyor” diyerek başladı:
“Adaylıktan çekilmeye hiç niyetim yok. Melih Gökçek’in böyle bir söylentiyi yaymaya çalışması telaşlandığını gösteriyor. Gökçek paniklemiş görünüyor. Bu nedenle de akla, mantığa sığmayan konuşmalar yapıyor.”
Karayalçın, seçimlere çok iddialı olduğu iki sosyal projeyle hazırlanıyor.
Bu projelerden biri 25 bin kişiye iş olanağı sağlamak, diğeri ise 90 bin Ankaralı aileyi yoksulluk sınırının üzerine taşıyacak “hemşerilik geliri” ödemeleri.
‘Bütçeden vereceğiz’
Karayalçın’a önce bu projeleri için nasıl kaynak bulacağını sordum. Yanıtı şu oldu:
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, bazı gazeteciler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri için düzenlediği akşam yemeğinde görüşlerini aktardı, sorularımızı yanıtladı.
Abbas’ın verdiği yanıtlardan, Filistin sorununun önce Hamas’la El Fetih arasında çözülmesi gerektiği izlenimi edindim. El Fetih ile Hamas’ın bir araya gelmesi, sanki İsrail’le Filistin’in bir araya gelmesi kadar zor, belki ondan da zor görünüyor.
‘Ya siyasetçi, ya direnişçi ol’
Mahmud Abbas’ın söylemi Gazze faciasından Hamas’ı sorumlu tuttuğuna işaret ediyor.
“Yani” diyor Filistin Devlet Başkanı Abbas, “önce şunu anlayalım, direniş nedir?”. Sonra yanıt veriyor:
“Acaba direniş, birkaç işe yaramayan füzeden mi ibarettir? Hamas binlerce füze attı. İsrail tarafında 3 kişi öldü, onların da 2’si Filistinliydi. Direniş bu mudur? İşe yarıyor mu?”
Sonra da ekliyor Abbas:
Tunceli’de yürütülen “her eve beyaz eşya” yardımı, siyasetin en hararetli tartışmalarından biri haline geldi.
Muhalefet, beyaz eşya dağıtımını AKP’nin yerel seçim yatırımı olarak görüyor. Yardımın zamanlaması ve yeri eleştiriliyor. Beyaz eşya dağıtımının yerel seçimler öncesinde yapılması ve CHP İstanbul Belediye Başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun memleketi olan Tunceli’nin Nazimiye ilçesinde başlatılması, AKP’nin propagandası olarak değerlendirildi.
Bu, AKP’ye yöneltilen ilk eleştiri değil. Valiliklerin, kaymakamlıkların, belediyelerin ve bazı vakıfların vatandaşlara kömür ve yiyecek paketi dağıtmaları da eleştirilmiş; AKP, kömürle, makarnayla oy topluyor diye suçlanmıştı.
Yasal dayanak
Tunceli Valisi Mustafa Yaman, beyaz eşya dağıtımını 1986 tarihli, 3293 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Yasası’na dayanarak yapıyor. Bu yardımlar, söz konusu yasa uyarınca il ve ilçelerde kurulan ve başkanlıklarını vali ve kaymakamların yaptığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları eliyle yürütülüyor.
Tunceli Valiliği’nin, bu fondan beyaz eşya yardımı yapması yasaya uygun. Kimlere nasıl yardım yapılacağı, söz konusu yasa çerçevesinde bu vakıflar tarafından belirleniyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta verdiği tepki Arap halkları tarafından sevinçle karşılandı. Erdoğan bir anda Arap sokağında kahraman ilan edildi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Suudi Arabistan gezisini izleyen meslektaşlarımızın tanık olduğu küçük ama anlamlı bir jest, Arapların Davos çıkışına ne kadar sempatiyle baktıklarının kanıtlarından biri. Gül’ü izleyen meslektaşlarımız Riyad’da kahve içmişler. Hesabı ödemeye hazırlanırken kafe sahibi, “Siz hesabı Davos’ta ödediniz” diyerek, kahvelerin ikram olduğunu söylemiş.
Başbakan’ın Davos çıkışı Arap kamuoyunda Türkiye’nin itibarını ve etkinliğini artırmış görünüyor. Davos öncesinde ve sonrasında Başbakan Erdoğan’a yöneltilen eleştiri çok fazla Hamas yanlısı görünmesiydi. Buna Davos çıkışı da eklenince, Türkiye’nin İsrail ile Suriye arasındaki arabuluculuk rolünü kaybedeceği, İsrail-Filistin görüşmelerinde de devre dışı kalacağı biçimindeydi.
Davos çıkışı, belki İsrail ile Suriye arasındaki arabuluculuk işlevini bir süre erteleyebilir. Ancak gelişmeler, Türkiye’nin hâlâ İsrail-Filistin arasında etkili bir rol oynayabileceğini de gösteriyor. Bunun göstergelerinden biri de Filistin Ulusal Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın dün
CHP lideri Deniz Baykal’ın Kuran kursu açılımı tahmin ettiğimiz gibi tartışmalara neden oldu. Baykal ve CHP, dini siyasete alet etmekle, popülizm yapmakla, AKP’yi taklit etmekle eleştirildi.
Baykal’a dün bu eleştirileri sordum:
‘Atatürk’ü sevecekler’
Mahallelerde açacağınız Cumhuriyet Halk Evleri’nde Kuran kursu da verileceğini açıkladınız. Bu projeniz nedeniyle sizin de dini siyasete alet ettiğiniz eleştirisi yapılıyor. Ne diyorsunuz?
- Yersiz bir eleştiri. Tam aksine, biz dini, siyasetin, çocuklarımızı da tarikatların, cemaatlerin elinden kurtarmak istiyoruz. Bu projenin amacı budur. CHP’nin laiklik anlayışından endişe edilebilir mi?
Biz Kuran öğretiyoruz, dinimizi öğretiyoruz diye çocukların hurafelerle kandırılmasının, laik cumhuriyet ve Atatürk karşıtı çocuklar yetiştirilmesinin önüne geçmeyi hedefliyoruz. Tarikatların, cemaatlerin elindeki Kuran kurslarında nasıl çocuklar yetiştirildiğini gördük. Bu çocuklar televizyonlara çıkıp ‘Atatürk’ü sevmiyorum ama Humeyni’yi seviyorum’ dediler. Biz, aksine, bu kurslarla ‘Humeyni’yi değil Atatürk’ü seviyorum’ diyen çocuklar, gençler yetişsin istiyoruz.