Demirel'den Anayasa'da reform önerisi

3 Şubat 2007

Demirel'le, program sonrasında da sohbet olanağı bulduk. Demirel, Hrant Dink suikastı sonrasında yaşanan gelişmeler ve tartışmalarla ilgili sorularımızı yanıtlarken, Türkiye'de ciddi bir "devlet reformu" yapılması gerektiğini savundu. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, dün CNN Türk'te Murat Yetkin'le birlikte yaptığımız Ankara Kulisi programının konuğuydu. Demirel, Atatürk'ün devleti kurarken laiklik ve teklik ilkelerini esas aldığını; "laik, tek, ulus devlet" yapısının halk tarafından kolay hazmedilemeyecek bir transformasyon olduğunu vurguladı. Demirel, bu nedenle de tekil ve laik devlete yönelik tehditlerin her zaman olabileceğini belirtti.Demirel'e göre önemli olan, bu tehditlerin "tehlike"ye dönüşmesinin; silahlı kuvvetlerin müdahalesiyle demokrasiyi askıya alarak değil, demokratik mekanizmalarla etkili tedbirlerin alınarak önlenebilmesi.Demirel, demokratik çıkış yolu olarak öneride bulunuyor:1- Cumhurbaşkanını halkın seçmesi,2- Halkın seçtiği cumhurbaşkanına Fransa Anayasası'nın 12. ve 16. maddelerinde yer alan yetkilerin verilmesi.Fransa Anayasası'nın 12. maddesi cumhurbaşkanına, meclisi feshederek seçime götürme; 16. maddesi de devletin tehdit altında kalması ve kurumların

Yazının Devamı

Baykal: KKTC denizde egemenlik alanını ilan etmeli

2 Şubat 2007

CHP lideri Deniz Baykal, Rum yönetiminin, "KKTC'yi fiilen egemenliği altına almak" girişiminde bulunduğunu belirterek KKTC ve Türkiye'nin çok sert karşılık vermesi gerektiğini vurguladı.Baykal, bu konudaki sorularımızı yanıtlarken, Ankara'yı ve KKTC yönetimini "pasif" kalmakla suçladı ve şöyle konuştu: Güney Kıbrıs yönetiminin, Doğu Akdeniz'de petrol arama girişimi ve bu amaçla Mısır ve Lübnan'la anlaşmaya yönelmesine tepkiler sürüyor. "Rum yönetimi bugüne kadar temkinli hareket ederdi. Her zaman Kıbrıs'ın tümünü temsil ettiğini iddia etse de bu iddiasını fiiliyata geçiremezdi. KKTC'den, Türkiye'den çekinirdi. Oysa bugün artık egemenliğini fiilen KKTC'ye de yaymak için çekinmeden adımlar atabiliyor. Artık eski özeni göstermiyor. Sadece iddia olarak değil fiilen de Kıbrıs'ın tümü üzerinde egemenliğin kendine ait olduğunu gösterecek adımlar atıyor. Doğu Akdeniz'de petrol arama girişimi bunun son örneğidir." 'Egemenliği yayma girişimi' Baykal, Rum yönetiminin, Ankara hükümetinden ve KKTC yönetiminden "cesaret" aldığını düşünüyor ve bu düşüncesini şöyle açıklıyor:"Rum yönetimi bu cesareti nereden alıyor? Ankara'dan ve KKTC'deki yönetimden. Ankara'da hükümetin pasif, tavizkâr tutumu

Yazının Devamı

Yanıt bekleyen sorular

1 Şubat 2007

Olay henüz aydınlatılmış değil. Soruşturma devam ediyor. İçişleri Bakanlığı'nın Trabzon'da yürüttüğü müfettiş incelemesinin yanı sıra İstanbul Başsavcılığı'nın soruşturma sonucunda elde edeceği bilgiler merakla bekleniyor.Ancak, işin idari boyutuna bakıldığında gözlenen çelişkiler ve eksiklikler dikkat çekiyor.Bugüne kadar ortaya çıkan bilgiler ışığında gündeme gelen sorular şöyle sıralanabilir: Hrant Dink suikastından sonra ortaya çıkan bilgiler birçok soruyu da beraberinde getirdi. 1- Cinayetin azmettiricisi Yasin Hayal, 6 kişinin yaralanmasına neden olan, McDonalds'a yönelik bombalı saldırıyı düzenledikten sonra neden 10 ay içinde tahliye edildi?2- Olayda yaralanan 6 kişi ve McDonalds'ın sahibi, neden Hayal'den şikâyetçi olmadı? Yargılama aşamasında bu isimler neden şikâyetlerini geri çekti? Şikâyet neden çekildi? 3- Hakkındaki cinayet tasarladığı istihbaratlarına rağmen Hayal'in dosyasının önem arz ettiği konusunda Yargıtay neden bilgilendirilmedi? Yargıtay Başsavcılığı, bombalama eyleminden 6 yıl 8 ay ceza alan ve cezasının onanması halinde 21 ay daha cezaevinde yatmak zorunda kalacak olan Hayal'in dosyasını geçen temmuzdan bu yana neden ele almadı?4- Yasin Hayal, tahliye

Yazının Devamı

Kuzey Irak muhatap mı, değil mi?

31 Ocak 2007

"Bizim muhatabımız Irak hükümetidir. Türkiye'yi sınamaya kalkmayın."Şimdi bu "sert" mektuba yanıt bekliyoruz.Bakan, Türkiye'nin Kuzey Irak'ı "resmen" muhatap almadığını ve almayacağını söylüyor. "Sakın sınamaya kalkmayın" demesi bundan...Bağdat ve Kuzey Irak, bu tepkiyi çok ciddiye almış gibi görünmüyorlar. Türkiye'nin Habur'dan petrol sevkiyatını durdurmasına karşılık onlar da Türkiye'den et ithalatını durdurdular.Karşılıklı ekonomik ambargo denemeleri...Ankara, "Habur'u kapatırsak ekonomik olarak boğulursunuz" mesajı veriyor, Kuzey Irak da "Kapatırsan kapat, çok da önemli değilsiniz, biz de sizin mallarınızı almayız" demeye getiriyor.Bakalım bu karşılıklı "boykot" taraflardan hangisini dize getirecek?Ankara mı Kuzey Irak'ı resmen muhatap almaya başlayacak, yoksa Kuzey Irak, "Ambargoya dayanamıyoruz, anlaşmayı Bağdat'la yapın ama akaryakıtı gönderin" mi diyecek?Türkiye, artık "Kuzey Irak'la bilek güreşi" yapıyor. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, kendi ifadesine göre Irak'a "sert" bir mektup yazmış. Şöyle demiş: Kuzey Irak'la "muhatap" olma işinin sadece ticari yönü yok.Irak'ta gerçek otorite konumundaki ABD'nin bu konuda verdiği mesaj açık.ABD, "Irak Anayasası"nı göstererek "Buna

Yazının Devamı

Tribünlerdeki tehlike sinyali

30 Ocak 2007

Trabzonspor taraftarı Kayserispor maçında, "Hepimiz Türküz", "Hepimiz Trabzonluyuz", "Hepimiz M. Kemal'iz" pankartı açtılar.Maçı Trabzon'da izleyen Ankara Büro Spor Şefi ve yazarımız Cemal Ersen'in gözlemlerine göre tribündeki gerginlik sokakta, dolmuşta, takside de gözleniyordu. Trabzonlular Hrant Dink'in cenazesinde, "Hepimiz Ermeniyiz" pankartlarına böyle karşılık verdi.Malatya'da oynanan "Malatya-Elazığ" maçındaki sloganlar da tehlikeli sinyaller veriyordu. Elazığspor taraftarlarının, "Ermeni Malatya-Ermeni çocukları" diye slogan atmaları; Malatyasporluların da Elazığlılara, "PKK dışarı" diye karşılık vermeleri, yaşanan gerginliğin boyutlarını gösteriyordu.Bu karşılıklı tepkiler etnik eksenli toplumsal ayrışmalara işaret eden çok yanlış yaklaşımlardır. Hrant Dink suikastı ve cenaze töreninden sonra oluşan gerginlik tribünlere de yansıdı. Trabzon ve Malatya'da oynanan maçlarda tribünlerden üzerinde durulması gereken "tehlike sinyalleri" geldi. Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük şansı, terörün en şiddetli olduğu dönemlerde bile bir toplumsal çatışma yaşanmamış olmasıdır. Türk halkı, etnik eksenli çatışmalara, ayrışma gayretlerine prim vermemiştir. Günlük yaşamına bu tür

Yazının Devamı

'Ermeni kardeşlerimiz bize emanettir'

29 Ocak 2007

Dink'in katil zanlısı Ogün Samast ve azmettiricisi olduğu öne sürülen isimlerin kamuoyuna "milliyetçilik ve ülkücü gençlik"le ilintili biçimde sunulması da bu rahatsızlığı tepkiye dönüştürmüş görünüyor.MHP lideri Bahçeli, bu suikast ile milliyetçilik arasında bağlantı kurulmasına dönük çabalar ile bazı yetkililerin cinayetin "milliyetçi duygularla" işlendiğine dönük açıklamalarını haksız, yersiz, hatta kasıtlı buluyor. Hrant Dink suikastından "milliyetçiliği ve milliyetçileri" sorumlu tutan yaklaşımlar MHP lideri Devlet Bahçeli ve MHP'lileri rahatsız etmiş durumda. Bahçeli, bu konudaki sorularımı yanıtlarken, Hrant Dink cinayetinin çok üzücü olduğunu vurguladı ve şu yorumu yaptı:"Ermeni kökenli bir vatandaşımızın öldürülmesi çok üzücü bir olaydı. Sadece Hrant Dink suikastının değil, hiçbir cinayetin tasvip edilmesi düşünülemez. Ancak bu menfur olaydan milliyetçiliği, Türk milliyetçiliğini sorumlu tutmaya çalışmak da çok büyük haksızlıktır. Hrant Dink cinayetinde Türkiye'nin hiçbir çıkarı yoktur. Bu olay vesilesiyle milliyetçiliği sorgulamaya yönelmek, onu suçlu ilan etmek de kabul edilemez." Dink cinayeti Bahçeli, Ermeni kökenli vatandaşlarımıza bakış açısını da şöyle

Yazının Devamı

Org. Başbuğ'un konuşmasındaki vurgular

28 Ocak 2007

Org. Başbuğ'un yaptığı vurgular izlendiğinde ortaya bir çizgi çıkıyor.Bu çizgi, Annan Planı'nın kabul edilmesine karşın sonrasında yaşananların yarattığı hayal kırıklığına işaret ettiği gibi KKTC'ye dönük mesajlar da içeriyor.KKTC yönetiminin Ankara'nın da desteğiyle sürekli adım atmasına karşın Rum tarafının tutum değiştirmemesi, karşılıklılık esasının işlemeyişi Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın da dikkat çektiği bir durumdu.Org. Başbuğ'un konuşması bu açıdan ele alındığında, KKTC yönetimine ve uluslararası topluma bazı anımsatmalar yapıldığı söylenebilir. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ'un KKTC'de yaptığı konuşma, TSK'nın bugünkü aşamada Kıbrıs sorununu nasıl okuduğunu gösteriyor. Org. Başbuğ'un hem uluslararası topluma hem de KKTC yönetimine yaptığı anımsatmanın başında Kıbrıs sorununun Türkiye ve KKTC için "milli ve ortak bir sorun" olduğu vurgusu geliyor.Bu vurgu, Kıbrıs sorununda uluslararası toplumun veya KKTC'nin "Türkiye'yi yok" sayarak hareket edemeyeceğinin altını çiziyor.Bu gerçeğin hukuki ve siyasi gerekçelerini de sıralıyor.Org. Başbuğ, 16 Ağustos 1960'ta imzalanan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Kuruluş, Garanti ve İttifak antlaşmalarını

Yazının Devamı

İsmail Cem'in cenazesinde solun görünümü

27 Ocak 2007

İmam, Cem'i son yolculuğuna onun şiiriyle uğurladı.Devlet, siyaset, sanat, basın dünyasından birçok ünlü ismin yanı sıra, her görüşten, her kesimden vatandaşların da geniş katılımıyla İsmail Cem'e yarışır bir cenaze töreni oldu.Camideki tablo, kimseyi kırmadan, incitmeden, ilkeli ama kavgasız gürültüsüz de siyaset yapılabileceğinin kanıtıydı. Cem böyle bir iz bırakmıştı siyaset dünyasına. Teşvikiye Camii'nin avlusundaki manzara İsmail Cem'in çok hoş bir seda bıraktığını gösteriyordu. Yıllardır sol partilerde çalışmış tanıdık yüzler vardı Teşvikiye Camii'nin avlusunda. Saçlar beyazlaşmış ama aynı heyecanla "sol"u konuşan eski siyasetçiler, sendikacılar, öğretim üyeleri, sanatçılar "solda yaprak dökümü"nden söz ediyor, "Bir bir gidiyorlar" diye hayıflanıyorlardı.CHP'de, SODEP'te, Halkçı Parti'de, SHP'de, DSP görev almış aynı isimler:Bir tarafta CHP lideri Baykal ve CHP'liler, bir tarafta Zeki Sezer ve DSP'liler, bir tarafta Murat Karayalçın ve SHP'liler, bir tarafta Hüsamettin Özkan ve eski YTP'liler, bir tarafta DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ve 10 Aralıkçılar avluyu doldurmuşlardı.Cem'in cenazesi solu aynı caminin avlusunda toplamıştı.Vatandaşlar gazetecilere şöyle

Yazının Devamı