'Sağ da CHP'ye yöneliyor'

25 Ekim 2006

Sosyalist Enternasyonal'in göç komitesi toplantısını PASOK lideri Yorgo Papandreu ile birlikte açmak için Rodos'a gelen Baykal, yol boyunca gündemdeki konulara ilişkin sorularımızı yanıtladı. CHP lideri Deniz Baykal'la Rodos'a giderken sohbet olanağı bulduk. Baykal, Türkiye'nin son dönemde karşılaştığı ulusal ve uluslararası sorunlar karşısında "güven" arayan halkın CHP'ye yöneldiğini vurguluyor. Baykal, bu yönelişin sadece soldan değil, merkez sağdan da gerçekleştiğini belirtiyor. Baykal'a göre, son dönemde merkez sağdan CHP'ye kayışın 3 önemli nedeni var:"1 - Ulusal bütünlük, 2 - Laiklik, 3 - Ulusal onur"Baykal, vatandaşın çok duyarlı olduğu bu üç konuda hükümetin izlediği teslimiyetçi ve güven sarsıcı politikanın sağda da, solda da seçmeni CHP'ye yönelttiğini, bu yönelişin anketlere de yansımaya başladığını kaydediyor. Sağdan CHP'ye kayış Baykal, Türk ulusunun ulusal bütünlük konusundaki duyarlılığına karşın, AKP hükümetinin bu konuda güvenilir bir politika izlemediği eleştirisi yapıyor. Şöyle diyor:"Ortada haritalar dolaşıyor, terör meşruiyet kazanma doğrultusunda mesafe alıyor, doğal kaynakların paylaşımı projeleri ortaya atılıyor, PKK siyasallaşmaya ve uluslararası çerçeveye

Yazının Devamı

Rodos'taki Türk okulu niye kapalı?

24 Ekim 2006

Ege'yle Akdeniz'in kesiştiği noktada iki denizin "anahtarı" konumundaki Rodos, bu stratejik önemi nedeniyle yüzyıllarca hâkimiyet mücadelelerine sahne olmuş.Fatih Sultan Mehmet'in uğraşıp da elinden alamadığı, Cem Sultan'ın, kardeşi II. Beyazıt'tan kaçıp sığındığı ama taht için kardeş mücadelesinin kaçınılmaz sonundan kurtulamadığı Rodos'ta, şövalyelerin barındığı şato, Sosyalist Enternasyonalin Göç Komitesi toplantısı için Baykal ve Papandreu'ya ev sahipliği yaptı.Rodos'un Cem Sultan'a mezar olmasından sonra tahtını sağlamlaştıran II. Beyazıt'ın torunu Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1522 yılında alınan Rodos'ta, camileri, kütüphanesi ve okuluyla Osmanlı izleri canlılığını koruyor. Rodos, 12 Ada içinde Osmanlı izlerini en fazla taşıyanlardan biri. CHP lideri Deniz Baykal'ı ve beraberindekileri en çok etkileyen "Türk Kütüphanesi" oldu. Elyazması Kuran-ı Kerim'ler, elyazması tarihi tefsirler, matematik, tıp, astronomi kitaplarını barındıran 2.500 kitaptan oluşan bu kütüphane tarihçiler ve araştırmacılar için eşi bulunmayan bir hazine...Fethi Paşa Vakfı'na ait kütüphanede, Vakıf Başkanı Cengiz Argeşo, en değerli parçalardan birini oluşturan, 1401 tarihinde yazılmış Kuran-ı Kerim

Yazının Devamı

Barışçı çözüm

22 Ekim 2006

'Kürt realitesini tanımak'tan, 'AB'nin yolu Diyarbakır'dan geçer'e; 'Kürt sorunu vardır ve daha fazla demokrasi ile çözülecektir'den, 'dağdan inin, ovada siyaset yapın'a kadar yaşadığımız sürecin çeşitli aşamalarında, "barışçı çözüm" kavram olarak hep kullanıldı.Bugünlerde DYP lideri Mehmet Ağar'ın söylemi de aynı yaklaşım içinde bazı kesimlerce destekleniyor.Ancak problem şurada:Kimse ortaya net bir "çözüm modeli" koymuyor. Sorunun etrafında dolaşılıyor, imalar yapılıyor, nabızlar yoklanıyor, söylem geliştiriliyor ama "Çözüm öneriniz nedir?" dediğinizde içi dolu bir yanıt alamıyorsunuz.Siyaset sloganlaştırılmış birkaç cümlede takılıp kalıyor."İyi niyet beyanı"nı aşmıyor.Bu sorunu çözeceğini iddia eden lider veya liderlerin ortaya çıkıp nasıl çözeceklerini madde madde sıralamaları gerekir. "Silahların susması, terörün bitmesi, sorunun barışçı yoldan çözülmesi" söylemi kolay destek buluyor. Örneğin barışçı çözüm şu mudur?"Ulus devlet, üniter devlet, laik devlet çerçevesinde, bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Türk kimliğini üst kimlik olarak kabul etmeleri; bu kimlik altında diğer alt kimliklerin serbestçe geliştirilmesi ve yaşanması. PKK'nın dağılması, silahlarını teslim

Yazının Devamı

Muhalefetteki PKK tartışması

21 Ekim 2006

Tartışmayı DYP lideri Mehmet Ağar'ın, "düz ovada siyaset" çağrısı başlattı.Ağar'a yanıt, iktidar partisi AKP'den değil, ana muhalefet partisi CHP'den geldi. İktidar, Ağar'ın yaklaşımının dikkatle izlenmesi gerektiğini açıklamakla yetindi. Aldığı tutum Ağar'ı destekler nitelikteydi.PKK sorununun ulaştığı boyut aslında siyasi partileri "pozisyon" almaya zorlayacak nitelikte.Ağar'ın, emniyet genel müdürü ve bakan olarak geçmişte üstlendiği görev ve aldığı pozisyonla çok uyumlu olmayan yeni tutumu, CHP lideri Deniz Baykal tarafından, "hükümetin aradığı destek, AKP'nin söyleyemediğini DYP'ye söyletme" girişimi olarak değerlendirildi. PKK sorununu bir süredir muhalefet tartışıyor, iktidar izliyor. DYP liderinin soruna yaklaşımı şöyle özetlenebilir:"Dağda silahla gezeceğine ovada siyaset yapsın. Türkiye'de silahlar susacak. Dağlarında silah sesi değil, kuş sesleri olacak. Barış ve huzur gelecek. Ovadan dağa çıkışlar böylece engellenecek."Ağar, bu sonucun nasıl alınacağını henüz açıklamış değil. Sözlerinin af veya PKK ile pazarlık anlamına gelmediğini sık sık vurguluyor.Ancak, PKK'lıları dağdan indirecek veya ovadakileri dağa çıkmaktan vazgeçirecek önlemler konusunda uygulamayı planladığı

Yazının Devamı

Mehmet Ağar önerisini somutlaştırmalı

20 Ekim 2006

Türkiye, 20 yılı aşkın süredir PKK terörüyle mücadele eden bir ülke.Terörün, çatışmaların doruğa ulaştığı yıllarda bile siyasi liderler bu konuyla ilgili yeni yaklaşımlar geliştirerek yöre halkını kazanmaya, PKK'ya desteği azaltmayı amaçladılar.PKK kısmen de olsa siyasallaştı. Bu çizgide kurulan parti ve adaylara Güneydoğu'da yerel seçimleri kazandıracak kadar taban sağladı. Siyasi taleplerini gündemde tuttu. AB sürecinden yararlandı. Taleplerini AB talepleriyle uyumlu tutmaya özen gösterdi. Bu süreçte yapılan hukuki düzenlemelerle kısmen amaçlarına ulaştı ve belirli bir alan yarattı. Türkiye'nin dağlarında çiçekler açması, silah sesleri yerine kuş seslerinin duyulması, kuşkusuz, herkesin dileği... İdam cezasının kaldırılması, Kürtçe basılı yayın ve müziğin serbestleştirilmesi, belirli sürelerle sınırlı olsa Kürtçe televizyon ve radyo yayını, özel Kürtçe kurslarının açılması gibi...Bu düzenlemeler, PKK'nın silah bırakmasını ve dağılmasını sağlamadığı gibi diğer taleplerinden vazgeçmesi sonucunu da doğurmadı. Yapılanların yeterli olmadığı, Kürtçenin eğitim dili olması, Kürt kimliğinin ulusal nitelikte kabul edilmesi, Türkiye'nin iki uluslu bir devlet olduğunun Anayasa'ya

Yazının Devamı

Sağlık Bakanı Akdağ: Özel sistem kurulacak

19 Ekim 2006

Bakan Akdağ, Erdoğan'ın rahatsızlandığı haberini Almanya'ya gitmek üzere hazırlık yaptığı sırada İstanbul'da aldı ve seyahatini iptal ederek hemen Ankara'ya Güven Hastanesi'ne geldi.Prof. Dr. Akdağ'la dün devlet büyüklerine acil sağlık müdahalesi sistemini konuştuk. 1993'te dönemin Cumhurbaşkanı Demirel'in talimatıyla, Prof. Dr. Osman Müftüoğlu tarafından Cumhurbaşkanlığı, TBMM Başkanlığı ve Başbakanlık için kurulan "mavi çağrı" sisteminin bugün işlemediğini dünkü yazımda yansıtmıştım.Sağlık Bakanı Prof. Dr. Akdağ, dün anımsattığımız bu sistemi çağdaş bir mekanizma olarak gördüğünü ifade etti ve şu bilgiyi verdi: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a rahatsızlığı sırasında hastanede, taburcu olduktan sonra da evinde eşlik edenlerden biri de Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ'dı. "Yazınızda belirttiğiniz sistem çağdaş, etkili bir sistem. Bu anlayışla özel bir sistemi biz de kurarız. Devlet büyüklerinin sağlığı, güvenliği gerçekten bütün ülkeyi ilgilendiren konulardır. Aslında Sayın Başbakan'ın sağlık durumunu sürekli takip eden, rutin kontrollerini yapan bir ekip var. Ancak özel bir sistemle bu daha da geliştirilebilir."Sağlık Bakanı bu konuyu yakından inceleyecek ve Başbakan için acil

Yazının Devamı

Erdoğan'ın rahatsızlığı ve işlemeyen 'mavi çağrı' sistemi

18 Ekim 2006

Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısına katılmak üzere TBMM'ye giderken makam otomobilinde rahatsızlandı ve en yakın hastane olan Güven Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi edildi.Cumhurbaşkanı, Başbakan, TBMM Başkanı gibi devlet büyüklerinin güvenlikleri ve sağlıkları, sadece kendilerini ve ailelerini değil bütün ülkeyi ilgilendirir.Başbakan Erdoğan'ın Güven Hastanesi'ne getirilmesinden sonra, hastane önünde yaşananlar hem üzücü hem düşündürücüydü.Başbakan'ın hastaneye ulaştırılması ve taşınması birçok ihmali de gözler önüne serdi. Söze Başbakan Erdoğan ve ailesine geçmiş olsun dileklerimizi ileterek başlayalım. Ankara, dün olağanüstü bir gün yaşadı. Başbakan, makam otomobilinin camı balyozla kırılarak çıkarıldı!Nedeni, şoförü ve koruma görevlisinin arabayı terk ederken, otomatik kilit sistemini unutmalarıydı. Arabanın kapıları kilitlenmişti, Başbakan arabadan çıkarılamıyordu.Bu kabul edilebilecek bir ihmal değil, bir...İkincisi, Güven Hastanesi'nin bitişiğinde bir inşaat olmasaydı, balyoz, keski nasıl ve ne kadar sürede bulunacaktı? Kilitlenmiş kapılar nasıl açılacaktı?Ve üçüncüsü, Başbakan arabanın içinde daha ağır bir rahatsızlık geçiriyor olsaydı, bunun sonuçları nasıl

Yazının Devamı

Düz ovada siyaset

17 Ekim 2006

Liderlerin bu konuya ilişkin açıklama ve tutumlarının kamuoyunda geniş yankı bulması, tartışmalara yol açmasının nedeni de bu duyarlılıktır.Örneğin Başbakan Erdoğan'ın "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" sözü, sarf edildiği günden bu yana siyasetin gündemindedir. Başbakan Erdoğan, bugün bile bu sözünü izah etmeye, düzeltmeye çalışıyor. Bu çabası, "özür dileme"ye kadar vardı.Erdoğan'ın bu gayretinin nedeni de yine aynı duyarlılıktır.Son günlerde ise DYP lideri Mehmet Ağar'ın, "Dağda silah yerine ovada siyaset" sözü yoğun biçimde tartışılıyor. Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın, Ağar'ın bu yaklaşımını eleştirmesi de aynı duyarlılığın bir ifadesi...Ağar, sözlerine açıklık getirerek, Org. Büyükanıt'ın algıladığı gibi bu sözleriyle bir genel af imasında bulunmadığını, amacının, PKK bağlamında ova ile dağ arasındaki bağlantıyı kesmek olduğunu açıkladı. Bundan sonra dağa çıkılmasın diye bu yaklaşımı gösterdiğini ısrarla vurguladı. Buna rağmen tartışma devam edeceğe benziyor. PKK ve askerin PKK'yla mücadelesi Türkiye'nin en duyarlı konusudur. Olaya PKK açısından bakalım...PKK'nın ovada siyaset yapma sorunu var mı?Yok. PKK ovada siyaset yapıyor. Hem ovada siyaset yapıyor hem

Yazının Devamı