Yimpaş'ın para toplama yöntemi

4 Kasım 2006

Cansızlar'ın verdiği bilgiler Yimpaş ve benzeri yöntemle çalışan şirketlerdeki işlerin arapsaçına döndüğüne işaret ediyor.Cansızlar, önceki gün Milliyet'e, dün de CNN-Türk'e, sistemin nasıl işlediğine ve tıkandığına ilişkin çarpıcı bilgiler verdi ve hukuki saptamalar yaptı. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Doğan Cansızlar, Yimpaş olayıyla ilgili olarak aydınlatıcı bilgiler verdi. SPK Başkanı, Yimpaş olayının yeni olmadığını, 1990'ların başında başladığını, kurum olarak sorun saptadıkları için de incelemeler yaptıklarını açıkladı.Cansızlar, Yimpaş ve aynı yöntemi kullanan şirketlerin para toplama yöntemini şöyle anlattı:"Para temsilciler aracılığıyla toplanıyor. Bu işleme SPK açısından baktığımızda şu ortaya çıkıyor: Bu işlem, bizim mevzuatımıza göre, halka izinsiz arz işlemidir. Eğer bir şirketin ortak sayısı 250'yi aşıyorsa, kişiler veya ilan aracılığıyla ortak arıyor ve para topluyorsa, bu, halka izinsiz arzdır.Şirket adına temsilciler para topluyorlar, ancak kayıtlar sağlıklı değil. Kaç kişi ortak oldu? Bunu tam saptayamıyorsunuz. Çünkü, para toplayan aracılara belli bir oranda veya miktarda para ödeniyor. Bu durumda, eğer bir temsilci 100 kişiden para toplamışsa, bunun

Yazının Devamı

Afet değil, enkaz yönetimi

3 Kasım 2006

Bu illerde ve İstanbul'da binleri bulan sayıda ev ve işyeri kullanılamaz hale geldi. Bazı evler çöktü...Her felaketten sonra olduğu gibi bu sel felaketinden sonra da uzmanlar ve yetkililer televizyonlara çıkıp neler yapılması gerektiğini anlattılar.Türkiye felaketler karşısında ilkel bir görünüm veriyor. Afet yönetimi uzmanlar tarafından teorik olarak çok iyi izah ediliyor ama uygulamada, afeti değil, afetten sonra enkaz kaldırmayı yönettiğimiz görülüyor. Şiddetli yağışların yol açtığı sel felaketi, Diyarbakır, Şanlıurfa, Batman illerinde 40 civarında vatandaşımızın yaşamını yitirmesine yol açtı. Afet yönetimi tehlikeyi tahmin etmek ve erken uyarıdan başlayarak etkilerini en aza indirmek demektir. Amaç, afeti can kaybı olmadan en az maddi hasarla atlatabilmektir. Bunun için gerekli önlemleri almaktır.Oysa, Türkiye'de böyle bir afet yönetimi söz konusu değil.Bu gerçek, depremde, yangında, selde, bayram trafiğinde verilen yüzlerce can kaybıyla defalarca ortaya çıktı.Uzmanların afetten sonraki analizleri, yetkililerin yine afetten sonra geçmişten gelen hataları sıramaları sorunu çözmüyor.Türkiye, afet önlemiyor, enkaz kaldırıyor.İhmal ve sorumsuzluk "Afet, ne yapalım!" anlayışıyla,

Yazının Devamı

Din ticaret siyaset ilişkisi

1 Kasım 2006

Siyaset; doğrudan veya dolaylı, akçalı veya siyasi çıkar hesaplarıyla dini, dince kutsal sayılan simgeleri kullanıyor.Son günlerde gündemde olan "Yimpaş olayı"nı ele alalım...Binlerce vatandaşımız Yimpaş'a verdikleri parayı alamadıklarını belirterek, Almanya'da ve Türkiye'de yargıya başvuruyorlar.Arkadaşımız Önder Yılmaz'ın röportajlarından öğreniyoruz ki, eski Yimpaş yöneticileri Almanya'daki camilerde para toplamışlar.Burada bir din istismarı var mı, yok mu?Neden camide para toplanıyor?Burada akla gelen, "faizi haram" sayan bir inanışa sahip olanların, bu inancının istismar edilmiş olabileceği. Faiz yerine "kâr ortaklığı" adı altında para toplandığı, bazı vatandaşlarımızın normal banka sistemi yerine bu tür çalışan finans kuruluşları veya şirketlere yöneldiği de biliniyor.Din-ticaret ilişkisinin böyle kurulduğuna ilişkin pek çok örnek var. Türkiye'de ticaretin de siyasetin de dini rahat bırakmadıkları bilinen bir gerçek. Din-ticaret-siyaset ilişkisi Türk siyasi tarihinde eskilere dayanıyor. Yimpaş olayında çok önemli bir bilgiyi de arkadaşımız Tolga Şardan'ın haberinden öğreniyoruz. Yolsuzluklara karşı verdiği cesur ve başarılı mücadeleyle tanınan eski Kaçakçılık ve Organize

Yazının Devamı

Çankaya'dan siyaset dışı notlar

31 Ekim 2006

Gazeteciler devletin zirvesini güncel konulara çekmek için uğraş verirken, onlar konuşmak istemedikleri konularda sorulardan kaçmanın yollarını ararlar. Cumhurbaşkanı'nın 29 Ekim, TBMM Başkanı'nın 23 Nisan ve Genelkurmay Başkanı'nın verdiği 30 Ağustos resepsiyonları gazeteciler ile devletin zirvesi arasında bir çeşit "kovalamaca"ya dönüşür. Cumhurbaşkanı Sezer'in sorulardan uzaklaşmak için kullandığı yöntem kısa ve nettir. Sezer, yanıtlamak istemediği soruyu büyük bir dikkatle sonuna kadar dinler. Tam yanıt vereceğini sandığınız anda ağzından kesin bir tonda iki sözcük dökülür:"İyi akşamlar."Bunun anlamı "Soru sormayın"dır.Cumhurbaşkanı Sezer, "İyi akşamlar" yanıtını dün de sık sık kullandı.Sezer'in sorudan uzaklaşma yöntemlerinden biri de bir anısını aktarıp ne demek istediğini gazetecilerin anlamasını beklemektir. Sezer, bu yöntemi de önceki günkü Çankaya resepsiyonunda kullandı. Sorular artınca, şöyle bir anısını aktardı:"Cumhurbaşkanlığımın sanıyorum ilk yıllarındaydı. Bir meslektaşınız bana yaklaşıp rüyasında benimle röportaj yaptığını söyledi. Ben de ona dedim ki, ne iyi onu bulamayanlar da var." Sezer'in yanıtı Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ı siyasi sorulardan

Yazının Devamı

Org. Büyükanıt: Müsaadenizle konuşayım

30 Ekim 2006

Cumhurbaşkanı Sezer gazetecilerin bu yöndeki sorularını, "Duygularımı kendime saklıyorum" diyerek geçiştirirken, Başbakan Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt yöneltilen soruları "Gazetecilerin oltası" olarak değerlendirdiler.Başbakan Erdoğan, "Her sondajdan bir şey çıkmaz" diyerek nisana kadar konuşmayacağını söylemekle yetindi.Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt ise, "Oltayla yem atıyorsunuz ama balık tok" yanıtını verdi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Çankaya Köşkü'nde verdiği 29 Ekim resepsiyonunun ana gündem maddesi, "Çankaya"ydı. Sezer'in son 29 Ekim resepsiyonunda gazeteciler Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı'ndan yeni cumhurbaşkanı konusunda bir söz almanın peşindeydiler. Genelkurmay Başkanı, "Çankaya seçimleri"ne giriş yapmak isteyen gazetecilerin, "Sayın Sezer'in cumhurbaşkanlığı dönemini nasıl buldunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:"Cumhuriyet değerlerine sahip, her yönüyle mükemmel."Genelkurmay Başkanı, "Yeni seçilecek cumhurbaşkanında ne gibi özellikler olmalı?" sorusuna ise yanıt vermedi, "Penaltı yakalamış futbolcular gibi soru soruyorsunuz" demekle yetindi.Gazetecilerin, "Cumhurbaşkanlığı seçimi ülke güvenliğiyle ilgili

Yazının Devamı

CHP'nin cumhuriyeti koruma refleksi

29 Ekim 2006

Atatürk'ün, "en büyük eserim" dediği ve "gençliğe" emanet ettiği "cumhuriyet" içeriden ve dışarıdan çok ciddi baskılar altında.Cumhuriyetin temel nitelikleriyle başından beri uyuşmayan akımlar bu baskıların yaşam alanlarını oluşturuyor.Cumhuriyet karşıtı akımların demokratik mekanizmalardan yararlanarak, bu alanları genişletip güçlendirdikleri de bir gerçek.Cumhuriyeti "demokrasi" karşıtı gibi göstermeye çalışmaları da bundan.Oysa laik cumhuriyetle demokrasi arasında bir zıtlık, bir bağdaşmazlık yok. Aksine, laik cumhuriyet demokrasinin güvencesi.Türkiye Cumhuriyeti'nin üzerinde yükseldiği, temel felsefesini oluşturan laik niteliği ve üniter yapısı; dine dayalı devlet yapısı ve toplum yaşamı kurmak isteyenlerle bağımsız Kürt devleti kurmak isteyenlerin temel hedeflerini oluşturuyor.Devletin ve toplumun din esasına oturtulması da, üniter yapısının bozularak bölünmesi de, "Türkiye Cumhuriyeti"nin varlığıyla bağdaşmaz. Cumhuriyetin 83. yılını bugün kutluyoruz. Bu koşullarda CHP'nin cumhuriyeti koruma refleksi göstermesinde yadırganacak bir yön yoktur. CHP'nin laiklik ve üniter yapı karşıtı gelişmelere tavır alması solculukla çelişme ve giderek bir çatışma hali değildir. Ulusal çıkar

Yazının Devamı

Baykal'dan Ağar'a soru: Çizgiyi çizelim mi diyorsunuz?

28 Ekim 2006

Baykal'la program sonrasında da sohbet ettik.CHP lideri, DYP lideri Ağar'ın, bayram boyunca da Türkiye'nin gündeminde yer bulan, "Dağda silah yerine ovada siyaset" söylemiyle ilgili olarak sert eleştirilerde bulundu. CNN-TÜRK'te Murat Yetkin'le birlikte yaptığımız Ankara Kulisi programının dünkü konuğu CHP lideri Deniz Baykal'dı. Baykal, Ağar'ın bu söylemini şöyle değerlendiriyor:"Dağdan in, ovada siyaset yap deyince, terörist bunu nasıl anlar? Şöyle anlar: Benim niye terör yaptığımı biliyorsunuz? Siyasi projemi biliyorsunuz. Gel siyaset yap dediğinize göre demek ki benim terör yapmamın gerekçelerini kabul ediyorsunuz. Ovada siyaset yap diyerek benim taleplerimi karşılayacağınızı mı ima ediyorsunuz? Teröristin anlayacağı budur. Bu, terörü durdurmaz, azdırır. Arkasından iki milleti Anayasa'ya yazalım talebi gelir, af talebi gelir."Baykal, bu değerlendirmeleri yaptıktan sonra isim vermeden Ağar'a şu soruyu yöneltti:"Bu söylemi kullananlar ne demek istiyorlar? Teröristlerin ayrılıkçı amaçları biliniyor. Bu söylemi kullanarak çizgiyi çizelim mi demek istiyorsunuz?"Baykal, bu yaklaşımın varacağı noktanın Türkiye'yi bölecek çizgiyi çizmek olduğunu düşünüyor ve devam ediyor:"Çizgiyi

Yazının Devamı

Kök hücrede bir başarı öyküsü

27 Ekim 2006

Bir taraftan bilim adamları diğer taraftan hasta ve çevresi çok zor durumda kalmıştır. Bu bakımdan tıptaki gelişmelere ilişkin haberlerin bilimsel kanıtlarıyla sunulması hem tıp adamlarının hem de basın mensuplarının temel ilkesi olmalı. Tıptaki gelişmelere ilişkin haberlerin çok dikkatli verilmesi gerektiği deneyimlerle ortaya çıkmış bir gerçektir. "Mucize" türünden sunuşlarla, bir hastada bir denemeyle elde edilen sonuçların "buluş" diye duyurulması, birçok hasta ve hasta sahibinin sonu hüsranla biten umut yolculuğuna çıkmasına neden olmuş, sonuçta maddi ve manevi çöküşler yaşanmıştır. Kök hücre çalışmalarının tıpta bir çığır açacağı bilim adamlarınca paylaşılan bir genel yargı. Nitekim, bu alandaki çalışmalar dünyanın değişik yerlerinde umut verici sonuçlar ortaya koydu. Bu başarı öykülerinden biri de Türk bilim adamlarına ait. Türk insanına gurur veren bu çalışma, dünyaca kabul gören Journal Of Vascular Surgery dergisinde Ekim 2006'da yayımlandı. Bu sayıda en iyi makale seçildiği için, eşdeğerdeki bir diğer dergi olan European Journal Of Vascular and Endovascular Surgery dergisinde de yayımlanmasına karar verildi. Bu yayınlar, tıp dünyasında bilimsel geçerlilik ve kabul

Yazının Devamı