Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, sorumluların saptanacağını ve kamuoyuna da duyurulacağını açıkladı. Yargı süreci de ayrıca devam edecek."Varil" denince akla önce Sinop, sonra İskenderun geliyor...Yıllar önce Sinop'ta karaya vuran zehirli atık varillerinin yarattığı sorunlar henüz çözülemedi. Pepe, yakında bu varillerin Türkiye'den gönderileceğini de açıkladı.Bu varillerin yöre halkının sağlığına olumsuz bir etkisi oldu mu? Tuzla'da ortaya çıkan zehirli atık varilleri, Türkiye'nin gündemine oturdu. Kanserojen madde içerdiği de belirtilen bu varillerle ilgili bilimsel ve hukuki inceleme süreci başladı. Bu soruya yanıt bulmak üzere Türkiye Hepatoloji Vakfı ve Sinop Çevre Dostları Dergisi'nin birlikte yürüttüğü bilimsel bir çalışmanın sonuçları, maalesef, varillerden sızan zehirli atıkların yöre halkının sağlığını tehdit ettiğini ortaya koyuyor.Türkiye Hepatoloji Vakfı Başkanı Prof. Dr. Özden Uzunalimoğlu, aynı vakıftan jeolog Prof. Dr. Göner Göymen ve Sinop Çevre Dostları Derneği'nden arkeolog Hale Özen'in yaptıkları araştırmanın sonuçları düşündürücü.Heyetin, varillerin depolandığı Soğuksu beldesine en yakın yerleşim yeri olan Yeşni köyünde yaptıkları incelemeler, kanserden ölen
Bu saptamasının arkasında olduğunu belirterek şöyle dedi:"Ben kendi inandığım doğruları söylüyorum. Ben Türkiye'de her etnik unsurun sorunu olduğu gibi Kürt kökenli vatandaşlarımın da sorunu olduğunu söyledim, bugün de söylüyorum. Ama aynı şekilde diğer etnik unsurların da kendi sorunları var. Var ama az sorunu olan var, çok sorunu olan var."Başbakan Erdoğan'ın bu yaklaşımı, var dediği "Kürt sorunu"na başka etnik sorunlar da ekliyor.Çerkez, Boşnak, Arnavut, Laz sorunları gibi... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Tunceli'de, "Kürt sorunu" saptamasını yineledi. Kürtler dışındaki etnik grupların, "ulusal ve siyasal" nitelik taşıyan sorunları var mı?Türkiye gündemine taşınmış bu nitelikte bir sorundan söz etmek gerçekçi olamaz. Bu grupların Atatürk'ün, "ulus anlayışı"na aykırı bir duruşları yoktur. Türkiye Devleti'ni kuran halka Türk milleti denir, tanımına itirazları bugüne kadar söz konusu olmadı.Aksine, bu tanıma sahip çıkan beyanları oldu. Örneğin, TRT'den Kürtçe yayınla birlikte Boşnakça yayının da başlaması üzerine kamuoyuna yaptıkları açıklamada, bu uygulamaya karşı çıktılar. Ayrılıkçı bir konumda gösterilmekten rahatsız olacaklarını, emsalmiş gibi gösterilmeyi kabul
Haksız sayılmaz...Atıkları usulüne göre muhafaza ve yok etmenin maliyetinden kaçınmak için insan sağlığını hiçe sayarak araziye atıp üstünü örten zihniyet elbette "paragöz" zihniyettir.Eminim bu firma ve firmaların sahipleri ve bu kararı veren yöneticileri kendileri ve çocukları için kanser riskine karşı çok duyarlıdırlar. Sağlıklı beslenme, temiz hava, temiz su, temiz çevre için kılı kırk yarıyorlardır.Ama başkaları için risk oluşturmayı para harcamaya tercih ettikleri Tuzla'da görülüyor.Paragözlülüğün ulaştığı en üst düzey bu olsa gerek... Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, kanserojen madde içeren zehirli atıkları Tuzla'da araziye gömen firma veya firmaların "paragöz sorumsuzlar" olarak tanımladı. Maalesef Tuzla'da ortaya çıkan skandal, insanımızda hâkim anlayışın bir yansıması... Bir taraftan sorumsuzluk, denetimsizlik, bir taraftan da "Bir şey olmaz" zihniyeti...Türkiye, bir atık cenneti, bir çöplük gibi görülmüyor mu? Gemiler atıklarını Türk sularından geçerken bırakmayı tercih etmiyorlar mı? Hiçbir ülkenin kabul etmediği atık yüklü gemiler bizim limanlarımızda sulara gömülmüyor mu?Maalesef öyle...Türkiye'de insanlar bir kuralla karşılaştıklarında ona uymak yerine bir yolunu
Sezer, laiklik, TSK, irtica, türban, DTP, ulusal kimlik, ABD, PKK gibi konularda uyarılarda ve önerilerde bulundu.Hükümet, Cumhurbaşkanı Sezer'e yanıt vermekte gecikmedi. Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, nazik ve dikkatli bir üslupla Sezer'e iki konuda yanıt verdi:1- İrtica 2- Yargının siyasallaşması.Hükümet, bu iki konuda alınmış görünüyor. Diğer konularda ise Sezer'in sözlerinin muhatabı gibi davranmıyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Harp Akademileri'nde ülke gündemindeki sorunlara ilişkin önemli bir konuşma yaptı. Hükümet neden irtica ve yargının siyasallaşması konularında yanıt verme gereği duydu?Türkiye'nin son dönemdeki gündeminde ağırlıklı yer işgal eden iki konuda hükümetin tutumu tam da Sezer'in eleştirdiği yaklaşıma örnek oluşturuyordu.1- Bürokrasideki atamalar2- Şemdinli iddianamesiBirincisine bakarsak, Cumhurbaşkanı Sezer, "irticanın siyasete, eğitime ve devlete sızdığı"nı söylerken, sisteme hâkim olan zihniyete, atama tercihlerinde dini yaklaşımın ortak ölçü haline getirilmiş olmasına dikkat çekiyordu. Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin ise, "personelden sorumlu bakan" olarak Sezer'e yanıt verirken, memur alma usullerini ve merkezi sınavı
Çiçek, dünkü görüşmemizde, terör üzerinden yapılan tartışmaların terörle mücadeleye katkı sağlamak amacına yönelik olması gerektiğini vurgulayarak, CHP'den "pozitif muhalefet" beklediklerini söyledi. Terörün tırmanışa geçtiği son dönemdeki tartışmaları değerlendiren Adalet Bakanı Cemil Çiçek, CHP lideri Deniz Baykal'a seslenerek, "12 Eylül öncesindeki hatayı yapmayalım" çağrısında bulundu. Çiçek, CHP lideri Baykal'ın sık sık terörün arkasındaki "siyasi proje"ye dikkat çektiğini anımsatarak, şu değerlendirmeyi yaptı:"Evet, Sayın Baykal, terörün arkasındaki siyasi projenin sık sık altını çiziyor. Nedir bu proje? Bu proje, Türkiye'nin toprak bütünlüğüne, üniter yapısına yönelik bir projedir. Bir siyasi projedir. Bu proje, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yönelik bir projedir. Hedefi devlettir. Bunu Sayın Baykal da söylüyor. O halde, terörü, hükümete yönelik gibi göstermek büyük yanlış olur. İşbaşında Tayyip Erdoğan'ın başkanlık ettiği bir hükümet olmasa da, bir başka cumhuriyet hükümeti olsa, terörün hedefi yine devlet olacaktır. Tespit buysa, terör üzerinden politika yapmak, terörü sadece hükümeti hedeflemiş gibi göstermek yanlış olur. Türkiye bu yanlışı 12 Eylül öncesinde yaptı. Bir
Baykal, dün partisinin grup toplantısından sonra yaptığımız görüşmede, Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'ün, terörle mücadeleyle ilgili talepleri konusunda çıkıp açıkça konuşmasını istedi. CHP lideri Deniz Baykal, hükümetin terörle mücadele konusunu savsakladığını vurgularken Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'e de ilginç bir gönderme yaptı. CHP lideri, Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'ün ve geçen yıl Genelkurmay İkinci Başkanı olan Org. İlker Başbuğ'un terörle mücadele için ihtiyaç duyulan önlemleri gündeme getirdiklerini anımsatarak şu değerlendirmeyi yaptı:"Genelkurmay Başkanı ne istediklerini, bunların niye karşılanmadığını çıkıp açıkça söylemelidir. Başbakan'ın, hükümetin bu talepleri savsaklamalarına fırsat verilmemelidir. Çünkü terörle mücadele yaşamsal önemde bir konudur. Bakın Sayın Genelkurmay Başkanı neler istediklerini ilettiği gibi makalelere konu ederek de kayda geçirdi. Keza o zaman İkinci Başkan olan Org. Başbuğ, basınla yaptığı toplantıda isteklerini saydı. Ama bunların hiçbiri yapılmadı. Aylarca savsaklandı. Sumenaltı edildi. Bu nedenle Genelkurmay Başkanı bunları çıksın açıkça söylesin diyorum. Çünkü bunun ne kadar önemli olduğu bugün tırmanan terörle
Terörle mücadelenin Türkiye'de yeniden gündemin birinci sırasına yükseldiğini Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanı sıfatıyla Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de açıkladı. Terörle mücadelenin hükümetin birinci önceliği olduğunu söyledi.Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt geçen hafta Haymana'nın köyünde şehit cenazesindeydi. Şehit yakınlarıyla kucaklaştı.Dün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt Güneydoğu'da sınır birliklerini denetlerken, Ankara'da Kocatepe Camii'nde şehit Yarbay Alim Yılmaz'ın cenaze töreni vardı.Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Fevzi Türkeri, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Işık Koşaner'le birlikte Ankara Garnizonu'ndaki generaller ve çok sayıda subay ve astsubay cami avlusunu tümüyle doldurmuşlardı.Sivil devlet erkânı da Kocatepe'deydi. Hemen hemen bütün siyasi parti liderleri, bakanlar, bürokratlar ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, şehit Yarbay Yılmaz'ın cenazesinde saf tuttular. Öğretmenler, yargıçlar, doktorlar her meslekten siviller de cenazedeydiler. Herkes basın mensuplarına kaygılarını iletiyordu.Teröre toplumsal tepki giderek büyüyor. Terör tırmanıyor. Şehit cenazeleri
Meteoroloji'nin "hava koşulları uygun" raporuyla İstanbul'dan havalanan helikopter Karadeniz'de Ereğli açıklarında yoğun bir sisle karşılaştı. Sis içinde uzun süre asılı kalan ve çıkış arayan helikopter pilotu, Baykal'a geri dönmeyi önerdi. Sinop'ta miting alanında bekleyenleri düşünen Baykal, yola devam için ısrar ettiyse de pilotu ikna edemedi. Pilot, İstanbul'a döndü ve yola bu kez uçakla devam edildi. CHP lideri Deniz Baykal, İstanbul'dan Sinop'a helikopterle giderken havada sıkıntılı dakikalar geçirdi. Samsun'a indikten sonra Sinop'a karayoluyla geçerken konuştuğumuz CHP lideri, Başbakan Erdoğan'la DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk arasında devam eden "koşullu görüşme" diyaloğunu değerlendirdi.Baykal, Başbakan Erdoğan'ın çok yanlış bir yolda olduğunu vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı:"DTP, PKK terör örgütüdür derse Başbakan görüşecekmiş. Bunun pazarlığını yapıyor. Peki ne görüşecek? Bu görüşmenin konusu, içeriği ne olacak? Asıl onu söylesin de anlayalım. Erdoğan kimlere, ne mesaj veriyor? Kimleri müzakere masasına çağırıyor? Bunu bir açıklasın. Ne görüşeceklerini ben söyleyeyim: Türk bayrağını görüşecekler. Türkiye'nin üniter yapısını görüşecekler. Konu bu. Böyle bir şey olabilir