Ankara'nın Türk-Amerikan ilişkilerine bakışı

26 Nisan 2006

İran, Irak, PKK, Kıbrıs gibi sıcak konuların ele alındığı temaslarda Ankara Rice'a Türk-Amerikan ilişkilerine bakışını aktardı.Dışişleri Bakanlığı kaynaklarına göre gerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gerek Dışişleri Bakanı Abdullah Gül tarafından, Rice'a verilen mesajın özünü, "zedelendiği düşünülen karşılıklı güvenin pekiştirilmesi ve ortak hedeflerin öne çıkarılması" oluşturuyor. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın ziyareti Türk-Amerikan ilişkilerinin üst düzeyde masaya yatırılmasına vesile oldu. Dışişleri kaynaklarına göre, Rice'a verilen mesajların başında Türk-Amerikan ilişkilerinin bir iki konuyla yargılanmaması geliyor. Ankara'nın Rice'a aktardığı bakış açısı şöyle özetleniyor:"Türkiye-ABD ilişkileri çok kapsamlıdır. Enerjiden bölgesel işbirliğine, NATO'dan bölgesel işbirliğine, Orta Asya'dan, Kafkaslardan Balkanlara kadar çok geniş bir ilişki ağı ve alanı söz konusudur. Bu nedenle Ankara ve Washington, ilişkilere stratejik bakış açısıyla yaklaşmalı ve bir iki konuya bakarak ilişkiler hakkında yargıya varmamalıdır. Tek başına ne PKK ne Hamas konusu Türk-ABD ilişkilerini belirlemez. Farklılıklar değil ortak güveni ve ortak hedefi ön plana çıkaran bir yaklaşım

Yazının Devamı

Baykal'dan Arınç'a 'Ahmedinecad' benzetmesi

25 Nisan 2006

Baykal, Arınç'ın "Anayasa ile ciddi bir uyuşmazlık" içinde olduğunu vurgulayarak bu tutumun TBMM Başkanlığı'yla bağdaşmadığını belirtti. CHP lideri, Arınç'ın konuşmasında laiklik karşıtlığı bulunduğunu, laikliğe sahip çıkın sözlerinin ise, "içi boşaltılmış bir laiklik" olduğunu öne sürdü.Baykal, Arınç'ın konuşmasını şöyle değerlendirdi: TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın 23 Nisan nedeniyle Meclis özel oturumunda yaptığı konuşma, CHP lideri Deniz Baykal'ın tepkisine neden oldu. "TBMM Başkanı'nın konuşması Anayasa ile ciddi bir uyuşmazlık içinde olduğunu gösteriyor. Özellikle laiklik ilkesiyle uyumsuzluk içinde. Anayasal kurumlardan rahatsızlık içinde olduğu anlaşılıyor. Daha önce de 'gerekirse Anayasa Mahkemesi'ni kapatırız' diyen bir TBMM Başkanı, Anayasa'yı, Cumhuriyet'in temel niteliklerinden olan laikliği içine sindirememiş bir anlayış sergiliyor. Türkiye'nin yeni bir Ahmedinecad'a ihtiyacı yok." 'Uyuşmazlık içinde' "Arınç'ın yaptığı konuşma TBMM Başkanlığı'yla bağdaşmaz. Başkanlık statüsü iktidar ve muhalefet arasında tarafsızlık gerektiren bir statüdür. Ama Arınç'ın konuşmasından AKP'nin Anayasa'yla uyuşmazlık içinde olduğunu iktidarının dördüncü yılında ve bu kadar üst düzeyde

Yazının Devamı

Org. Özkök: Şartlar doğarsa sıcak takip hakkı kullanılır

24 Nisan 2006

TBMM Başkanı Bülent Arınç, misafirleri karşılamayı bitirdikten sonra salona girmiş, sohbet edilen yere doğru ilerliyordu ki, Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök ve kuvvet komutanları, resepsiyondan hep birlikte ayrıldılar.Komutanların 15-20 dakikayı geçmeyen ziyaretlerinde Org. Özkök, gündemdeki konulara ilişkin sorulara kısa yanıtlar verdi. Tabir yerindeyse komutanlar, TBMM'deki 23 Nisan resepsiyonundan "rüzgar gibi" geçtiler. Org. Özkök'e gaztecilerin yönelttiği ilk soru Güneydoğu'daki askeri hareketlilik ve sınır ötesi operasyon olasılığına ilişkin oldu. Genelkurmay Başkanı bu konuyla ilgili sorulara şu yanıtı verdi:"Bahar aylarında bu hareketlilik her zaman olur. Karlar eridiğinde alan genişler. Biz de ihtiyaca göre hareket ederiz. Bu sene biraz daha fazla birlik ihtiyacı oldu. Bu her sene duruma göre değişir. Alan genişledikçe ihtiyaç da artar. Gazetelere bakıyorum biraz abartılıyor. Şimdi yorumcular haberci, haberciler yorumcular oldu. Öyle ki, şu kadar birlik Irak'a girmek üzere gitti gibi yazılıyor. Yani ne yaptığımızı sizden öğreniyoruz!"Org. Özkök, sınır ötesi harekât konusunda ise şöyle konuştu:"Türkiye egemen bir ülke. Eğer şartlar doğarsa her egemen ülke gibi

Yazının Devamı

İki sorun arasında sıkışan cumhuriyet

23 Nisan 2006

23 Nisan 1920 Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başarıya ulaştıran ve Türkiye'yi demokratik, laik cumhuriyete ulaştıran sürecin başlangıcı...Türkiye, Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetin niteliklerine ne kadar sahip, gösterdiği hedefe ne kadar yakın?Türkiye Cumhuriyeti iki sorun arasında sıkışmış bir görüntü veriyor:1 Laiklik ilkesiyle barışık olmayan akımların siyaset ve bürokrasideki iktidarından kaynaklanan sıkıştırma,2 Tek ulus ve üniter yapı ilkesiyle barışık olmayan ayrılıkçı akımların, terör ve yarattığı siyasallaşma sürecinden kaynaklanan sıkıştırma.Her iki akımın da başından beri üniter ve laik cumhuriyetle sorunlu olduğunu söylemek gerekir. Her iki alandaki görüntü, cumhuriyetin bu niteliklerine karşı verilmiş ideolojik mücadelenin siyasal sonucudur. Bugünkü tabloda cumhuriyet bu nitelikleriyle muhalefet konumundadır. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutluyoruz. TBMM'nin kuruluşunun 86. yılı... Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın eşi Düriye Yılmaz'ın türbanlı görüntüsü "acaba" sorularıyla başlayan "hayret, hüzün, endişe" yüklü yorumlara yol açtı. Ertuğrul Özkök, Hürriyet'te, bu duruma bakıp, "Artık, eşinin başı örtülü erkeklerin devlet hayatında yükselme şansı açık olanlardan

Yazının Devamı

Dağlardan, ovalardan yükselen 'Baba Beni Okula Gönder' sesleri

22 Nisan 2006

Anadolu'nun dağlarından, ovalarından, kız çocuklarımız hep bir ağızdan sesleniyorlar:"Baba Beni Okula Gönder"Bu sesi dün Gümüşhane'nin Kürtün ilçesinde, 2 bin metreyi bulan geçit vermez dağlarında, Kelkit ve Köse ovalarında Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'le birlikte dinledik.Eğitime, okula, yurda doğru yükselen bu sesler Milliyet'in kampanyasıyla aşılmaz sanılan dağları aşıyor...Milliyet'in Güneydoğu'dan başlattığı kız yurdu projeleri bir yıllık bir süre içinde 7 tanesini hizmete sokmuş durumda. 2006-2007 öğretim yılında ise 12 tanesi daha kız çocuklarımıza kucak açacaklar.Gazetemizin yürüttüğü bu kampanyanın bir eğitim seferberliğine dönüştüğüne hep birlikte tanık olduk.Bu seferberlik içinde Milliyet'in öncülük ettiği 17 yurt yapımı, 6 bin 750 kız çocuğuna burs sağlanması ve 13 bölgede derslik ihtiyaçlarının giderilmesi de bulunuyor.Dün Gümüşhane'nin Kürtün, Kelkit ve Köse ilçelerinde gazetemizin, "Baba Beni Okula Gönder" kampanyası dolayısıyla Aydın Doğan ve Aydın Doğan Vakfı tarafından yaptırılacak 3 kız yurdunun temelini attık. Bu 3 kız yurdu da yeni öğretim yılında tamamlanmış olacak. Milliyet'in kız çocuklarımız için başlattığı "Baba Beni Okula Gönder" kampanyası, çok

Yazının Devamı

Savcıyı denize kim itti?

21 Nisan 2006

Org. Büyükanıt ve diğer generaller hakkında soruşturma açılmadı. Savcı Sarıkaya hakkında ise inceleme başlatıldı. Adalet Bakanlığı müfettişleri olayı inceledi ve savcının cezalandırılmasını talep etti.Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ise, savcı hakkında en ağır cezayı verdi. Meslekten ihraç etti... Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'yı meslekten ihraç etti. Sarıkaya, ünlü Şemdinli iddianamesine Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt'la ilgili iddiaları almış, yetkisi dışında olduğu için bu bölümü Genelkurmay Askeri Savcılığı'na göndermişti. Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök de Büyükanıt ve adı geçen diğer generaller için soruşturmaya gerek olmadığına karar vermişti. Olayların seyri anımsanınca akla şu soru geliyor:"Savcı Sarıkaya'yı denize kim itti?"Savcı, Org. Büyükanıt hakkında bir iddia söz konusu olduğunda bu iddiayı iddianamesine almadan doğrudan Genelkurmay Askeri Savcılığı'na göndermesi gerektiğini bilmiyor muydu?Bir savcı için "Bilmiyordu" demek çok zor.Peki, yetkisi olmadığını bildiği halde neden iddianamesinde yer verdi? Böyle bir hatayı nasıl yaptı?Bunu yapması için birileri yönlendirdi mi?Bu gayretin Org. Büyükanıt'ın

Yazının Devamı

Akman'ın yayıncılık anlayışı

20 Nisan 2006

Akman, gazetecilikten, televizyonculuktan gelen bir isim. Mesleği biliyor.Televizyon muhabirliği, programcılığı ve yöneticiliği yaptığı dönemde, objektifliğe, akademik kimliğinin verdiği sorumlulukla bilimselliğe özen gösteren anlayışıyla bilinirdi.Akman, bu ölçülere RTÜK Başkanı olarak da dikkat ediyor.Teknolojinin de verdiği olanakla dünyada sınır ve ölçü tanımayan yayıncılık anlayışı karşısında RTÜK'ün de işi zor. RTÜK Başkanı Zahid Akman, dün kahvaltıda Milliyet'in konuğuydu. RTÜK Başkanı, yayıncılık kuralları açısından yasakçı bir zihniyete sahip değil. Kuralların gözetilmesinde, "sorumlu yayıncılık" anlayışının hâkim olması gerektiğini savunuyor. Yasaklamalardan çok, bu anlayışın yerleştirilmesiyle sonuç alınacağını düşünüyor. Yayın dünyasındaki sorunların sorumluluk anlayışıyla çözülmesi gerektiğini belirtiyor.Özellikle çocukların korunması ve eğitilmesi, kırsal kesimde kadınların sağlık ve eğitim konuları başta olmak üzere aydınlatılmasının önemi üzerinde duruyor. Yasak ve sorumluluk Yayın dünyası için reytingin en önemli faktörlerden biri olduğunu, ancak "tek ölçü ve tek kaygı" olarak görülmesinin yanlışlığına vurgu yapıyor. Yayıncılığın işlevinden kaynaklanan bir kamusal

Yazının Devamı

Tuzla ve Sinop ders olmalı

19 Nisan 2006

Zehirli atıkların yıllardır havaya ve toprağa karışması nedeniyle ciddi bir risk oluşturdukları ortaya çıktı.Bu riske karşın, varillerin gömülü olduğu bölgeye yakın yerleşim birimlerinde vatandaşların seracılık yaptıkları, bu toprağı ve suyu kullandıkları da anlaşıldı. O kadar ki, yakın çevredeki evlerin bahçelerinde bu atıklar için kullanılmış varil ve bidonlar görülüyor. Vatandaşların bu varil ve bidonları kullandıkları da belirlendi.Zehirli atıkları toprağa gömen sorumsuz zihniyet sahipleri, vatandaşları uyarma gereği bile duymamışlar. Keza, bu faaliyete dönük ciddi bir denetim olmadığı da gerçek. Ayrıca, idari mekanizma da, Çevre Bakanı Osman Pepe ve İstanbul Valisi Muammer Güler, bu yönde bazı bilgi ve belgelere sahip olduklarını açıkladılar. Demek ki, zehirli atıkların gömülmesinde veya dökülmesinde bazı yetkililer ve görevliler de işin içinde. Bakan ve Vali'nin söyleminden bir rüşvet kokusu alındığı da anlaşılıyor. Tuzla'da bulunan zehirli atık varilleri çıkarılıyor. Bu işlemin bir ay kadar süreceği tahmin ediliyor. Bu çalışma sırasında ortaya çıkan gaz sızıntısı bir operatörü ciddi biçimde etkiledi ve operatör tedaviye alındı. 1987'den beri Sinop sahillerine vuran zehirli

Yazının Devamı