Fikret Bila

Şemdinli'de Umut Kitabevi'ne atılan bomba ve sonrasındaki olaylarla ilgili olarak iddianameye -askeri savcılığa gönderilmek üzere ayrılmış olsa da- nasıl girdi? Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın hazırladığı Şemdinli iddianamesi, daha çok, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt'la ilgili yönüyle tartışma yarattı. İddianamede iki "köprü" görünüyor: 1- TBMM Komisyonu'na ve Savcı Sarıkaya'ya ifade veren işadamı Mehmet Ali Altındağ'ın iddiaları,2- Org. Büyükanıt'ın, Şemdinli olayının şüphelisi olarak tutuklanan Astsubay Ali Kaya hakkında, "O astsubayı tanırım, iyi çocuktur ama yargı süreci sonunda suçlu bulunursa ne diyebilirim" biçiminde özetlenecek sözleri.Savcı Sarıkaya, bu iki nedenle Org. Büyükanıt'ı iddianamesine almış görünüyor.Savcı'nın Büyükanıt'la ilgili "soruşturma evrakı"nı askeri savcılığa havale ederken, Komutan'ın "suç işlemek üzere gizli örgüt kurmak, sahte evrak düzenlemek ve görevi kötüye kullanmak" suçlarına işaret ediyor.İkinci köprüyü ise, Savcı'nın, Büyükanıt'ın Ali Kaya hakkındaki sözleriyle adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ettiği kanaati oluşturuyor. İki köprü Savcı Sarıkaya'nın Büyükanıt'la ilgili iddiaları büyük ölçüde Mehmet Ali Altındağ'ın

Çiçek, inceleme onayını nasıl ve ne zaman verdi?Adalet Bakanı, bu sorumuzu şöyle yanıtladı:"Kamu davalarını, soruşturmayı yürüten savcı açar. İddianame de bize gelmez. Ancak, söz konusu iddianameyle ilgili haberler geçen hafta sonu gazetelerde yer aldı. Ben bu haberleri görünce, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'müze iddianamenin edinilmesi ve incelenmesi talimatı verdim. E-mail yoluyla iddianameyi edindik ve genel müdürlük hemen ön incelemeye başladı. Tabii soruşturma dosyasının tamamına sahip olmadığımız için iddianame üzerinden bir ön inceleme yapıldı." Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Şemdinli iddianamesini hazırlayan Van Savcısı Ferhat Sarıkaya hakkında inceleme başlattı. Çiçek, inceleme için iki müfettiş görevlendirdi. Çiçek, ön incelemeden sonra genel müdürlüğün inceleme yapılmasının uygun olacağı görüşüne vardığını belirterek, şu bilgiyi verdi:"Ön inceleme sonunda incelemenin uygun oalcağı görüşüne varılmış. Bu bana iletildi. O gün ben gün boyu Bakanlar Kurulu toplantısındaydım. Toplantı akşam saatlerinde bitti, benim açıklamalarım oldu. Ondan sonra ön inceleme sonucunu değerlendirdim ve o gün inceleme için onay verdim. Ancak bunu açıklamam uygun olmazdı. Çünkü resmi olarak

İddianamenin analizi: "Mehmet Ali Altındağ'ın Cumhuriyet savcılığımızda, TBMM Araştırma Komisyonu'na vermiş olduğu bu ifadeler karşısında, Genelkurmay Başkanlığı'nda Kara Kuvvetleri Komutanı olarak görev yaptığı bilinen Yaşar Büyükanıt ile o dönemde komutası altında çalışan bir kısım askeri yetkililer hakkında suç işlemek için örgüt kurmak, görevi kötüye kullanmak ve sahte belge düzenlemek suçlarından, yine 9.11.2006 günü Şemdinli ilçesinde meydana gelen olaylardan sonra Yaşar Büyükanıt'ın olayın faillerinden olan Ali Kaya'ya yönelik açıklamaları nedeniyle Adil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs suçundan soruşturma evrakı Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'na gönderilmek üzere tefrik edilerek soruşturma defterimizin....sırasında kaydı yapılmıştır." Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın Şemdinli iddianamesi, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt hakkında da soruşturma açılmasını istiyor. Sarıkaya, Büyükanıt hakkında soruşturma açmaya yetkili olmadığı için dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı'na kararla gönderiyor: Savcı, Diyarbakırlı işadamı Altındağ'ın ifadelerini yeterli görmüş ve "Genelkurmay'da Kara Kuvvetleri Komutanı olarak görev yaptığı bilinen Yaşar Büyükanıt" hakkında

Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök başkanlığında bir araya gelen komutanlar durum değerlendirmesi yaptılar.Askeri çevreler, komuta düzeyinde, Org. Büyükanıt'ın ötesinde, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne dönük "sistemli yıpratma" çabalarının bulunduğu değerlendirmesi yapıldığını yansıtıyorlar. Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt hakkında soruşturma açılmasını isteyen iddianamesi Ankara'da gerginlik yarattı. Van Savcısı'nın iddianamesi hakkında CHP lideri Deniz Baykal, sert değerlendirmeler yaptı. Baykal, dün konuya ilişkin sorularımızı yanıtlarken şöyle konuştu:"Ortada TSK'ya dönük ciddi bir darbe girişimi var diye düşünüyorum. Kim yaptırıyor? Asıl soru budur. Buna bakalım. Kara Kuvvetleri Komutanı çete kurmakla suçlanıyor ama bu iddia hiçbir ciddi delile dayanmıyor. Hukuki olmaktan çok siyasi bir metne benziyor. Böyle şey olmaz. Söz konusu Savcı, Yücel Aşkın olayında da ilginç tutumlar sergilemişti. Bizim arkadaşlarımız gidip kendisiyle görüştüler, Prof. Aşkın'a yönelik iddialarla ilgili olarak de (ben sadece okudum) demişti. Savcı ikidir böyle bir durum yaratıyor, bizim kanımıza göre. Birileri yazıyor da o iddianame mi oluyor

İlk bakışta bu talep, Yılmaz, Taner ve Topçu açısından lehte bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Başsavcı'nın talebine Yüce Divan da uyarsa, davalar düşmüş olacaktır. Ancak, Mesut Yılmaz için de, diğer bakanlar için de bu lehte bir sonuç değildir. Yüce Divan'da yargılanan siyasiler için Yüce Mahkeme'nin kararıyla aklanmak esastır. Davanın düşmesi Yılmaz ve bakanların zamanaşımına sığınarak kurtuldukları gibi bir izlenim yaratacaktır ki, bu siyasi kişilikler için iyi bir durum değildir.Nitekim Mesut Yılmaz, Başsavcı'nın talebine sarılmamış ve yargılanmak, savunma yapmak istediğini açıklamıştır. Doğrusu da budur.Yüce Divan'daki davaların bu aşamasında iki açıdan sorun görülmektedir. Sorunlardan biri hukuki, diğeri de siyasi alandadır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, eski Başbakan Mesut Yılmaz hakkında Yüce Divan'da görülen davanın düşürülmesini talep etti. Başsavcı, eski bakanlar Güneş Taner ve Yaşar Topçu için de aynı talepte bulundu. Başsavcı Ok, davanın sonuna gelindiğinde, esas hakkındaki mütalaasını verirken, davaların düşürülmesini istedi ve bu talebini zamanaşımına bağladı.Bu durumda şu soru akla gelmektedir:Zamanaşımı söz konusu idiyse davalar bugüne kadar neden

Bazı bakanlar kararnameyi imzalamadı Geçtiğimiz günlerde bu konunun ele alındığı Bakanlar Kurulu toplantısının, "tutanaksız" bölümündeki havaya bakılırsa, kolay kolay tamamlanacak gibi de görünmüyor.Bakanlar Kurulu toplantıları iki aşamada yapılıyor. Birinci aşamaya bürokratlar da katılıyor ve toplantının bu bölümü tutanaklara geçiriliyor.Toplantının ikinci aşamasında ise bürokratlar çıkıyor, sadece bakanlar kalıyor. Toplantının bu bölümü, tutanaklara geçirilmiyor. Bakanlar daha serbest bir biçimde tartışıyorlar. Siyasi kararlar genellikle tutanaksız bölümde alınıyor.Yakın zamandaki Bakanlar Kurulu toplantılarının tutanaksız bölümlerinden birinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Samsun - Ceyhan" boru hattını gündeme getirerek, biraz da "neden hâlâ imzalar tamam değil" havası içinde tartışmaya açtığı kulislere yansıdı.Erdoğan'ın, "tatlı sert" bir üslupla projenin Türkiye için önemine değinerek, bazı bakanların imza atmayışlarının nedenlerini sorgulamasıyla havanın biraz gerildiği gelen haberler arasında. Samsun - Ceyhan ham petrol boru hattının, bazı koşullarla Çalık Grubu tarafından yapılmasını öngören kararnamenin imzaları hâlâ tamamlanmış değil. Samsun - Ceyhan ham petrol boru

Kürt sorunu ABD'nin 1991 Körfez Savaşı'ndan sonra gündemine girmiş, 2003'te Irak'ı işgalinden sonra ise önemli sorunlarından biri haline gelmiştir.ABD'nin sadece Irak sorunu değil, "Kürt sorunu" da vardır.Irak'ın ABD ve İngiltere tarafından işgali, bölgedeki dengeleri değiştirdi. Birinci Dünya Savaşı sonrasından itibaren bugünlere kadar Türkiye-Irak-İran ve kısmen Suriye tarafından, "yönetilen" bu sorunla ilgili olarak küresel güçteki devletlerin konjonktüre göre değişen Kürt politikaları olmuştur. Türkiye, Irak, İran ve Suriye için, "Kürt sorunu"ndan söz etmek yeni değil ama ABD için yeni... Sorunun bugünkü boyutuna girmeden önce tarihi anımsamakta fayda var. Türkiye dahil Birinci Dünya Savaşı sürecinde ve sonrasında bölge ülkelerinin tümünde Kürt isyanları çıkmıştır. Türkiye, Irak ve İran'daki bu isyanlarda nitelik farkı olsa da hedef Kürtlerin bağımsızlığı olmuştur.Genel olarak ifade etmek gerekirse, İran'da kurulan ve çok kısa ömürlü olan Mahamad Cumhuriyeti (1946) dışında bağımsız Kürt devleti ortaya çıkmamıştır. Üç ülkede de isyanlar bastırılmıştır.En belirgin biçimde merkezi otoriteden bağımsız (özerk) bir statü oluşturabilen Kuzey Irak olmuştur.Türkiye, İran ve Irak'ın,

Amerika Büyükelçisi Ross Wilson: Büyükelçi Wilson'a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle: ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, dün konuğumuzdu. Wilson, Türkiye konusuna iyi hazırlanmış, bilgili, Ankara'nın konumunu ve işlevini kavramış bir diplomat. Her kesimle sıcak ilişki kuruyor, samimi ve açık davranıyor. Her soruyu açıklıkla yanıtlıyor. Türkiye dünyanın birçok bölgesindeki ve özellikle İslam dünyasındaki insanlara, demokratik kurumlar ve serbest piyasayla müreffeh bir gelecek kurabilmelerini sağlayacak bir esin kaynağıdır. Türkiye, otokratik baskıcı rejimlerden kurtulma yolunu arayanlar için demokrasilerin özgürlüklerle birlikte nasıl işlediğini ve nasıl sonuç alındığını gösteren bir örnektir. Türkiye açısından en önemli nokta, özgürlüklere üst düzey önem veren demokrasi olmasıdır. Türkiye Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi'nde liderlik rolü üstlendi. Türkiye, demokrasisini başarılı kılan unsurlar ve kurumların neler olduğunu, nasıl işlediğini ve nasıl geliştirileceğini göstererek bölgedeki ülkelere liderlik ediyor. Gerek ait olduğu tarih ve coğrafya, gerek halkının büyük çoğunluğunun Müslüman olması, Türkiye'ye bölgede bizim ya da diğerlerinin elde