<#comment>#comment>
<#comment>#comment> AB'ye uyum düzenlemeleri bağlamında eleştirilen konulardan biri de Milli Savunma Bakanlığı bütçesi ve harcamaların denetlenmesi oldu.
O kadar ki, bu eleştiriler askeri bütçeler de parlamentoda yapılsın, noktasına vardı.
Bu eleştirilerin çoğunluğu mevcut sistem hakkında bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor.
Milli Savunma bütçesi de diğer bakanlık bütçeleri gibi elbette TBMM'den geçiyor. Milli Savunma Bakanlığı bütçesi diğer bakanlıklar gibi genel bütçe içinde yer alıyor.
Hazırlanmasına gelince...
Türkiye'de gider bütçeleri o bütçeleri kullanan kurumların uzmanları tarafından hazırlanır, sadece gelir bütçesi Maliye Bakanlığı tarafından yapılır. Bütün bakanlıklar gider ve gelir bütçe tahminlerini hazırlayıp Maliye Bakanlığı'na gönderirler, Maliye uzmanlarıyla tartışır, pazarlıklar yürütürler sonuçta, gider ve gelir bütçelerine son şeklini Maliye Bakanlığı verir.
Taslak henüz tasarı haline bile gelmeden PKK-KADEK sözcüleri yapılacak düzenlemeye sert tepki verdiler.O kadar ki, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun açıkladığı taslağı bir "savaş ilanı" olarak nitelediler.Yayımladıkları bildiriyle yedi maddeden oluşan yeni taleplerini açıkladılar.PKK - KADEK yöneticilerinin talepleri özetle şöyle:Ceza indirimi öngören bu tür düzenlemeler yerine, Apdullah Öcalan'ı da kapsayacak şekilde genel siyasi af ilan edilmeli ve siyasete girme olanağı tanınmalı.Kürtçe eğitim ve yayın konusunda uygulamaya geçilmeli, ilkokullarda Kürtçe eğitim olanağı da sağlanmalı.Yerel yönetimler güçlendirilmeli, sağlık ve kültür hizmetleri yerel yönetimlere bırakılarak demokrasi derinleştirilmeli.PKK - KADEK bildirisinden önce DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan da bir basın toplantısı düzenleyerek, taslağın yetersiz olduğunu, genel siyasi af ilan edilmesini ve siyasi hakların iade edilmesini talep etti.Yine PKK - KADEK sözcüleri, Türkiye'nin komşu ülkelerle anlaşarak, Irak Savaşı sonrasında bölgede öne çıkan Kürt hareketini bastırmayı hedeflediğini belirttiler. Bu yaklaşım karşısında da kendilerine "onur savaşı" düşeceğini ama yine de 1 Eylül'e kadar uzlaşma için
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Topluma kazandırma yasa taslağını açıklayan hükümete yanıt erken geldi.
Taslak henüz tasarı haline bile gelmeden PKK-KADEK sözcüleri yapılacak düzenlemeye sert tepki verdiler.
O kadar ki, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun açıkladığı taslağı bir "savaş ilanı" olarak nitelediler.
Yayımladıkları bildiriyle yedi maddeden oluşan yeni taleplerini açıkladılar.
PKK - KADEK yöneticilerinin talepleri özetle şöyle:
Ceza indirimi öngören bu tür düzenlemeler yerine, Apdullah Öcalan'ı da kapsayacak şekilde genel siyasi af ilan edilmeli ve siyasete girme olanağı tanınmalı.
Bu vurguya neden gereksinim duyulduğu sorgulanıyor.Oysa neden gerek duyulduğu ortada. Özel bir sorgulamaya gerek yok.Bu ifade, MGKnın temel kuşkusunu yansıtıyor.O da şu:AB ile uyum sağlayacağız derken, Cumhuriyetin niteliklerinden ödün verilmesi. Temellerini sarsacak adımlar atılması.Bu kuşkunun yöneldiği adres Avrupa Birliği...ABnin Türkiyenin koşullarını hiç dikkate almadan gündeme getirdiği taleplerin ve açtığı tartışmaların bazı soru işaretleri doğurması doğal. Bunu garipseyenlerin bütün ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarını aşmış birkaç milyonluk, küçük refah devletlerinde yaşıyormuş gibi tutum almaları gerçekçi değil.Türkiye, laik ve üniter yapısına terör de dahil her türlü araçla saldırılan ve siyasal sonuç olarak da bu niteliklerini ortadan kaldırmayı hedefleyen güçlü akımlarla mücadele halinde bir ülke. Bu süreci henüz geride bırakmadığı ortada...Laik ve üniter yapısı tehdit altındayken, MGKnın, "Cumhuriyetin niteliklerine uygun anlayış" vurgusu yapması garip karşılanmamalı.Bu vurgu bir yandan siyasi karar alıcılara, bir yandan da ABye mesaj niteliği taşıyor.AB, Türkiyeye "laikliği bırak gel" veya "parçalan gel" demiyor ki, şeklinde yapılan itirazlar, Türkiyenin içinde
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> MGK bildirisinde, AB ile uyumun Cumhuriyet’in niteliklerine uygun bir anlayışla yerine getirileceğinin belirtilmesi bazı çevrelerce yadırgandı.
Bu vurguya neden gereksinim duyulduğu sorgulanıyor.
Oysa neden gerek duyulduğu ortada. Özel bir sorgulamaya gerek yok.
Bu ifade, MGK’nın temel kuşkusunu yansıtıyor.
O da şu:
AB ile uyum sağlayacağız derken, Cumhuriyet’in niteliklerinden ödün verilmesi. Temellerini sarsacak adımlar atılması.
Bu hazırlığın Irak Savaşı sonrası oluşan koşullarla yakından ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Ankara, bu adımı atarken sadece PKK - KADEK mensuplarına dönük geçmişteki pişmanlık yasalarını aşan bir amaç güdüyor.Bu amaç Ortadoğunun yeniden şekillenmesi bağlamında oluşturuldu. Türkiye açısından özü, başta Kuzey Irak olmak üzere bütün bölgenin yasadışı silahlı güçlerden arındırılması. Bu bağlamda ABDnin Irakta silahlı grupları dağıtma, bölgeyi silahsızlandırma projesiyle paralel bir düzenleme olarak görülüyor.Nitekim yasa taslağının hazırlık aşamasında Ankara, ABD ile her düzeyde temasa geçti. Bir anlamda işbirliği çalışması yaptı. ABD, Ankaranın attığı bu adımı destekliyor. Desteklemenin ötesinde uygulamada yardımcı olacağı sözünü de veriyor. Yasa taslağında yer alan teslim olan, teslim alınan ibarelerinin yanı sıra "teslim edilen" ifadesinin bulunması da anlamlı. Nedeni, ABD ile yasanın çıkmasından sonra yapılacak işbirliği. Iraktaki ABD yetkilileri de PKK - KADEK mensuplarını bu yasaya uymaya, silah bırakıp teslim olmaya ikna ederek, koşullara göre yönlendirerek veya zorlayarak katkıda bulunacak.Bu nedenle de projeyi Türkiye ile ABDnin ortak projesi olarak görmek mümkün.Ankaranın
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Topluma Kazandırma Yasa Taslağı’nı İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu açıkladı. Terör örgütü mensuplarına yönelik taslakta yer alan ceza indirimleri ve yasanın uygulamasına ilişkin yöntemler hakkında bilgi verdi.
Bu hazırlığın Irak Savaşı sonrası oluşan koşullarla yakından ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Ankara, bu adımı atarken sadece PKK - KADEK mensuplarına dönük geçmişteki pişmanlık yasalarını aşan bir amaç güdüyor.
Bu amaç Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi bağlamında oluşturuldu. Türkiye açısından özü, başta Kuzey Irak olmak üzere bütün bölgenin yasadışı silahlı güçlerden arındırılması. Bu bağlamda ABD’nin Irak’ta silahlı grupları dağıtma, bölgeyi silahsızlandırma projesiyle paralel bir düzenleme olarak görülüyor.
Nitekim yasa taslağının hazırlık aşamasında Ankara, ABD ile her düzeyde temasa geçti. Bir anlamda işbirliği çalışması yaptı. ABD, Ankara’nın attığı bu adımı destekliyor. Desteklemenin ötesinde uygulamada yardımcı olacağı sözünü de veriyor. Yasa taslağında yer alan teslim olan, teslim alınan ibarelerinin yanı sıra "teslim edilen" ifadesinin
Yetkililerin verdiği bilgilere göre, demir çelik fabrikalarımıza Avustralya'dan gelen kömürün maliyeti ton başına 67 dolar. Oysa 45 kilometredeki Zonguldak kömürünün maliyeti ise ton başına 150 dolar civarında. Yaklaşık üç kat fark var. Bu nedenle Ereğli ve Karabük, koklaşabilir Zonguldak taşkömürünü kullanmak yerine, ABD, Güney Afrika, Ukrayna, Rusya, Avustralya'dan kömür getirip kullanıyorlar. Zonguldak ise kömürünü satamıyor, üretim düşüyor ve sadece Çatalağzı Termik Santralı'na kömür veriyor.Ereğli ve Karabük'e demir çelik fabrikaları kurulmasının nedeni, Zonguldak kömürü. Demir çelik fabrikaları kömür yataklarının yakınlarına kuruluyor. Ancak, iki demir çelik fabrikasının da Zonguldak'a yakın kurulmasının bugünlerde anlamı kalmamış görünüyor.Oysa, iki demir çelik fabrikasının yıllık ihtiyacı Zonguldak üretiminin tamamını tüketmeyecek boyutta. Zonguldak sadece bu fabrikaların ihtiyacını karşılasa yeterli olacak. Bilim adamlarının verdiği bilgiler böyle.Örneğin İstanbul Üniversitesi'nden Dr. İlgin Kurşun'un verdiği bilgilere göre:Zonguldak tesislerin yıllık kömür üretim kapasitesi 4 - 5 milyon ton. Ancak, 2 - 2.5 milyon ton üretim yapılıyor. Buna karşın demir çelik