Başlangıçta ABD, Ankarayı dışlamaya ve cezalandırmaya yöneldi ama bu hatasını çabuk anladı. Irak savaşı ve sonrasında, Türkiyeye ihtiyacı olacağını kavradığı gibi, Türkiyenin savaş ve ABD karşıtı bölgesel cepheye itilmesinin yanlış olacağını anladı. Powell Ankara ziyaretiyle, Bush ek bütçeyle yeniden Türkiyeyi kazanmaya yöneldi.Avrupa da hatasını anlamış gibi görünüyor. Ankaranın ikinci tezkereyi geri çevirdiği gün, Fransa - Almanya ittifakının önderliğindeki Avrupa, destek olacağına, Ankarayı Kuzey Iraka girerseniz, Kıbrısta imza atmazsanız, ABye giremezsiniz, diye tehdit etti.Irak savaşında karşı cephelerde duran ABD ve Avrupanın aynı anda Türkiyeyi dışlamaya çalışmaları çelişkili bir durumdu. Şimdi ise ikisi de yakınlaşmaya çalışıyor.Bunun izlerini Dışişleri Bakanı Abdullah Gülün Brüksel ziyaretinde görmek mümkün. NATO dışişleri bakanları toplantısında bir konuşma yapan Gül, hem ABDye, hem de Avrupaya sitem etti. Avrupanın Türkiyeyi anlamamakta ısrar ettiğini vurguladı. Gülün Avrupalı muhataplarına verdiği mesaj şuydu:"Bölgeyi, Irakı, toplumsal ve siyasal yapıyı, bölge insanını bilmeden yorum yapılıyor, politika belirleniyor. Biz bunun yanlış olacağını defalarca söyledik. ABDye
<#comment>#comment> Ankara ikinci tezkereyi geri çevirdiğinde beklenti şuydu: "ABD Türkiye’yi dışlar ve cezalandırır. Ancak bu durum Avrupa Birliği’ni Türkiye’ye yakınlaştırır."
Başlangıçta ABD, Ankara’yı dışlamaya ve cezalandırmaya yöneldi ama bu hatasını çabuk anladı. Irak savaşı ve sonrasında, Türkiye’ye ihtiyacı olacağını kavradığı gibi, Türkiye’nin savaş ve ABD karşıtı bölgesel cepheye itilmesinin yanlış olacağını anladı. Powell Ankara ziyaretiyle, Bush ek bütçeyle yeniden Türkiye’yi kazanmaya yöneldi.
Avrupa da hatasını anlamış gibi görünüyor. Ankara’nın ikinci tezkereyi geri çevirdiği gün, Fransa - Almanya ittifakının önderliğindeki Avrupa, destek olacağına, Ankara’yı Kuzey Irak’a girerseniz, Kıbrıs’ta imza atmazsanız, AB’ye giremezsiniz, diye tehdit etti.
Irak savaşında karşı cephelerde duran ABD ve Avrupa’nın aynı anda Türkiye’yi dışlamaya çalışmaları çelişkili bir durumdu. Şimdi ise ikisi de yakınlaşmaya çalışıyor.
Bunun izlerini Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün Brüksel ziyaretinde görmek mümkün. NATO dışişleri bakanları toplantısında
İran ve Suriyenin seslerini yükseltmeleri ABDnin bu iki ülkeye dönük tehditlerinden sonra sıklaştı. Iraktan sonra ABDnin Suriye ve İrana yöneleceği beklentisi ve bu beklentiyi güçlendiren açıklamalar, Tahran ve Şamın Iraktan yana tavırlarını besledi.İşte böyle bir ortamda ABD Dışişleri Bakanı Colin Powellın ziyareti ve Ankara ile ilişkileri düzeltme çabasının amaçlarından biri de Türkiyeyi, İran - Suriye ekseninin dışında tutmak olduğu söylenebilir.Washington, Ankarayı bölge politikasına itmek yerine küresel politikanın bir aktörü olarak görmenin daha doğru olacağını düşünmüş olmalı. Ankarayı tezkere nedeniyle dışlayan bir politikanın, Ankara - Tahran - Şam üçgeninin bölgesel ağırlıklı bir politikayı besleyeceği, bunun da ABDnin işine gelmeyeceği açık. Ayrıca, Türkiyenin koptuğu bir ortamda İsrailin bölgede yalnız kalacağı endişesinin Washingtonu Ankarayla sıcaklaşmaya iten bir faktör olduğu yorumları da dikkate değer.Bu koşullarda ABD Dışişleri Bakanı Powellın Ankaraya getirdiği siyasi mesaj ne? Powellın, Irakın yeniden yapılanmasında Türkiye en fazla rolü üstlenecek, model olacak ülkedir, biçimindeki açıklaması ne anlam taşıyor?Bu sorulara yanıt bulmak amacıyla diplomatik
<#comment>#comment> İran ve Suriye’nin ABD’ye dönük tepkileri giderek sertleşiyor. Suriye, "sabrımız taşıyor" derken, İran, "ABD’nin yaptığı açıkça BM kararlarını ihlaldir" açıklaması yaptı. İran Dışişleri Bakanı Harrazi de hafta sonu Ankara’da olacak.
İran ve Suriye’nin seslerini yükseltmeleri ABD’nin bu iki ülkeye dönük tehditlerinden sonra sıklaştı. Irak’tan sonra ABD’nin Suriye ve İran’a yöneleceği beklentisi ve bu beklentiyi güçlendiren açıklamalar, Tahran ve Şam’ın Irak’tan yana tavırlarını besledi.
İşte böyle bir ortamda ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın ziyareti ve Ankara ile ilişkileri düzeltme çabasının amaçlarından biri de Türkiye’yi, İran - Suriye ekseninin dışında tutmak olduğu söylenebilir.
Washington, Ankara’yı bölge politikasına itmek yerine küresel politikanın bir aktörü olarak görmenin daha doğru olacağını düşünmüş olmalı. Ankara’yı tezkere nedeniyle dışlayan bir politikanın, Ankara - Tahran - Şam üçgeninin bölgesel ağırlıklı bir politikayı besleyeceği, bunun da ABD’nin işine gelmeyeceği açık. Ayrıca, Türkiye’nin koptuğu bir ortamda İsrail’in bölgede yalnız
"Ziyaret beklenilenden iyi geçti. Türkiye açısından, dünyaya verilen mesaj önemli. Türkiyenin önemi ve ABD ile stratejik ortaklığı Powellın bu ziyaretiyle dünyaya bir kez daha gösterilmiş oldu."Gül, memnuniyetini yansıtırken, dışarıdan çok içeriye mesaj veriyor. "Şimdi" diyor, "Merak ediyorum, acaba ABD - Türkiye ilişkileri bitti. ABD bunun acısını çıkarır. Ankara büyük hata yaptı. ABD, bunu Türkiyenin yanına bırakmaz, diye felaket senaryoları yazanlar şimdi ne yazacaklar? Biz dışarıyı ikna ediyoruz da içimizdekileri ikna edemiyoruz."Başbakan Erdoğan da, Dışişleri Bakanı Gül de, Powellın ziyareti ve varılan uzlaşmalardan çok memnun görünüyor. Powellın ziyareti Türkiyenin önemini, stratejik değerini ve ABD açısından vazgeçilmezliğini ortaya koydu. ABDnin reddedilen tezkere nedeniyle Türkiyeyi yok sayması mümkün değildi. Powell, hem zedelenen ilişkileri onardı, hem de savaşın seyrine göre ve sonrasında oluşacak koşullara bağlı olarak yeni talepleri gündeme getirebilecek bir zemin oluşturdu. Buna ihtiyacı vardı.Nitekim ziyaretinin, ABD - Türkiye ilişkilerinin stratejik ve güçlü olduğunu dünyaya göstermeyi amaçladığını açıklaması da bunu gösteriyor. Savaş başladıktan sonra ABD,
<#comment>#comment> Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, ABD’li muhatabı Powell’ı Genelkurmay’a uğurladıktan sonra kurmaylarıyla bir değerlendirme toplantısı yapıyor. Gül ve Dışişleri yetkililerinin vardığı sonuç şu:
"Ziyaret beklenilenden iyi geçti. Türkiye açısından, dünyaya verilen mesaj önemli. Türkiye’nin önemi ve ABD ile stratejik ortaklığı Powell’ın bu ziyaretiyle dünyaya bir kez daha gösterilmiş oldu."
Gül, memnuniyetini yansıtırken, dışarıdan çok içeriye mesaj veriyor. "Şimdi" diyor, "Merak ediyorum, acaba ABD - Türkiye ilişkileri bitti. ABD bunun acısını çıkarır. Ankara büyük hata yaptı. ABD, bunu Türkiye’nin yanına bırakmaz, diye felaket senaryoları yazanlar şimdi ne yazacaklar? Biz dışarıyı ikna ediyoruz da içimizdekileri ikna edemiyoruz."
Başbakan Erdoğan da, Dışişleri Bakanı Gül de, Powell’ın ziyareti ve varılan uzlaşmalardan çok memnun görünüyor. Powell’ın ziyareti Türkiye’nin önemini, stratejik değerini ve ABD açısından vazgeçilmezliğini ortaya koydu. ABD’nin reddedilen tezkere nedeniyle Türkiye’yi yok sayması mümkün değildi. Powell, hem zedelenen ilişkileri onardı,
Bayram - seyran için değil ama savaş için.Şaka bir yana savaşın tam ortasında Powellın Ankarayı ziyaret etmesi beklenen bir gelişme değildi.Powellın bu ani ziyaretiyle Ankaraya ne söyleyeceği, ne getireceği tam olarak bilinmiyor. Ama şurası açık ki, bu ziyaret Türkiyenin önemini ortaya koyuyor. Tezkerenin reddedilmesinden sonra bazı kesimlerce yapılan yorum ve tahminler gibi ABD - Türkiye ilişkileri kesilmedi, çok kötüye gitmedi. ABD, Türkiyeden vazgeçmedi. Felaket olmadı. Aksine Türkiye sağlam durdukça önemi daha da iyi anlaşıldı. Bu arada ABDnin de Türkiye politikasında hatalar yaptığının farkına vardığı ortaya çıktı.Ziyaretin görünen en önemli nedenlerinden biri kuşkusuz Irak savaşının Güneyde ve Kuzeyde ABDnin planladığı ve istediği gibi gitmeyişi. Ortada bir tıkanma olduğu açık. Bu tıkanma kuşku yok ki hem askeri, hem de siyasi açıdan Türkiyenin önemini bir kez daha kanıtladı.Ankara bu ziyaretten ne bekliyor?Diplomatik çevrelerin yorumu şöyle:Bu ziyaret stratejik açıdan örselenen ilişkileri yeniden düzeltmek amacıyla yapılıyor olabilir. Kendi ifadeleriyle, "öp ve barış" amaçlı bir ziyaret de olabilir veya yine bazı kesimlerce dile getirildiği gibi Powell, yeni taleplerle
<#comment>#comment> ABD Dışişleri Bakanı Powell’ın savaş arasında Ankara ziyareti için "bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü" denilebilir ama niye öptüğü belli...
Bayram - seyran için değil ama savaş için.
Şaka bir yana savaşın tam ortasında Powell’ın Ankara’yı ziyaret etmesi beklenen bir gelişme değildi.
Powell’ın bu ani ziyaretiyle Ankara’ya ne söyleyeceği, ne getireceği tam olarak bilinmiyor. Ama şurası açık ki, bu ziyaret Türkiye’nin önemini ortaya koyuyor. Tezkerenin reddedilmesinden sonra bazı kesimlerce yapılan yorum ve tahminler gibi ABD - Türkiye ilişkileri kesilmedi, çok kötüye gitmedi. ABD, Türkiye’den vazgeçmedi. Felaket olmadı. Aksine Türkiye sağlam durdukça önemi daha da iyi anlaşıldı. Bu arada ABD’nin de Türkiye politikasında hatalar yaptığının farkına vardığı ortaya çıktı.
Ziyaretin görünen en önemli nedenlerinden biri kuşkusuz Irak savaşının Güney’de ve Kuzey’de ABD’nin planladığı ve istediği gibi gitmeyişi. Ortada bir tıkanma olduğu açık. Bu tıkanma kuşku yok ki hem askeri, hem de siyasi açıdan Türkiye’nin önemini bir