Hükümeti hazırlıksız bulduklarını söyledi.Türkiyeyi dünyadan dışlanmak riskiyle karşı karşıya bıraktığı mesajını verdi. ABD ve AB ile ilişkilerin bozulduğunu vurguladı.Bu zihniyetin Türkiyeyi 50 yıl geri götüreceğinden söz etti. ABD ile ABden kopamayacağımızı anımsattı. AKPyi yerleşik siyasete teslim olmakla suçladı.Ne oldu da TÜSİAD henüz 4 aylık hükümeti topa tuttu?Oysa, seçim diye tutturan, 57. hükümet gitsin diye her gün demeçler veren TÜSİAD değil miydi?TÜSİADın istediği olmadı mı?Oldu. Seçimlere gidildi ve istedikleri gibi büyük bir çoğunluğa dayanan tek parti hükümeti kurulmadı mı? Kararları çabuk alacak, her tasarısını Meclisten geçirecek, her istenileni uygulamaya geçirecek güçte bir hükümet kurulmadı mı?Kuruldu...Peki niye şikayet ediyor TÜSİAD?Nedeni belli...Tezkere geçmedi, Türkiye, topraklarını ABDye açmadı, savaşa girmedi ve 6 milyar dolar ve bağlı krediler gelmedi. Kıbrısta Annan ve Atinanın dediği olmadı.Kızdıkları bu olsa gerek...TÜSİADa da hükümet beğendirmek zor iş...Böyle ulusal sorunlara ve konulara sadece hibe ve kredi gözüyle bakmak kötü bir alışkanlık. Her iki konudaki kararlar da parayla ölçülemeyecek kadar önemli.ABDnin her istediğini istediği anda
<#comment>#comment> Ünlü sanayici ve işadamları kuruluşu TÜSİAD’ın Başkanı Tuncay Özilhan, AKP hükümetine verdi veriştirdi.
Hükümeti hazırlıksız bulduklarını söyledi.
Türkiye’yi dünyadan dışlanmak riskiyle karşı karşıya bıraktığı mesajını verdi. ABD ve AB ile ilişkilerin bozulduğunu vurguladı.
Bu zihniyetin Türkiye’yi 50 yıl geri götüreceğinden söz etti. ABD ile AB’den kopamayacağımızı anımsattı. AKP’yi yerleşik siyasete teslim olmakla suçladı.
Ne oldu da TÜSİAD henüz 4 aylık hükümeti topa tuttu?
Oysa, seçim diye tutturan, 57. hükümet gitsin diye her gün demeçler veren TÜSİAD değil miydi?
Org. Özkökün şu saptamasının belki çok daha önce siyasi liderlerce yapılması gerekliydi:"Bu savaş bizim savaşımız, bu görev bizim görevimiz değildir."Türkiyenin durumunu ve duruşunu çok iyi özetleyen bu saptama, sorunun başlangıcında ve bu açıklıkla siyasiler tarafından ortaya konulsaydı, Türk - ABD ilişkilerinde bu kadar yalpalama olmazdı.Başlangıçta olaya "bizim de savaşımızmış" gibi bir havayla yaklaşılıp arkası gelmeyince, Türkiye "günah keçisi" durumuna sokulmak istendi. Bir yandan ABD, diğer yandan İngiltere, Türkiyeyi, Türk halkını rencide edici bir üslupla konuşmaya, hatta tehdit etmeye başladılar. Paçalarından birçok çelişki sarktığı halde bunu yapmayı sürdürdüler.Iraktaki savaşı, Güney Irakta karşılaştıkları zorlukları, Bağdatı bir yana bırakıp her gün Türkiyeye yüklenmeyi iş edindiler. Türkiyenin Kuzey Iraka girmesinin yol açacağı felaketlerden söz ettiler. Bütün gayretlerini bu konuya yoğunlaştırdılar. Bir yandan bunu yaparken, bir yandan da Güneyde zorlandıkça, yeniden Ankara ile temasa geçmeyi yeğlediler. Ama kimse çıkıp ABDye ve İngiltereye sormadı:"İkinci tezkere geçseydi Türk askeri, ABD ile birlikte ve belki ondan daha büyük biçimde Kuzey Iraka girecekti. O zaman
<#comment>#comment> Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’ün, dün yaptığı basın toplantısı, bir yandan Türkiye’nin duruşunu anlatan, bir yandan da ABD Başkanı Bush ve İngiltere Başbakanı Blair ile Kürt gruplara dönük yanıt ve mesajlar taşıyordu.
Org. Özkök’ün şu saptamasının belki çok daha önce siyasi liderlerce yapılması gerekliydi:
"Bu savaş bizim savaşımız, bu görev bizim görevimiz değildir."
Türkiye’nin durumunu ve duruşunu çok iyi özetleyen bu saptama, sorunun başlangıcında ve bu açıklıkla siyasiler tarafından ortaya konulsaydı, Türk - ABD ilişkilerinde bu kadar yalpalama olmazdı.
Başlangıçta olaya "bizim de savaşımızmış" gibi bir havayla yaklaşılıp arkası gelmeyince, Türkiye "günah keçisi" durumuna sokulmak istendi. Bir yandan ABD, diğer yandan İngiltere, Türkiye’yi, Türk halkını rencide edici bir üslupla konuşmaya, hatta tehdit etmeye başladılar. Paçalarından birçok çelişki sarktığı halde bunu yapmayı sürdürdüler.
Irak’taki savaşı, Güney Irak’ta karşılaştıkları zorlukları, Bağdat’ı bir yana bırakıp her gün
"Türk ordusu Kuzey Iraka giremez. Bunu kendilerine anlattık. Gayet de iyi anladılar. Türk askerinin Kuzey Iraka girmesi için bir neden yok. Kuzey Irakta Amerikan ve İngiliz askeri dışında asker ve eylem istemiyoruz."Güzel, anladık. Perhiz bu...Peki şu turşuya ne demeli:"Bushun Irak Danışmanı Halilzad, Ankarada, Dışişleriyle Türk askerinin Kuzey Iraka giriş esas ve usullerini görüşüyor. Görüşmeler devam ediyor. İlerleme sağlandı ama henüz tam anlaşmaya varılamadı."Evet, Halilzad ve Pearson, Dışişlerinde Türk askerinin Kuzey Iraka girişiyle ilgili mutabakat üzerinde çalışıyorlar.Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!ABD ve İngiltere, Türk askerinin Kuzey Iraka girişine bu kadar karşılarsa ve bu amaçla tehdit savurmaktan çekinmiyorlarsa, Halilzad Ankarada ne yapıyor? Ne görüşüyor? Varmaya çalıştıkları uzlaşma nedir?Halilzad, Ankara temaslarını imzaya bağlamadan Kürt gruplarla görüşmek üzere Kuzey Iraka gidecek. Türk askerinin girişi konusunda müzakere için onların da görüşünü alacak.Bu çalışmalar, Bush ve Blairin açıklamalarıyla örtüşmüyor.İşin turşu kısmı bununla da sınırlı değil...Madem ABD Türkiyeye ihtiyaç duymuyor, Kuzeyden vazgeçti Güneye yöneldi, o halde, Türkiyedeki ABD
<#comment>#comment> ABD Başkanı Bush’u, İngiltere Başbakanı Blair’i dinliyorsunuz; Türkiye ve Kuzey Irak’la ilgili zehir zemberek konuşmalar yapıyorlar.
"Türk ordusu Kuzey Irak’a giremez. Bunu kendilerine anlattık. Gayet de iyi anladılar. Türk askerinin Kuzey Irak’a girmesi için bir neden yok. Kuzey Irak’ta Amerikan ve İngiliz askeri dışında asker ve eylem istemiyoruz."
Güzel, anladık. Perhiz bu...
Peki şu turşuya ne demeli:
"Bush’un Irak Danışmanı Halilzad, Ankara’da, Dışişleri’yle Türk askerinin Kuzey Irak’a giriş esas ve usullerini görüşüyor. Görüşmeler devam ediyor. İlerleme sağlandı ama henüz tam anlaşmaya varılamadı."
Evet, Halilzad ve Pearson, Dışişleri’nde Türk askerinin Kuzey Irak’a girişiyle ilgili mutabakat üzerinde çalışıyorlar.
Tezkerenin geri çevrilmesi ve ABDnin Türkiye üzerinden kuzey cephesi açamaması ilişkileri elbette zedeledi. Ancak, olaylar, "ABDye bu yapılır mı, ya bizi çizerlerse" yaklaşımıyla, felaket senaryoları üretenlerin beklediği gibi de gelişmedi.Türkiyenin TBMMnin kararına uygun bir tutum içinde kalması, Türkiye - ABD ilişkilerini sıfırlamadı. ABDnin, Irak savaşı nedeniyle Türkiyeye duyduğu ihtiyacı da tümüyle ortadan kaldırmadı.ABDnin (B) planına geçmiş olmasına karşın, Ankarada, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Iraka giriş esas ve usulleriyle ilgili müzakerelere başlaması bunun en somut kanıtı.Washingtonun üçüncü bir tezkere gerektirmeden, Türkiye ile işbirliğini başka alanlarda sürdürme eğilimi taşıdığı anlaşılıyor. Bunun, Türk askerinin girmesi halinde Kuzey Irak için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz.Diplomatik kaynaklar da bu saptamayı paylaşıyorlar. Nitekim aynı kaynaklar, ABD Başkanı Bushun Özel Temsilcisi Zalmay Halilzadın dün Dışişlerinde yaptığı müzakerelerde Türk askerinin Kuzey Iraka girmesine ilke olarak karşı olmadıkları mesajı verdiğini kaydettiler. Ancak Halilzadın, "bu girişin bir işgal görüntüsü ve niteliği taşımaması ve bunun ABD ile koordineli olması gerektiği"ne vurgu
<#comment>#comment> İkinci tezkerenin reddinden sonra Türkiye - ABD ilişkilerinin, Irak savaşı sürecince dondurulacağı ve savaş sonrasında da çok kötü gelişeceği yorumları yapılıyordu.
Tezkerenin geri çevrilmesi ve ABD’nin Türkiye üzerinden kuzey cephesi açamaması ilişkileri elbette zedeledi. Ancak, olaylar, "ABD’ye bu yapılır mı, ya bizi çizerlerse" yaklaşımıyla, felaket senaryoları üretenlerin beklediği gibi de gelişmedi.
Türkiye’nin TBMM’nin kararına uygun bir tutum içinde kalması, Türkiye - ABD ilişkilerini sıfırlamadı. ABD’nin, Irak savaşı nedeniyle Türkiye’ye duyduğu ihtiyacı da tümüyle ortadan kaldırmadı.
ABD’nin (B) planına geçmiş olmasına karşın, Ankara’da, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’a giriş esas ve usulleriyle ilgili müzakerelere başlaması bunun en somut kanıtı.
Washington’un üçüncü bir tezkere gerektirmeden, Türkiye ile işbirliğini başka alanlarda sürdürme eğilimi taşıdığı anlaşılıyor. Bunun, Türk askerinin girmesi halinde Kuzey Irak için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz.
Diplomatik kaynaklar da bu