Susurluk kararının anlamı

15 Şubat 2001


<#comment>Susurluk davasını sonuçlandıran İstanbul 6 nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin verdiği kararın sanıkları mahkum etmesinin ötesinde mesajlar taşıdığını dün vurgulamıştık.
İşlenen suçun ve ona isabet eden cezanın hüküm haline getirilmesi dışında, "hukuken gerekmediği halde" karar metnine konulan "değerlendirme" niteliğindeki ifadeler Susurluk konusunda yapılması gerekenler açısından yol gösteriyor.
Mahkeme Başkanı Metin Çetinbaş ve üyeler Raşit Ergin Şeran ile Ali Tamer Targan'ın oybirliğiyle verdikleri karar ve Susurluk davasının savcılığını yılladır yürüten ve şu anda Başsavcı olan Aykut Cengiz Engin'in esas hakkındaki mütalaası birlikte değerlendirildiğinde, mahkemenin karar metniyle "Susurluk davası"nın burada bitmediğini söylemeye çalıştıkları anlaşılıyor.
Örneğin kararda "ek eylemler" olarak tanımlanan suçların sayılmış olması, verilen mesajlardan biri. Ek eylemler şöyle sıralanıyor:
"Halk arasında korku, endişe, panik yaratacak, adam öldürme, adam kaldırma, yağma, ruhsatsız silah taşıma, suikast silahları taşıma, sahte kimlik belgesi kullanma - kullandırma, firari cinayet sanıklarını ve kumarhane işletmecilerini kullanma, saklama ve çetesel

Yazının Devamı

Yargıç Metin Çetinbaş

14 Şubat 2001


<#comment>Susurluk davasına bakan İstanbul 6 nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi kararını verdi. Mahkeme, Susurluk davası sanıkları eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin ve eski MİT mensubu Korkut Eken'i 6'şar yıl ağır hapis cezasına çarptırdı. Özel timci polislere de 4'er yıl hapis cezası verdi.
Mahkeme, sanıkları "çete oluşturmak ve yönetmek"ten suçlu buldu.
Devlet - mafya - siyaset - ticaret işbirliğinin tarihe geçecek bir örneği olan Susurluk davası ve Susurluk'ta gizli ilişkiler yumağıyla ilgili bu karar, bir sonuç değil başlangıç niteliğindedir.
Davaya bakan DGM Yargıcı Metin Çetinbaş'ın sanıklar için açıkladığı cezalardan çok, kararına aldığı saptamaları ve bu yolla verdiği mesajlar bu yargıyı doğrulamaktadır.
Yargıç Çetinbaş, açıkça Susurluk'un aysbergin su üstündeki küçük bir bölümü olduğunu ifade ettikten sonra bakın ne diyor:
"Unvanı, görevi, sıfatı, siyasi ya da sosyal konumu ne olursa olsun, suç işleyen herkesin derhal ve en kısa zamanda yargı önüne çıkarılıp hesap vermesi sağlanmalıdır.Birtakım idari, siyasi ve yasal düzenleme manevralarıyla yargı denetiminin önüne geçilmesi, toplumumuzdaki herkesi üzmekte, korkutmakta,

Yazının Devamı

‘Savas riskini düsünerek o karara varmıstık’

13 Şubat 2001


<#comment>
"Erkaya'yı beğenirdim"
"Güven Erkaya benim en çok beğendiğim, takdir ettiğim ve Askeri Şûra'larda önünü açtığım çok değerli bir komutandı. Ben, Erkaya'nın önünü kesmediğim gibi aldırdığım uzatma kararıyla Oramirallikte dört yıl yerine beş yıl kalmasını ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapmasını da sağlamış oldum."
Doğan Güreş, 1994 yılında Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanlarının görev sürelerinin bir yıl daha uzatılmasının perde arkasında Yunanistan'la yaşanan karasuları krizi ile bu krizin Türkiye'yi "savaş durumu"na geçirmesinin yattığını söyledi. Dönemin Genelkurmay Başkanı olarak Güreş Paşa, Türkiye'nin çok kısa bir süre içinde savaş hazırlığını tamamlaması gereken bir süreç yaşadığını ve bu nedenle o zaman Donanma Komutanı olan ve muhtemel bir savaşta Ege'de cephe komutanı olarak Donanma'yı yönetecek olan Erkaya Amiral'in görevinde kalması gerektiği sonucuna varıldığını belirtti.
Güreş, olayın perde arkasını şöyle özetledi:
"Erkaya Amiral için sinirli, asabi olduğunu Başbakan Çiller'e söylediğim gibi bazı iddialar basına yansıdı. Durum tam tersidir. Oramiral Güven Erkaya'nın komutanlığı korkutucu, kendisi de sinirli ve asabi değil, aksine

Yazının Devamı

Esnaf...

12 Şubat 2001


<#comment>Ekonomiden ve uygulanan istikrar programından en fazla şikayetçi olanların başında esnaf kesimi geliyor. Her geçen gün indirilen kepenk sayısının hızla artığına işaret eden esnaf örgütleri ve sözcüleri devletten destek talep ediyorlar.
Esnafların zor durumda olduğu bir gerçek.
Hangi ülkede olursa olsun bir istikrar programı uygulamasının doğal sonucu gelirlerin azalmasıdır. Amaç tüketim eğilimini frenleyerek talebi düşürmek ve enflasyonist faktörlerin etsini azaltmaktır. Ancak Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı enflasyon talep enflasyonundan çok, maliyet enflasyonudur. En etken faktör ise üretimi pahalı kılan faizdir. Yüksek faiz, yüksek enflasyon ortamında emek gelirleri zaten hızla aşağıya çekilirken, ekonomik kararların belirlenmesinde sermaye gelirleri ve sermaye giderleri temel faktör niteliği kazanmıştır.
İzlenen istikrar programının yanı sıra sosyo - ekonomik gelişme de "esnaf" olarak tanımlanan küçük işletmeyici zora sokmuştur. Türkiye'nin dünyadaki gelişmeye paralel olarak tüketim davranışları da değişmiş, bunun üzerine programın etkileri de binmiştir. Tüketiciyi daha ucuz ve toplu arz olanağı sunan market, süpermarket ve hipermarket tarzı büyük

Yazının Devamı

KİT'ler ve fonlar

11 Şubat 2001


<#comment>Türkiye'nin, "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" mantığı içinde, denetim alanını daraltıp, yolsuzluk alanını genişleten bir zihniyetle uzun yıllar yönetildiğini daha önce vurgulamıştık. Bu anlayışın sonuçları, bugün her alanda, umulmadık devlet dairelerinde yolsuzluk zincirleri biçiminde ortaya çıkıyor.
Genel bütçe dışında kamu fonu kullanan kurumların birer birer denetimden çıkarılmasıyla işlerin hızlı yürümesinin yanında yolsuzlukların da aynı hızda yürümesi ve büyümesine yol açtığı bir gerçek.
KİT'lerin ve fonların merkez denetim organlarından kaçırılması ve bunun sağlanması amacıyla da yasayla denetim istisnaları getirilmesi, Türkiye'yi bir "yolsuzluk cenneti"ne dönüştürdü.
Türkiye, hazır birçok büyük boyutlu yolsuzluğu ortaya çıkarmışken, denetim boşluğunu da gidermelidir. Bu amaçla hazırlanmış, ancak Meclis'te beklemeye bırakılmış yasa teklif ve tasarılarının yeniden canlandırılması ve yasalaştırılması bu yolda atılacak önemli bir adım olabilir.
Bugün Bankacılık Üst Kurulu'nda İkinci Başkanlık görevini yürüten, Maliye müfettişi kökenli Biltekin Özdemir'in Meclis'te Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı'nı yürüttüğü dönemde titiz bir

Yazının Devamı

Ekonomiye ince ayar

10 Şubat 2001


<#comment>Hükümet reel sektörün sorunlarıyla ilgili olarak özel sektör temsilcileriyle ve ekonomi bürokratlarıyla iki gün toplantı yaptı. Reel sektörün sorunları ve bu sorunlarla ilgili talepler masaya yatırıldı.
Ekonomi bürokratlarının da katıldığı dünkü toplantıdan sonra Başbakan Ecevit'le konuşma olanağı bulduk ve sorduk :
- İki günlük toplantılardan edindiğiniz izlenim ve değerlendirmeniz nedir?
- Her iki toplatıda taraflar için çok yararlı oldu. Reel sektörün yaşadığı sorunları dinledik, projeleri değerlendirdik. Ekonomiye ince ayar yapıyoruz, diyebilirim. Çünkü bir yandan istikrar programını bozmadan uygulamayı, diğer yandan da ekonomiyi boğmadan yürütmeyi sağlamak gerekiyor ki, bu da ince ayarlar gerektiriyor.
- Reel sektör sorunlarıyla ilgili olarak ne tür önlemler alınacak ?
- Şimdi durum saptaması yapılmış oldu. Bazı projeler üzerinde çalışılıyor. Birkaç gün içinde bunlar somutlaştırılmış olacak. Özel sektör temsilcileri daha çok kaynak gereksinmesi üzerinde duruyorlar. Benim yaklaşımım ve ricam şu oldu: Reel sektör ile finans sektörünün biraraya gelip sorunlarını konuşmaları ve öncelikle birlikte çözüm üretmeleri gerekir. Eğer buna rağmen

Yazının Devamı

Sezer'in kararı

9 Şubat 2001


<#comment>Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Nakşibendi tarikatı lideri Mahmut Esad Coşan ve damadının Süleymaniye Camii bahçesine defnedilmesine ilişkin Bakanlar kurulu kararını Anayasa'nın eşitliği düzenleyen 10. maddesi ile diğer ilgili yasalara aykırı bularak geri çevirdi.
Tarikat şeyhlerine, tarikat mensubu siyasilere ve onların akrabalarına ayrıcalıklı muamele yapılmasını önlemesi ve Sülemaniye Camii bahçesinin bir tarikat mezarlığına dönüştürülmesine karşı çıkılması anlamında, Sezer'in kararı Cumhuriyet'in temel niteliklerinin korunması ve savunulması açısından yerinde görülüyor. Nitekim, Cumhuriyet'in temel nitelikleri, özellikle de laiklik ilkesi konusunda duyarlı olan toplum kesimleri tarafından desteklendi. Bu yönü itibariyle karar doğrudur.
Ancak, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Turgut Özal'ın kardeşi, eski Devlet bakanı Yusuf Bozkurt Özal'ın Sülemaniye'ye defnedilmesi dahil altı kişi hakkında benzer kararları onaylamış olması bir çelişki olarak yorumlanıyor.
Başbakan Bülent Ecevit'e, dünkü görüşmemizde Cumhurbaşkanı Sezer'in bu tutumunu sorduk. Yanıtı şu oldu:
- Bu uygulamanın geçmiş yıllarda başlatılmış olduğunu, bu yolun açılmış

Yazının Devamı

Yolsuzluk bürokrasisi

8 Şubat 2001


<#comment>Gün geçmiyor ki bir yolsuzluk haberi patlamasın. Biri sonuçlanmadan bir diğer yolsuzluk zinciri yakayı ele veriyor. Yolsuzluk çokluğundan operasyonları izlemek olanağı kalmadı. Hangi hayvan ismi hangi yolsuzluğu veya operasyonu temsil ediyor, anımsamak kolay değil...
Balina, Buffalo, Akrep, Beyaz Enerji, Yüzde 20 Şükran, Yüzde 10 Sami, Enjektör, Devlet Tiyatroları, Türk Dil Kurumu, içi boşaltılmış bankalar...
Bürokrasi, sanki yolsuzluk örgütüne dönüşmüş. Bir yerinden yakalarsanız en üst düzeye kadar çorap söküğü gibi geliyor.
Hiç akla hayale gelmeyecek kurumlarda bile yolsuzluk zincirleri ortaya çıkıyor. Devlet Tiyatroları, Türk Dil Kurumu gibi...
Nereye el atsanız elinizde kalıyor.
Bu durum şu soruyu akla getiriyor?

Yazının Devamı