Kıvrıkoğlu: Aftan PKK yararlandı

30 Ocak 2001


<#comment>Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Gürcistan Cumhurbaşkanı Şevardnadze onuruna verdiği akşam yemeğinde Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'yle sohbet olanağı bulduk.
Yemek öncesi Köşk lobisinde başlayan sohbetin üç temel konusu, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve beş polis memurunun şehit edilmesi, Fransa'nın sözde Ermeni soykırımı iddiasını yasa haline getirmesi ve şartlı salıverme olarak uygulanan af yasasaydı.

Yemek öncesinde sorularımızı yanıtlayan Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu önce bir üzüntüsünü dile getirdi:
- Şehit Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ın cenazesine katılmadığım şeklinde haberler çıktı. Buna üzüldüm. Cenazeye elbette katılmak isterdim. Ama aynı saatlerde Cumharbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer'le haftalık olağan görüşmemiz vardı ve görüşme biraz uzadı. Bu nedenle katılmam mümkün olmadı. Ama Genelkurmay İkinci Başkanı Sayın Org. Büyükanıt ve diğer komutanlar katıldı.
Konu Okkan'ın cenaze töreninden açılınca, Org. Kıvrıkoğlu'na sorduk :

Yazının Devamı

Diyarbakırspor

29 Ocak 2001


<#comment>Şehit edilen Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ın halkla kurduğu sıcak ilişkilerde sporun yeri büyük. Okkan, bir Diyarbakırlı kadar Diyarbakırsporluydu. Fahri başkanlığını yürüttüğü kulübün birinci lige çıkması için büyük çaba sarf ettiği biliniyor.
Gaffar Okkan'ın sporun doğasındaki dostluğu, kardeşliği, barışseverliği en iyi gören ve en iyi işleyen yöneticilerden biri olduğu gözleniyor. Görev yaptığı üç yıl boyunca Diyarbakırsporun birinci lige yükselecek takımlar arasında başa güreşmesinde Okkan'ın katkısı büyük. Polisgücü'nde kurduğu hentbol takımıyla sporun her alanını Diyarbakır'da yeşertmeye çalışan Okkan, bu yaklaşımlarıyla Diyarbakır halkının gönlünde taht kurmuş bir polis müdürüydü.
Okkan'ın şehit edilmesi Diyarbakırspor'u hamisiz bırakacak mı?
Bu soruyu Başbakan Bülent Ecevit'e yönelttik...
Başbakan, Diyarbakırspor'un birinci lig mücadelesini takdirle karşıladığını belirttikten sonra şu değerlendirmeyi yaptı:
- Ben lig kategorilerini tam bilmem. Diyarbakırspor'a başarılar dilerim. Başarılı olmasını isterim. Yöneticileri beni de ziyaret etmişler ve bazı küçük destekler istemişlerdi. Ben yerine getirilmesini istemiştim.

Yazının Devamı

'Terör Avrupa'dan yönetiliyor'

28 Ocak 2001


<#comment>"TÜRKİYE SIÇRIYOR, ARTIK GERİYE DÖNÜŞ YOK"
Başbakan Bülent Ecevit, Türkiye'nin birçok alanda önemli sıçramalar yaptığı bir süreçten geçerken, engellenmeye çalışıldığını düşünüyor. Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve beş polis memurunun şehit edilmesi olayını değerlendirirken de bu açıyla yaklaşıyor:
- Türkiye'nin yakaladığı huzur ve istikrar ortamını bozmaya çalışıyorlar. Terör saldırılarının da hedefi bu. Türkiye bütün engellere ve olumsuz koşullara karşın birçok alanda önemli mesafeler aldı. Terörle mücadele, Güneydoğu'ya hakim olan huzur ve güven bunlardan biri. Ancak bu tür eylemlerle artık Güneydoğu'nun eskiye döndürülmesi olanaksız. Geriye dönüş yok.

- Gaffar Okkan'ın cenazesinde Diyarbakır halkının gösterdiği tavrı nasıl görüyorsunuz?
- Bu şunu gösteriyor; Demek ki, halkın gönlünü aldığınızda karşılığını fazlasıyla veriyor. Sizi bağrına basıyor. Bütünleşiyor, kaynaşıyor. Şehit cenazelerinde bu tablo ortaya çıktı. Terör baskısı ortadan kalkınca, halkla sıcak, samimi, içten bağ kurulunca sorunlar çözülüyor. Bu da gösteriyor ki, Doğu ve Güneydoğu'da ekonomik ve sosyal kalkınma ilerledikçe, sorunlar çok daha kolay çözülecek.

Yazının Devamı

Sorular...

27 Ocak 2001


<#comment>Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ın şehit olduğu haberiyle hemen hemen aynı anda katilin "Hizbullah" olduğu haberi de yayıldı. Daha önceki suikast ve saldırılarda olmadığı kadar kesin ifadelerle Okkan'ı şehit edenlerin bu örgüte mensup oldukları belirtildi. Yorumlar hep bu yönde yapıldı.
Adresin Hizbullah olarak gösterilmesine neden olan kanıtlar arka arkaya sıralandı.
Daha önce yakalanmış olan örgüt mensuplarının Okkan'a suikast planladıkları yönündeki açıklamaları, bizzat Okkan'ın örgütün ölüm listesinde olduğunu açıklaması ve tetikçileri fotoğraflarıyla birlikte kamuoyuna tanıtması, saldırıdan sonra Hizbullah'ın simgesi olarak bilinen "Makarof" marka bir tabancanın olay yerinde bulunması gibi "karine"ler "kanıt" olarak değerlendirildi.
Ancak yine de ortada yanıtlanması gereken birçok önemli soru duruyor.
Örneğin suikastı gerçekleştirenlerin polis kaynayan bir bölgede, el bombalı Kalaşnikof'lu tam bir imha operasyonu gerçekleştirdikten sonra, arabaların yanına kadar gelip cesetleri bile kurşunlayacak kadar "zaman ve rahatlık" bulmaları...
Silahlarının hiçbirini olay yerinde bırakmadan kaçacak kadar profesyonel bir organizasyon

Yazının Devamı

İhmal ve istihbarat

26 Ocak 2001


<#comment>Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve beş polis memurunun şehit edilmesi büyük acı ve üzüntü yarattı.
Okkan, bir polis müdürü olarak terörle mücadelede, asayişi sağlamada gösterdiği başarının yanı sıra, Diyarbakır halkının cenazesine oluşturduğu sevgi seli de halkla bütünleşmeyi başarmış bir yönetici olduğunun göstergesiydi. Taşıdığı nitelikler, Diyarbakır gibi sorunlu bir bölgede kurduğu sıcak ilgi ve oluşturduğu güven, Gaffar'ın sadece Emniyet örgütü için değil, Türkiye için de büyük bir kayıp olduğunu kanıtlıyor.
Gaffar Okkan'ın bu şekilde şehit edilmiş olması yine de "ihmal ve güven" açısından bir sorgulama yapılmasını gerekli kılıyor.
Terörle mücadele konusunda uzman bir polis müdürü olan Okkan'ın, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'ne getirildikten sonra terör örgütlerine karşı başarılı mücadelesi biliniyor. Terör örgütlerinin ölüm listelerinin ilk sırasında yer aldığı da bilinen bir diğer gerçek. Çökerttiği terör örgütü mensuplarının ifadelerinde Gaffar Okkan'a bir suikast planlandığı, suikastın işinden veya evinden çıkarken arabasına saldırılarak gerçekleştirilmesinin düşünüldüğü açık açık dile getirilmiş durumda. Bu bilgiler ortadayken, Okkan'ın

Yazının Devamı

Gensoru...

25 Ocak 2001


<#comment>Meclis'in en etkin denetim yöntemi gensoru. Ancak bizdeki uygulanış biçimi, gensoruyu kendisinden beklenen denetim işlevinin çok uzağına taşımış durumda. Muhalefetin, yeterli bilgi ve belgenin ortaya çıkmasını beklemeden, yeterli araştırma yapılmadan "günlük politika"nın sıradan bir aracı gibi gensoruya başvurması bu kurumu da yıpratıyor. Muhalefetin her olayda gensoru verme refleksine karşılık iktidar partileri de reddetme refleksiyle karşılık veriyorlar. Olay, iktidarla muhalefet arasında sandalye mücadelesine dönüşüyor ve gensorular, sonucu önceden belli girişimlerden öteye geçmiyor.
Enerji Bakanı Cumhur Ersümer hakkında verilen "erken gensoru"nun akıbeti de aynı oldu. İktidar partileri, kendi aralarında kenetlenerek gensoruyu reddettiler.
Bu siyasal reflekslere dayalı sonuç önemli değil. Bir gensorunun reddedilişi ilgili bakanın aklanması anlamı taşımadığı gibi kabul edilmesi de suçlu olduğu anlamına gelmiyor. Çünkü her iki hareket tarzı da tümüyle siyasal güdülerle gelişiyor ve siyasal amaca kilitlenmiş oluyor.
Bunun yerine denetim ve yargı aşaması beklenerek hareket edilse hem olayların aydınlatılması, hem de gensoru yönteminin denetim işlevi

Yazının Devamı

İş ve rüşvet

24 Ocak 2001


<#comment>Beyaz Enerji Operasyonu'nda gördük ki, masanın iki tarafında da oturan görevliler var. Bazı ihalelerin sonuçlanmasıyla birlikte "o işi yürüten" kamu görevlileri, ihaleyi alan firmada "işe" başlıyorlar. Görünürde hukuka aykırı bir hal de ortaya çıkmıyor.
Ancak bu mekanizma, üzerinde durulması gereken bir çeşit "rüşvet", bir çeşit "nüfuz ticareti" kapısı gibi işliyor. Ortada klasik anlamıyla bir "rüşvet" olmasa bile, bir kamu ihalesinin sonuçlanmasından önce veya sonra devletteki görevini bırakıp, eski kurumuyla iş yapan, ihaleye giren, ihale alan şirketlere geçen kamu görevlileri "dolgun maaş ve prim" sistemiyle "çark"ı döndürmeye başlıyorlar.
Bir bakıyorsunuz bir süre önce banka satışını gerçekleştiren bir bakan, milletvekili sıfatı sürerken, bankayı sattığı şirketin yönetim kurulunda üye...
Bir bakıyorsunuz, bir genel müdür veya daire başkanı bir süre sonra ihale verdiği şirketin ya genel müdürü, ya yönetim kurulu üyesi...
Bir bakıyorsunuz bir gün önce görevinden ayrılıp özel sektöre geçen bir üst düzey görevli, bir gün sonra genel müdürlüğünü yaptığı kurumun kapısında yeni şirketi adına ihale kovalıyor...
Bir bakıyorsunuz, bir genel müdürün

Yazının Devamı

'Savaş'ın sözleri SADECE İFTİRA'

23 Ocak 2001


<#comment>Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan emekli olduğu gün Ceviz Kabuğu programına konuk olan Vural Savaş'ın açıklamaları ilgiyle izlendi.
Birikimli bir hukukçu olduğu bilinen Savaş'ın Türkiye ile ilgili birçok saptaması ve analizi yerindeydi. Demokratik rejim, Cumhuriyet'in temel nitelikleri, demokrasinin kendini koruması konularında verdiği Türkiye ve dünya örnekleri hem aydınlatıcı, hem de yol gösterici nitelikteydi. Savaş'ın, konusunda, dünya literatürüne hakim bir başsavcı olduğu açıklamalarıyla bir kez daha anlaşıldı.

Ancak Savaş'ın, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na seçilişi ve Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç'a dönük eleştirileri yadırgandı. Özellikle bu eleştirileri yöneltirken kullandığı üslup, Kılıç ve eşinin özel yaşam alanına giren konularda aktardığı "hukuk", "bilim" ve "resmi makam" dışı dedikodu nitelikli sözleri yakışık almadı ve tepki gördü.
Kendi evine eşini ziyarete gelmiş bir bayan hakkında "dedikodu" sayılabilecek bir üslupla bilgiler aktarması söyleşiyi hafifletti. Haşim Kılıç'ın ve eşinin dünya görüşünü ve kıyafet tercihlerini beğenmemek başka bir şey, böyle bir konuyu Başsavcılığa

Yazının Devamı