Fikret Bila

       Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, dün düzenlediği basın toplantısıyla basın mensuplarına da Çankaya Köşkü'nde veda etti.
       Basın toplantısı, Demirel'in, içten, samimi ve esprili yanıtlarıyla hoş bir veda toplantısına dönüştü.
       Meslektaşlarımızın en çok merak ettiği konu, Demirel'in Çankaya'dan sonra ne yapacağıydı?
       Değişik ifadelerle Cumhurbaşkanı'na bu amaçla sorular yöneltildi.
       Bir meslektaşımız sorusunu "çoktan seçmeli" yanıtıyla birlikte yöneltti:
       - Siyasi parti mi kurarsınız? Bir partinin başına mı geçersiniz? Bazı partileri birleştirir misiniz? Uluslararası bir görev mi alırsınız? Yoksa bir bilge kişi olarak mı kalırsınız?

       Erbakan Hoca, Fazilet kongresini önce "çiçeği" sonra "mesajı"yla fethetmeye çalıştı.
       Salonda ilk nabız yoklamasını Hoca'nın çiçeği yaptı.
       Çiçek, kürsüye ulaşıncaya kadar gösterilen tezahürat Erbakan'ın tribüne hakim olduğunu gösteriyordu.
       Hoca esas işaretini sonraya bırakmıştı.
       Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, konuşmasını bitirir bitirmez, bu kez kürsüden Erbakan'ın mesajı okundu.
       Mesajın kürsüye ulaşması ve okunmasındaki "zamanlama" da ayrı bir "mesaj" niteliğindeydi.

       Fazilet Partisi'nde köprüler atılmış gibi
       Abdullah Gül ve arkadaşlarının özenli söylemine karşı, Erbakan'a yakın FP kurmayları ipleri koparmış gibi görünüyorlar.
       Erbakan'ın en çok güvendiği isimlerin başında gelen Oğuzhan Asiltürk, arkadaşımız Abdullah Karakuş'a verdiği demeçte bakın ne diyor :
      "Listeyi çizdirmem. Çizdirip bölünme yaptırmam. Gül hayal aleminde yaşıyor. Abdullah'ın yaptığı ayıp, ayıp."
       Asiltürk, "tüzük darbesi"ni böyle savunuyor.
       Mesajı şu:

       Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel veda ziyaretlerine başladı. İlk iki durağı, Bakanlar Kurulu ve Genelkurmay Başkanlığı'ydı.
       Cumhurbaşkanı Demirel, Bakanlar Kurulu'nda Başbakan Ecevit'in "teşekkür" konuşmasını dinledikten sonra, hükümete tavsiyelerde bulunuyor.
       Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu'nun verimli ve uyumlu çalışmasına teşekkür ettikten sonra tamamlanmasını ve sürdürülmesini istediği konuları şöyle sıralıyor:
      Deprem: Depremin yaralarının sarılmasına devam edilmeli. Kalıcı konutlar tamamlanmalı. Ayrıca Türkiye muhtemel deprem risklerine karşı da hazırlık çalışmalarını sürdürmeli.
      Güneydoğu'nun Rehabilitasyonu: Güneydoğu'da birçok şey normale dönmüştür. Güvenlik ve asayiş büyük ölçüde sağlanmıştır. Sıra bölgenin rehabilitasyonudur. Milli Güvenlik Kurulu'nda hazırlanan bir plan mevcuttur. Bu planın zaman yitirilmeden uygulamaya geçirilmesi gerekir.
      İstikrar Programı: Türkiye, hükümetiniz döneminde başarılı bir istikrar programı

       Fazilet Partisi'nde kongreye iki gün kala bir "tüzük darbesi" yapıldı.
       Abdullah Gül'e karşı harekete geçen "Balgat ekibi"nin Kurucular Kurulu'na imzalattığı bir tüzük değişikliğiyle "çarşaf liste" uygulaması bir anda geçersiz sayıldı.
       FP kongresinde 1200 delege, yönetime seçmek istedikleri birinin ismini hep birlikte yazsalar veya istemedikleri birinin ismini hep birlikte çizseler, bir "anlamı" olmayacak. Yapılan tüzük değişikliği, 1200 oyu yok sayıyor.
       Böyle bir değişikliğin demokratik olmadığı açık.
       Kongre delegelerinin iradelerini, tercihlerini hiçe sayan bir yaklaşım.
       Fazilet Partisi'nin "demokratik bir yarış" gerçekleştireceği şeklindeki beklentileri de suya düşürdü.

       Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, gazetelerin Ankara temsilcilerine verdiği kahvaltıda pazar günü yapılacak kongreye ilişkin görüşlerini açıkladı.
       Kutan'ın kongre ve diğer genel başkan adayı Apdullah Gül'le ilgili görüşlerine geçmeden önce, yeni Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'le ilgili bir değerlendirmesini sunalım.
       Kutan, Sezer'in, "demokratik hukuk devleti ve demokratikleşme" konularındaki görüşlerini aynen paylaştığını vurguluyor.
       Ancak, Sezer'in Cumhurbaşkanı seçildiği gün yaptığı açıklamadaki "laiklik vurgusu"nu, Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak yaptığı önceki iki konuşmasına göre bir "farklılık" olarak değerlendiriyor.
       Kutan, Sezer'in "laiklik vurgusu"nu bir çeşit "baskı" altında yaptığı inancında.
       Şöyle diyor:

       Çankaya Köşkü'nde, dün, "Avrupa Günü" nedeniyle yapılan tören, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel için bir anlamda Avrupa temsilcilerine"veda" niteliğindeydi. Nitekim konuşmasına da bu hava hakimdi.
       Cumhurbaşkanı Demirel, Başbakan Ecevit'le birlikte salona doğru ilerlerken gazetecilerin araştırdıkları konu, salondaki bazı davetlilerdi.
       Örneğin Diyarbakır Belediye Başkanı, Kürt Enstitüsü Müdürü, Leyla Zana'nın avukatı, alevi dedeleri gibi...
       Köşk görevlilerine yöneltilen ortak soru şuydu:
       - Bu davetliler, Cumhurbaşkanı Demirel'in konukları mı, yoksa Avrupa Komisyonu Ankara Temsilcisi Karen Fogg'un konukları mı?
       Yanıt, Fogg'un konukları olduğu şeklindeydi.

       İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, basına yazılı açıklama yapmadan önce Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'yu arayarak gelişmeler hakkında bilgi veriyor.
       Önemli ipuçları elde edildiğini bildiriyor.
       Güldal Mumcu, bu kez ciddi bir ilerleme kaydedildiği inancında ancak "ihtiyatlı" konuşuyor:
       - Sayın Bakan'ın verdiği bilgilerden edindiğim izlenim, umut verici bazı gelişmeler olduğu yönünde. Ama yine de temkinli yaklaşmayı yeğliyorum. İfadeler dışında ne tür kanıtlar var, bilemiyoruz. Mahkeme aşamasında neler ortaya çıkar tahmin edemiyoruz.
       * * *
       İÇİŞLERİ Bakanı Tantan ve Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilileri soruşturmanın Mumcu cinayetiyle birlikte diğer bazı faili meçhul cinayet ve cinayet girişimlerinin de aydınlanabileceği kanaatindeler.