Çiller'in önerisi

5 Ağustos 1999


       İktidarla muhalefet arasında tahkime dönük uzlaşma arayışları sürüyor.
       DYP lideri Çiller'in ısrar ettiği konulardan biri "ulusal ve uluslararası tahkim" sınırlarının Anayasa'da belirlenmesi.
       Çiller, ulusal tahkime başvurabileceklerle, uluslararası tahkime başvurabileceklerin saptanmasını istiyor.
       Hükümetin, Anayasa'nın 125. maddesine eklenmek üzere önerdiği "İmtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar milli ve milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir" hükmüne, "Milletlerarası tahkim ancak yabancı unsur içeren uyuşmazlıklarda söz konusu olabilir" ibaresinin eklenmesinde ısrar ediyor.
       DYP'nin bu önerisi, Anayasa Komisyonu'nda önce kabul edildi, sonra müzakerenin yenilenmesi sonucu reddedildi.
       Partiler arasında kurulan tahkim heyetinde ise bu konu yine gündemde.

Yazının Devamı

Çiller ve Kutan'ın tahkime bakışı

4 Ağustos 1999


       Hükümetin tahkimle ilgili Anayasa değişikliğini referandumsuz geçirebilmesi için muhalefetin desteğine gereksinmesi var.
       Bu desteği sağlamak için Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, FP lideri Recai Kutan ve DYP lideri Tansu Çiller'i ziyaret etti.
       Özkan görüşmesinden sonra DYP lideri Çiller'le görüştük.
       Çiller, "tahkimi canı gönülden destekliyoruz" dedikten sonra şöyle devam etti:
       - Tahkimi savunan ve Türkiye'nin gündemine getiren, DYP'dir. PTT'nin T'si için 40 milyar dolarlık bir konsorsiyum talepte bulunmuştu. Biz Anayasa değişikliğine yöneldik. Bu Türkiye için büyük bir çıkış olacaktı. Ama o zaman ANAP da, DSP de engel oldular. PTT için özel bir yasa çıkardık, Anayasa Mahkemesi'ne gidip iptal ettirdiler. Şimdi bunun hesabını kim verecek? Çizgisinde kırıklık olan kimdir?
       DYP lideri bugünkü iktidar partilerinin muhalefeti yüzünden PTT'nin T'siyle ilgili taleplerin düştüğünü ve değerinin de 40 milyar dolardan 10 milyar dolara

Yazının Devamı

İki asker

3 Ağustos 1999


       İran, yanlışlıkla sınırı geçen iki Türk askerini iade etmeyi geciktiriyor.
       Tahran, iki askerimizi tutmakla ne amaçlıyor?
       Başbakan Ecevit, dünkü görüşmemizde bu soruyu şöyle yanıtlıyor:
       - Sanıyorum Tahran iki askerimizi koz olarak kullanmayı planlıyor.
       - Neye karşı?
       - Tam olarak bilemiyorum. Ama oyalamaya yönelmeleri bunu gösteriyor. Ankara'ya karşı koz olarak kullanacaklarını tahmin ediyorum.

Yazının Devamı

Yumuşama...

23 Temmuz 1999


Sosyal güvenlik reformu yasa tasarısına, çalışan kesimin gösterdiği tepki giderek büyüyor.
İşçi ve memur örgütleri, 24 Temmuz'da Ankara'da büyük bir protesto mitingi düzenlemeye karar verdiler.
İşçi ve memur örgütlerinin "mezarda emeklilik" olarak niteledikleri emeklilik yaşı konusunda, hükümet cephesi katı.
Ancak iki önemli konuda bu cepheden yumuşama mesajları geliyor.
TRT - 1'de yayımlanan, Nurzen Amuran'ın hazırlayıp sunduğu "Dosya" programına birlikte konuk olduğumuz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, "geçiş süreci" ve "prim ödeme gün sayısı" konularında değişiklik yapabileceklerini ifade etti.
Tasarı, mevcut haliyle emekliliğine bir gün kalmış olsa bile bir yıldan az kalanlar için en ez 2 yıl çalışma zorunluluğu getiriyor. Bu durumda olanlardan bayanların 40, erkeklerin 43 yaşına kadar çalışmayı öngörüyor.

Yazının Devamı

Ecevit'in devletçilik anlayışı

22 Temmuz 1999


Uluslararası tahkim ve özelleştirme konularında yapılması düşünülen Anayasa değişiklikleri ve sosyal güvenlik reformuyla ilgili olarak, Başbakan Bülent Ecevit'e yöneltilen eleştiriler, "devletçilik" ve "halkçılık" anlayışında yoğunlaşıyor.
Ecevit'in devletçiliği ve halkçılığı savunan bir lider olarak bu değişikliklere imza atmasının, yerli ve yabancı sermayenin isteklerine "boyun eğmek" anlamına geldiği ve siyasi geçmişiyle çeliştiği vurgulanıyor.
Başbakan Ecevit'e dünkü görüşmemizde bu eleştirileri nasıl karşıladığını sorduk.
Yanıtı şu oldu:
"Benim öteden beri çok sınırlı bir devletçilik anlayışım vardır. Avrupa'da sosyal demokrat iktidarların çağın gereklerine uygun yeni arayışlar içindeyken, DSP'nin programında, bizim yaklaşımımız, çok daha önceden ortaya konulmuştu. Katı bir devletçilik anlayışına sahip değilim. Bu nedenle kendimle çelişkiye düşmem söz konusu değil."
Başbakan, özellikle altyapı yatırımları açısından Türkiye'nin yabancı sermayeye gereksinimi olduğunu vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı:

Yazının Devamı

Devletçilik

21 Temmuz 1999


John Maynard Keynes'in "eksik istihdam"ına oturur, ekonomide devlet.
Kapitalist sistemde piyasanın üretime sokmadığı veya sokamadığı üretim faktörlerini "istihdam" etmek için...
1929 Dünya Ekonomik Buhranı sonrasında, Keynes'in "eksik istihdam"ında yeşeren devletçilikte, ücreti ödenince çukur açıp kapamak da "iktisadi faaliyet"tir, Nazi Almanya'sında ha bire silah üretmek de...
Bugünkü adıyla "Kamu İksadi Kuruluşları"nın tarihi de 1929 krizine, hatta daha öncesine kadar gider, Türkiye'de...
Atatürk'ün tespiti Keynes'ten öncedir, çünkü...
KİT'lerin ilk adı "İktisadi Devlet Teşekkülü"dür.

Yazının Devamı

İkinci reform

20 Temmuz 1999


Sosyal Güvenlik Reformu üzerinde uzlaşma sağlanabilecek mi?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, dün bu sorumuzu yanıtlarken şöyle diyor:
"Henüz işverenle, işçi kesimi arasında da bir uzlaşma sağlanmış değil. Kamuoyuna yansıtıldığı gibi iki kesim anlaşmış da, hükümetin anlaşması bekleniyormuş noktasında değiliz. İşveren - işçi uzlaşması henüz ortada yok."
Bakan Okuyan'a en çok tartışılan emeklilik yaşı konusunu soruyoruz:
- Biz hükümet olarak 58 - 60 yaşta ısrarlıyız. İşveren - işçi önerileri, durumu değiştirmez. Bu noktada dirençli olacağız. Çünkü ortada bir aktüaryal denge sorunu var. Popülist yaklaşımlar içinde olamayız. SSK, zaten bu yaklaşımlar nedeniyle bu noktaya geldi.
Bakan'ın sözlerinden şimdilik bir uzlaşma zeminine varılamadığı anlaşılıyor.

Yazının Devamı

İnsannium krizi...

19 Temmuz 1999


20. yüzyıl, 21. yüzyıla bir azizlik yapacak mı?
Şimdi kafalar bununla meşgul.
Acaba 20. yüzyılı, 21. yüzyıla bağlayacak gece saat 24.00'te, bilgisayarlar sapıtacak mı?
Bilgisayarlarda "99" yerine, 2000'in son iki sıfırı, "00" yazdığı anda ortalık karışacak mı?
Uçaklar, trenler, gemiler, füzeler, bombalar, borsalar bir umulmadık felakete yol açacak mı?
İki yüzyıl arasındaki bu sıkıntı giderilmeye çalışılıyor.

Yazının Devamı