Ecevit'in gözüyle Kosova

16 Haziran 1999


Başbakan Bülent Ecevit, Kosova'daki gelişmeleri nasıl görüyor?
Kosova olayında Türkiye'nin konumu ve geleceği açısından işlevi nedir, ne olmalıdır?
Başbakan Ecevit dünkü görüşmemizde bu sorularımızı yanıtlarken, "Kosova'nın geleceği belirlenirken Türkiye'nin mutlaka ağırlığını koyması gerektiğini" vurguladı.
Kosova'nın yeniden inşası ve siyasi yapısının belirlenmesinde Türkiye'nin dışlanamayacağının altını çizen Başbakan Ecevit, NATO ve Rus birliklerinin "köşe kapmaca" oynamasından da endişeli görünüyor.
Ecevit'e sorduk:
- NATO ve Rus bilikleri Kosova'ya yerleşiyor. Türk birliği için ise henüz NATO bir davette bulunmadı. Acaba Türk birliğinin Kosova'ya gitmesi için NATO işi ağırdan alıyor olabilir mi?

Yazının Devamı

Maaş

16 Haziran 1999


İşçi - memur maaşları yine gündemde. Zam dönemi geldi de çalışanlar medyada yer alabilme olanağına kavuştular. Sermaye haberleri ve magazin furyası arasında kendilerine bir yer bulabildiler. Konuşulan oranlar memura yine düşük zam gösteriyor. Yüzde 12'den yüzde 25'e kadar değişen rakamlardan söz ediliyor. Kimine göre de, temmuzda yüzde 20, ekimde yüzde 5 olmak üzere iki kademeli zam yapılacakmış. Kaç kademeli yapılırsa yapılsın, yüzde 20'ler civarındaki zam memurun derdine ilaç olmayacaktır.
Bunu söylediğiniz zaman şimşekleri üzerinize çekersiniz. Hükümet, imkanların yetersizliğinden dem vurur. Sermaye sahipleri, kapanan işyerlerinden söz eder, fedakarlık isterler. Neo - liberal yazarlar, sizi kaba bir devletçilik anlayışına sahip olmakla suçlar, şişirilmiş kadrolardan, hantal devlet kuruluşlarından, küreselleşmeden, bireyselleşmeden bahsederler. Nesiller boyu devam eden bir kandırmaca ve yaygara, yeni deyimler, yeni terimlerle sürer gider.
Oysa, artık bu anlayışın değişmesi gerek. Bu geleneksel yutturmacayla daha uzun süre yol almak, toplumsal ve siyasal barışı sağlamak mümkün değildir.
Ne hükümetlerin "Bütçemiz bu kadar" demesi,

Yazının Devamı

Memurun saçı

15 Haziran 1999


"Hani" diyorlar Karayolları memurları, "saçımızdan tutulup sürüklenmeden bilgilendirmek istedik..."İşte durumumuz:25 yıllık mühendisin aldığı maaş 237 milyon lira...20 yıllık mühendisin aldığı maaş 205 milyon lira...10 yıllık mühendisin aldığı maaş 202 milyon lira...5 yıllık mühendisin aldığı maaş 185 milyon lira...25 yıllık teknisyen işçinin aldığı maaş 361 milyon lira...25 yıllık vasıfsız işçinin aldığı maaş 339 milyon lira...20 yıllık vasıflı işçinin aldığı maaş 353 milyon lira...10 yıllık vasıfsız işçinin aldığı maaş 293 milyon lira...5 yıllık vasıflı işçinin aldığı maaş 276 milyon lira...Ve soruyorlar:Ücretlerin genel düzeyindeki komikliğe mi yanalım?Bizden 100 - 170 milyon lira daha fazla maaş alan işçi karşısında okuduğumuz okullara mı yanalım?20 - 25 yıldır verdiğimiz mühendislik hizmetine mi yanalım?* * *MEMURUN gözü, işçinin aldığı parada değil elbette...Ancak her hükümet programına giren "eşit işe eşit ücret" ilkesinin "nerede" olduğunu

Yazının Devamı

Türklere turizm

15 Haziran 1999


Turizm sektörü aylardır kan ağlıyor. Gelen yabancı turist sayısında yüzde 70'e varan azalma olduğu söyleniyor. Oteller, tatil köyleri, diğer turistik tesisler ve turizmden beslenen alt sektörler ciddi bir bunalım içinde. Her işletme kendi başının çaresine bakmaya ve bu yılı en az zararla atlatmaya çalışıyor.
Başta turizmciler olmak üzere her kafadan bir ses çıkıyor. Kimine göre krizin nedeni terör. Kimine göre Avrupa turizm organizatörlerinin tezgahı. Kimine göre devletin ilgisizliği. Kimine göre de turizm sektörünün kendi hataları. Anlaşılan bunların hepsi doğru. Ama, krizi sadece teröre bağlamak herhalde doğru değil. Terörün en yoğun olduğu yıllarda bile Türkiye'ye turist akını kesilmedi, hatta arttı. 80 turistin baltalarla vahşice öldürüldüğü Mısır, bir yıl içinde turist cennetine dönüştü. Terör bahanesiyle Türkiye'yi turizm pastasının başından uzaklaştırma çabaları daha gerçekçi bir açıklama olarak görünüyor. Türkiye'ye gelen turisti rakip ülkelere yönlendirmek ve Türk sektörünü daha fazla fiyat kırmaya zorlamak için önemli bir çabanın gösterildiği biliniyor. Avrupa'da turizm dünyasında dönen dolapları Türk turizmcilerinin çok daha iyi bilmesi

Yazının Devamı

Karıncaya ilik lazım olsaydı...

14 Haziran 1999


Ne yaparlardı?
İlik bankası kurarlardı.
Tıpkı Amazon Nehri'ni geçtikleri gibi...
Bir karınca, böyle bir nehri yüzerek geçebilir mi?
Yanıt "geçemez".
Bir karınca geçemez ama karıncalar geçer.

Yazının Devamı

Ecevit Moskova'ya!

14 Haziran 1999


Kosova'da her şey olması gerektiği gibi oldu. Avrupa'nın göbeğinde faşist taklalar atan Miloşeviç'in cezalandırılması gerekiyordu. Cezalandırıldı. Kosova'nın kurtarılması gerekiyordu. Kurtarıldı. Haftalarca NATO kuvvetleri, Sırp mevzilerini bombaladılar. Askeri sistemlerini, enerji ve sanayi tesislerini, ulaştırma ve haberleşme şebekelerini yerle bir ettiler. Zerre kadar kılım kıpırdamadı. Acımadım. Çünkü, kendi halkını da rehin alan bir yönetimin ancak böyle zararsız hale getirilebileceğini veya devrilebileceğini düşünüyordum (Ne yalan söyleyeyim, İkinci Dünya Savaşı'nın son dönemlerinde Almanya'ya yağdırılan müttefik bombalarından da rahatsızlık duymamışımdır. 1974'te Kıbrıs'ı hallaç pamuğu gibi atan Türk bombaları da içime su serpmiştir). Hem zalim hem şımarık Nazilerin, Sırpların ve Rumların cezalandırılması, bir "hak" olmuştur.
Ne oldu? Miloşeviç, onca zulme, kana ve gözyaşına rağmen teslim oldu. Diktatörlükler böyledir işte. Onlarda, "kanının son damlasına kadar savaşmak" diye bir inanç yoktur. En zor zamanlarında bile paçayı kurtarabilecekleri anı kollarlar. Hezimeti kendi halklarına "zafer" olarak yutturup, denge oyunlarıyla aradan sıyrılmaya

Yazının Devamı

Yılmaz'la söyleşi

13 Haziran 1999


NTV'nin "Yeni Hükümet Yeni Umutlar" programının son konuğu ANAP lideri Mesut Yılmaz'dı.
Program sonrasında Sedat Ergin, Tayfun Devecioğlu ve Murat Yetkin'le birlikte ANAP lideriyle sohbet olanağı bulduk.
İlk konu tele - kulak skandalı...
Yılmaz, polisin yasal çerçeve içinde teknolojiyi kullanması gerektiğini savunuyor.
"ABD, Apo'yu böyle belirledi" diyor:
"ABD'nin elindeki sistem suçluyu ses tonundan izleyebiliyor. Öcalan'ın Rusya'daki yerini böyle tespit etti. İtalya'ya geçtikten sonra cep telefonu kullanmayı bu yüzden bıraktı."

Yazının Devamı

Bahçeli'yle söyleşi

12 Haziran 1999


NTV'de Murat Yetkin'in hazırlayıp sunduğu "Yeni Hükümet Yeni Umutlar" programının ikincisinde konuk, MHP lideri ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'ydi.
Sabah ve Hürriyet'in Ankara Temsilcileri Tayfun Devecioğlu ve Sedat Ergin'le birlikte katıldığımız program öncesi ve sonrasında Bahçeli'yle sohbet olanağı bulduk.
Tele - kulak henüz MHP liderine ulaşmamış.
"Sizi de dinlemişler mi?" sorumuzu, Bahçeli, gülerek yanıtlıyor:
- Hayır, efendim. Bize böyle bir bilgi ulaşmadı.
Demek ki, "dinlemeciler" MHP liderine bugüne kadar "kulak asmamışlar."İhtimal ki, seçim tahminini onlar da tutturamamışlar.Tabii, bundan sonra kulak asacaklardır.* * *TELEFON dinleme skandalının yarattığı fırtınalı ortamda iki konu gözardı ediliyor:1- Devletin aradığı kişilerin devletle telefon "sohbet"leri.2- Fethullahçıların Emniyet'te örgütlendiklerine ilişkin rapor.Birinci şıktakiler aradıkları yerleri bilirler.Bunlara ilişkin kayıtlar Emniyet raporlarında mevcut.İkinci şıkka gelince...Bu kayıtların sadece

Yazının Devamı