Ecevit'le söyleşi

11 Haziran 1999


NTV Ankara Temsilcisi Murat Yetkin'in hazırlayıp sunduğu "Yeni Hükümet Yeni Umutlar" programının kulisinde, Başbakan Ecevit'le söyleşi olanağı bulduk.
Başbakan, "tele - kulak"ın aylardır gitmedikleri İstanbul'daki dairesine kadar uzandığını söyledi.
Or - An'daki evinin yanı sıra aylardır kullanmadığı İstanbul'daki evinin telefonlarının izlenmesinin "Watergate"vari bir siyasi yönü var mı?
Ecevit, bu soruya "hayır" yanıtını veriyor.
Ecevit'e soruyoruz:
- O halde ne amaçla izliyorlar, acaba?

Yazının Devamı

Bilican'ın durumu

10 Haziran 1999


Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican izinli.
Bilican'ın istifası istendi mi?
Bu soruya Başbakan Bülent Ecevit ve Bilican'la görüşen Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan "hayır" yanıtını verdiler.
Bilican da dünkü görüşmemizde, "Emniyet Teşkilatı adına üzgün olduğunu" belirterek, "4 yıldır iki gün üst üste izin yapmadım. Bu ortamda gelişmeleri izlemek istedim. İzin talep ettim" dedi.
Genel Müdür'ün izne ayrılmasında bir "zorunluluk" hali olduğu açık.
Bilican soruşturma bitinceye kadar izinli kalacak.

Yazının Devamı

Derin soruşturma

9 Haziran 1999


İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, önceki akşam ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın konutuna giderek "tele - kulak" soruşturmasıyla ilgili bilgi veriyor.
Tantan, İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin sunduğu önrapor gereğince ilgilileri, görevden uzaklaştıracağını ve soruşturmayı derinleştireceğini söylüyor.
Gerekçe, "yetki aşımı" ve "disiplinsizlik."Ve Tantan dün, aralarında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral ve Yardımcısı Osman Ak'ın da bulunduğu ilgilileri "soruşturmanın selameti" açısından "tedbir" olarak görevden uzaklaştırıyor.
ANAP lideri Yılmaz'a, İçişleri Bakanı Tantan'la yaptığı görüşmeden edindiği izlenimi soruyoruz:
- Soruşturma çok derinleştirilecek. Bütün yönleri ortaya çıkarılacak.
- Görevden alınan personelin Başbakan dahil siyasileri, işadamlarını, gazetecileri dinledikleri sonucu çıkıyor mu?

Yazının Devamı

CHP'de umut

9 Haziran 1999


Bilecik seçimi CHP'ye moral verdi. Gerçi 18 Nisan'da da bu ilimizde belediye başkanlığını yine CHP kazanmıştı ama, iptalden sonra herkes bu seçime "iki turlu" gözüyle bakıyordu. İktidar bloku tercih edilebilirdi. Aksine, CHP oy oranını büyük ölçüde yükselterek belediye başkanlığını yeniden kazandı. CHP açısından Bilecik seçimi, bir ilin belediye başkanlığını elde etmekten daha fazla anlam taşıyor.
Her şeyden önce bu seçimin sembolik bir değeri vardır. CHP'nin barajın altına düşmesinden sonra yaşanan moral bozukluğu, bu seçimle yeniden umuda dönüşmüştür. 18 Nisan'dan beri ağlamaklı olan CHP'liler için büyük bir moral kaynağı olmuştur.
Genel Başkan Altan Öymen'in barış çağrısı ilk sonuçlarını vermiş görünüyor. 22 Mayıs kurultayından bu yana, partinin seçim sonucunu olumsuz yönde etkileyecek bir muhalefet olmaması bunu ifade ediyor. Aksine, kurultayda yarışan tüm tarafların, Bilecik seçimi için (şu anda sadece Genel Başkan'dan ibaret olan) Genel Merkez'e destek vermeleri, belli ki, başarıda önemli rol oynamıştır. Murat Karayalçın, Hasan Fehmi Güneş, Sefa Sirmen, Hurşit Güneş gibi genel başkan adaylarının ve önde gelenlerin Bilecik seçimine

Yazının Devamı

Fethi Bey - Turgut Bey

8 Haziran 1999


Yıl 1924. Türkiye Cumhuriyeti henüz bir yaşında. Daha hiçbir şey yerine oturmamış. Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanlığına, İsmet Paşa'nın Başbakanlığına, saltanatın ve hilafetin kaldırılmasına muhalefet hala ciddiyetini koruyor. Mustafa Kemal'i devirmeyi amaçlayan paşalar, Terakkiperver Cumhuriyet Partisi'ni kurmuşlar ve yaylım ateşe geçmişler. Doğu'da bir ayaklanmanın işaretleri var. Muhalefetin baskısı sonucu İsmet Paşa Başbakanlıktan ayrılmış, yerine Fethi Okyar gelmiş. Mustafa Kemal, Doğu'daki gelişmelerden kaygı duyduğunu söylüyor. Fethi Bey'in cevabı:
"- Birkaç çapulcunun işidir."
Cumhurbaşkanı, "Benim burnuma barut ve kan kokuları geliyor, inşallah ben aldanmışımdır" diyor. Daha bir buçuk ay geçmeden Şeyh Sait isyanı patlıyor. 13 Şubat 1925 günü başlayan isyan hızla yayılıyor. Bir hafta içinde Şeyh Sait kuvvetleri Diyarbakır ve Elazığ'ı kuşatıyorlar. Hatta şehirlerin bazı mahallelerine giriyorlar. Fethi Bey güvensizlik oyuyla düşürülüyor, yerine Heybeliada'daki tatilini kesip Ankara'ya dönmüş olan İsmet Paşa yeniden Başbakan oluyor. Büyük can kayıplarına yol açan isyan bir - iki ay içinde bastırılıyor. Görünürdeki amacı halifelik olan

Yazının Devamı

Ecevit'in tepkisi

8 Haziran 1999


Başbakan Bülent Ecevit'le dün makamında görüşme olanağı buluyoruz.
Milliyet'in dün manşetten duyurduğu, kanundan kaçan insanların devletin üst düzeyiyle kurduğu telefon trafiği Başbakan'ı da hayrete düşürüyor.
"Milliyet bu olayın çok önemli bir boyutunu gündeme getirdi" diyor ve ekliyor:
- İçişleri Bakanımız Sayın Tantan çok geniş kapsamlı bir soruşturma yürütüyor. Bu soruşturma sonucunda birçok konu aydınlığa kavuşacaktır.
Başbakan olayı bizzat izlediğini vurguladıktan sonra bir temennisini de dile getiriyor:
- Devletin istihbarat kurumları arasındaki uyumsuzluk büyük ölçüde giderilmişti. Emniyet güçlerimiz bu uyumdan sonra çok daha başarılı çalışmalar yaptılar. Umarım eski dönemlerde kalmış bu uyumsuzların kalıntıları yeni uyumsuzluklara yol açmaz.

Yazının Devamı

Tele - kulağın içyüzü

7 Haziran 1999


Türkiye "tele - kulak skandalı"yla çalkalanıyor.
İddia, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, Mili Savunma Lojmanları gibi devletin çok önemli kurumlarına ait telefonların dinlendiği, şeklindeydi.
Gazetelerde, "izlenen - dinlenen numaralar" adı altında, bu kurumlara ait telefon numaralı yayımlandı.
Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral, Yardımcısı Osman Ak, Şube Müdürü Ersan Dalman hakkında da "bu telefonları dinliyorlar" sanısı yaratıldı.
Durum gerçekten böyle mi?
Ulaşıp inceleme olanağı bulduğum belgeler aksini gösteriyor.

Yazının Devamı

"İki buçuk savaş"

7 Haziran 1999


PKK olayının stratejik boyutuna kamuoyunda ilk dikkati çeken Şükrü Elekdağ olmuştu. Elekdağ, dört buçuk yıl önce şöyle yazıyordu:
"Türkiye'nin yaşamsal hakları ve toprakları üzerinde hak iddia eden Yunanistan ve Suriye, ülkemize karşı çıkar birliği içindedir ve Türkiye'yi çökertmek amacıyla PKK'ya her türlü yardımı yapmaktadır. Türkiye, bu ülkelere karşı savunma planlamasını, aynı anda iki ayrı cephede çatışmaya zorlanacağı varsayımı üzerine dayandırmalıdır." (Milliyet, 27 Kasım 1994).
Elekdağ, Türkiye'nin Ege'de ve Güney'de aynı anda iki cephede topyekün bir savaşın yanı sıra içerde "körüklenecek" bir yarım savaşa hazır olması gerektiğini vurguluyordu. Buna da "iki buçuk savaş stratejisi" diyordu.
Gelişmeler, deneyimli diplomatı haklı çıkardı. Sonuç, Sayın Elekdağ'ın öngördüğü stratejiye dayalı uygulamayla alındı. Gerçi ordular birbirine girmedi ama, girmelerine ramak kaldı.
Önce "buçuk düşman" dize getirildi. 1993 başlarına kadar Güneydoğu'da taktik üstünlük sağlama ve taban bulma yolunda önemli yol alan PKK, bu tarihten sonra geriletildi. Tabandan koparıldı. Gece ve gündüz alan kontrolü, Türk güvenlik güçlerinin

Yazının Devamı