Ecevit'in ikinci tur görüşmelerinden önce "köprü" işlevini üstlenen Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, MHP lideri Bahçeli ile salı günü başbaşa ilk görüşmesini yapıyor.
Özkan, dün de ANAP lideri Mesut Yılmaz'la görüşüyor.
Ecevit öncesi, Özkan'ın yürüttüğü "mekik diplomasisi" 57. hükümetin altyapısını yavaş yavaş ortaya çıkarıyor.
Özkan, Bahçeli ve Yılmaz'la pazartesiye kadar birer kez daha görüşecek.
Ecevit, pazartesi günü Bahçeli ve Yılmaz'la ikinci görüşmesini yapmadan önce DSP - MHP - ANAP üçlü koalisyon hükümetinin zemini hazırlanmış olacak.
* * *
DSP lideri Ecevit'in yapacağı ikinci tur görüşmeler öncesinde partiler arasındaki "taktik savaşları" iyice kızıştı.
Önce DSP cephesi...
Ecevit, suskunluğuyla, "MHP"yi kamuoyunda sorgulatıyor.
İlk turda koalisyon önerisi yerine, liderleri dinlemesi, ardından bir parti tercihi ve koalisyon modeli telaffuz etmemesi, sorgulama sürecini uzatmış durumda.
Ecevit'in bu yaklaşımı, "MHP hakkındaki kaygıların" projektör altına alınmasını da sağladı.
Medyada ve kamuoyunda "DSP - MHP - ANAP" üçlü koalisyonuna "tamam" gözüyle bakılırken, Ecevit'in "zorlukları var" diyerek renk vermemesi, MHP'nin elini zayıflatıyor.
MHP'li hükümet modeli, DSP'nin penceresinden nasıl görünüyor?
DSP lideri Ecevit'in kafasındaki "tereddütler" ikinci tur öncesinde tümüyle kalkmış değil.
Hassasiyet noktaları olarak ifade edilen "türban, kadrolaşma, pişmanlık" konularında MHP'den gelen "genel nitelikli" uzlaşma mesajları, Ecevit'i henüz tam tatmin etmiş görünmüyor.
Bu nedenle DSP lideri, ikinci tur görüşmelere başlamadan önce, Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ön görüşmeler yapacak.
Ecevit'ten önce MHP lideri Bahçeli'ye Özkan gidecek.
İkinci tur için daha sağlam bir zemin oluşturmaya çalışacak.
Dokuzuncu Kolordu Komutanı Korgeneral Sami Zığ'ın cumartesi günü yaptığı konuşma medyada da yankılandı. Televizyon ve gazeteler Sami Paşa'nın "biz varken irtica - mirtica gelemez" sözlerine geniş yer verdiler.
Medya, "biz varken irtica - mirtica gelemez" diyemeyeceğine göre, Türkiye'yi 50 yıldır yöneten partiler, "biz varken irtica - mirtica gelemez" diyemediğine göre, birisinin "biz varken irtica - mirtica gelemez" demesi gerekiyordu. Bunun, Türk Silahlı Kuvvetleri olması hiç de şaşırtıcı değil. Mart 1988'de Başbakan Mesut Yılmaz'ın deyimiyle asker demokratik hakkını kullanıyor.
"Biz varken irtica - mirtica gelemez" cümlesinde "irtica"nın ne olduğu anlaşılıyor. Yalnız, Paşa'nın "mirtica" sözcüğüne biraz takıldım doğrusu. Sami Zığ'ın bunu, konuşma dilinde lafın gelişiyle kullandığı açık. Günlük hayatta birçok örneğini kullanırız: Ağaç - mağaç, kereste - mereste, sağ - mağ, sol - mol, parti - marti gibi... Ama ben "mirtica" sözcüğünü çok sevdim.
Oturdum, düşündüm: Acaba Türkçede "mirtica" diye bir kelime olsaydı, neleri kapsardı?
İrticaya karşıymış gibi görünüp irticaya çanak tutanların eylem ve işlemlerini de kapsar
Hazine Müsteşarı Yener Dinçmen'in emekliye ayrılmasının nedenleri gündemi daha uzun süre işgal edecek. Türkbank ihalesi ile ilgili olarak Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun hazırladığı inceleme raporu ardından hakkında soruşturma açılmasının Başbakan Bülent Ecevit tarafından onaylandığını öğrenen Yener Dinçmen emekliliğini istemişti. Aslında bu Dinçmen'in ikinci emekli oluşuydu. Dinçmen 1994'de Başbakanlık Müsteşarı iken kamu görevinden 657 sayılı kanunla emekli olmuş, İlaç İşverenler Sendikası Genel Sekreteri olarak özel sektörde çalışmaya başlamıştı. 1997'de göreve davet edilip Ziraat Bankası genel müdürü olarak yeniden kamuya geçince emekliliğini dondurup ikinci kez devlet memuru olmuştu.
Yener Dinçmen'in ikinci emekliliğinin "istifa ediyorum" diyerek bazı kişileri rahatsız etmek istememesinden kaynaklandığı söyleniyor. Dinçmen'e yakın çevreler de, "İstifa ediyorum deseydi de, yine emekli olacaktı" şeklinde konuşuyorlar. Türkbank ihalesiyle ilgili olarak Başbakan Mesut Yılmaz ve Başbakan Yardımcısı Güneş Taner'in istifa etmesi gerekirken onların istifa etmediği yerde Dinçmen'in istifa etmesinin doğru olmayacağı için engellendiği de söylenenler arasında.
MHP, DSP lideri Ecevit'in ikinci turda "koalisyon önerisi"yle gelmesini bekliyor.
Bu arada, birinci turu kendi içinde değerlendiriyor.
Yazarımız Hasan Cemal ile birlikte MHP'de bir nabız yoklaması yapıyoruz.
Ecevit - Bahçeli görüşmesinde beliren "üç hassasiyet" ikinci tura nasıl taşınacak?
1- Türban,
2- Kadrolaşma,
ANAP lideri Mesut Yılmaz ne istiyor?
Yüce Divan'da yargılanmak.
Siyasi tarihimizde ilk sayılabilecek bir tutum.
Kendi eliyle Yüce Divan'a gitmek isteyen bir lider...
Seçim sonrasında yaptığımız görüşmede Yılmaz, bir özeleştiri ihtiyacı duyduğunu ifade etmiş ve "hatam Yüce Divan" demişti.
ANAP lideri, seçim öncesinde kendisi ve DYP lideri Çiller hakkındaki soruşturmaların karşılıklı olarak Meclis'te kapatılmasını önemli bir "hata" olarak görüyor.
MHP neden oy patlaması yaptı? Dincilik yaptığı için mi? Türbancılık yaptığı için mi? Hayır. Öyle olsaydı, Fazilet oy kaybetmez, hatta oylarını yükseltirdi. MHP de 1995'te olduğu gibi barajı aşmaya çalışan bir parti olarak kalırdı. Türbanı bayrak yapan DYP'nin seçmenden yediği darbe de bunu göstermiyor mu?
Türbanın altına saklanan bir parti vardır ve seçimlerde gerilemesi bir yana, bugün kapatılma ihtimaliyle karşı karşıyadır.
MHP neden iktidar partisi konumuna geldi? Türbancılık yaptığı için değil, aksine şeriatçı - ayrılıkçı güçler ittifakına karşı durduğu için.
Tarihimizde zaten hep böyle olmuştur. Din devleti kurmak isteyenlerle bölücüler hep ele ele vermişlerdir. 18 Nisan seçim sonuçları, içten ve dıştan destek gören bu saldırıya karşı seçmenin çözümüdür. Ulus - devleti yıkmak için sürdürülen silahlı, silahsız kampanyaya karşı çare arayışıdır. Küresel gelişmeyi, teknolojiyi, sosyolojik değişimleri Cumhuriyet'ten rövanşı almak için kullananlara karşı umut arayışıdır.
MHP'nin bugünkü tarihi misyonu buradadır.
MHP, türbana ve türban bayrağı altında sahnelenen şeriatçı dalgaya mı kapılacak, yoksa Atatürk