"Sorun" demek için çok erken ama Ecevit - Bahçeli görüşmesinde "üç hassasiyet" su yüzüne çıkıyor:
1 - Kadrolaşma,
2 - Pişmanlık
3 - Türban.
* * *
DSP lideri Ecevit, MHP lideri Bahçeli'ye "12 Eylül öncesi ve eski uygulamalar"ın çağrıştırdığı genel kaygıyı gündeme getiriyor.
DSP lideri Bülent Ecevit, 57. hükümeti kurmak üzere bugün diğer liderlerle ilk tur görüşmesini yapacak.
Ecevit'in kafası hükümet modelinden önce, "devlet işleri" diye nitelediği Türkiye'nin öncelikleriyle meşgul.
Başbakan Ecevit'e dün soruyoruz:
- İlk tur görüşmelerinizde liderlere yaklaşımınız nasıl olacak?
- Düşüncem, önce sayın liderlerin görüşlerini almak. Türkiye'nin sorunları üzerinde ne düşünüyorlar, nasıl yaklaşıyorlar, onları öğrenmeye çalışacağım.
- Hükümeti kolay kuracağınızı düşünüyor musunuz?
Ankara, türban krizinde tansiyonu düşürme çabasında.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın gösterdiği tavırdan sonra Merve Kavakçı'nın yeniden türbanla yemin etme girişiminde bulunmaması için zemin oluşturulmaya çalışılıyor.
Bir yandan Geçici Meclis Başkanı Ali Rıza Septioğlu'yla temas edilirken, bir yandan da FP yönetimiyle konuşuluyor.
Krizin tekrarlanmaması için FP'ye önerilen, Merve Kavakçı'nın Meclis Genel Kurulu'na yeniden gelmemesi.
Bu öneri, DSP kanallarından FP üst yönetimine iletilmiş durumda. Ancak Merve Kavakçı üzerinde kimin etkili olacağı FP yönetimini de düşündürüyor.
* * *
Desem ki, "Bu gidişin sonu darbedir", neler olur biliyor musunuz? Kıyamet kopar.
"Yahu bir dakika, durun anlatayım" dememe bile fırsat vermezler.
"Sen askeri davet ediyorsun" diye suçlamaya başlarlar.
"Darbe istemek başka, olasılıkları konuşmak başka" diyecek olsam, yine vaveyla kopar: "Sen demokrasiye inanmıyorsun.""Demokrasiye inanıyorum ama yönetemeyen demokrasilerin sonu hep hazin olmuştur; demokrasiyi, demokrasiyi yıkmak için kullananların da sonu hayırlı değildir" diyecek olsam, yine lafı ağzıma tıkarlar: "Siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır.""Siyasi partiler, bir anda demokratik hayatın vazgeçilmez eski unsurları haline gelebilirler; yakın tarihe bir bakın" diyecek olsam, dinletemem. Cevap hazır: "Sivil topluma inanacaksın.""Sivil toplum çok güzel bir şey de, Meclis'e uniforma gibi bir kıyafetle giren Merve Kavakçı'nın neresi sivil?" diyecek olsam, hiddetlenirler: "Türkiye'de askeri müdahaleler geride kalmıştır.""28 Şubat'tan önce de öyle söyleniyordu, ama durum ortada; adama önce Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ni imzalatır, sonra kapının önüne
Sağ partilerin Merve karşısında Meclis'te "süt dökmüş kedi" sessizliğine bürünmeleri türbana saygı olarak anlaşılabilir mi?
Elbette hayır.
Sayılsa sayılsa "türbandan korkma" sayılabilir.
Türbandan neden korkuyorlar?
"Biz türbana Meclis'te tavır alacak kadar enayi miyiz" anlayışı içinde...
Korku bu...
Merve Kavakçı olayı, Cumhuriyet kurulduğundan ve laik içerik kazandıktan bu yana süregelen "rejim karşıtı" akımın yansımasıdır.
Hiç kuşku yok ki, Merve Kavakçı olayı, aysbergin su üstündeki kısmına eklenen yeni bir figürdür.
Yine hiç kuşku yok ki, Merve Kavakçı olayı, Cumhuriyet'ten bu yana Meclis'te de var olan, "sakallı" temsilin, "türbanlı" halidir.
Altında yatan "din esasına dayalı devlet kurma" amacının rejimle çatışmasıdır.
"Demokrasi, bizim için amaç değil araçtır" diyen zihniyetin kullandığı araçlardan biri olarak Meclis'e sürülen Merve Kavakçı olayını, "masum" ve "mağdur" göstermeye, "demokrasinin erdemi"yle korumaya çalışmak, kendini kandırmaktır.
* * *
"Merkez sağ neden geriledi" diye soruluyordu ya, nedeni Meclis'in açılışında ortaya çıktı: "Sırtlan politikası" yüzünden. Avı aslanlar, kaplanlar yakalayacak; merkez sağ da onların önünden artanla karnını doyuracak.
Hani, "Merkez sağ nasıl toparlanır" diye soruluyor ya, bu kafayla zor toparlanır. Türban kavgası patlayacak, sessiz kalacaklar, kırıntılardan pay kapmaya çalışacaklar, toparlanacaklar. Olur...
ANAP ve DYP, seçim yenilgisinden çok daha ağır bir hezimete uğradı Meclis'in açılışında. Ezildiler, ufalandılar, küçücük oldular. Hem de kaç yönden ezildiler. Önce Merve Kavakçı'yı türbanla Meclis'e sokan Faziletliler tarafından ezildiler. Sonra, türbanlı milletvekilinin başını açtırıp yemin ettiren MHP'liler tarafından ezildiler. Sonra, tek başına Meclis'in onuruna ve kürsüsüne sahip çıkan Ecevit ve DSP'liler tarafından ezildiler. Sonra, türban eylemcisi için "Ajan provokatör, bölücü" diyen Cumhurbaşkanı Demirel tarafından ezildiler.
ANAP ve DYP Meclis'te ofsayta düştüler.
Bunlar "merkez sağ" falan değil, "merkez" değil, "sağ" hiç değil. Bunların ne yaptıkları ne istedikleri de belli değil. Türkiye'de tartışma "bekle
Ankara'nın gözü üç yerdeydi:
Çankaya'da...
Meclis'te...
Hipodromda...
* * *
LİDERLERİN sonuncusu Tansu Çiller, Çankaya Köşkü'nden çıktığında, başkent kulislerinde hükümet modeli şekillenmeye başlamıştı.