BAŞBAKAN Mesut Yılmaz'la Ankara'dan Urfa'ya giderken uçakta sohbet etme olanağı bulduk.
Başbakan'a öncelikle DTP lideri Hüsamettin Cindoruk'la önceki akşam yediği yemekteki izlenimlerini soruyoruz. Yılmaz, Cindoruk'a Baykal'la vardığı uzlaşma hakkında bilgi verdiğini belirttikten sonra, "Sayın Cindoruk genel olarak uzlaşmadan memnun oldu. Ancak, başbakan değişikliği konusuna pek sıcak bakmıyor. O konuda bazı tereddütleri var" diyor.
Başbakan, pazartesi sabahı da Başbakan Yardımcısı DSP lideri Ecevit'le konuşacağını ve arkasından da Cumhurbaşkanı Demirel'e çıkacağını kaydediyor.
Mesut Bey, uzlaşma konusunda Cumhurbaşkanı'na bilgi verip görüşünü aldıktan sonra büyük olasılıkla salı günü CHP lideri Baykal'la bir araya gelebileceğini söylüyor. Böylece Başbakan, ortaklarının ve Cumhurbaşkanı'nın görüşünü alıp CHP lideri uzlaşma koşullarını kesinleştirmiş olacak.
Bir önceki uzlaşmada olduğunu gibi, bu kez de başbakan değişikliği konusunda hukuktan ve teamülden kaynaklanan bazı sorunlar yaşanabileceği
SİYASET gündemi Nasrettin Hoca'nın daha önce de bu köşeden aktardığımız bir fıkrasını yeniden anımsattı:
Nasrettin Hoca'nın oğlu bir gün evde hırsız yakalamış...
"Babaaa" diye bağırmış:
- Hırsızı yakaladım...
"Aferin" demiş Nasrettin Hoca:
- Getir oğlum...
Oğlu yanıt vermiş:
BİRKAÇ gündür sel felaketine uğrayan Zonguldak havzasındayız. Felaketin boyutlarını ve bölgenin doğa koşullarını havadan izleme olanağı da bulduk.
Ankara - İstanbul otoyolunun Zonguldak ayrımından sonra hemen başlayan yüksek dağları, Dorukhan Tüneli deliyor. Mengen'den sonra girilen tünelin çıkışından Karadeniz'e ulaşıncaya kadar yükselen dağların arasında kalan bu bölgeye "Filyos Vadisi" adı veriliyor. Devrek, Bartın, Yenice çayları ve kollarının aktığı bölgede Karadeniz ağzında 30 kilometrelik bir delta oluşmuş durumda. Zonguldak, Bartın, Karabük üçgeninde kalan Filyos Vadisi'nde Devrek, Çaycuma, Yenice, Saltukova, Gökçebey, Hisarönü gibi büyük yerleşim yerleri var.
Bol yağış alan yüksek dağlarla çevrili bölgenin en önemli özelliği toprağın ve suyun kontrol altına alınamamış olması. Üç büyük çay ve irili ufaklı 55 dere bulunan bölgede bütün sular başı bozuk akıyor. Türkiye'de barajı olmayan tek bölgenin Filyos Vadisi olduğunu öğreniyoruz. Üç büyük çayında da baraj olmayan bölge, her yıl sel felakatiyle karşılaşıyor. Bölge halkı, özellikle Yeniceliler artık sele
TERÖRÜN en önemli özelliği, sahibini de ısırmasıdır.
Koskoca Fransa devletinin, üç - beş siyasi çıkarcı uğruna düştüğü durum bize bu yargıyı hatırlattı. "Ermeni soykırım tasarısı" adı altında sergilenen şarlatanlık, yeni bir Ermeni terör dalgasına neden olursa, bunun zararını Fransa ve Fransa halkı da görecektir. Orly Havaalanı'nda terör bombalarının havaya uçurduğu Fransızlar ne çabuk unutuldu. Geri kalmış ülkelerin, kabile zihniyetinden kurtulamamış devletlerin, terörü bir çıkar aracı olarak kullanmalarına alıştık, ancak, Fransa gibi büyük ve köklü bir ülkenin buna yönelmesinin anlaşılır tarafı yok. Ne petrol boru hesabı, ne siyasi, ne ekonomik çıkarlar terörü kullanmayı haklı gösteremez.
Uluslararası ilişkiler bazen de pamuk ipliğine bağlıdır. Bir küçük hata iki ülkeyi, iki halkı birbirinden uzaklaştırabilir. 1918 yılına kadar Türklerin Fransızlara hayranlığı vardı. Fransız kültürü, Fransız müziği, Fransız dansı, Fransız dili Türkiye'nin her tarafına yayılmıştı. 400 yıllık bu sıcaklık ne zaman bitti biliyor musunuz? İstanbul'u işgal eden kuvvetler arasındaki Fransız
DEVREK Çayı, Hükümet Konağı'na kadar dayanmış. 117 yıldır ilk kez Belediye Sarayı'nın merdivenlerine tırmanmış. Ne yatağına, ne yollara sığmış. Bütün vadiyi yatak yapıp, süpürüp gitmiş.
Yatağından çıkıp 600 - 700 metre ötelere kadar köpürmüş Devrek Çayı. Geçtiği yerlerde ne ağaç, ne yol, ne köprü, ne ev, ne dükkan bırakmış.
Üç metre gelip geçtiği Devrek'i adeta çamurkente dönüştürmüş.
Devrek şokta.
Devlet Bakanı Hasan Gemici'yi gören Hamidiye Teyze, iki elini göklere açıp, ağlıyor:
"Ben neler gördüm bu Devrek'te. Ben 1927 doğumluyum. Bu Devrek'te ne seller oldu, ama böyle afet olmadı yavrum. Kalakaldım tek başına evin içinde. Bağırdım çığırdım, kimse gelemedi. Ekmeksiz, susuz kaldım. Param var ama pulum yok, suyum yok."
Bakan Gemici. 70'lik Hamidiye Teyze'yi teselli ediyor:
DEMOKRAT Türkiye Partisi 1. Olağan Kongresi'ni hafta sonu yapacak. DTP Lideri Hüsamettin Cindoruk dün Milliyet'in konuğuydu.
Hüsamettin Bey, yılların verdiği birikimle partisinin birinci kongresinde önemli bir çıkışa hazırlanıyor. DTP lideri, kongrede Türkiye'ye yeni bir model önerecek.
Hüsamettin Bey'in "yarı - başkanlık" olarak nitelediği sistemin temel özellikleri şöyle :
* Yetkileri arttırılmış ve halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı.
* 400 üyeli Millet Meclisi ve 150 üyeli Cumhuriyet Meclisi (Senato)
* Milletvekili olmayan bakanlardan kurulu hükümet.
Cindoruk, Türkiye'nin bu modeli taşımaya hazır olduğunu söylüyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Demirel'in sistemin tıkandığının farkında olduğunu ve bunu aşacak bir arayışa yöneldiğini vurguluyor.
"GÖZÜNÜZLE sadece ufku görebilirsiniz. Ama beyninizle ufkun ötesini de görebilirsiniz. O zaman olaylar sizi değil, siz olayları yönlendirebilirsiniz."
Kara Kuvvetleri bünyesindeki Eğitim ve Doktrin Komutanlığı (EDOK), Türk Silahlı Kuvvetleri'nin "gözüyle" değil, "beyniyle" görmesini sağlamak için oluşturulmuş genç bir komutanlık...
Genelkurmay Genel Sekreterliği'nin düzenlediği basın turu, bu kez Türk Silahlı Kuvvetleri'nin "bilgi üretim ve birikim merkezi" olarak işlev gören EDOK'un tanıtımıyla başladı.
Korg. M. Altay Tokat'ın yönetimindeki EDOK'un amacı, kısaca "Türk ordusunu 21. yüzyıla hazırlamak" biçiminde ifade edilebilir.
Genelkurmay Genel Sekreteri Tümg. Erol Özkasnak'ın eşlik ettiği gazetecilere EDOK'ta verilen brifing Türk Silahlı Kuvvetleri'nin çağı çoktan yakaladığının kanıtlarıyla doluydu.
Komutanlık tümüyle bilgisayar ortamında çalışıyor. İnternet sistemiyle bütün müttefik ülke ordularıyla bağlantı içinde. Eğitimde yararlanılabilecek her türlü
DEVLET Bakanı Işın Çelebi ve DPT Müsteşarı Prof. Dr. Orhan Güvenen'i kutluyoruz.
Çelebi ve Güvenen'in yönetiminde 40 DPT uzmanının Güneydoğu Anadolu Projesi hakkında Milliyet'e verdikleri brifing, her türlü övgüye değer bir nitelikteydi.
Belki ilk kez konularına hakim 40 uzmandan, içine "siyaset" karıştırılmamış bir biçimde Güneydoğu Anadolu Projesi'ni dinleme olanağı bulduk.
GAP her zaman en zengin siyasi malzeme olarak, "ben yaptım, sen yaptın, ben attım - sen açtın" türü tartışmaların ve gösterişli törenlerin kargaşası içinde gerçek boyutlarıyla anlaşılamamıştır.
Ama, DPT'den aldığımız siyasetten uzak brifing, Güneydoğu'da ne yapılıp, ne yapılmadığını ortaya koydu.
Gördük ki, bu büyük projeyi siyaset dışında uygulayan ve izleyen uzmanlar var.
DPT uzmanlarının GAP hakkında verdikleri çarpıcı bilgilerin özeti şöyle: