MEMUR maaşlarına yılın ikinci yarısında yapılacak zam oranıyla ilgili çalışma yarın sonuçlandırılacak.
Başbakan Yılmaz'ın yüzde 20 olarak açıkladığı zam oranının artırılıp artırılmayacağı konusunda Maliye Bakanlığı'nda yapılan çalışmaların ortaya koyduğu seçenekler, salı günü Bakanlar Kurulu'na sunulacak.
Başbakan Yardımcısı Ecevit ve DTP lideri Cindoruk'un artış arayışlarına rağmen, bütçe ödeneklerinin şimdilik yüzde 20'den fazla zamma olanak tanımadığı anlaşılıyor.
Başbakan Yılmaz'ın özellikle enflasyon oranının yüzde 50'ler düzeyinde gerçekleşmesini esas aldığı biliniyor. Başbakan Yılmaz'ın "yüzde 50 enflasyon hedefi" iddiasındaki hassasiyet, diğer liderler ve bakanlar tarafından da paylaşılıyor. Yılmaz'ın bu hedefi esas alarak, memur zammını da reel olarak yüzde 50 enflasyon oranına göre gerçekleştirmek konusunda ısrar ettiği kaydediliyor.
Ekonomiyle ilgili bakanların da desteklediği bu anlayışa dayalı olarak, hükümette yapılan hesap şöyle:
"Enflasyonda
HÜKÜMETLE ordu arasındaki yeni gerginlik, siyasette yoğun bir dönemin daha yaşanacağını gösteriyor. Orgeneral Çevik Bir'e atfedilen sözler... Ardından Başbakan Yardımcısı Ecevit'in sert açıklaması... Sonra Başbakan Yılmaz'ın daha sert açıklaması... Ve dün Genelkurmay Başkanı Karadayı'nın cevabı...
Bütün bunları alt alta koyduğumuz zaman, ordu ve hükümet arasında var olduğu öne sürülen "amaç birliği"ni bulmak güçleşiyor. Hele hele, mart krizinden bu yana sıklaşan tartışma ve gerginlikler dikkate alınırsa...
Özellikle hükümet kanadının, orduya karşı sert üslup kullanması dikkat çekici. Askere önce "otur oturduğun yerde" komutunu çekip, arkasından "orduya saygımız büyük" diye gönül alıcı laflar etmek, artık geçerli ve inandırıcı yöntem olmuyor.
Ordunun girişimiyle kurulmuş bir koalisyonun, demokrasi şampiyonluğuna soyunması da inandırıcı olmuyor.
Ordunun muhtırasını "demokratik bir hakkın kullanılması" olarak niteleyen bir hükümetin şimdi kalkıp "kafa tutması" da inandırıcı olmuyor.
&nb
Yılmaz, ordu ile ilişkiler konusunda sert ve kararlı bir üslup kullanırken, Başbakan yardımcıları Ecevit ve Sezgin ise havayı yumuşatmaya çalıştı
55. hükümetin birinci yılını doldurması nedeniyle düzenlenen basın toplantısı alışılmışın biraz dışındaydı...
Karayolları Genel Müdürlüğü Konferans Salonu'nda düzenlenen basın toplantısında Başbakan Mesut Yılmaz ve Başbakan Yardımcıları Bülent Ecevit ile İsmet Sezgin'in'le birlikte tüm bakanlar da sahne almışlardı. Sahnede toplanan Bakanlar Kurulu'na karşılık salonun sağ ve sol kısımları da iktidar milletvekillerine ayrılmıştı. Milletvekillerinin parti ayırımı yapmaksızın liderleri alkışlamaları salonu sık sık ortak grup toplantısı havasına soktu.
Sorulara ayrılan yarım sattlik sürede de basın toplantısı havası salonu hakim olabildi.
"Devralınan tablo, hükümetin icraatı ve vaatler"den oluşan sunuşlar bir tarafa bırakılırsa, soruların yoğunluğu nedeniyle, toplantı, "hükümetin birinci yılı"ndan çok, "hükümet - ordu ilişkilerinin birinci yılı" nedeniyle düzenlenmiş gibiydi...
DEVLET memurlarına yılın ikinci yarısı için yapılacak maaş zammının oranıyla ilgili tartışmalar sürüyor.
Başbakan Mesut Yılmaz'ın IMF'ye "yüzde 20" oranını aşmayacak şekilde zam yapılacağını açıklaması hükümet içinde de sorun oldu. Hükümetin DTP kanadı bu oranı az buluyor. Memurlara en az yüzde 40 oranında maaş artışı sağlanmasını istiyor.
Hükümetin diğer ortağı DSP ise seçenek çalışmaları yapıyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, önceki gün Maliye Bakanlığı'nda teknik çalışmalara bizzat katıldı.
Bülent Bey, bu konuya ilişkin sorumuzu yanıtlarken yaklaşımını şöyle özetledi:
"Bizim sözümüz memuru enflasyona ezdirmeyeceğimiz yönündedir. Bu sözümüzün arkasındayız. Çalışmalarımız sürüyor. Sözümüz baki. Önce DTP yöneticileri ile görüşülecek. Sonra konu Bakanlar Kurulu'na sunulacak. Sanıyorum önümüzdeki haftanın ilk yarısında kesinleşir."
Ecevit'in de katıldığı Maliye Bakanlığı'ndaki değerlendirme toplantısında, Başbakan Yılmaz'ın IMF'ye ve kamuoyuna açıkladığı
TÜRKİYE'nin kronikleşen sorunlarından biri de memur maaşlarıdır.
Devlet personel rejimindeki tıkanıklık ve bu tıkanıklığın memurlar arasında yarattığı özlük hakları dengesizlikleri bir yana, hükümetlerin memur maaşlarına yaklaşımındaki "takıntılar" yıllardır aşılamıyor.
Hangisi iktidarda olursa olsun siyasi partilerin memur maaşlarına "kalıplaşmış" biçimde iki yönden baktıklarını gözlüyoruz:
1- Seçim yakınsa yüksek oranda zam vererek, bir çeşit "oy rüşveti" dağıtmak,
2- Seçim uzaksa "enflasyonla mücadele ediyoruz" gerekçesiyle komik sayılabilecek oranda düşük zam yapmak.
İktidarların artık bu köhne iki anlayışı da terketmeleri gerekiyor.
Memur maaşlarına yapılacak zammı "oy avcılığı" zihniyetiyle görmenin yanlış olduğunu seçim sonuçları çoktandır kanıtlıyor. Memura beklenenin üzerinde zam verilmesinin seçim sonuçlarını anlamlı biçimde değiştirdiğini söylemek mümkün değil. Diğer bir anlatımla memur maaşlarına yapılan zam
ADANA'daki sarsıntılar bugün, yarın bitecek. Ama yüreklerimizdeki zelzele hiç dinmeyecek. Acımız büyük... Depremde hayatlarını kaybeden insanlarımıza rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz. Can pazarından sağ çıkanlara geçmiş olsun diyoruz.
"Can pazarı" dedik. Çünkü büyük kentlerin kırık - dökük mahallelerinde, kenarlarında, gecekondularında yaşayanlar, zaten hep can pazarındalar. Hastalık önce onları kırıyor. Sel, yangın, deprem önce onları vuruyor. Ölüm, önce onları buluyor.
6.3 şiddetindeki deprem, tabii ki yıkıcıdır. Ancak birçok ülkede bu şiddetteki bir depreme gülüp geçiyorlar. Çünkü oralarda insana değer veriliyor. Oralarda planlı, sağlam, güvenli, sağlıklı, insana yaraşır bir kentleşme var.
Ya bizde?.. Bizdeki durumun en güzel özeti, başyazarımız Güneri Cıvaoğlu'nun dünkü satırlarındaydı:
"Kentlerin dahi varoşlarında üçüncü dünyalılar yaşıyor. İşte bütün doğal patlamaların vurgununu yiyen onlar. Depremlerde onların kulübeleri başlarına göçüyor. Onların evlerini, dükkanlarını
HAKİM Bey sordu:
- Ne iş yaparsın?
- İşadamıyım.
- Bu adamı neden vurdurdun?
- Paramı vermedi Hakim Bey...
- Hangi paranı?
- Bu adama rüşvet verdim, ama işimi yapmadı...
"HAYDİ Güneydoğu'ya" kampanyamız genişleyerek sürüyor. Diyarbakır'a Güzel Sanatlar Lisesi kampanyamıza destek yağıyor. Bu destekle, kısa süre içinde lisenin temelinin atılacağına ve hızla tamamlanarak gençlere armağan edileceğine inanıyoruz. Biliyorsunuz, Milliyet, gündem toplantılarını her hafta Doğu ve Güneydoğu'nun bir ilinde yapıyor. Milliyet Yazı İşleri ve yazarları, bu hafta Hakkari'de Derya Sazak'ın yönetiminde toplandı. Hakkari'den gözlem ve izlenimleri bugünkü sayfalarımızda okuyacaksınız.
Bölgede terörün kontrol altına alınmasıyla hızlanan kalkınma hamlesinin bir boyutu daha var. Öteden beri bir turizm hazinesi olan Güneydoğu'yu yeniden bu yüzüyle ortaya çıkarmak istedik. Turizm yazılarıyla tanıdığınız arkadaşımız Azer Bortaçina, bu kez sahilleri değil Güneydoğu'yu dolaştı. Bölgenin tarihi, turistik yörelerini, kültürel değerlerini gözler önüne serdi. Ve bir kez daha anlaşıldı ki, Güneydoğumuz, turist akınına hazır. "Adım Adım GAP Turizmi" yazı dizimiz büyük ilgi topladı.
"Haydi Güneydoğu'ya" çağrısına bir kuruluştan daha büyük destek aldık. Türkiye Odalar ve