Filiz Aygündüz

Filiz Aygündüz

filiz.aygunduz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı siyaset dışı bırakma ittifakının harekete geçtiğini savunan Ak Partili Babuşcu, “Küresel bir kuşatmayla karşı karşıyayız. Biz hasta adamı ayağa kaldırdık, yürüttük ve şimdi koşuyor. Yapılmak istenen Türkiye’yi tökezletip tekrar yatağa mahkûm etmek” dedi

MilliyetAk Parti İstanbul Milletvekili Aziz Babuşcu, 1 Kasım’da Türkiye’nin yapacağı tercihin bir siyasal parti tercihinden ziyade bir millet, vatan meselesi olduğunu ifade ederek, “Küresel bir kuşatmayla karşı karşıyayız. 1 Kasım’da ya bu kuşatmayı yarıp yolumuza devam edeceğiz, büyük Türkiye hayalini yakalama konusunda koşmayı sürdüreceğiz ya da Türkiye’ye diz çöktürecekler” görüşünü savundu.

Haberin Devamı

Babuşcu ile siyasi yaşamını ve 1 Kasım seçimlerini ayrıntılarıyla konuştuk. İşte sorularımıza yanıtları:

1964’te Trabzon Akçaabat’ta doğdunuz. Marmara İktisat için mi ilk defa İstanbul’a geldiniz?

İstanbul’a ailecek 1973 yılında, 9 yaşındayken geldik; ilkokul 4 ve 5’i burada okudum. Sonra Küçükköy Gaziosmanpaşa’da Vefa Poyraz Lisesi’ni bitirdim. Oradan Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi. Yani hayatımız İstanbul’da geçti, geçiyor.

Zaman zaman gidiyor musunuz Trabzon’a?

Tabii, sık sık gitmeye çalışıyorum. Çünkü annem babam her baharda giderler, kar yağıncaya kadar da oradadırlar. Kışın buraya gelirler. Ben de fırsat buldukça, bir günlüğüne bile olsa gider, anne babamı görür, dualarını alır gelirim.

Peki Trabzon mu ağır basar, İstanbul mu sizin için?

Şunu aşmamız gerektiğini düşünüyorum: Trabzonlu, Mardinli, Diyarbakırlı, İstanbul’a geldiğinde, artık İstanbullu olmalıdır. İstanbul herkese kendi rengini verebilen bir şehir. Ama memleket başka bir şey. Orada hatıralarınız var, orada doğdunuz, anılarınız var. Bundan vazgeçemeyiz.

Aklınızda siyaset var mıydı 2004 öncesi?

2004 yılına kadar, tırnak içinde söylüyorum ‘İslamcı’ bir öğrenci hareketi geçmişinden gelen birisi olarak, bir siyasi hareket içerisinde kendimi ifade edebileceğimi ya da düşüncelerime uygun bir zemin bulacağımı hiç düşünmemiştim.

İl başkanlığınız nasıl oldu?

Haberin Devamı

2007’de milletvekili seçimlerinden sonra İl Başkanlığı’nın boşalması üzerine 50 kişilik il yönetiminde benim ismim üzerinde konsensüs sağlandı. Görüşme ve değerlendirmelerden sonra il başkanlığı onayımız geldi. Kongre ile seçildiğim yıl ise 2009’dur.

Şimdi de milletvekili adayısınız. Sözlerinizden birinde “Gönlümden geçen İstanbul’dan aday olmak,” demişsiniz. Ne ifade ediyor İstanbul sizin için?

İstanbul kadim bir şehir. Farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve bugüne kadar onları taşıyabilmiş bir şehir.İstanbul sürekli yaşayan bir şehir, ruhunu hissettiğiniz bir şehir. Yani size değen bir şehir. Siz duygusal bir yoğunluk yaşarken, bu duygusal yoğunluğunuzu İstanbul’un bir köşesiyle konuşarak rahatlayabilirsiniz. İstanbul’un deniz kenarında duygu dünyanızı farklı iklimlere taşırken Topkapı Sarayı’nda ya da başka bir yerde tarihten beslenerek yeniden kendinizi üretebilirsiniz. Bu yönüyle İstanbul benim hayatımda çok önemli.

Büyük Türkiye hayali

Parti olarak hangi vaatlerde bulundunuz İstanbullulara?

Haberin Devamı

Hani o klasik tabirle, üretilenin yüzde 80’ini nüfusun yüzde 20’si paylaşırken, geri kalan yüzde 80 nüfus sadece 20’yi paylaşıyor. AK Parti belki bunu 70-30, veya 60-40 noktasına taşımış olabilir. Ama bu olması gereken noktada değil. Önümüzdeki dönemde, bu paylaşımı herkesin alması gereken hak noktasına taşımak için sosyal yönü ağır basan ekonomik politikalara öncelik vereceğiz. Vaadimiz bu. Seçim beyannamemiz de buna işaret ediyor.

Hedef kitleniz elbette Ak Parti seçmeni. Farklı partililerden de beklentileriniz var mı?

Farklı partililerden beklentim şu: 1 Kasım’da Türkiye’nin yapacağı tercihin bir siyasal parti tercihinden ziyade bir millet, vatan meselesi olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu seçimde Ak Parti karşıtlığından öte Recep Tayyip Erdoğan’ı siyaset dışı bırakma, Türk siyasetinin dışına itme, bertaraf etme ittifakının uluslararası ayağı ve yerli işbirlikçileri ile harekete geçtiğini düşünüyorum. Küresel bir kuşatmayla karşı karşıyayız. 1 Kasım’da ya bu kuşatmayı yarıp yolumuza devam edeceğiz,büyük Türkiye hayalini yakalama konusunda koşmayı sürdüreceğiz ya da Türkiye’ye diz çöktürecekler.

Biz hasta adamı ayağa kaldırdık, yürüttük ve şimdi koşuyor. Yapılmak istenen bu koşan Türkiye’yi tökezletip tekrar yatağa mahkûm hale getirmek. Vatanperver, özellikle MHP’li kardeşlerimden, ülküdaşlardan bu hassasiyet noktasında bir davranışın öne çıkacağını düşünüyorum.

8 yıl İstanbul İl Başkanlığı görevi üstlendi
Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nü bitiren Aziz Babuşcu, Nisan 2007’den itibaren 8 yıl AK Parti İstanbul İl Başkanlığı görevini yürüttü. 7 Haziran 2015 seçimlerinde İstanbul 2. Bölge’den milletvekili seçildi. 12 Eylül 2015 tarihinde yapılan AK Parti kongresinde MKYK üyesi oldu.
Milliyet
‘Eşime şükran borçluyum’
Eşinizle nerede tanıştınız?
Eşim, mahalle aşkım. Gaziosmanpaşa’da, 500 Evler’de aynı mahallede oturuyorduk. Komşu sayılırdık. Lise yılları aşkı olarak başlayan ilişkiyi evlilikle sonlandırdık hamdolsun.
Eşiniz siyasete girişinize karşı çıkmadı mı?
Daha önce siyasette bulunan birisi etrafımızda olmadığı için, başlangıçta ses çıkarmadı ama bir müddet sonra şikâyetçi olduğu zamanlar olmuştur. Fakat her zaman desteğini arkamda hissetmişimdir. Şükran borçluyum. Yoğun çalışmalarımız nedeniyle evi ve çocuklarımızı ihmal ettiğimiz olmuştur. Hep söylenir, siyaset fedakarlık işidir diye. Bizimki de öyle oldu. Bir müddet sonra çocuklar evlendi, torunlar geldi.
Torunlarla aranız nasıl?
İlk torunlarım kızımdan ve büyük oğlumdan. Oğlumdan dolayı dünürüme torunumuzun dede diye koşmasıyla bana gelişi arasında ciddi bir fark var... Çünkü benim çocukla fazla ilişkim olamadı. Dedim ki “Bu benim ağırıma gidiyor. Ben çocuklarımda bunu yaşayamadım ve şimdi torunlarımda da yaşayamıyorum.”
Milletvekilliği adaylığı elbette il başkanlığı kadar yoğun tempolu bir görev değil. Bu arada torunlarla ilgilenme fırsatı buldum, şimdi onlarla ilişkilerim daha sıcak.
‘Millet bize kendinize gelin mesajı verdi’
7 Haziran seçimlerini nasıl okudunuz Aziz Bey?
7 Haziran seçimlerini mutlaka her parti kendi açısından değerlendirmiştir. Biz Ak Parti olarak, 7 Haziran’dan kendimize dersler çıkartmamız gerektiğini düşündük. Zaten sayın genel başkanımız hem kamuoyu araştırmalarıyla hem bölge bölge oluşturulan komisyonlar marifetiyle, ayrıca saha çalışması, birebir temas ve kanaat önderlerini dinleyerek bu sonucun ne anlama geldiğini değerlendirdi. Millet, AK Parti’de şunu görmeye alıştı: Bu parti iktidara geldiği 3 Kasım 2002’de “Sessiz yığınların sesi, kimsesizlerin kimsesi” sloganı ile çeperleri merkeze taşıyan bir yürüyüştü. Fakat zamanla o çevreyle ilişkilerimizde, iletişim dilimizde yer yer kopukluklar, sıkıntılar yaşanmış olabilir. Bu,
7 Haziran seçimlerine seçmenin tepkisi olarak yansıdı. Millet bize “kendinize gelin” demiş oldu.
Bir İstanbul tarifi yapmanızı istesem? Bunlar olmadan İstanbul’da yaşıyorum demeyin diyeceğiniz bir tablo?
Sabahın henüz ışıkları kendini göstermeden Eyüp Camii’nin o kuş cıvıltıları altında sabah ezanıyla orada bulunmak, onu hissetmek sonra da namaz sonrası yine müthiş kuş cıvıltıları altında, caminin avlusunda Eyüp Sultan Hazretleri’ne atfen dua etmek, talepte bulunmak, bunu hissetmek? Sonra çıkıp ta Karadeniz sahilinde denizin dalgalarının vuruşunu hissederek İstanbul’u yaşamak.Ya da Gaziosmanpaşa sokaklarında Anadolu’yu hissettirecek doğallığı görmeden İstanbulluyum demek çok zor.